TV'nin Kaçık Soytarıları
Bursaspor maçından sonra Aragones bir basın toplantısı düzenliyor. Görüntülerden anlaşıldığı kadarıyla da konuşurken arada bir kaşınıyor. Buraya kadar inanılmaz, akıl almaz bir durumla karşılaştığını iddia edebilecek biri herhalde bu diyarlarda yoktur, zaten olmaması da gerekir, o tip adamları hayatımızın sirki olan televizyonda yorumcu yapıyorlar. Ahmet Çakar, bu görüntüleri “incelemeye” tabi tutmuş, Kanaltürk’teki programdaki iki ileri bir geri oynatıp soruyor: “Aragones neresini kaşıyor?”
Rezillik de nihayetinde bir sınır belirtmektedir. Biz rezillik tabirini kullanırken esasında normal ve düzgün bulduğumuz bir noktayı referans alır, yapılanı o noktayla karşılaştırır nihayetinde o karşıtlıktan da bir sonuç elde ederiz. Bir futbol programı için düzgünlük kriterini futbol analizi noktası üstünden kabul edelim. Buna göre programa katılanlar sahadaki olayları, taktikleri, pozisyonları, stratejileri tartışacaklar, buradan bize duymadığımız, bilmediğimiz kamuoyu olarak da bilmemiz gereken bir takım şeyleri göstereceklerdir. Şimdi alacağımız sabit nokta buysa, Aragones’in neresini kaşıdığı tartışmasını bundan yola çıkıp bir şeyle tanımlamamız gerekiyor, yemin ederim rezillik de bunu karşılamıyor. Rezillik futbol dışında bir takım olayları tartışmak olabilir, rezillik futbol ile gene kesken alaka ama bir yerden rabıtalı bir durumu masaya yatırmak olabilir ama bir maçın tamamını esgeçmek, o maçla ilgili teknik taktik hiçbir şey tartışmamak, basın toplantısında söylenenleri tamamen konu dışına bırakmak ve “nereyi kaşındığına” odaklanmak rezillikten de başka bir şey, ondan da daha alçak bir seviye.
Ahmet Çakar diyor ki
Kahvelerde kurnazlar yapar, veya çorabının içine sigara taşıyan yancılar vardır. Üzülüyorum bu adam Fenerbahçe teknik direktörü. Benim gördüğüm şu cinsel uzvunu veya civarındaki bölgeyi kaşımak, okşamak görünür o. Siz bacak diyorsunuz ben cinsel uzvu diyorum. Kusura bakmayın oraları kaşıyan okşayan teknik direktör görmedim kardeşim.Yahu Luis Aragones bu takımın başına geçtiğinden beri kendisine “dede” lakabı takılıp alenen alay edildi. Bu adam çattadıkapıspordan Fenerbahçe’ye gelmiş değil, İspanya Milli Takımı’nın Avrupa Kupasını kazanan teknik direktörü. Bu adam, kariyerinde Barcelona’yı çalıştırmış, Atletico Madrid’i çalıştırmış, Valencia’yı çalıştırmış. Bu adam teknik direktör olarak La Liga şampiyonu olmuş, İspanya kupasını 3 kere kaldırmış ve bizim kariyeri FIFA hakemi olmaktan mürekkep “futbol yorumcumuz” bir senedir süren “Aragones gönderilsin”den ibaret “analizine” Aragones’in cinsel uzvunu kaşıyıp kaşımadığı boyutunu ekliyor. Çünkü çapın bu. Çünkü biliyor ki, Aragones’in “teknik direktör” olmadığını iddia edemez. Mazallah o kaldırdığı kupa adamın gözleri önünde canlansa içinde patlar, la liga şampiyonluğu aklını alır, bunca başarı üstüne gidip Ahmet Çakar nasıl strateji tartışsın, hayatında yapmamış, yapamamış Aragones’e mi dil uzatacak?
O zaman işte soytarılık geliyor. Aragones Fenerbahçe teknik direktörü olmasa yanyana fotoğraf bile çektiremeyecek bu adam kalkmış, bir programda Aragones’in neresini kaşıdığını tartışıyor. Ben söyleyeyim, sizin içinizi kaşıyor kardeşim bu adam. İmzalı fotoğrafını alsanız çerçeveletip başucuna koyacağınız insanlarla bir vesile yanyana durabilmek, bir vesile onları “eleştiren” pozisyonunda olabilmek bahtını yaşadığınız için içinizi kaşıyor. Onun kalibresi, onun seviyesi o kadar yüksek ki, televizyonda görüntünüz yanyana geldiğinde bile artık uluslar arası bir değeriniz, bir ederiniz oluyor. Dünyanın neresine giderseniz gidin o görüntüyü gören biri sizi “Aragones’in yanındaki adam “diye anar ve bu da sizin hayattaki en büyük başarınız, tebrikler o kadraja sığdınız.
Del Basque’lar, Daum’lar, Zico’lar, Gerets’ler. Hakaret etmediğiniz adam bırakmadınız. Del Basque manav, Daum köylü, Zico stajyer oldu. Nasıl insanlarsınız ki size göre Real Madrid teknik direktöründen, dünyanın en büyük 10 futbolcusundan birine kadar kimse futboldan anlamıyor? Siz nasıl bir şeysiniz ki sizden başka futbol bilen yok, sizden başka futboldan anlayan yok ve herkese hakaret etme, alay etme hakkına da sahipsiniz. O kadar biliyorsunuz ki, futbol tartışma zahmetine bile girmiyorsunuz? Analiz yok, değerlendirme yok, bütün bir program süresi boyunca sadece hakaret, yalnızca alay, kavga nümayiş. Siz nasıl insanlarsınız ki, alenen bir futbol programında oturup bu görüntüleri yayınlıyor, geri ileri oynatıyor, hakemlerden federasyona, teknik direktörleredn futbolculara, başkanlardan masörlere kadar herkese saydırıyorsunuz? Yahu kendini kaybedip “Shaq adamsa Miami’yi şampiyon yapsın” diyen hallerinizi hiç düşünmeden, Aragones’i böyle eleştirmekten az biraz utanmıyor musunuz? Akıl baliğ olmanız bile kanuni bir karineden ibaretken, aksini kabul etmemiz için bu kadar çalışmanız normal mi yani?
Hanedanlık gibi. Şu rezaletler, şu kahvehanelerde yapılmayacak sohbetler yüzünden para kazanıyor, şu kendini bilmez, umursamaz, insanların manevi itibarlarına, yaptıklarına ve bütün olarak varlıklarına karşı saygısız lafları gayya kuyusunun dibinden çıkartıp sunduğunuz için gazetelerde, televizyonlarda çarşaf çarşaf resimleriniz çıkıyor. Mutlu musunuz yahu? “Ben bugün bunu tartıştım” , “Ben de bugün bunu söyledim” diye gururla evinizden çıkıyor, gazeteyi açıyor ve fotoğrafınız onun fotoğrafı yanında gözüktüğünde gülümsüyor musunuz? Onun yaptıklarının, onun futbola kattıklarının 500 de biri kadar bir değeri olmayan bu futbol kariyerinizi düşünükçe hiçbir eziklik hissetmiyor musunuz?
Nesiniz abicim siz, televizyon sirkinin kamuya açık delileri mi? Yeni şarlatanlar, kostümlü soytarılardan mı mürekkepsiniz? Arenadaki gerçek kahramanları aşağıladıkça, bir kahramanın olmadığını herkesin soytarı olduğunu gösteriyorsunuz belki ama, günün sonunda hep aynı sıfatla yatıyorsunuz yatağa, soytarı sizsiniz, gerçek ve hakiki soytarılardan ibaretsiniz.
24 Mart 2009 22:37
tebrik ederim mükemmel bir yazı
25 Mart 2009 09:37
sanırım ben de o programları izlesem ahmet cakar, hıncal ve benzerlerine en az bu kdr agır bir yazı yazardım. ama kendi ruh saglıgım icin onları izlemeyi dinlemeyi ve hatta okumayı yıllar once bıraktım. ne kdr tepki de gostersek protesto da etsek kapmışlar köşelerini atıp tutuyorlar oturdukları yerden, engel olamıyorsun. ha birgun gorursun sokakta kasınını ustunde gozun var dersin ;) rahatlarsın
25 Mart 2009 10:19
Cok guzel bir yazi olmus. Fakat talep olmasa, ilgi gormeseler, bu tur "yorumcular" karsimiza cikmazlar. Bir tane degil cunku, buyuk cogunlugu anlattigin gibiler.
Bizim futbol taraftarimiz taktik analiz degil kim neresini kasimis, kim formasini yere atmis turu seyler tartismayi seviyor. Futbolculari, teknik adamlari, yoneticileri ya kahraman ya da dunya rezili ilan etmekten hoslaniyor. Arasi yok.
Firsatiniz oldugunda La Gazzetta dello Sport'un bir pazartesi baskisini elinize alin. Lisani anlamaniza gerek yok. Onemin neye verildigini cok rahat anlayacaksiniz.
26 Mart 2009 20:14
Chandler kardeşime katılamayacağım, yıllar evveli adını hatırlamam bir yapımcı demişti kardeşim bunlar rating alıyor diyenler için "bir mahallede tüm fırınlar bayat ekmek satarsa herkes bayat ekmek yer" diye. durumumuz budur kim ne zaman biraz kaliteli iş yapsa gayetde güzel ratingini alıyor. sorun biraz da ucuz yollu iş yapma peşinde olunması aslında. bu ülke komiktir, sadece bu ülkede anelka mı nobre mi diye tartışılır, sadece bu ülkede neredeyse 1000 resmi maç yapmış bir zico için futboldan anlamıyor denilebilir, yalnızca bu ülkede tipinden dolayı kariyerinde Şampiyonlar ligi şampiyonlukları bulunan bir adam manavlıkla itham edilebilir. özel bir yerdir burası ve gün geçtikçe açık hava sirkine dönmektedir.
yazı nefis olmuş ellerine sağlık mubarek.
29 Mart 2009 11:18
Sekhranikos - Ilginc, mantikli bir perspektif. Haksizsin diyemem.