Mehmet Demirkol'un Taurasi Meselesi Konusunda Cevabı
Geçtiğimiz gün Mehmet Demirkol'un doping skandalı konusunda söylediklerini eleştirmiştik. Mehmet Demirkol bizimle temasa geçip eleştirilerimize cevap gönderdi. Bu arada Kerem Gönlüm konusuyla ilgili yazdıklarımıza göz atarken, Efes Pilsen'in İsrail'den uzman getirip oyunculara bir takım ilaçlar verildiği, bunu sadece Amerikalı oyuncuların reddettiği iddialarına sadece Mehmet Demirkol'un dikkat çekip "Efes Pilsen bunlara bir cevap versin" dediğini yazmışız vaktinde. Bunu hatırlatıp bu konuda hakkını yemeyelim.
Bize gönderdiği cevabın tamamı şöyle:
Sahibine mektup
Genel olarak bu tip cevaplar yazmak gibi bir adetim yok. Ama papazınçayırı önemsediğim, varlığını değerli bulduğum, bana umut veren bir blog... Şu hayatta karşılıklı oturup anlaşabileceğini düşündüğün birileri senin hakkında hem de ‘açık mektup!’ başlıklı ağır bir eleştiri yazmışsa bu önemlidir. Kayıtsız kalmamak gerekir...
Tabii bilgisayarın başına oturmadan, Diana Taurasi olayı patlak verdiğinde neler söyleyip yazdığıma bir baktım önce. Bulabildiğim kadarıyla söylediğim her şeyi ntv arşivinden dinledim yeniden. Çünkü şu ‘yorumculuk’ denen iş insana çok laf ettiriyor, arasıra da istemediğiniz şeyler ağzınızdan çıkabiliyor. Ya da istediğiniz kadar iyi ifade edemeyebiliyorsunuz kendinizi. Daha da kötüsü söylemediğiniz bir şey size yapışıyor. Bu kulaktan kulağa yayılıyor ve artık onu düzeltemeyebiliyorsunuz. Şikayet etmiyorum. Bu işin doğasında bu var.
Neyse konumuza dönelim:
Son programda Kerem Gönlüm’ün testinin Köln’de yapıldığını ıskalamış olmam ise çok ciddi bir hata. Ağır bir canlı yayın kazası hiç kuşkusuz. Neyse ki aynı yayın içinde bunu düzeltmek şansı bulduk. Bu benim canlı yayında yaptığım ilk hata değil. Yapmaya da devam edeceğim. Çünkü böyle bir iş hatasız yapılamaz. Doğasında vardır.
Evet! Kuşkusuz bu durum dinleyenleri ilgilendirmez. Onlar hatasızlık ister. Gerçekse başkadır. Mükemmelik insan için ulaşılabilir bir hedef değildir. Ama peşinde koşmak zorunluluğu vardır. Vasatı aşmanın, iyi olmanın temel kurallarından biridir. Bu hata kuşkusuz bana aittir. Her ne kadar canlı yayın telaşı içinde sorup soruşturmuş olsam da, yanıltılmış olsam da sorumluluk bana aittir. Ancak orada amaç Kerem’i aklamak olamaz. Bu tip bir niyet okumanın da iyi niyetli olduğunu söyleyemeyeceğim. Ne benim için ne de beraber çalıştığım pırıl pırıl gençler için...
Zira bugün bu mektupla ağır bir şekilde eleştirilen ben, daha geçen yıl bu konuda aşağıdaki yazıyı da yazdım. Hatırlarsınız, 2 Şubat 2010 tarihli Milliyet’te
Efes’ten açıklama bekliyorumYazı linki
…Bakın işin başındaki adam ne diyor: “Kerem Gönlüm’de çıkan madde kurayla çekilen iki oyuncuda da bulununca bunun tesadüflüğü ortadan kalkıyor.” “Oyuncu da savunmasında nereden girdiğini bilmediğini söyleyerek konunun çözümüne pek yardımcı olmadı.” “Türkiye’ye girmesi yasal olmayan bir maddenin maç günü iki oyuncuda birden çıkmasının soruşturulması gerek”. Başkanın kimi kime şikayet ettiğini anlamadım. Soruşturmayı kim yapacak? Mevzuuyu kim aydınlatacak bilmiyorum? Ama ben kendi adıma Efes Pilsen’e, yani tutuğum şirkete sormalıyım: Çünkü aşağıda soracağım sorular uzun süredir konuşulan artık dedikodunun önüne geçmiş bir hikayenin doğru ya da yanlış olduğunu bize gösterecek.
1-Bu maddenin kanda sıfırlanma süresi çok kısa olduğu için tercih edildiği
2-4 kişinin organizasyonuyla İsrail’den getirtildiği
3-3. maçtan önce oyunculara avuçla şekerleme şeklinde dağıtıldığı
4-Doping listesinde olduğu söylenmediği ve ‘enerji verir alın’ diyerek oyuncuların cesaretlendirildiği
5-İki ABD’li oyuncunun bunu almayı reddettiği, diğer herkesin aldığı
6-Kerem Gönlüm’ün aldığı maddenin doping statüsüne girdiğini çok sonra anladığı ve yıkıldığı, yönündeki söylenti sizin de kulağınıza geldi mi?
Bu böyle konuşulurken, bizzat Federasyon başkanının açıklamaları da bu duruma tuz biber ekmişken, bize bir açıklama borçlu değil misiniz?
Bütün basketbol yazarları yorumcuları vs. susarken bunu ulusal basında yazabilmiş tek adam, - eğer akli bir sorunu yoksa - yayında Kerem Gönlüm ‘hatalı’ örneğini verirken manipülasyon peşinde olamaz. Peki ne yapmaya çalışıyor olabilir?
İşte burada konuşmanın genel bağlamına bakarak tez çıkarılmalıdır. Oradaki tez, açık cümlelerle belirtildiği üzere Hacettepe’nin bu yönetimiyle bugüne kadar yaptığı tüm testlerin güvenilmez olduğudur. Çünkü bu işte mükemmelliğe çok yaklaşmak gerekir. Bir hata diğer tüm doğruları götürür. O hatayı yapan için üzülme şansımız yoktur.
Fenerbahçeli diğer sporcular
‘Fenerbahçeli diğer sporcular da doping yapmış olabilir, araştırmak gerek"
Bir diğer eleştiri konusu da bu! Hata yapıyorum tamam. Ama bu kadar ağırını yapmış olabilir miyim? 24 Aralık’ta haberler patladığında durum şuydu: O sırada daha ilk numune açılmış ortalık yangın yerine dönmüş. Taurasi’nin avukatı testi doğrulamış ve bunun haberi Spor Servisi’nde Fuat Akdağ tarafından okunuyor. Doping testi süreci devam ediyor. Teste giren 2. oyuncunun durumunun ne olduğu araştırılıyor vs.
Benim söylediğim de şu:
Bu sadece bir oyuncuda mı çıktı? Çünkü birden fazla oyuncuda çıkarsa o başka bir şey ifade ediyor.... Programın devamında bahsi geçen maddenin Kerem’in kullandığı maddeye benzediği Hürriyet’in haberinde yer alıyor.
Benim söylediğim ise şu: (Kerem - Kasun olayına göndermeyle) Fenerbahçe’nin tezi Efes’te bütün oyuncuların kullandığıydı. O yüzden söyledim bekleyip göreceğiz devamını diye. Bu haberlerin devamının gelmesi lazım. Çünkü bu iş çok ortada...”
Programın linki
Eğer başta yazdığım ve söylemekle itham edildiğim cümle buradan çıkıyorsa, benim yapabileceğim bir şey yok. Herkesin vicdanına bırakırım. Çünkü o cümle şu anlama gelir: Diğer oyunculara da bakın! Onlar da yapmış olabilir!
Kendimi beğenmiş bir adam değilim ama bu kadar da faşist kafalı olmadığımı biliyorum...
Peki bu karşılaştırmayı neden yaptım? Çok basit bir sebeple:
Çünkü Kasun’un değerleri onun doping sınırında olmadığını söylüyordu. Yani KÖLN’de yapılan testte Kasun dopingli çıkmadı. Evet, kanında bulunan Cathine maddesi insan vücudunda üretilmiyordu! Ve durum son derece garipti. Evet dışarıdan alındığı hemen hemen kesindi... Aynı maçta 2 oyuncuda birden çıkması son derece manidardı. Ama usul açısından bir sorun vardı. Yasal olarak dopingli çıkmayan ve ceza almayan Kasun’un kanında bu maddenin bulunduğu nasıl oluyor da sızdırlıyordu?
Fenerbahçe bu bilgiye ulaşarak büyük bir başarı göstermişti, kuşkusuz... Ama bunu sızdıran kimse, o da Turgay Atasü kadar kurallara aykırı davranıyordu. Şeffaflık açısından yararlı ama usul açısından sorunlu bir durumdu bu da.
En büyük skandal
Şekip Mosturoğlu’na ‘Dünya Spor tarihin en büyük skandalı’ dedirten ne?
Bunun olmayacak bir şey olması değil mi?
Dünyanın en gelişmiş doping kontrol merkezlerinden biri. Yeniden yapılandırılmış, Avrupa’nın bir çok ülkesinde yapılmayan, gereksiz, pahalı görülen bir yatırım yapılmış. Bu yeni ve olağanüstü yatırım, son derece güvenilir yöneticilerine rağmen böyle korkunç bir hata yapıyor. Defalarca WADA tarafından sınava tabii tutulmuş vs. Bu tesisten dünyada 35 tane var. Bu kadar gelişmişi en fazla 5...
İşte zaten bu yüzden Şekip Mosturoğlu haklı...
İşte size kızacak bir şey daha: Ben hala bu hatayı yaptıklarına inanamıyorum. Ama zaten, hala inanamadığım için ‘Dünya Spor tarihin en büyük skandalı’ değil mi bu!
Ben Hacettepe’ye güvenemiyorsam, sen Hacettepe’ye güvenemiyorsan söylesenize bu ülkede yaşamaya devam etmek, bu ülkede çocuk büyütmek nasıl manalı olacak. Benim tezim belli. Benim böyle bir hatayı aklımın ucunda bile geçirmememin sebebi belli! Peki siz neden hayır Taurasi olamaz dediniz?
Taurasi’nin doping yapacağına inanamadığınız için değil mi? Peki neden inanmıyorsunuz! Mesela Iverson’da çıkmış olsa aynı mı davranacaktınız? Bir milli oyuncu Kerem Gönlüm’de çıktığında hiç şüphe etmeden nasıl inandınız?
Hadi kabul edin! Benim tavrımın aynı olacağını biliyorsunuz!
Sizin tavrınızın aynı olmayacağını da biliyoruz değil mi?
Aldatılmak
Tüm bu saldırı salvoları arasında elle tutulabilir tek dayanak noktası Federasyonun sonraki testleri Köln’e gönderme kararına verdiğim tepkidir. Kimseyi vatan hainliği ile suçlamamakla birlikte, Hacettepe tarafından aldatılmanın acısını en çok bu noktada yaşıyorum. Bunun için özür dilemeli miyim? Aldatılan bir adama bir de özür mü dileteceksiniz? Peki özür dilerim...
Allah kimsenin başına vermesin aldatılmak kötüdür. Ben bu ülkeye inanıyorum. Hacettepe bizi aldattı. WADA tarafından akredite edilmiş, inanılmaz bir yatırım yapılmış, başına herkesin güvendiği bilim adamları konulmuş. Bu hatayla aldattılar bizi işte.
Öfkem bundan. Allah müstehaklarını versin!
Döngüsel Güven Şeması
Her ne olursa olsun eleştiriden almak gerekir... Hata yapmam! Özür dilemem! vs. gibi bir tavra girmem. 3.5 yaşındaki kızımdan bile özür dilemekten çekinmem. Birisinin hakkını yemiş olsam özür dilerim. Orhan Şam’dan diledim. Çünkü Galatasaray maçında olağanüstü oynadığını düşünüyordum ve aklımda dopingle bunu bağlantılandırdım. Orada özür borcu vardır.
Ama Taurasi için uzman görüşü aktarmak ve sonuçlarının ne olabileceği hakkında fikir yürütmek dışında yaptığım bir şey yok.
Dolayısıyla eleştirilere saygılıyım. Sizin mektubunuza da. Ama mektubun dibindeki edit’le ilgili bir büyük bir sorun var.
“Çevre bakanı Allianoi yok dese ona da inanacak bu dangalak” benzetmesinin yerlerde süründüğünü söylemem lazım. Doping Kontrol Merkezi bir otorite değildir. Evrensel bir uzman organizasyondur. Mesela merkezin başına geçmem için muhtemelen 7-8 yıllık bir eğitim almam ve bunun üzerine de en az 3 katı süre tecrübe kazanmam gerekir. Öte yandan Çevre Bakanı olmak için Recep Tayyip Erdoğan’ın beni İstanbul 4. sıradan aday göstermesi yeterlidir. 5 ay sonra o koltuğa oturabilirim.
Dolayısıyla benim teslimiyetim otoriteye değil bilimedir.
İşte tam da bu yüzden Dünya Spor tarihinin en büyük sakandalıdır bu! Bunu disiplin kurulunun verdiği bir cezayı tahkim kurulunun kaldırmasıyla bir tutarsak o zaman otoriteye teslimiyet gibi bir benzetme hakkı doğar. Ama öyle değil siz de biliyorusunuz... Ve bu yaptığınız ayıptır. Mesela Taurasi’ye ben böyle bir ayıp yapmadım...
Son olarak şunu da belirteyim: Fenerbahçe Spor Kulübü’nün işin peşini bırakmaması olağanüstü, alkışlanacak bir tavırdır. Ama her ne olursa olsun oyuncusunun sözleşmesini feshettiğini de unutmamak gerekir.
Bunu da hepimiz biliyoruz herhalde!
Şimdi yazdığınız mektup ve altında bu tartışmanın seviyesine hakaret sayılabilecek benzetmeyi bir daha değerlendirmenizi rica ediyorum.
Ve tabii bu mektubun altına yorum yazan, şahsımın ne zekasını ne ahlakını bırakan değerli dostları da bir daha düşünmeye çağırıyorum. Bir daha düşünün direkt olarak suçladığınız bu adam Taurasi hakkında herhangi bir yorum yapmış mı?
Tüm bu tartışmayı ülkenin en güvenilir uzman bilim kurumlarından birinin verdiği raporlar üzerinden yürütmüş biri bunu hak ediyor mu?
Ne İnönü’de toplum psikolojisiyle ölmüş anama edilen küfürleri, ne ben merkezli Nontvspor kampanyasını önemli buluyorum. Çünkü bunların haksızlığı açıktır. Ama söylemediğim şeyleri bana söylettirmeye çalışmanız (çalışmaları), garip niyet okumalar, kötü niyetle suçlanmalar hoş ve hak değil!
Neyse! muhtemelen bu yazdıklarım kimseyi ikna etmeyecektir. Ama ben de içimi dökme şansı buldum. Dedim ya şu hayatta karşılıklı oturup anlaşabileceğini düşündüğün birileri senin hakkında hem de ‘açık mektup!’ başlıklı ağır bir eleştiri yazmışsa bu önemlidir. Kayıtsız kalmamak gerekir.
Mehmet Demirkol
19 Şubat 2011 20:35
mehmet bey'in cevabi yazısını dikkatle okudum. önce doğrusunu yapmak lazım, böyle bir cevap yazdığı için teşekkür ederiz, bir değer göstermiş, iltifat etmiş, karşılıksız bırakmak ayıp.
ikinci olarak, yazıdan çıkardığım samimi öfkeye / duygusallığa / alınmışlığa / kırgınlığa hem sempati duyuyorum hem de yazarın samimiyetine, söylediklerine olan inancına hak veriyorum. dolayısıyla artık art niyet atfedemem ancak ödevini iyi yapmadığını sorgulayabilirim ki, buna da bu yazıdan sonra gerek yok. kendisi de zaten kabul etmiş.
itirazım şu noktada ben kendisine dangalak demedim. dangalak manasına gelecke bir benzetme de yapmadım. çevre bakanı adını verdiğim ve izah ettiğim mantık yanılamasının tipikleşebilecek neviden örneklerinden biriydi, otoritenin ifade ettiği doğrudur zira otorite ifade etmiştir tipi bir argümanın nasıl yanlış olabileceğini basitçe gösteriyordu. o sebeple bu örneği tercih ettim. tercih ettim diyorum çünkü aklıma gelen ilk örnek başbakan ile ana muhalefet partisi liderlerinin ergenekon hakkındaki ifadeleriydi, onlar da birer otorite (authority) olarak bu konuda farklı konumlar almışlardı. yine genelkurmay başkanlığının tutumu da malum. ancak çevre bakanı çok daha net bir örnek olarak gözüktüğü için ifadeyi o yönde kullandım.
bu kısa nokta, mehmet bey gücenmesin, işin esasına olan bakış açısını etkilemiş. işin esasında diyorum ki mehmet bey bahsettiğiniz tüm yatırımlara ve hususlara rağmen koşulsuz bir güven duymakla büyük bir hata yapıyorsunuz. çünkü "itimat kontrole mani değildir" veya türkiye'de bir insanın akıl sağlığını korumasının yollarından biri de uzman / otorite figürlerin beyanatlarını kontrol etmesinden geçmektedir. somut olayda kuşkuya düşmemize sebep olacak bir tek şey vardı taurasi klasmanında bir sporcu istanbulspor gibi bir maçtan önce neden doping alsın? neden 10 senedir hiç çıkmamış bir doping maddesi bir ayda birden fazla sporcuda gözüksün, neden daha b numunesinin sonuçları açıklanmadan bir hukuk kuralını çiğnediğini bile bile saygın bir bilim adamı neticeyi ifşa etsin? bütün bunlar bana bir komployu değil, çıkan neticeden şüpheye düşmemi gerektirecek bir somut vakayı gösterdiğini düşünebilmemiz gerekirdi.
yalnızca önemli bir kurum olduğu için herhangi bir beyanatın doğru olduğuna inanırsak da bunun yanlış olabileceğini de hepimiz aklımızda bulundurmalıyız, çevre bakanlı örnek buna yöneliyordu ve örneklem ile argümanı desteklemek için kullanılmıştı, amaç -yazıda hiç geçmediği şekilde- dangalak olduğunuzu ifade etmek değil, bir hata yaptığınızı göstermekti.
bir konuya daha itirazım var,
aynı somut durum kerem gönlüm için gerçekleşse biz kerem gönlüm veya iverson'a da aynı şerhleri koyardık. oysa somut durumun somut şartları aynı değil, iverson istanbulspor maçında dopingli çıksa ve bahsettiğimiz olaylar peşpeşe olsa hepimiz kuşkuya düşeriz ancak final serisinde kerem gönlümün doping kullandığını düşünmememiz için de bir sebep yok, neticede buradakine benzer hukuka aykırılıklara kerem uğramadı dahası tam tersine kurallar kerem'n en fazla korunacağı şekilde esnetildi. dolayısıyla bu karşılaştırmayı yapmayı haklı bulmuyorum. gözü kararmış fanatikler değiliz biz, takımını seven insanlardan mürekkebiz, bu kadarı da suç olmasa gerek.
sevgiler,
19 Şubat 2011 20:41
yazdıklarınızın kimseyi ikna etmeyeceğini varsaymayın bence. siz ekran önündeki canlı yayında hata yapmış olabiliyorsunuz, bizde ekranın ve yayının olmadığı canlı hayatta. ayrı görüşlerde hatta hislerde olmamız önemli değil, böyle bir mektupla bizlerin görüşlerine değer verdiğinizi ve durduğunuz yeri uzun uzun açıklamaya çalışmanız karşılığını görücektir. tabi ki mektubunuz şahsıma değil, daha çok blogu yazan kıymetli arkadaşlara, ancak blogu okuyan ve zamanında bu konu hakkındaki görüşlerinizden ve o anda dillendirilme biçiminden rahatsız olan sıradan bir okur olarak, ben ikna oldum.
19 Şubat 2011 21:23
bir süredir tartışmaları dikkatle takip ediyorum. ntv'deki programın da epeydir takipçisiyim. hatta demirkol'un 90 dakika'da yaşadıklarından sonra ekşi sözlükte uluç ve babaoğlu'na ciddi eleştiriler getirenlerden de biriydim. mehmet demirkol'un samimiyetine , olmaya çalıştığı gazeteci profiline her daim saygı duymuşumdur. eğer kendisi hakkında yapılan bu eleştirileri cevapsız bıraksa aklımda can sıkıcı soru işaretleriyle sevdiğim bir gazeteciye yaklaşımımda farklılıklar olacaktı. cevap yazıp bizi söylemek istedikleri konusunda aydınlattığı için teşekkür ederim. yazdıkları beni tatmin etti. ancak aethewulf'un yukarıdaki cevabında dikkat çektiği fanatiklik mevzusuna özellikle katıldığımı belirtmem gerek. buradaki yorumlarda zaman zaman aşırı sertleşen misafirler olmakla birlikte blog yazarlarının kör holiganlık yaptığı imasına katılmam mümkün değil. özellikle bu blog'u takip etmemdeki en belirgin fark yazarlarının kulübüne duyduğu derin sevgisinin yanında bunu aklı başında yapıyor olmasındandır. türk sporuna başka pencereden bakanlar takım sevgisini fanatiklik gibi görüp bunu ima etmesi yaptığı hatalardan sonra kulübünü en ağır şekilde eleştiren bu blog yazarları için büyük haksızlık olacaktır diye düşünüyorum.
bu konuları, bu şekilde konuşabilmek önemli. yaşadığımız haksızlıkları dışarıda tutarak ortaya çıkan bu fotoğrafı yazmak istedim. tekrar hepinize teşekkür ederim. konuşmaya devam...
19 Şubat 2011 22:08
Mehmet Bey'e bunu ilettim, buraya da eklemem fena olmayacak. Onceki yazida "Konu Fenerbahce olunca kotu niyetlisiniz" havasi olusmus. Tam olarak ifade etmek istedigim bu degildi, en azindan Mehmet Demirkol icin genel dusuncem bu degil (ismi gecen onceki yazilarimiza bakin). Bu konu ozelinde Demirkol'un Turk spor camiasinin baskisindan, ikliminden nasil etkilendigini gorduk. Vaktinde Kerem Gonlum ve Efes hesap versin dedigi icin aklina ilk gelen ornek hatali olmasina ragmen Kerem Gonlum ornegi oluyor. Cunku bu Taurasi olayi da ilk ortaya ciktiginda "Haydi bunun hesabini ver Efes'ten hesap soran Fenerbahce" yazanlar vardi. Akillarina gelen ilk sey buydu. Hatta rakip taraftarlarin hepsinin ortak tavri buydu. Bu ortamdan sayin Demirkol'un da etkilenmeden kalmasi mumkun olmamis, bilinc altindaki sesten kastimdan bu ortamin yarattigi sesti.
Ayrica sevgili yorumcular: Gordugunuz gibi elestirilen insanlar da bize ulasabiliyor. Bu devirde cok kolay artik ulasmak. Bunu goz onunde bulundurup ne kadar kizarsaniz kizin uslubunuzu ayarlayamaz misiniz? Cok acik hakaretler olmadigi surece yorum silmek istemiyoruz, fakat bu isi hakaretsiz yapamiyor musunuz? Yani sunu bir dusunun yorumu gondermeden, birazdan hakaret edecegim insanla bu sitenin sahipleri bir gun yuz yuze gelebilir, neden baskalarinin sirtina boyle bir yuk koyayim? Yorum sansurlemek can sikan bir is, zorda birakmayin, rica ediyoruz.
19 Şubat 2011 22:10
Mehmet Bey samimiyetinize inanmayi istememe ragmen kafamda cevaplandiramadiklarimi da sizinle paylasmak isterim.
tabi ki hata herkese mahsustur ama size tepkinin sebebi hata yapmaniz degil hatanizin duzeltilmesi karsisinda fanatiklik yapmayin diyerek hatayi surdurme konusundaki tutumunuzve bu durumun mektubunuzda yazdiklariniz ile ne derece uyumlu oldugunu takdirinize birakmak isterim
Yine Fenerbahce'nin Taurasi'nin kontratini sonlandirmasi Euroleague icin yabanci oyuncu kontenjanini acmak istemesi oldugu acikken bunu mektubunuzda yazarak neyi ima etmek istediginizi de takdirinize birakmak isterim.
Son olarak, gazeteci olarak Hacettepe testlerinde bu kadar degisk branslarda ki sporcuda ayni maddenin ayni donemde cikmasi burada bir gariplik olabilecegi hissini sizde hic mi uyandirmadi.
19 Şubat 2011 22:26
Yukarıda yazılanlar hiçbir şekilde ikna edici değil, zaten olmasın. Konu Fenerbahçe olunca ne kadar farklı yorumlar yaptığını görebiliyoruz kendisinin. Bunun Taurasiyle bir alakası yok
19 Şubat 2011 22:44
Öncelikle bahsi geçen 'açık mektup'un altına yazdığım yorumda 'demirkol bir de utandanmadan...' diye başlayan bir yorum yapmıştım. burdaki 'utanma-utanmazlık' olgusu üzerine bina ettiğim yorum pvh'nin yukardaki yorumunda kastettiği 'üslubu bozuk' yorumlardan birisi midir; bilmiyorum. Eeger öyleyse, Demirkol'dan değil ama kendisini zor durumda bıraktığım için PVH den özür dilerim...
Demirkol'un yukardaki mektubunu samimi buldum. Özeleştirisi takdire değer. Ve zaten Taurasi meselesinde kendisi Spor Servisi programındaki üslubu dışında belki öncesi itibariyle o kadar da 'günahkar' değil...
ama ben demirkol'u sadece bu olayla birlikte değerlendirmiyorum... ve özellikle onun üslubunu mütemadiyen sorumlu buluyorum.
sevgili rehavetin daha önce yazdığı gibi... kocaman kocaman laflar ediyor sonra bunları altında kalıyor... bunun dışında olaylar karsısında algığı pozisyonun temelini de cogu zaman saglıklı bulmuyorum...
örnek olarak aykut kocaman ın fenerbahce sini son 30 yılın en kötüsü ilan etmesi gibi...
başka okurları ve takımdaşları bilemem benim kendisi hakkındaki düşncelerim sabit.
19 Şubat 2011 23:03
Mehmet demirkol'a teşekkürler.ben de kendisinden özür dilerim.herhangi bi yere kötü bi yorum yazmamıştım ama aklımda acaba kötü bi niyeti mi vardı türkiye'nin en iyi yorumcusu olduğunu düşündüğüm adamın diye.kendisinden haftaiçi her gün 11 de bir şeyler öğrenmeye çalışmaya devam edeceğim.
19 Şubat 2011 23:10
Mehmet Demirkol'un özeleştirisi özellikle canlı yayın hatası ve Hacettepe'ye güvenmenin sonucu yanılgıya düştüğünün üzerinde yoğunlaşıyor. Buna karşın bir izleyici/okuyucu olarak bu yazı üzerinden Demirkol hatasından döndü algısına ulaşmak mümkün olmuyor. Çünkü bu algı bugüne kadar bu konu ile alakalı ya da alakasız yorumları sonucu oluşmuş Mehmet Demirkol portresinin yarattığı bir sonuçtur. Misal bu blog yazarları ya da yorumcuları aynı şeyler Rıdvan Dilmen tarafından söylenmiş olsa bir niyet okuma durumunda olmayacak, bunu bir hata olarak değerlendirecekti.
19 Şubat 2011 23:23
@pvh
Sen de haklısın ama insanlar hala çok kızgın, hakaretlerin devam etmesinin sebebi budur, çünkü bu mevzu patladığında herkes Fenerbahçe'ye ve Taurasi'ye uzun süre hakaret etti, bizimkiler de sakinleşir zamanla:)
Onun da haklı olduğu taraflar var ama bu o canlı yayın sırasında öğrenilmedi bir gün önce ortaya çıktı, Kerem Gönlüm'le karşılaştıracaksan önce onun testleri nerede yapıldı bakarsın, ya da Orhan Şam'dan özür dilersin. Diğer problem yukarıda bahsedildiği gibi biraz sorgulanması gerekirdi bu kadar çok sporcuda bu kadar kısa sürede aynı maddenin çıkması, salgın gibi bir hal almıştı test sonuçları. Son olarak sevindiler diye bizi suçlar bir tavır alması beni çok rahatsız etti, çoğunluk kızgın ama sporcumuz aklandığı için sevinçli, bundan daha doğal ne olabilir. Bu sevinme mevzusu dönüp dolaşacak ve biz yine vatan haini olacağız, hep beraber görürüz.
Kerem'e geri dönersek, doping yaptığı olaylı serinin üstüne çıktı ve Fenerbahçe'lilerin dışında nerdeyse herkes Kerem iyi çocuktur, yapmamıştır diye bir reaksiyon gösterdi. Bizim tepkimizin artmasının sebebi Kasun(burada Mehmet Demirkol haklı labdan birilerine sızdırıldı aynen Ümit Avcı'ya sızdırıldığı gibi) ve bu reaksiyondu, Taurasi ise karşı tarafın bu olaydan sonra bize yüklenmesi için altın bir fırsattı ve bunu da sonuna kadar kullandılar. Onlar açısından anlaşılabilir bir tutum.
Şahsi fikrim takım oyunu oynayan profesyonel sporcuların bunu yapmasının çok saçma olduğu, en kötü oynamazsın o maçta. Ben hala Efes Pilsen de bunun organize ve takım içinde yapıldığını düşünüyorum. Bu da Turgay Demirel federasyonunun kirli sayfalarından biri olarak tarihe geçti yapacak birşey yok. Aziz Bey de esti gürledi, 3 hafta sonra Özilhan'la masaya oturup sponsorluk anlaşmasını uzattı, bu mevzu da kapandı.
Futbolla alakalı olarak, iki hafta önce yazdığı ve Aykut Kocaman'ın Aziz Bey'in tarafına yani nam-ı değer "dark side'a" geçtiğini ima eden yazısı, kendisi aynı Mehmet Demirkol mu Aykut Kocaman'dan aynı kalabilmesini bekliyor bunu merak ettim.
saygılar
19 Şubat 2011 23:36
Papazın çayırı na teşekkür ederim bu imkanı sağladığı için.. Sanırım M.Demirkol buraya cevap yazarak aslında tüm FB lilere de bir cevap yazmıştır ,çünkü bu blog u takip etmeyen FB li çok azdır . Yine M.Demirkol a teşekkür ederim Papazın Çayırı na ve bizlere bir açıklama yaptığı için... M.Demirkol bu tavrıyla en azından samimi olduğunu ve yaptıklarının en fazla bir hata dan ibaret olduğunu kanıtladı , bizler hatalara kızmıyoruz zaten , art niyetlere kızıyoruz ,malesef bu olayda ve benzer olaylarda sadece FB nefretiyle hareket eden insanları biliyoruz sadece fırsattan istifa ederek şu FB ye birde ben vurayım diyen insanlar , M.Demirkol un cevabında katılmadığım çok şey var , malesef bizleri çok kırdı , üzdü , bizler kan ağlarken FB liler ellerinde bayraklarla seviniyor diyebildi , oysa bizler kan ağlıyorduk , nasıl sevinebilirdik ,keşke hacettepe bu hatayı yapmasaydı buna en çok biz sevinirdik , bu konuşması bana çok dokundu ,yarama tuz bastı , ama gördük ki M.Demirkol hata yaptı , art niyetli değildi , ama bütün bunlar ve bu cevaplar şu gerçeğide değştirmeyecek , FB liler takımın hedeflerinden saptığı(umarım yanılırım) ve Taurasi gibi bir yıldızı seyretmekten alı konduğu için kan ağlamaya üzülmeye devam ediyor ,edecek , asla bu kederi hüznü dinmeyecek , M.Demirkol da üzülmesin gölünü ferah tutsun FB liler bu hüznü bu ülkede omuzlarına alıp taşıyacak tek camiya da değil mi ?
19 Şubat 2011 23:36
jbck, haklisin o acidan. Olayin Kerem Gonlum'e gelmesine ofkelenmeden yaklasmak mumkun degil. Birincisi o olayda da magdur olan bizdik ve magduriyetimiz hala devam ediyor. Kerem Gonlum'un 2 sene ceza almasi gerekirken olmayan bir kuralla "iyi halden" 1 seneye indi cezasi. Bu sezon oynadigi butun maclarda haksizlik var yani. Bir magduriyetimiz uzerinden baska bir magduriyetimizde suclu gibi gosterilirsek hata cok basit bir hata olmaktan cikiyor. Ofke yaratiyor.
20 Şubat 2011 00:06
Bu yazi ile ortam durumu arasindaki farki inanin anlamakta gucluk cektim, bir kac kez okumama ragmen. Demirkol'un bu cevap yazisi, sonunda kendisininde belirttigi gibi " Yazdiklarim kimseyi ikna etmiyecektir" cumlesinden bile icerik olarak cok ama cok uzakta, neyin pesinde oldugunu anlamadim. Bu yazi bir cevap mi? ikna mi? hata duzeltme mi? kendisine herhangi bir sekilde ayip edenlere cevap mi? ego tatmini mi? ka-fa bin bes yuz mu cozemedim! Virtual turda gibiyim help lutfen.!
Bir diger blogger in da belirttigi gibi bunun manasini biri bize izah etsin lutfen " Fenerbahçe Spor Kulübü’nün işin peşini bırakmaması olağanüstü, alkışlanacak bir tavırdır. Ama her ne olursa olsun oyuncusunun sözleşmesini feshettiğini de unutmamak gerekir." ima edilen bizim atladigimiz bir durum mu var? hepimiz neden fesh edildigini biliyoruz! zeka testine mi tabiyiz?
Acikcasi yaziyi ikna olmak gibi bir ruh haliyle okumadim, bir beklenti icinde de okumadim, ama okurken tek istedigim Demirkol'un " Hacettepe'ye guvenmiyecegim de kime guvenecegim, hayir ozur dilemiyorum " derken ki vucut dilini ve kararligini, burda gormek,ve ardindan; tamam burda da bu kararligi gostermis diyip neyin ne oldugunu konusunda bir fikir sahibi olmakti sadece.
Kimse mukemmel degil tabi ki ama, bunun bilincinde olmak o insani birazcik daha mukemmele dogru yaklastirir.
Sevgiler
20 Şubat 2011 00:09
@pvh
Her zamanki gibi üzeri örtüldü. Kasun gönderildi, Kerem de "Türk" olduğu için olabilecek en kısa süreli ceza ile sıyrıldı. Tanjevic'in tavrını hatırla, sürekli Kerem bizim için çok önemli dedi, bizim mağduriyetimiz milli takımın önüne geçemezdi, çok tanıdık bir aklama değil mi? Allah yeter ki vatana millete zeval vermesin, her türlü kepazeliğin üstü örtülür bu topraklarda, bu en basit örneklerinden biri. Taurasi'ye tamamen farklı yaklaşıldı, öncelikle kadın, sonra yabancı, ek olarak Fenerbahçe'li, gerisi pek mühim değildi. Maalesef vurun kahpeye denildi.
20 Şubat 2011 00:14
Mehmet Demirkol, Türk Spor Basını'nda Radikal'in açtığı "okuyan yeni kuşak" çığırından, en yetenekli spor yazarlarından biri, Tanıl Bora, Uğur Vardan ve Oray Eğin (o dönem spor röportajları yapıyordu diye hatırlıyorum) gibi.
Milliyet'e geçişine üzüldüğümü hatırlıyorum. Genel akım medyanın popülerlik ve polemik üzerinden ilerleyen ve giderek sığlaşıp kendini tekrar eden figürlerinden biri olmasıydı endişem.
Milliyet'te Japonya ve kore Dünya Kupası Organizasyonu süresince yazdığı yazıları hayranlıkla okumuştum. Maç yazılarını değil, kupa serüvenini, yollardan derlediği küçük öyküleri.
Sonrasında Mehmet Bey için milat sanırım NTV'de 90 Dakika kadrosuna girmesi oldu. Türk medyasının en provokatif, en demagog, en narsist ve en "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan" şahsiyetiyle uyuşmadı bilgisi, görgüsü. Demirkol'dan bir Haşmet pişekarı türemedi. Mümtaz Soysal tabiriyle "vuruşarak çekildi".
Ama popülist söylemle bu imtihanı Demirkol'un olaya bakışında derin izler bıraktı. Tersten çakan lafların gücünü yakınen gördü ve medyanın müritleri olan şoven sesine direnmenin gücünü sevdi.
Artık kendisi de benzer büyük ama içi boş lafları eder olabilirdi (Radikal'deyken Aykut Kocaman'ın İstanbulspor serüvenini nasıl da savunduğunu, güzellemeler yazdığını o oyun hakkında hatırlayalım ve bu sene başında son 30 yılın en kötü takımı lafının ardına ekleyelim).
Hıncal Uluç tarafından Fenerli olarak damgalanmasından kurtulmak için negatif ayrımcılıkla Fenerbahçe'yi değerlendirmesi bir yana, bu objektif duruş Fuat Akdağ ile yenilenmeye çalışan NTV spor'un yorum yüzü olmasına etken oldu. (Gerçi Hıncal'ın hezeyan dolu çığlıklarıyla ulufe gibi dağıtılan bir programla NTVspor'a dönmeyi başarması Demirkol'un pozisyonu düşünüldüğünde bir geri adımdı)
Neyse bu son olaya gelirsek, Mehmet Bey'in "Diğer Fenerbahçeli sporcuları incelemek lazım" lafını söylemediğini öğreniyoruz yukarıdaki yazıdan.
"Bu sadece bir oyuncuda mı çıktı? Çünkü birden fazla oyuncuda çıkarsa o başka bir şey ifade ediyor.... Programın devamında bahsi geçen maddenin Kerem’in kullandığı maddeye benzediği Hürriyet’in haberinde yer alıyor." demiş.
Ama sonrasında başka sporcularda, birbiriyle irtibatı mümkün olmayan sporcularda bu madde çıkınca burada eleştirel aklın devreye girmesi gerekmez mi?
Hiç kullanılmayan, gündemde olmayan bir madde birdenbire birbiriyle irtibatı olmayan sporcularda rastlanmaya başlıyorsa, bilimsel şüphecilik gereği kaynak sorgulanmalıdır.
Ayrıca burada kayıp hanesine yazılmasını istediği Hacettepe'deki durumun vahameti ve ülkenin kaybı meselesi de ilginç. Bence Demirkol'un duruşu bu olayda, yozlaşan kurumların deşifre olup kendisini evrensel ölçülerde yetkin bir yapıya büründürmesini sağlayacak skandala "bizim olanı koruyalım" yerine "bizim olanı restore edelim" bakışını içermeliydi.
Ayrıca yukarıda dönen yazıda Fenerbahçe'nin olası bir Avrupa Şampiyonluğu'nun bu skandalla kaybedilmesinin nasıl onarılacağı, onarılmasının mümkün olup olmadığı, bu durumda oluşan kaybın sineye çekilerek mi giderileceği, bu durumda bir pardon un yetip yetmeyeceğine dair pek fazla bir fikir de yok.
Mehmet Bey'i okumayı sürdüreceğim kendi adıma. ama şüpheci bir bakışı ve alt metin okumayı bırakmaksızın. yine de blogunuzu ve sizin nezdinizde bizleri ciddiye alıp yanıt verdiği için teşekkür ederim kendisine.
20 Şubat 2011 00:50
aslında olay sadece Mehmet Demirkol değil, olay mevzubahis Fenerbahce olunca takınılan tavır ve Fenerbahceyle ılgılı her şeyin tu kaka olarak basında yer alması, bu durum ben ve benim gibi bu takıma bu armaya gönül verenleri artık fazlasıyla sıkıyor, diğer taraftan rakiplerin haydı fenerbahce bi yanlış yapsada dalga geçsek, bi hatası olsada ezik desek gulsek eglensek tavırları, diğer tarafta konu ne olursa olsun bu rekler uzerınde yapılmaya çalışılan pirimler.., karşılarında da bunlara tek başına karşılık vermeye çalışan biz fenerbahce gönüllüleri.., ben kendi adıam ne özür bekliyorum ne de kendısınden açıklama ( hoş kendisininde çok umrunda ya benim düşüncem ) yinede anlatmak istediklerini açıklaması yaıya dökmesi güzel..
20 Şubat 2011 01:20
Genel bir soru soruyorum, ''iklimden etkilenmek'' nedir abi? Neyin mazeretidir?
Genel atmosferden etkilenip bir eşcinsele, bir mini etekliye, bir sakalı uzun hacı amcaya önyargılı davranıp rencide etsem beni hangi iklim kurtarır?
İşi gücü olmayan fanatik gençler Nontvspor diyince böyle mi olacak? Aylar önce Mert Aydın'ın (üstelik de Mert Aydın!) olduğu programa telefon açılıp ukala bir şekilde ''taraflı yayın yapıyorsunuz'' dendikten sonra Mert Aydın'ın sıkıntısını, ''aman mayına basmayalım'' tavrını ekrandan bile görmek mümkün.
Kerem Gönlüm karşılaştırması olmamış, kendisi orada gazetecilik yapıp maddeler şeklinde açığa çıkması gerekenleri ifşa etmişti, Taurasi ve Orhan Şam'da ise astı kesti.Hedef kitle yozlaşmışsa bundan bize ne, ceremesini biz mi çekeceğiz?
20 Şubat 2011 03:04
aydin, bir mazeret degil elbette. Gecerli bir mazaret oldugunu dusunsem bir onceki yaziyi yazmazdim. Yalniz kanaatimi dillendirdim. Acikca isim vereyim, Hincal Uluc Fenerbahce'ye kasitli olarak zarar vermek icin gundem degistirir/belirler. Sadece bu seviyede bir sorun olmadigini dusunuyorum. Yine de ozellikle Kerem Gonlum baglantisi sorunlu, olmamasi gerekiyor, ve sartlar insanlari boyle konusmaya tesvik ediyor. Biraz olaylara disaridan bakip, boyle ciddi yargilara varmadan iki kere dusunmek gerekiyor. Yoksa edilen her buyuk laf hataliysa sorumsuzluk olarak geri donuyor.
Iverson ornegine bakinca "Besiktas'in diger oyuncularina da bakmak gerek, o zaman durum degisirdi" diye dusunmem sanirim. Gecen sene Chatman'da doping cikinca dusunmedim. Baska yazarlar da dusunmemisti. Konu Fenerbahce olunca ise dusunuluyor ve hatta hakli oldugu Kerem Gonlum konusunda "neden sesiniz yuksek cikiyordu" diye hesap soruluyor. Insanlari bu kadar kizdiran da bu cifte standart.
20 Şubat 2011 12:16
Öncelikle Papazınçayırı ve M.Demirkol'a teşekkürler. Benim için hala açıklığa kavuşmayan nokta şu: Taurasi'nin sadece ilk numunesi açılmışken "Kerem- Kasun olayı"na gönderme nereden çıkıyor? Elimizde buna kanıt oluşturacak bir veri yokken akıllarda soru işareti bırakacak ifadeler kullanabilir miyiz? Sırf madde benzerliğine dayanarak iki durum kıyaslanabilir mi? Fenerbahçe'nin geçmişte elindeki verilere dayanarak hesap sorması her koşulda önüne getirilmeli mi?
Bir de "millet sevinçten sokağa dökülecek mevzusu" vardı beni rahatsız eden. Tribünden gelen bir insanın, taraftarın bu süreçte yaşadığı duygu dalgalanmalarını hesap etmesini beklerdim kendi adıma. Sonuç olarak Taurasi ve Penny'i kaybettik, sevinçli mi olacağız?
20 Şubat 2011 12:18
Ben hala Mehmet Demirkol'un yanlışında ısrar ettiğini düşünüyorum, hala hata yapan kurumsallaştırılıyor. Bu yanlış argüman üzerinden diğer spor yazarları da "fenerbahçevsbilim" temalı yazılar yazıyorlar. Hacettepe'ye tabii ki güveneceksiniz, Atasü ve benzeri insanlardır sorumlular, Hacettepe veya bilim değil. Herhangi bir hastanede malpraktis yapan bir doktorun hatası o kurum için genelleştirilemez, tersi de doğrudur. Misal gazetelerde okumaya aşina olduğumuz; "sapık imam", "lise öğretmeni tacizci çıktı" minvalinde haberleri bu meslek dalları üzerinden genelleştirmek ne kadar doğrudur? Mağdur olduğunu belirten insanlara; "sidik yarıştırıyor" diyen yazarlar üzerinden, bütün spor yazarlarını değerlendirmek doğru mu?
ben yazacaktım, aethewulf benden hızlı davranmış; "somut olayda kuşkuya düşmemize sebep olacak bir tek şey vardı taurasi klasmanında bir sporcu istanbulspor gibi bir maçtan önce neden doping alsın? neden 10 senedir hiç çıkmamış bir doping maddesi bir ayda birden fazla sporcuda gözüksün, neden daha b numunesinin sonuçları açıklanmadan bir hukuk kuralını çiğnediğini bile bile saygın bir bilim adamı neticeyi ifşa etsin? bütün bunlar bana bir komployu değil, çıkan neticeden şüpheye düşmemi gerektirecek bir somut vakayı gösterdiğini düşünebilmemiz gerekirdi". Ben kendi adıma biraz da duygusallıktan inanamadım, ama aethewulf'un yazdıkları çok önemli. Bilim için şüphe etmek gereklidir, otoriteye itaat etmek ise bilime ihanettier(ki bence bu otorite bilim bile olsa). Şüphe etmek ile komplo teorisi oluşturmak arasında takdir edersiniz ki fark vardır.
20 Şubat 2011 22:59
faşist kafaya takıldım ben...
açık mektuba yorum yaparken bunu dile getirmek istemiştim fakat bu konuda hassas olduğunu bildiğimden sadece yeterince zeki değil yazmıştım.
daha bir şey demiyorum...
21 Şubat 2011 01:25
bence mehmet demirkol, birçok diğer takım yazarı gibi takımına göre değil, objektif yorumlar yapıyor; fenerbahçe taraftarı da "hayır, madem fenerbahçelisin, o zaman daima kayıtsız şartsız fenerbahçe yanlısı yazılar yazmalısın" şeklinde düşünüyor. bir fenerbahçe taraftarıyım, ve spor sayfalarını açtığımda okuduğum ilk adam mehmet demirkol. arada hata yapıyor, yine yapmış demiştim bu taurasi olayından sonra; hatasını da kabul etmiş.
o zaten sizler böyle dediniz diye kendini değiştirmez, ben de okumaya devam ederim.
21 Şubat 2011 07:10
maalesef bu icdokme yazisi bile bana samimiyetsiz geldi.. sinsice araya sokulan FB' nin taurasi'nin sozlesmesini feshettigi hatirlatmasi mesela..-bazi taraftarlarin bu konuda tepkili oldugu takip edilmis belli ki yoksa m.demirkol kendisinin olaylarla ilgili yorum yapmasi ile FB yonetiminin sartlar karsisinda -belirsiz surecler karsinda- takim hedefleri dogrultusunda politikalar belirlemesi arasindaki farki gayet de net anlayabilecek bir kisidir-
hacettepe' ye guvenmek elbette ki suc degildir, B numunesi sonuclarindan sonra yorumlar yapmak da m.demirkol'un hakkidir ama benim samimiyetsiz buldugum suan gelinen noktada gayet net bir sekilde boyle bir oyuncunun turkiyeden gidis sekline veryansin etmek varken Fenerbahce cephesinde olmamak adina konuyu laf kalabalikligina tasimak, olayi kerem gonlume kadar getirmek, orhan sam'dan ozur dilemek ama taurasi' nin ise hep cevresinde donmektir..
demirkol' un yukaridaki yazisi da ayni laf dolanbacligi ve samimiyet kisvesi altinda yine tv'deki tavrin tekrarlanmasi..
cok ayri yerlerdeyiz demirkol..
21 Şubat 2011 12:08
Açıkça haksızlığa büyük ihtimalle de komploya uğramış olan Fenerbahçe ve Taurasi gündeminde ilk olarak "iyi aile çocuğu" kerem gönlümü hatırlamak başlı başına sorunlu sir tercih iken , bir kitap dolusu laf edip " ben Taurasi'ye bir şey demedim ki özür dileyeyim" noktasında kalmak mızrağa sığmayan yanıdır bu tartışmanın .
Taurasi kim ? Dalında dünyanın en iyilerinden biri hatta en iyisi .
Peki bu kadına yapılan ne ? Tüm kariyerini çöpe atacak bir hata (!) ile onu googlede (doping- taurasi) aramalarında bilmem kaç bin sonuçla ortak etmek.
Bunu yapan kim ? Kendisine güvenemeyeceksek bu ülkede çocuk büyütmenin manasızlığını içimizde hissedeceğimiz Hacettepe .
Peki hacettepeyi bu aymazlığa bu kabiliyetsizliğe sürükleyen kim ?
Kariyerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bırakılan o kadının bu ülkenin sporla ilgili ilgisiz her ferdinden özür alacağı vardır.
Bizim her hücremizde yaşamaya alışık olduğumuz bize ait bu yeteneksizlikten, işine ehil olmamaktan çektiklerimizin aynını yaşamak zorunda bıraktığımız için özür borçlu olduğumuz o insana karşı hiç bir şey hissetmemesidir asıl sorun Mehmet beyin.
Bu ülke o düzeyde sporcuların mücadele edeceği bir seviyede olmadı olamadı . Fenerbahçe bir biçimde Penny'nin de çabaları ile bunu başardı ve aynı aymazlığın mağduru edilerek muhtemel bir şampiyonluktan edildi.
Bunlar için bile özür dilenmese de Fenerbahçe ve Taurasi'ye edilen haksızlık dile getirilmeli iken; akla ilk olarak keremin gelmesi , yanlış bilginin doğrulanması sonrasında ise "takım fanatikliği "ile suçlamanın açıklaması olamaz .
Mehmet bey bir sayfa değil bir kitap dolusu cevap yazsa bu tepki tercihini ve "takım fanatikliğini " izah edemez . İsmini bile anamaz .
Olayın üzerinden 5 gün geçmiş olduğu halde dünyanın bu " en büyük skandalının" unutulmasını izah edemez .
Yetersiz yetkililerin pişkinlikle koltuklarında oturuyor olmasını , googleda o arama sonuçları hala dururken "neden istifa etmeleri gerektiğini anlayamamalarını" izah edemez .
Bu ülkede çocuk büyütmeyi manasızlaştıran bu yetersizlerin pişkinlikleridir. Hacettepe yada turgay atasü , isimler önemli değil. Bu ülkede kanalizsayonda son nefesini veren çocukların da temiz bir spor mücadelesi yapılamamasının da sebebi bu kızarmayan suratlardır.
22 Şubat 2011 02:42
sayın demirkol sözleşmeyi feshetti diye fenerbahçe kulübüne ima da bulunmuşsun da onun cevabını aziz yıldırım 2. numunenin açılmasından bir gece önce şekip mosturoğlu'yla birlikte konuk olduğu gene ntv'de rıdvan dilmen, fuat akdağ bide yanılmıyorsam güntekin onay'ın olduğu programda, eğer 2. numunenin sonucu da doping kullandı diye çıkarsa diye sorulan soruya kulübümüz hiç bir şekilde doping olayına sahip çıkamaz diye vermiştir ki olması gereken de budur. eğer senin ülkendeki doping kurulu bu adam doping kullandı diyorsa sen ona uymak zorundasındır, ki bu kurum en güvenilen kurumların başında geliyodu sadece şaibe düşürdüler güvenilirliklerine ve biz onların böle bir hatayı yapabileceklerine inanmadığımızdan şaibeli yaklaşıyoruz meseleye..