Biz sizin yerinize de utanıyoruz
Bülent Uygun ile Eskişehirspor başkanı Halil Ünal'ın şikeyle doğrudan ilgili bir telefon görüşmesi mi basına sızdı? Hayır. İkili arasında herhangi bir suç oluşturacak bir diyalog mu var? Hayır. Bir suçun takibatını yapabilmek, bu suçu fas edebilmek, bu suç ile ilgili önistihbarat bilgisi sahibi olabilmek için yapılan bir dinlemede, herhangi bir şekilde bu durumla bağlantılı bir konuşma takibatı yapılabilmiş mi? Hayır. Ne olmuş? Bülent Uygun, Halil beye şaka yapıyor, Demet Akalın gelecek sana verecekmiş diyor. Nerede diyor? İkisinin yaptığı özel telefon görüşmesinde.
Şimdi anayasanın 20. maddesi şöyle:
"Madde 20.– Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. "
Değil mi? Bu suç değil mi? Bu maddenin sülalesini tarlaya götürdüler, tohum diye serptiler. Genelkurmay Başkanının konuşmalarından, siyasetçilerin başka kadınlarla ilişkilerine, özel görüşmelerden, kamuyu hiç ilgilendirmeyecek sohbetlere kadar her şey, "SEVİYELİ", "SAYGIN", "AHLAKÇI" medyamızın boy boy sayfalarında.
Sırtından bıçaklanmış bir kadının resmini manşete çıkartabilecek seviyede bir ahlak anlayışı ile yönettikleri gazetelerde, televizyon kanallarında, medya mensupları "yahu ulan Türkiye'de herkes dinleniyor, telefon konuşmaları da aynen fas ediliyor, bu ne rezalet" diyeceğine, aynen konuşmaları basıp üstünden konuşmayı ahlakilik sayıyor.
Basit gideceğim,
Özel hayatın korunması demokratik bir toplumun olmazsa olmazı mı?
Evet.
Özel hayatın gizliliğinin ihlali suç mu?
Suç.
Bu suçun kamu görevlileri eliyle işlenmesi, bu görevlilerin bu konuşmaları medyaya sızdırması, medyanın bunları basması suç mu?
Suç.
Bu suçtan kim zarar görüyor? Herkes. Bütün toplum. Türkiye. Neden? Çünkü herkes bir suç takibi sırasında dinlenebilir, suçla alakası olmayan envai çeşit konuşması medyada taraflı bir şekilde yer alabilir, insanların manevi itibarları alenen tecavüze uğrayabilir.
Bülent Uygun ile Halil Ünal'ın konuşması suç mu peki?
Değil.
Neden değil? Türk Ceza Kanunu madde 125
"Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir."
Telefon konuşması 2 kişi arasındadır, üç kişiye ihtilat etmez, bu sebeple de "gizli"dir, manevi itibarı zedelemez.
Yani Bülent Uygun ile Halil beyin yaptığı görüşme suç değil, ama bunun basılması, yayılması alenen suç.
Şimdi ahlakçılarımız ne diyor? Ay bu konuşmayı dinleyince hayal kırıklığına uğramışlar!
Yani suç işlenmesinden hayal kırıklığı yaşamıyor, bu konuyu ahlaki açıdan irdelemiyor da bilmemesi gereken ve suç içermeyen bir telefon konuşması ahlakını zedeliyor.
Ahlakınızı Kastamonudan Çorum'a atla götüreyim. Bir suç işlenmesinden rahatsız olmayıp da bir konuşmadan rahatsız olacak ahlakınızı Yemen ellerinde kaybedeyim. Bu ne lan?
Akıl hastası mısınız?
Türkiye'de daha geçen gün 30 gazeteci tutuklandı, 100'den fazla basın mensubu bugün hapishanelerde, ağzını açabilecek cesareti olan gazeteciler basın özgürlüğü tehdit altındadır diyor, AB İlerleme raporu dahi bunun için ayrı fasıl açıyor, tık yok,
500'den fazla üniversite öğrencisi,ralarında pankart açtığı için tutuklananlardan, o sırada sokakta geçmekte olduğu için 20 küsür aydır hala hapiste olana kadar türlü çeşit insan var, hala mapusta, tık yok,
Futbol sahalarının ırzına geçilmiş, hükümet alenen örtülü ve örtüsüz ödenekten özel spor kuruluşlarına para aktarıp haksız rekabet yaratıyor, tık yok,
Emniyet 19 maçta şike tespit ettik diye adil yargılanma ilkesinin üstünden buldozerle geçiyor, aylar sonra, o da "etik kurulu raporu"nda, kala kala haklarında delil dahi olmayan 5 maç kalıyor, tık yok,
Ama Demet Akalın hakkındaki bir konuşma infial uyandırıyor!
Şike suç, suçla da mücadele edilsin,
Ulan özel hayatın gizliliğini ihlal bir patlıcan türü mü? Adil yargılanma ilkesinin ihlali musakka mı? Haksız rekabet, korsan dinleme, kişilerin manevi şahsiyetini tahkir, soruşturmanın gizliliği ilkesinin ihlali Kayseri bölgemizin meşhur yemeklerinden biri mi?
Özel yetkili savcılar ve terörle mücadele kanununun dar yorumuyla yüzlerce meslektaşının içeri atılmasının adalet duygusunu bir kuple olsun kıpratmadığı, bunu kalem oynatmaya değer görmeyecek bir mevzu olarak gören kişi Demet Akalın merkezli espriler karşısında hayal kırıklığına uğruyorsa, televole merkez üssünde yaşadığı bu tertemiz düşler atlasının tam ortasında uyandığına şükredelim.
Günaydın Pamuk Prenses! 2 Temmuz sabahı görmediğin bütün adaletsizlikler ve haksızlıklar arasında, ruhunu bir an olsun kıpratabilecek tek kelime olan şikeyi iftira olarak kullanıp, bu iddiayı kamuoyu algısına yerleştirmek için 6 aydır sistematik bir operasyon yapılmasına da bigane kalıp, "şike" kelimesinden başka bir şey duyamayacak bir hale geldiğinde Demet Akalın keywordu hafızanı canlandırıp, gözlerini açabildiyse ne mutlu sana!
Şimdi "kadın hakları" konusundaki bu emsalsiz duruşunu, suç bile olmayan bir diyalogdan çıkardığın seviye ayraçlığı pozisyonunu, miting meydanında Dilşat'ın kadın mı kız mı olduğunu bilemediğini söyleyen ve halka bir milletvekilinin cinsel faaliyetinin görüntülerini izlemesini salık veren Başbakan'a doğru uzatıp, hafızanda kalmış "hayal kırıklığı, yazık, seviye, yöneticiler" kelimelerini ihtiva eden bir cümle kurabilecek misin?
Sıkar.
Milyar dolarlık bir dava ile üreme organından prangaya bağlanmış bir patronun sahibi olduğu bir medya organının, kapansın mı kapanmasın mı tartışmasını bir türlü üstünden atamamış, Akif Bekilenerek canlanmış bir gazetesinde "kınıyorum" kelimesini görmemiz dahi imkansız değil mi?
Soruyorum, Dilşat olayı üzerinden 7 ay geçmiş, tek bir satır bulabilecek misiniz bu "süper ahlakçı" Baransular, ROKlar aleminin çok üstündeki "entellektüel" abiler ve ablaların makalelerinde?
Göremezsiniz. Onlar bu mücadelenin tam uzağında konumlanmış, sterilleştirilmiş dokunaklı muhalefetleriyle, süte sabuna teğet geçen ve zaten mazlum durumda olanların yaptığı hatalardan ahlakilik çıkartan papa duruşlarıyla bu konulara giremezler. Elleri yüzleri kirlenir. Mazallah abileri kulaklarını çeker.
Hiç merak etmeyin biz sizin yerinize de utanıyoruz içine girdiğiniz bu ahlaksızlık cenderesinden, kalem oynattığınız cambazhanelerden.
Sanki bir pozisyonu varmış, sanki bir duruşu varmış, sanki bir ahlakı varmış gibi konuşanların, kanalizasyon içerisinde bulduğu bir çamura bakıp da "ay ne pis çamur var burada!!'!'1" diye ağıt yakanların aptallığından bizleri arındıracak bir kuru temizlemeci henüz dünyada kurulmadı ama hiç değilse fotoğrafını çekip hafızamızda tutabiliyoruz. Yazdığınız gazeteler bir tek bunun işe yarıyorlar.
22 Aralık 2011 18:40
Onlar bu mücadelenin tam uzağında konumlanmış, sterilleştirilmiş dokunaklı muhalefetleriyle, süte sabuna tğet geçen ve zaten mazlum durumda olanların yaptığı hatalardan ahlakilik çıkartan papa duruşlarıyla bu konulara giremezler. Elleri yüzleri kirlenir. Mazallah abileri kulaklarını çeker.
bu cümle aslında herşeyin açıklaması.. bir yazı yayımlamıştınız, piyonlar belli diye, aynı durum medya için de geçerli işte.. Baransular, roklar hangi amaca hizmet ediyor belli.. öyle bir "gazeteci" ki bu isimler, bir partinin peşinde, neye tamam derse onu dillendirip doğru kabul ediyorlar.. akılları fikirleri o oluyor. programlarda antitezciyi bile konuşturmayan zihniyet burada yatıyor. Benim dediğim herşey doğru diyor, ama ben yanlış biliyor olabilir miyim sorusunu sormuyorlar.. bu "gazeteciler" hala bizim bu blogda da yer buluyor ya kendilerine, cidden başarmışlar istediklerini.. tebrikler, Fenerbahçe sayesinde bir yer edindiniz kendinize, daha doğrusu Fenerbahçe nefreti sayesinde mi demeliyim..
22 Aralık 2011 19:23
bu hukuksuzluğa neden şaşırıyoruz ki bu ülkede alıştık artık bu durumlara.
22 Aralık 2011 23:18
aethewulf
Telefon konuşması 2 kişi arasındadır, üç kişiye ihtilat etmez, bu sebeple de "gizli"dir, manevi itibarı zedelemez.
bu yanlış türkiyede. Türkiyedeki telefon konuşmaları konuşan taraflar ve dinleyen olmak üzere minimum üç kişi arasında olur. Gayet normaldir.
Bu arada bu vericekmiş esprilerini yapmayan bir adet adam varsa QTM de bir zahmet gelsin ben ona vereyim!
23 Aralık 2011 02:43
aethewulf, yine kalemine ve emeğine sağlık.
sadece bu iddianamede Fenerbahçenin canını sıkabilecek(diğer hemen herşey yalan çıktı çünkü) i.b.b.li ibrahim akın ın "hocam caiz mi?" muhabbeti. Bu konu ile bildiğin birşey varsa paylaşır mısın? Hürmetler.
30 Aralık 2011 14:30
Elinize saglik, mukemmel olmus, mutlu yillar herkese.
3 Ocak 2012 12:06
Utanmadan sıkılmadan halen ortalıkta kasıla kasıla gezmezler mi... Ah ulan İbret-i alem olsun diye şu gazeteci embesillerden bir kaç tanesinin özel hayatını çarşaf çarşaf baskıya alıp tüm sokaklara , caddelere , duvarlara v.s. her yere asmak gerekmez mi be kardeşim. İlla ki deliyle deli mi olmak gerek bu ülkede.