Eskilerden Bir Galatasaray Maçı ve Henry Turner
Malum Cuma günü Galatasaray'la oynuyoruz, hafızamızın naftalin kokulu bölümünden bir Galatasaray maçını çıkarmanın zamanıdır. Tarih 2 Şubat 1996, Nasıl koydu Aykut Kocaman sloganına üç ay üç gün var daha. Ülke 90'ların çoğunda olduğu gibi kaos içinde, ben de uzun süreli bir çileden sonra 6 aydır alçıda olan ayağımı yeni yeni yere basabiliyorum.
Bir akşam üstü futbolda Galatasaray'ı basketbolda Efes'i tutan iki kişi, futbolda Beşiktaş'ı basketbolda Efes'i tutan bir kişi ve futbolda da basketbolda da voleybolda da Fenerli olan bendeniz geçiyoruz televizyonun karşısına. Sezonun ilk yarısındaki Galatasaray maçını bir sayıyla kaybetmişiz ve 90'ların genelinin aksine Galatasaray'ın kadrosu iyi bir kadro. Kimler var hemen bir sayalım, o zamanlar ter-ü taze olan Kerem Tunçeri, şimdinin karanlıklar prensi Lütfi Arıboğan, bugünün şampiyon WNBA koçu Corey Gaines, emekli veznedar tipli Eric Meek, basketbolun Sergen Yalçın'ı Levent Topsakal, ve Ömer Büyükaycan. Bir sene önce Türkiye Kupası'nı kazanmışlar (2011'de bizim hediye ettiğimiz C.başkanlığı kupasına kadar alabildikleri son kupa) ve o sezon da fena değiller. Maç da o sene açılan ve herkesin potaların sertliğinden dem vurduğu Ayhan Şahenk de.
Maçı yanılmıyorsam Kanal 6 da Sabri Ugan anlatıyor. Maç başlıyor bizim şutlar girmiyor ben hemen başlıyorum bu salonda biz şut atamayız , burda Daçka'ya bile kaybettik bu maçı da kaybedeceğiz zaten bu salon uğursuz diye mağlubiyete karşı önlem almaya, ilk yarı Galatasaray önde olunca bizim futbolda Galatasaraylı basketbolda Efesli olanlar son derece heyecanlılar.
Şutlarına en çok güvendiğimiz İbo bile çember dövüyor. Bir ara 12-14 lere kadar çıkan fark sonrasında bizim çakma Efesli Galatasaraylı elemanlar iyice havaya girip rahatlıyorlar, maçın sonlarına doğru farkı indirmeye başlıyoruz, fark bir kaç sayıya indiği sırada o gün yine sayı yükünü çeken Henry Turner'i acılar içinde yerde görüyoruz, kenara kendi başına değil arkadaşlarının kolunda geliyor, o ana kadar en skorer oyuncumuzun da sakatlanmasıyla maçtan umudu kesmişken savunma da özellikle mangal yürekli Dallas'la vitesi yükseltip İbo'nun son hücumdaki basketiyle maçı uzatmaya götürüyoruz.
10 dakikalığına da olsa baskette de Galatasaraylı olan arkadaşların o 10 dakika önceki havası gitmiş ama maçın da heyecanına kapılmış vaziyetteler. Artık her baskette gol atmış ya da yemiş kadar üzülüyorlar. Uzatmada az önce saha kenarında acı içinde kıvranan ve ayakta duramayan Henry Turner'i sahada görüyoruz, kendini iyi hissetmediği yürüyüşünden bile belli, doğru düzgün koşamıyor ama beş dakikalık bölümde arkadaşlarını yalnız bırakmıyor. Turner o üstüne bile basamadığı ayağıyla maçın en kritik anında uzatmada maçı bize döndüren blogu yapıyor.Bu hareketle iyice gaza gelen takımla birlikte maçı kazanıyoruz. 86-82
Maçtan sonra Turner'in sakatlandığı pozisyonda aslında ayak bileğinin kırıldığını ve maça öyle sakat sakat devam ettiğini, bundan sonra bi 2-3 ay oynayamayacağını öğreniyoruz. Tarih kitaplarına Henry Turner'in kırık bilekle blog yaptığı maç olarak geçiyor bu maç, yıllar sonra Henry Turner ismini duyduğumda ilk hatırladığım şey onca spektaküler smacına, olağanüstü şut fundementaline rağmen hep bu Galatasaray maçındaki kırık ayakla yaptığı bloktur.
Şimdi yeni salona geçiyoruz, umarım salonun açılışına 90'larda basketbolla büyüyen Fenerbahçelilerin kalplerini fetheden, futbolda Fenerliyim ama baskette Efesliyim deme ezasını bize yaşatmayan Dallas Comegys ve Henry Turner da çağrılıp bir onore edilirler. Ayağı burkulsa üç ay havuzdan çıkmayan sporcuların bile itibar gördüğü şu ülkede ayağı kırıkken maça devam eden Turner, kurşun yedikten 3 ay sonra sahalara dönen Dallas, kafası kanlar içindeyken sahaya dönmek için çırpınan İbo gibi kahramanları olan bir çocuk basketbolda da golfte de beyzbolda da başka takım tutar mı arkadaş ?
28 Aralık 2011 21:17
Turner ve unutulmaz Fade-Awayleri
28 Aralık 2011 22:38
Duygu yüklü bir yazı...Eskilere götürdün beni ellerine sağlık.
Cem Doğan
28 Aralık 2011 23:56
Sevgili Kardeşim (FATİH),
Bu muhteşem yazıyla sonucunu bile unuttuğum, o muhteşem maçı ve kahramanlarını hatırlattığın için teşekkürler.
Emeğine ve yüreğine sağlık...
SEVGİ VE SAYGILARIMLA
29 Aralık 2011 01:33
maclarin hepsini izledigim yillardan biri. henry turner'i liseliler bilmez ama inanilmaz sempatik ve hareketli biriydi. zenci olmasina ragmen sanilanin aksine cok az smac basardi. sanirim cok iyi sicrayamiyordu. ama stop jump shot ve iki yana salina salina top gezdirip yaptigi bindirmeleri ile unluydu. her zaman geriye dogru sicrar ve tam inise gecerken topu elinden cikarirdi. idollerimden biridir. posterine hala sahip oldugum oyunculardan biridir. her nerede ne yapiyorsa umarim mutlu ve sagliklidir.
29 Aralık 2011 09:59
Bu maçı tribünde seyreden kişilerden biri olarak az çok birşeyler karalamak istiyorum. Benim üniversite yıllarıma denk gelir bu maç, okulu tabiki kırmışız ve Ayhan Şahenk'in yolunu tutmuşuz. O maça kadar ASY, Kadıköy, Spor Sergi veya A.İpekçi'de oynanan tüm maçlarda tribün üstünlüğü bizimken o maçta nedense GS'liler adeta salona hücum edip bizi azınlıkta bırakmıştır. Maça iki saat kala salona geldik, etraf sarı-kırmızı kaynıyor. Alışık değiliz onları böyle etrafta görmeye, ASY'ye bile atkılarını saklayarak gelenler etrafta dolanıyorlar. Bilet almak istedik, deplasman bileti kalmadı diyorlar. Neyse Pepe Metin abimizi gördük, abi bilet bulamıyoruz dedik, bekleyin arkadaşlar ben bulurum dedi, geri döndü bilet bulamıyorum arkadaşlar dedi ama dağılmayın dedi, bizi de yalnız bırakmadı orada. Neyse maçın başlamasına 10 dk kala bize de bilet satmaya başladılar, içeri girdik, yıllar sonra ilk defa üstünlük onlara geçmiş. Kötü oynuyoruz, tribünde de üstün değiliz, herşey kötü. İşte o kötü günde Henry Turner'ın o blok'u geldi ve herşey değişti. Biz fast break'e kalkmışken Turner sakatlığı nedeniyle bizim pota altında bekliyordu. Fast breakte topu kaptırdık, ikiye bir gelen GS'liye o sakat ayağıyla sıçrayıp müthiş bir blok yapmıştı. Hem takım, hem tribün canlanmıştı. Henry Turner ise o gün sarı-lacivert kahramanlardan biri olmuştu.
Maç sonunu sormayın, biraz sağlık koşusu yapmıştık Maslak'ta...
29 Aralık 2011 15:43
blok yaptığı da yanlış hatırlamıyorsam o maçın en iyilerinden burak sezgin di
29 Aralık 2011 15:44
turner ın blok yaptığı kişi de yanılmıyorsam o günün en iyi gs lisi burak sezgindi,efsane maçlardan biridir
30 Aralık 2011 12:15
harika basket yazıları dönüyor. altyapımızla ilgili de konuşmanın vakti geldi belki de, metecan ı anlatmak, onunla konuşmak papazınçayırına yakışır!
http://www.ntvspor.net/haber/basketbol/55562/fenerbahce-ulker-romada-ikinci-oldu