Daum Gerçekten Dönmüş


rambo okan - emre

Sivasspor maçının kasetini saklayıp "Kapanan Anadolu takımı nedir dedeciğim" diyen torunlarıma "anlatmak çok zor evladım, gelin size izleteyim" demeyi planlıyorum. Fikstür sağolsun bu sene Trabzonspor'u takip ettiğimiz için rakiplerin maçlarını bir hafta önce 90 dakika izleme şansımız oluyor. Geçen hafta da Sivas'ı izledik ve o maça dayanarak "fark atarız" dedim. Şimdi fark attık işte diyecek değilim çünkü maç hiç benim öngördüğüm gibi geçmedi. Hatta hücumda tahmin ettiğimden daha da zorlandık.

Maçın kırılma anı Rambo Okan'ın sahaya girmesi oldu. Geçen sezonun tümünde 1 asist 1 golle oynayan Emre, Rambo Okan'ın sihirli dokunuşundan sonra tek maçta bu istatistiği yakaladı. Rambo keşke maçın başında girip Alex'in ayaklarına sarılsaydı... Geçen hafta Sivasspor Trabzon karşısında orta sahayı hiç zorlamıyor, kendi ceza sahasının 5 metre önünde bir çizgi oluşturup rakibin gelmesini bekliyordu. Fenerbahçe'nin hücumcularının geçen hafta yaptıklarını izleyince bu defans çizgisinin ilk yarım saatte delineceğini düşünüyordum, sonra zaten arkası gelirdi. Fakat Alex'in daha oyunun başında sakatlanması planları bozdu. Geçen hafta Guiza, Alex, Andre Santos'un topu ayakta tutmadan tek ve hızlı paslarla geliştirdiği atakların merkezinde Alex vardı. Bugün de aynı şeyleri bu kadar gömülmüş ve rakibi kalesine 25 metre sokulana kadar rahatsız etmeyen bir takıma karşı rahatlıkla yapardık ama bu hücum planının merkezindeki adam sakatlanınca işler değişti. Deivid tekniği yüksek olsa da topla çok oynayan ve Alex kadar hızlı düşünemeyen bir oyuncu. Bu kadar kalabalık bir defans oyununa karşı ufak bir boşluğun, araya sızan takım arkadaşının, en ufak bir aksamanın süratle değerlendirilmesi gerekiyor. Deivid gibi ayağınızda topu tutmaya başlarsanız defans yapan 8 oyuncudan birisi mutlaka verilen bir açığı kapatıyor. Bu yüzden Fenerbahçe hücumda zorlandı.

Zorlandı kelimesi çok iyi tarif edemiyor aslında durumu. 10'u isabetli 23 şut, 10'u isabetli 37 orta, 10 korner, % 90 isabetli pas yüzdesi. Son istatistik normal, çünkü rakip 8-9 kişi sizi bekliyor ve istediğiniz gibi topla oynayabiliyorsunuz. Uzaktan çekilen bolca şut da olması gereken, böyle bir oyun anlayışına karşı yapacağınız şey boşluk bulunca şut çekmek ve oyun ortada kilitleniyorsa kanatları çalıştırmak. Şut imkanı bulup bunları kullandık, çok etkili olmadı bu ama özellikle ilk yarıda kanatları etkili kullanamadık. Bu sorun geçen senelerde yaşadığımız en büyük sorunlardandı, Alex yokken veya markajda kaybolduğunda sol ve sağ açığınız da ortaya çekiyorsa rakip kalabalıklaşarak oyununuzu kilitliyor. O zaman bekleriniz ve kanatlarınızla kilidi açmanız gerekiyor. Kazım ve Andre Santos'un yapamadığı şey kanatlarda yakaladıkları boşlukları değerlendirememek oldu. İkinci yarı Carlos ve Gökhan biraz daha hücuma girince bu sorun nispeten çözüldü. Bu noktada da biraz şanssızlık biraz beceriksizlik sonucu istediğimizi yapamadık. Örneğin ikinci yarıda Carlos'un soldan ceza alanına girdiği bir pozisyonda ceza alanında tam 7 tane Fenerbahçeli oyuncu vardı. Bu anlarda çoğalamamak veya uygun pozisyon bulamamaktan çok son hareketi yapamamaktan sıkıntı yaşadık.

Diğer yandan beklerin oyuna katkısı müthişti. Daum geldiğinden beri bek fetişi olan bir hoca. İlk sezonunda sol bekte 3-4 oyuncu deneyip sonra Ümit'i sol bek yapması ondan. Daum'un sisteminde beklerin rolü, özellikle hücum güçleri çok önemli. Sağ bekte vasat bile olmayan Serkan'a senelerce sabreden Daum'un elinde şimdi tam Daumluk bir oyuncu var; Gökhan Gönül. Fiziksel ve teknik özellikleri nedeniyle Daum'un tam istediği adam, Daum'a al sana robot, istediğin özellikleri yükleyip sağ bek yap deseler Gökhan'ı yapar. Gökhan da Daum geldiğinden beri kendine geldi, bu maçta da sahanın en iyilerindendi, belki en iyisiydi. Defans yaparken kademede, sağdan atak yaparken topla koşuda ya da kanat boşluğunda, ters kanatten ataktayken ceza alanında. 90 dakika boyunca inanılmaz çabaladı. Maçın adamıdır, değilse Emre yüzündendir. Guiza için söylenen "bu senenin en iyi transferi" klişesi Emre için de geçerli. Önde baskıyı çok etkili yapıyor, özellikle böyle rakiplere karşı hücumcuların işini kolaylaştıracak plan ileride rakip orta sahaya basmak olur, Emre de bunu şu güne kadar en etkili şekilde yapıyor. Bugün Sivasspor çok gömülünce nasıl orta sahada liderliği alıp ileride hücum başlatan adam olma vazifesi yapacağını da gösterdi. Rambo Okan'ın sihiriyle topu iki direğe çarptırıp çıkartan şanssızlığı da yendi, hatta biraz abarttı kornerden direkt gol bile attı. Cristian hakkında "umarım bana kabuslar gördürmez" yazmıştım. Bu maçta gördük ki pek öyle kabus gördürecek bir adam değil, abartmış olmayalım ama bugün sahada ileriye hızlı oynayan Aurelio var gibiydi. Bu oyunu Milan deplasmanında ya da bir derbide oynasa 10 üzerinden 10 puan veririm, fakat böyle bir rakibe karşı çok geride kalıp hücuma direkt katkısı olmadığı için puanı 8'e düşürürüm. Bu durumdan şikayet ediyormuşum gibi algılanmasın, daha önce yazdım, şu kadro yapısıyla hücuma direkt katkı veren değil defansın kademe zaaflarını kapatıp rakibin orta sahadaki hamlelerini erken sezerek top çalacak bir orta saha adamı tercihimdir diye. Tam olarak Cristian'ın bugünkü oyununu tarif ediyordum. Orta sahadaki Emre-Cristian ikilisinden ziyadesiyle memnunum şu ana kadar.

Gelelim takımın zayıflıklarına. 1 numara Deivid. Keşke yerine Semih girseydi ve 4-4-2 oynasaydık. Alex'in görevini aldı ve yavaşlığı sebebiyle yukarıda anlattığım hücum planlarının çoğu onun ayağında eridi. Çok fazla top kaybetti. Belki Kazım yerine Semih girse ve Deivid sağa alınsa daha etkili olurdu, fakat orta sahadaki o kritik bölge hiç Deividlik bir bölge değil. Hücumdaki verimsizliğini geçtim ama basit top kayıpları daha derli toplu takımlara karşı başımıza bela olabilir. Önder - Bilica ikilisi de kötüydü. Bilica Ersen'e bütün hava sahasını bırakmadı ama yaptığı bir iki akıl almaz hata var. Sivas'ın forvetleri çok kötü olduğu için sıkıntı yaşamadık. Buna rağmen Önder madem sıkıntı yaşamıyoruz ben zorla yaşattırırım dedi. Sivas birisi ilk yarıda, diğeri ikinci yarıda iki kez geldi. Birincisinde Kamanan topu alırken nedense Önder aynı manyetik kutba girmişler gibi ondan uzaklaştı. İkincisi Volkan'ın çıkardığı en tehlikeli pozisyon... Onda da topu felaket biçimde ıskaladı. Allahtan Lugano tribünde oturuyordu da arada kamera ona dönüp "bu akşam rahat uyuyun, kabusa gerek yok" mesajı veriyordu. Guiza vasattı fakat Sivas'ın oyun anlayışına bakınca kötüydü yazmaya elim varmıyor. Belki Semih alınsa o da daha ortalarda görünürdü bu maçta.

Sonuçta bu haftayı da lider kapattık. Andre Santos baktı 3 dakika var, maç 2-0 biterse başka takımın adı yazılacak puan tablosunun tepesine, gönlü el vermedi "beyler atın abinizin ayağına, bari yine lider bitirelim" dedi, dediğini de yaptı. Kadıköy'de ne zamandır böyle bir gol izlememiştik. Bu hafta izlediğimiz Diyarbakırspor çok organize olabilen, orta sahayı domine edecek bir takım değil. Sivasspor gibi 9 kişiyle ceza alanında beklemeyecek olmaları bizim için avantaj, sürekli defansın arkasına uzun top atmaya çalışmaları ve forvetlerinin Sivasspor forvetleri kadar felaket olmaması da dezavantaj. Bilica ve Önder bu hafta yaptıkları bariz hataları haftaya da yaparlarsa ağır sonuçları olabilir. Alex'in olmaması sorun fakat Deivid'e onun görevinin verilmesi daha büyük sorun. Mehmet Topuz veya Semih'ten birisi hazır olursa umarım onlarla başlanır maça. Cristian'ın defans arkasına atılan toplarda ne kadar atik olup nasıl kademeye girdiğini de göreceğimiz bir maç olur sanırım, onu da yaparsa gelecek haftadan itibaren Cristian tam isabet olmuştur deriz, yani şimdiden demeye başladık da vurgu yaparak söyleriz.

Not: O kadar yazıp tribüne hiç değinmemişiz. Ayıp... Tv başında bile müthiş keyif aldım tribünü dinlemekten, maçın durumunu, skoru falan dinlemeden mükemmel desteklediler, üstelik fahiş fiyatlara rağmen doluydu da. Takım tribünü, tribün takımı pozitif yönde etkiler bu sene.


6 comments:

  1. Adsız dedi ki...

    Özer hazır olursa onu görmeyi daha çok isterim sahada.

  2. Othello dedi ki...

    Torunlarin bence kapanan Anadolu takimi bulmakta pek zorlanmazlar :).

  3. munsal dedi ki...

    deivid konusunua değindiğin iyi olmuş, bu adam yorumlarda falan hep bir şekilde gözden kaçıyor ama tv başında delirtiyor beni, kesinlikle alex'in yerinde oynayacak bir oyuncu değğil, en ufak top kaybı büyük problemler oluşturuyor çünkü.

    bu senenin en büyük artısı, maçın 70. dakikasında daha gol atmadığımızda bile ayaklarımı uzata uzata rahat bir maç izliyor olmam, nasıl olsa alacağız şeklinde, geçen sene 2 - 0 öndeyken bile ulan bir gol yersek 2.'yi de yeriz berabere biter diye korkardık

    rambo'da da bir 5 numara fetişi var ama hayırlısı bakalım, uche'den sonra yeni gözdesi emre demekki..

  4. tozlu parkeler dedi ki...

    Gol yememek için kapanan Anadolu takımları pet şişe gibidirler, yok olmazlar merak etme. Ama gerçekten dünü Sivas bu işin en iyi örneklerinden birisiydi. Çok zor bir galibiyet oldu, strese girdik, acaba olmayacak mı diye düşündük, Alex'siz takım sahada kafası kesilmiş tavuğa dönüyor dedik ama böyle bir maçı kazanmak gelinen noktada geçen yılki takımın nasıl değiştiğini göstermesi açısından çok önemli.
    Gol gelene kadar o iyi kapanan rakibi çözmek konusunda pek becerikli olamasa da sürekli ileri oynayan, deneyen, tempoyu yükselten, kazanmaya çalışan takım ümit verdi.
    Geçen yıldan farklı olarak yardımlaşma üst düzeydeydi, her oyuncu bir öündekinin yanındakinin açığını kapatmaya uğraşıyor, ileri gidip dönemeyenin yerini bir başkası hemen dolduruyordu.
    Deivid'in umursamaz oyunu dışında geçen yılı hatırladığımız hiç bir şey yoktu sahada.
    Tribün konusunda o kadar da iyi değildik diyebilirim. Beni ürküten şu; Maraton A ve B coşkulu taraftara verildikten sonra maraton üstün kalanı fenerium üste dönmüş halde. Fenerbahçe tribününün yıllardır en etkili bölgesidir maraton ama A ve B blok dışındaki görüntü feciydi. Buna karşın genel olarak bir coşku, inanç , tribün havası geri gelmişti stada. Geçen yılı gerginliklerle yaşayıp, kayıp yıl olarak kapatan tribün açısından iyi gelişmeler var.

  5. ardiles dedi ki...

    maçın şeref kürsüsü
    1- Rambo yaptığı koşu son derece güzeldi, bu sene avrasya maratonunun favorilerinden olacagını gosterdi
    2- Dos Santos 90. dakika o top sürüş, çalımlar, bacak arası, sagdan atıp soldan gecme, şut ve goll
    3- Hababam 55 pankartını açan duyarlı taraftarlar

  6. PVH dedi ki...

    Ozer'i ben de sabirsizlikla bekliyorum ama aylar sonra daha iki hafta once topla antremana basladi, sanirim hazir degildir daha.

Yorum Gönder