Beşiktaş Yönetim Kurulu'nun Hafızası Var mı?
Beşiktaş ile yaptığımız –ve kazandığımız- her maçtan sonra aynı terane başlıyor, “Hakem maçı Fener’e verdi.” Bu artık o kadar klişeleşti ki bunun ne zaman söyleneceğini dahi merak etmiyoruz, tek merakımız bu sefer ne için söylenecek. Elbette maçı doğru düzgün irdeleyen, Beşiktaş’ın ve Fenerbahçe’nin neleri iyi yapıp neleri yapamadığını analiz eden, “Beşiktaş üstünde oynanan oyunlar” jargonu yerine daha üsturuplu ve makul bir futbol lisanını dil olarak seçenler de var. Ancak görünüyor ki bu insanlar Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi değiller.
Beşiktaş Kulübü Asbaşkanı Levent Erdoğan şöyle demiş “Bundan sonra Türk futboluna hizmet etmek istiyorsanız, bu hakemi hatalarıyla başbaşa bırakın. Bu şekilde Türk futboluna daha çok hizmet etmiş olursunuz. Hakem, daha maçın başında büyük hatalar yapmıştır. Maçın başında penaltılarımızı vermemesi, karşılaşmanın nasıl sonuçlanacağının habercisi olmuştur” Bu açıklama Yıldırım Demirören’in tavrıyla uyumlu, : “Demirören, maçı yöneten Yunus Yıldırım’dan şikayetçi olurken, Federasyon Başkanı Özgener’e patladı. Beşiktaş Başkanı, “Bu ne biçim hakem? Türkiye Ligi’nin en kötü hakemi. Penaltı vermemeyi marifet sanıyor. Böylesine önemli bir maçta ne işi var””
Bütün kulüp yönetimleri arasında Beşiktaş yönetimi kadar kurumsal zekası düşük olanı yok. Eğer bu kurumsal yapı tek bir kişi haline gelse karşımızda en fazla 3 gün öncesini hatırlayan ve 50 kelime ile konuşan bir insan olurdu.
21 Nisan 2009 Yıldırım Demirören açıklama yapıyor: “Dünyanın hiç bir yerinde Hakem kararları bu kadar tartışılmıyor. Tartışmanın olduğu bir ortamda doğru iş çıkmaz. Arkasında farklı nedenler arıyoruz. Ben de zaman zaman yanlışlar yaptım. Eleştirilerin hiçbiri yapıcı değil. Hakem hata korkusuyla maça çıkarsa hata yapar. Sonra hakem hata yapıyor. İki kulüp başkanı çıkıp Federasyon'u devirelim diyor. Hataları kendi içimizde çözmek zorundayız. Hakemleri eleştireceğimize kendi içimize bakalım ve hatalarımızı düzeltelim”
Üstelik Demirören uyarıyor da “Maçtan sonraki haykırış doğrudur ama hitap ettiğimiz kesim olarak baktığımızda, dikkatli olmamız gerekiyor. Biz her galeyana geldiğimizde aşağıda kıyametler kopuyor. Kulüp başkanlarımızın hassas olacağına inanıyorum. Basına da çok büyük iş düşüyor” [1] [2]
Bu yüce kelimeler karşısında insanın nutku tutuluyor. Bundan 3 ay once “Türkiye’de tezgah yok, hiç bir sorun bulunmuyor, hakemler hata yapabilecek normal insanlar, onların hatalarını bu kadar tartışmamamız gerekir, hakemleri eleştireceğine herkes kendine bakmalı” diyen adam bundan 4 ay sonra çıkıyor “Bu ne biçim hakem” diye Futbol Federasyonu başkanının üstüne yürüyor. Üstelik bunu yapan adam Bismillah’tan çok “Beşiktaşlı Duruşu” diyen, içini bir türlü dolduramadığı, şayet varsa da kesinlikle örneği olamayacağı bu duruşu sündüre sündüre sakıza çevirmiş olan adam.
Dün basının önüne çıkıp “Başkanlar çok dikkatlı konuşmalı, biz galeyana geldiğimizde aşağıda kıyametler kopuyor” diyen adamın “Beşiktaşlı bir futbolcuyu almaya çalışanın kendi ezikliği vardır” gibi bir forum lisanını kamusal düzeye çıkartan adam olması bu olaya şaşırmamıza engel ve fakat bu adamın yanardönerliğini, dün söylediğini bugün unutan, dün ak dediğine bugün Jean Paul Belmando diyen mizacı hepimizin hayatını da etkiliyor. Futbolu komplo teorileri üzerinden analiz eden ve anlayan, oyunun güzelliğini hakemler üstünden yürüyen sürekli gerilim atmosferinde kaybeden, merkezi şaibe, etrafı şike, çevresi tezgah bir futbol zemini yaratan da bu bildik adamlar zira.
Ancak bundan kötüsü de var. Bu adamlar alenen yalan söylüyor, yalanı merkezleştirip pompalıyor. Benim çıkarıma olacak ise kahrolsun gerçekten başka hiç bir manaya gelmeyecek bir felsefe ile gözlerinin önündekini çarpıtıyor, çarptırdığına inanıyor ve inanılmasını da bir takım taraftarı olmanın hikmet-i alameti haline getiriyorlar.
Beşiktaş’ın itiraz ettiği birinci pozisyon. Bilica ile Yusuf’un mücadelesi. Görüntü aşağıda.
Yusuf alenen ceza sahası dışında düşüyor. Görüntüden Bilica’nın müdahalesi çok açık değil ama diyelim ki müdahale var, ceza sahası dışındaki bir faul penaltı olabilir mi? Böyle bir pozisyona alenen penaltı diyen adamın bundan sonra hangi konuşmasını kim ciddiye alır? Sokakta iki kere topa vuran çocuk dahi şu pozisyona penaltı demez. Ama Yıldırım Demirören buna mahkum, buna mahdum. Yıldırım Demirören’in Yıldırım Demirören gibi kalabilmesi için bu tip şeyleri yapması gerekiyor. Demirören yenildikleri bir maçtan sonra takımının kötü oynadığını kabul edemez. Düşünün bu adamın taraftarı dahi ancak Demirören Fenerbahçe’ye saldırırsa kendisini destekliyor. Demirören bulabildiği sınırlı desteği de Fenerbahçe düşmanlığı / karşıtlığı üzerinden kazanabiliyor. Öylesine basiretsiz ki yaptığı tek bir pozitif iş yok, kazandığı kupalar dahi onun başarısızlıklar şeceresinde kayboluyor, o halde dahi insanlar “Yeter Demirören” diye tezahürata kalkıyor.
Demirören ve yönetimi Türk futbol tarihinde üç büyüklerin gördüğü en başarısız yönetim değil. Bundan daha kötüsü. Bu yönetim Türk futbol tarihinde düşmanlık, haset ve basiretsizlik üçgeninde kendi kulübünün değerlerini ve simgelerini de bütünüyle amorflaştıran, Aziz Yıldırım ile mücadelesinde onun ancak karikatürü olmayı başarabilmiş bir çürüme timsali. Bu yönetim Beşiktaşlı duruşu dediği her seferinde o kulübün bir anlamı olan değerlerini zedeliyor, tribünlerini dejenere ediyor, taraftarını sürekli gergin ve gerilimli bir hale sokup onların içindeki öfkeleri kabartıyor ve kimse tarafından da sevilmiyor. Türkiye’de Demirören kadar kulüp taraftarı tarafından sevilmeyen bir başkan, Beşiktaş yönetimi kadar taraftarı tarafından nefretle anılan bir yönetim yok.
Bütün bunların üstüne utanmayı biz mi hatırlatacağız?
Sayın Demirören “hakemlerle uğraşmayın, her takımın lehine ve aleyhine kararlar oluyor, hakemleri Türkiye kadar tartışan bir başka ülke yok”
Bir kez olsun, tek bir kez olsun susun. Türkiye’de bu güzel oyunu konuştukça çirkinleştirmede eşiniz benzeriniz yok.
[1] http://www.porttakal.com/....293535.html
[2] http://www.ntvmsnbc.com/id/24958791/
3 Ağustos 2009 20:01
Ben maç boyu hakemin bjk yanlısı kararlar verdiğini düşünüyorum, birde bunlar'a bakıyorum. Ne diyosunuz amca siz hakikaten?
3 Ağustos 2009 20:25
güzel bir ayarinto
3 Ağustos 2009 21:09
Dunkune bir hazirlik maci diye bakiyordum ama kazanmamiza en cok su yuzden sevindim
http://www.3puan.net/2009/08/elde-patlayan-tisort-kupalarin-efendisi/
300 sene konusurlardi.
3 Ağustos 2009 22:36
peki önceki maçlardan önce bu kadar konuşulan hakemin ısrarla bu maça verilmesi?
adamın oynattığı her derbide olay oluyor. Neden ısrarla bu hakemde ısrar edilir?
aksini düşünün arkadaşlar. Bu hakem Fenerbahçe lehine değil de Beşiktaş lehine yaptığı hatalarla ismi anılsın. Israrla bu derbiye verilmesi hoşunuza gider miydi?
Açıkcası maçı kaybettiğimize zerre üzülmedim. Ne bir derbi tadı vardı ne de başka bir şey. Takımım yanilmiş olsa da üstündü. MAçın adamı Alex'i penaltıyı atana kadar gördünüz mü?
Guiza'dan başka iyi oynayan Fenerli var mıydı sahada?
Beşitaş'ın eksiği belli, hoca da farkında. Olsun Fenerbahçe alsın kupayı. Babam fenerli, sevinsim adam kötü mü (:
4 Ağustos 2009 00:50
Bay Kehanet kardeşim konuşulmayan sövülmeyen düzülmeyen hakem varmı elde. geçtim fina ve yarı finalleri ŞL liginde herhangi bir grup maçı yöneten bir hakemin var mı elinde? Kimi nereye vereceksin.
Bu olmasın demesi en kolayı. Kim olsun. Sen MHK başkanı olsa kimi atarsın?
Geç hepsini. Bu Kocaman kafasında zerre miktarı beyin bulunmayan demiröreni tatmin etme şansın varmı herhangi bir hakemle?
Bu dümdüz adam değilmidir sezonun ilk yarısı bu lig şöyle boktan böyle rezil deyip şampiyon bitirince asenaya rahmet okutur kıvraklıklar sergileyip en şaibesiz tertemiz şampiyonluk diyen?
Neyi konuşuyoruz? Yalvar yakar yakasına yıldız takan kabettiği hiçbir maçta kendisine dönüp tek laf etmeyen bir takımdan ve başkanından bahsediyoruz. Şampiyon olduğu her sene tertemizdir olmadığı her sene şerefli ikincidir. Budur her ne duruşuysa o duruş.
Ezik bir kulüptür ve gittikçe ezilerek küçülmektedir. -Yoksa bambaşka bir teknik mi lan bu küçülüp küçülüp patlama yapma felan olmasın?-
Tadsız tutsuz bir maçı denizlinin dediği gibi ortada olan bir maçı daumun dediği gibi şanslı olan taraf kazandı. Hepsi budur. Beni enterese etmez bir kupadır netekim.
4 Ağustos 2009 01:47
Pozisyon kesinlikle kırmızı kart, içeride dışarıda tartışılır. Lakin görülmemesi de normal, aksi yönde değerlendirilmesi de. Böyle şeyler hep olur, hep de olacak.
Ama bu kadar muallak bir pozisyon üzerinden düşülen durum çok komik. E hani, Türkiye Lig tarihinin en iyi hakemleriydi bunlar. En temiz sezondu. Pırıl pırıl Türk hakemliği bir güneş gibi doğmuştu en sonunda. Bilica Yusuf'u itince birden kıran mı girdi hakemlere.
Kendi şampiyonluğunu parlatma adına neden Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ınkini pisliyorsun. Bir camiaya neden bunu empoze ediyorsun. Sonra bütün stad alçaklara yağan karlardan bahsedince yüzün kızarmayacak ama.
İyi ki doğru kararı vermemiş Yunus Yıldırım. Ayın ondördü gibi ortaya çıktı bir daha iş bilmezlikleri, iki yüzlülükleri.
4 Ağustos 2009 13:30
ya ben bu bloğu seviyorum..Sonuna kadar Fenerbahçe...!!!!
4 Ağustos 2009 14:03
pozisyon penaltı olmayabilir dışarda olduğundan dolayı.peki son adam olduğundan kırmızı kartı gerektirmez mi ! 2 dak. itibaren 10 kişi hemde bu yokluğunuzda bilicasız oynadığınızı düşünün !
bide sizinki penaltı oluyoda bizimki niye penaltı olmadı onu anlayamadım.sizinkini her kez gördü vermem lazım dedide bizimkini bende başka kimse görmedi diye mi vermedi sayın yıldırım.geçiniz bunları beyler en ufak bi hakem hatasında aziz yıldırım ali koçların neler yaptığını biz daha unutmadık.Sezonun başında aziz beyin neye güvenerek 3 sene şampiyonluk sözü verdiği belli oldu.
demeden geçemiycem son 10 dak. içinde sölediğiniz bi beste vardı.. beşiktaşım engelleri aşıyor kupaları birer birer ... alıyor diee.bunu neye dayanarak sölediğiniz tc deki 3 kupadan 2 sini aldık die mi, yoksa izmir kupa finalinde söyleyince içinize uhte oldu ondan mı ?
5 Ağustos 2009 10:45
Otomatiğe bağlamış bunlar.Her maç sonrası aynı terane.