100 Kişiye Euroleague Maçı Oynamak


abdi ipekci

Maç için televizyonu açtığımda benchin arkasındaki bölümde on, on beş kişiyi görünce Tanjeviç'in rotasyonu abartıp 30 kişilik bir takımla rotasyon yapacağını düşünmüştüm, meğer 20 kişi seyirciymiş. Türkiye’de bir basketbol kültürünün, bir basketbol geleneğinin olmadığı doğru. Fenerbahçe taraftarının takıma koça ve basketbol yönetimine dair kuşkuları, sevgisizliği malum, Abdi İpekçi’nin ulaşım problemi de biliniyor ama yine de bir Euroleague maçına 100 kişi gelmesine bu mazeretlerin hiç birisi neden olamaz. Oyunun kendisine saygısızlık bu. Ben Euroleague yönetimi olsam Fenerbahçe’nin Euroleague’de yer almasına ciddi ciddi şüpheyle bakardım, siz NBA’den sonra en önemli basketbol organizasyonu olacaksınız ama Avrupa’nın en kalabalık metropollerinden birinde 100 kişiye maç oynamayı kabul edeceksiniz.

Gelelim maça insanın böyle atmosfersiz salonda inlerle cinlerin fast break yaptığı bir ortamda maç oynaması da seyretmesi de acayip keyifsiz oluyor. Bir de seyrettiğiniz takımlar açık ara Euroleague’in en kötü üç-dört takımından ikisi olunca insanın basketboldan soğumaması olanaksız. Maça çoğu zaman olduğu gibi felaket başladık. Dış alan savunmacılarımız her driplingi seyrettiler. Uzunlar da sertlik gösteremeyince birden Cibona hiç de beklemediği şekilde kendisini önde buldu. İkinci periyot Mrsiç ve Giricek’in hücumdaki durağanlığı bir nebze gidermesi ve Ömer Aşık etkisiyle skorda üstünlüğü yakaladık ama 8 dakikada yakaladığımız üstünlüğü 1.5 dakikada kaybedince ilk yarı berabere bitti.

Tanjeviç’in Emir’i bir numara oynatmayı sevdiğini, bazen bununla ilgili rüyalar gördüğünü falan biliyoruz, Emir oyun içinde gerçek bir oyun kurucu varken 2 ya da 3 numarada forvet pozisyonundan oyunu okumakta çok daha başarılı ama gerçek bir oyun kurucu yokken ve tüm oyun kurma sorumluluğu ondayken çuvallıyor. Dün bir kez daha gördük, Emir’in oyun kurucu yetenekleri var diye illa bir numara olarak topu getirip 20 saniye topu elinde tutması gerekmediğini Tanjeviç bir gün anlayacak herhalde. Oyun kurucu yeteneği ve zekası olan herkesi bir numara olarak denemeye kalksak Prkaçin ya da Sabonis kariyerleri boyunca 1 numara da oynardı. Şanslıymışlar ki Tanjeviç’in eline düşmediler.

İkinci yarı ulaşılabilir farklarla önde olmayı sürdürdük, zaman zaman iyi savunma yaptık, zaman zaman saçma sapan hatalar. Ömer Onan'la Oğuz efektif oynadılar. Sonlara doğru 10 sayınını üzerine çıksa da fark bir şekilde 5'e kadar düştü bizim gayriciddiliğimiz yüzünden. İlginç sahne Tanjeviç’in sinirlenip sahaya fırlattığı su şişesinden dökülen suya basan Greer’in yere düşmesiydi son anlarda. Güler misin ağlar mısın? Kötü bir koçun oyun dışında da takıma nasıl olumsuz etki yaptığının ilginç bir göstergesi olarak da ibretlik bir enstantaneydi.

Bu takımın Euroleague’de maç kazanması çok zor. Siena ve Barcelona maçlarında komik durumlara düşeceğiz muhtemelen. Herkes bir şekilde hücumu eleştiriyor ama geçtiğimiz üç seneyle kıyaslanmayacak ölçüde kötü savunma yapıyoruz. Oyunda Greer, Gricek ya da Preldziç’ten bir tanesinin bile olduğu durumlarda dış alan savunmamız feci aksıyor. 2 haftadır öyle ya da böyle Euroleague’de kazanıyoruz ama iki haftadır da kazandığımıza zerre kadar sevinemiyorum. Ne olacak bu takımın hali sorusu Abdi İpekçi’nin boş koltuklarında yankılanan hayalet bir soru olarak hâlâ kafalarda.


3 comments:

  1. Ozan dedi ki...

    tanıtım yok kardeşim, benim şimdi haberim oldu mesala bu maçın varlığından. eskiden bu maçlar heryerde izlenebilen bir ulusal kanaldan yayınlanırdı, tvde tanıtımları dönerdi, gazetelerde geniş geniş tanıtımları olurdu vs vs..
    hatırlarım da efesin avrupa maçlarının olduğu günler sabahtan heyecanlanmaya başlar, akşamı iple çekerdim maçı izlemek için. maalesef bitirdiler bu ülkede basketbol sevgisini...

  2. Ser dedi ki...

    bence tanitimla pek ilgisi yok. insanlarin sevki kirilmis durumda.

    barcelona'da yasiyorum. Fenerbahce-Barcelona macinin oldugu gun buyuk bir hevesle herkese soyledim isyerindeki. bu aksam mac var diye. galibiyet beklemiyordum ama en azindan kendi evimizde basa bas bir mucadele istiyordum.

    tv yi actim.. once tribunlerin boslugu beni sok etti, sonra da rezalet oyun. 20 kusur sayi fark yiyince ertesi gun katalanlarin beni teselli etmesi ile son buldu.

    1 ay sonra fenerbahce, barça maci icin ayagima geliyor ama ben bilet almakta tereddut ediyorum. cunku ustumde cubuklu formayla o kadar katalanin arasinda o rezaleti yasamak istedigimden emin degilim..

    iste bu guven ve heyecan kaybidir tribunlerin bos kalmasinin sebebi. takimin acil bir kan degisikligine ihtiyaci var. tanjevic misyonunu tamamlamistir.

  3. Adsız dedi ki...

    Tanitim yok da dogrudur lakin Türkiye'de basketbol seyri pek bir tatsiz tuzsuz oldugundan insanlar da kalkip o kadar yol+para+cile kombinasyonunu gözüne kestiremiyor.
    Misal, 12 Dev Adam zamaninda Hollanda, Litvanya filan maclarinda salon mükemmeldi, o da var o da var. :)
    O kadar cileyi cektigimize degdirseler oynadiklari oyunla, gideriz de...

Yorum Gönder