Basketbol Takımına Neler Oluyor
Aslında nerden başlamak lazım bilmiyorum herhalde 20 senedir basketbol maçları takip eden biri olarak bu Çarşamba-Pazar maçları kadar bu takımdan utandığım bir dönem olmadı. Cibona gibi deplasman performansı çok kötü olan bir takıma hücumların 3. saniyesinde üçlük sallayarak 20 sayı fark yeme,savunmada tuttukları oyuncuya el bile göstermemek ve bomboş atışları sadece izlemek, dün yine Beşiktaş maçında boş turnikeleri, smaçları, bomboş üçlükleri kendi potanda görürken oyuncuların bunlara hiçbir tepki vermemesi kabul edilebilir, anlaşılabilir bir şey değil. Dünkü maçta takım olarak sadece 12 ribaund almışız. Beşiktaşın sadece hücum ribaundu 12. Bunca yıldır basketbol maçı izlerim bir takımın sadece 12 ribaund alabildiği bir maç hatırlamıyorum. Mirsad’ın çoğu maçta tek başına aldığı ribaund sayısından bahsediyoruz.
Normal sezonda ligi ilk ikide bitirme hesapları yaparken şimdi neredeyse 4. olmaya şükredeceğiz.
Bu takım Beşiktaş gibi son derece sınırlı bir takımdan nasıl olur da 110 sayı yer. Her fırsatta en iyi yerli oyuncuların bizde olduğunu söylüyoruz, ama ardından eklemeyi unutuyoruz, Darüşşsafaka ve Kepez de dahil en kötü yabancılarda bizde maalesef. Vidmar ve Preldziç’ten saman alevi performanslar dışında kritik anlarda katkı alamıyoruz, Devin Smith geçen sene Kinsey’in verdiği katkının onda birini veremiyor ve sakatlıktan dönüşünü dört gözle beklediğimiz Gricek takımın zaten olmayan ritmini daha da kötü etkiliyor. Green için zaten söylenecek her şey söylendi. Tam bir fiyasko. Rakip guarda eskortluk ve içeriye gireni seyretme gibi görevleri eksiksiz yerine getiriyor. Yabancılar bu kadar kötüyken takım dibe vurmuşken hala herhangi bir transfer düşünülmemesi yönetimin takımın bu halini görüp “işler play-off da düzelir” havasında olması inanılır gibi değil.
En büyük eksiğin guard; Kerem Tunçeri Rusya’dan ayrılmış sen almıyorsun Efes alıyor, Mirsad dışında 4 numara oynayabilen adam yok takımda ,Hosley Real Madrid’den ayrılıyor sen almıyorsun Galatasaray alıyor. Piyango gibi iki tane adam alma şansın varken bu adamlara senden daha az ihtiyacı olan rakiplerin bu adamları alabiliyor sen hala sessiz sakin bekliyorsun. İki sene önce ara dönemde alınan Basden, geçen sene Kinsey iki play- off final serisinde de şampiyonluğu çok kolay almamıza müthiş katkı sağlamışlardı. Bu sene transfer yapılmazsa bu takımın final görmesi bile imkansız.Takımın saha içi lideri yok, takımın en iyi savunma yapan oyuncusu Ömer Onan bile savunmada artık kötü, geçen seneyi düşünelim Ömer, Solomon ve Kinsey sahadayken boyalı alana kaç tane rakip kısa penetre edebiliyordu. Bu üçlü cehenneme çeviriyordu rakip kısalar için oyunu. Bu sene bu üçlünün yerindeki iki oyuncu, savunma yapmak istese bile zaten yapamayacak Green ve hayatı boyunca savunma yapmamış Gricek. Ömer in savunması da bir yere kadar oluyor yanında bu ikili varken.
Bir takım ilk beşte Green ve Gricek’le oynayıp, Mrsic’e de süre vermeyi düşünüyorsa bu takım savunma odaklı bir takım olamaz.Tanjeviç’in buna karar vermesi lazım eğer oyun kurucu transferi yapılmayacaksa Serhat’ı bir numara Preldziç’i üç numara oynatıp kısa rotasyonunda ağırlıklı olarak Ömer-Serhat,Preldziç i oynatsın, bu sayede şampiyon olamayız evet ama hiç değilse 120 sayı yemeyiz. Geçen sene parkede görmenin bile heyecan verdiği Solomon-Ömer-Kinsey-Mirsad-Ömer Aşık beşi rakipte nasıl büyük bir korku ve panik yaratıyorsa karşısında Green-Gricek gören rakipler artık aynı ölçüde rahat hissediyor kendini.
Bir basketbol takımı yüzde 0 üçlük atabilir, Cibona maçındaki rezalet gibi 9/21 serbest atış atabilir ama bir basketbol takımı şuta el gösterir, ribaund için pozisyon almaya çalışır, hücumda iki tane pas yapar, son maçlarda kaybedilen şey maçlardan ziyade oyuncuların ve takımın oyunun kendisine göstermeleri gereken saygıyı kaybetmeleri. Sen bu saygıyı göstermezsen Loftan’dan 12 tane üçlük de yersin, Cevher hayatının maçını sana karşı oynar ve önüne gelen de seni tefe koyar. Fenerbahçe basketbol takımının her üyesi teknik staff ve yöneticler de dahil başta bu oyunun bir parçası olduklarını bu oyun sayesinde hayatta bir yerde olduklarını hatırlayıp bu oyuna saygılarını göstersinler, üzerlerindeki sarı-lacivert forma için kendini yerden yere atmaya hazır milyonlarca insanın temsilciliğini yapıyorsunuz o formayı ıslatmayacaksınız bu taraftar sizi silmeyi de bilecektir. Yönetimin kurumsallaşıyoruz adı altında yaptığı saçmalıklara artık bir son verip önlem alması gerek. Green’den bile daha kötü bir guarda yani Erdal Koşan’a sahip olmasına rağmen kendinden kat be kat güçlü Efes’e Ülker’ Tofaş’a kafa tutan takımı özlüyoruz şu maçları gördükten sonra. Forma için çırpınan İbo’yu, kurşun yedikten sonra bile performansı azalmayan Dallas’ı, kırık ayakla Galatasaray maçı oynayacak kadar bu formayı özümsemiş Henry Turner’i. Ahmet Çakar edası ve ses tonuyla söyleyelim son bir kez daha. “Beyler kendinize gelin”
2 Mart 2009 15:38
futbol takımında hoca değişti=takım değişti.
basketbol takımında yabancılar değişti=takım değişti.
ama yönetimimize sorarsanız İSTİKRAR'dan yanalar:)
2 Mart 2009 19:22
Terbiyesizlik yapiyorlar. Ama dalkavugu, soytarisi bol olan yerde olur bunlar. Olacak da. Cilemiz bitmedi.
2 Mart 2009 21:12
"hayatta bir yerde olduklarını hatırlayıp bu oyuna saygılarını göstersinler, üzerlerindeki sarı-lacivert forma için kendini yerden yere atmaya hazır milyonlarca insanın temsilciliğini yapıyorsunuz o formayı ıslatmayacaksınız bu taraftar sizi silmeyi de bilecektir"
sorun bu iste. Artik kendini yerden yere atmaya hazir milyonlar kalmadi. Su anda milyonlar yonetimi aklamakla ve her turlu yonetim basarisizligini bahanelerle ortmekle mesgul. Bu beceriksiz, yuksek egolari silecek sadece taraftardir fakat taraftarin hali onlardan vahim. 110 sayilarin ve 2 sezondur ezeli rakiplerden yenilen farklarin uzerine hala play-off var abi diyen taraftarlarla bu yonetim ayni hatalari yapmaya devam edecek, cunku tepki yok. Takim lidersiz kaldi, Ibo gitmesin dedik, hala Ibo para icin takimi 2 kere satti diyen o kadar adam dolaniyor ortalarda. Bu yalakalar tepki gosterse ne olur gostermese ne olur. Bu adamlarin Besiktas'tan 110 sayi yemek demek oldugunu kavradigini da sanmiyorum. Adam hayati boyunca Akatlar'a mi gitmis ki bilecek?
3 Mart 2009 10:50
Bu takımın kötü oynamaya, farklı yenilgiler almaya hakkı var elbette. Hele de sezona çok dar bir rotasyonla başlayıp Euroleague gibi kıtanın en sert liginde üst düzey maçlardan bu dar rotasyonla başarılar elde edip çıktığını hesaba katarsak.
Yıpranmak, formdan düşmek, özellikle sertlik düzeyi yüksek maçlarda zorlanmak olası ama son 3 maçtır bundan daha ötesi var. Bu takımın son 2 yılına damga vuran direnç ve kazanma azminde, rakibe potayı görmeyi bile deveye hendek atlatma kategorisine sokan savunma hırsından eser yok.
Yenilebilirsiniz, fark da yiyebilirsiniz, misal Cibona gibi iyi atıcılık genlerinde olan bir takımın dış oyuncularını elleri alışmışken, ısınmışken durdurmak çok güçtür ama maç boyunca helva gibi dağılıp, maçın hiç bir periyotunda direnç gösteremiyorsanız, Beşiktaş gibi sıradan bir takımın oyuncularına antrenmanda bile ulaşamadıkları şut yüzdelerine ulaşmalarını sağlıyorsanız, o parkeleri yercesine yaptığınız savunma jöle kıvamına gelmişse ortada ciddi bir sorun var demektir.
Kendi bloğumda da bunları yazdım.
Her kötü sonuçtan sonra yabancı haklarımızın 2 sini Emir ve Vidmar gibi 3-4 sene sonra üst düzey oyuncu olabileceklerine inandığımız gençlerden yana kullanmanın hata olduğunu dile getirmek yanlış bence. Birincisi, Euroleague düzeyindeki takımların özellikle Yunan ve Rus takımlarının fiyatları böylesine şişirip uçurdukları bir ortamda o düzeyde onlarla transfer yarışına girerek rekabet edebilmeniz mümkün değil bu sebeble 5 tane bu takıma sınıf atlatabilecek düzeyde yabancı almanız mevcut bütçelerle mümkün olamaz. Sıradan yabancılar getirerek takımın yerli oyunculardan oluşan ve birbiriyle gayet uyumlu ve de kazanmayı bilen, dirençli, savaşkan kadronuzun ayarını bozmak gibi bir risk te olası. Sorun bu kadroyla uyumlu bir çalışma ortamında kendisini geliştirebilecek 2 genç yabancı değil takımın asıl rollerinde oynayacak yabancı tercihlerinin doğru yapılamaması.
Tanjeviç'i hiç sevemedim ama çoğu kez başarılı bulduğumu da söyleyebilirim. Onu sevemememe sebeb olan özelliklerinden birisi de Aydın Hoca'dan farklı olarak Solomon'a karşı tavırlarında görülüyor. Solomon'un yerine zor anlarda bile ipleri eline almaktan kaçınan, pasif, sadece koçunun dediğini yapan bir guard tercihiyle takıma vites küçülttürdü. Dahası ve en önemlisi geçen yılın başarılı takımının en temel karakteristik özelliği baskılı ön alan savunmasıyken dış oyuncularınızdan 4 ünün 3 ünü yollayıp yerine yenilerini aldığınızda tüm takımı alt üst edersiniz. Aynen böyle oldu, Kinsey ve White tam Avrupa basketboluna, alan savunmasına, sabrederek top kullanmaya, hatalı yürüme yapmamaya alışmışken ve Solomon, White, Ömer, Kinsey dörtlüsünün rakibi daha hücum alanına gelirken yıpratan sert ön alan savunmasıyla başarılar gelirken bu özelliği baltalamak pahasına sistemimin oyuncuları diye pasif ve yumuşak Green, Smith tercihlerinde bulunursanız özellikle Euroleague düzeyinde tutunabilmeniz güç olur.
Sezon başından beri yaşları belli bir düzeyin üzerine çıkmış ve katkılarını daha dar sürelerde almanız gereken Mrsiç ve Mirsad'ın omuzlarına yüklenen yükte bir yere kadar.
Efes geçen yılki Efes değil, daha sert ve artık kazanmayı biliyor Galatasaray hayli korkutuyor beni. Hosley transferi kritik belki uyumlarını bozar belki hücumda vites yükseltir. Telekom kadar yumuşak ve sadece hücum etmeyi bilen bir takımdan Bayramoviç transferine rağmen bir şey beklemiyorum.
Bu sezon işimiz zor, bu takımın karakteriyle uyumlu sert ve baskılı savunma yapabilecek aynı zamanda hücumda takımı bilinç sahibi şekilde hücum ettirecek dış oyunculara ihtiyaç var.