Haldun Evden Aldırır


haldun üstünel

Aralık günlerini hatırlıyoruz. Demirören “Türkiye’de bilinçli bir şekilde iki büyük kulüp bırakılmak isteniyor” diyince Adnan Polat, Galatasaray camiasında görmeye pek de alışık olmadığımız bir şekilde: “Bizim, ligin ilk 6 sırasındaki takımların maçlarını izleyen profesyonel bir heyetimiz var. Bizim ve diğer takımların maçlarındaki hakem yönetimi hakkında bu heyetten rapor alıyorum. Yapılan lehte ve aleyhte hataları gördüğümüz vakit, bir birine denk hatalar yapıldığını görüyoruz. Onun için hiç kimsenin başka sebepler aramamasını ve herkesin biraz hatayı kendinde aramasını istiyorum” demişti. Aynı açıklamada manşete geçen söz ise hafızamızda: (veya unuttuysanız internet bu tipte şeyleri bulmak için harika bir yer [1]) “Futbol Federasyonu`na, MHK`ya ve komitelerine güveniyoruz. Hatalar oluyor ve olmaya da devam edecek. Bunun bilincindeyiz. Maç neticesine göre adam yargılamayı Galatasaray olarak yapmayacağız. Bu ligi, bu hakemlerle oynayacağız. Hatalarına karşı biraz daha insaflı eleştirilerle gitmek lazım. Sadece kabahati hakemde buluyoruz. Biraz kendimizde de hata aramamız lazım.”

Adnan Polat’ın bundan sonra yaptığı açıklamaları takip eden biri kendisinin çoklu kişilik bozukluğu rahatsızlığından [2] muzdarip olduğuna kanaat getirebilir. Ancak tabi biz bu ülkede yaşayanlar olarak durumun böyle olmadığını çok iyi biliyoruz. Burası söylediğinin tam tersini bir ay sonra büyük bir inançla söylemek için harika bir ülke. Kamuoyu söylediğinizi asla hatırlamıyor, zaten aradan o kadar çok şey geçmiş oluyor ki hatırlayabilecek hali de kalmıyor ve medyanın toplumsal hafıza görevi üstlenmek gibi bir görevi de yok, onlar kesinlikle başka işler için elindeki olanakları kullanıyorlar.


Örneğin Sinan Engin’in önce “Hakemlere yardımcı olmalıyız. Haluk Ulusoy Federasyonuna da bu hakemlere de sonuna kadar güveniyoruz” (23/09/2007) diyip bundan 1 hafta sonra “Hakemler bir mafya! En güçlü onlar! İstediklerini şampiyon yaparlar istediklerini küme düşürürler. Dereli lokum gibi bir maçı yönetemedi. Peki hangi maçı yönetecek” (01/10/2007) diye sorması, makul bir yerlerde çoklu kişilik bozukluğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilirdi, oysa biz bunu kayışını koparttığını çoktan bildiğimiz birinin hezeyanı olarak hatırlıyoruz.

Adnan Polat’ın Aralık ayında yaptığı konuşmadan beri epi topu 2,5 ay geçti. Bu ay sonunda geldiğimiz noktada Galatasaray Yöneticisi Haldun Üstünel’in son yaptığı açıklama şöyle: “MHK, ceza kurulları, gözlemci ve temsilciler kurulları inandırıcılığını ve güvenilirliğini yitirmiş durumda. Bugün Türk futbolunun Avrupa’daki tek temsilcisi Galatasaray. Ama Futbol Federasyonu gurur duyacağına köstek oluyor. Yoldan çekilip, yolu açacaklara yol versinler artık. Fikrimiz değişmedi, bu ortama güvenmiyoruz.“ [3]

Esasında Üstünel yanılıyor, fikirleri değişti, bu ortama güveniyor ve bu ortama yardımcı olmak gerektiğini söylüyorlardı, daha sonra bir ara bu ortama güvenmemek ve yardımcı olmamak fikrinin esasında kendilerinin gerçek fikri olduğuna karar verdiler ve sonra da bu ortama güvenmeyerek, köstek olmanın bir takım avantajları olduğunu, en azından yenildikten sonra konuşulacak konu yarattığını, idrak ettiler. Tabi stad yapımında çalışan işçilerinin parası ödenmediği için stadı basılan, futbolcularına para ödemekte zorlanan, Türkiye’nin en borçlu kulübünün yönetiminin uğraşacak çok fazla şeyi de olmadığı için (en azından Haldun Üstünel işçilerin emekleri karşılığında hak ettikleri ücreti ödemeyen bir kulübün yöneticisi olarak buna dair bir açıklama yapabilirdi, ancak neden bu tatsızlıkla uğraşsın ki?) bu tipte konularda konuşacak bol bol vakte de sahip.

“Ortama güvenmiyoruz” Neden? Çünkü MHK Yunus Yıldırım’ı Trabzon maçına atamış. Galatasaray yönetimi Sivas maçının tekrarı için başvuruda bulunmuş, bu başvuru reddedilmiş bundan sonra da hakem ataması ile ilgili karar gönderilmiş. Haldun Üstünel bunu “şaka gibi” diye tanımlıyor. Ne yapacaktı MHK? Uygulamaları doğru bulunan, genel olarak kamuoyunda da bu spesifik maçtaki yönetimi beğenilen bir hakeme karşı yapılan haksız müracaat sebebiyle bu hakemi, haksız müracaatta bulunan, yenildiği maçtan sonra maçın tekrarını isteyen ve hakeme saldırmaktan hiç çekinmeyen bir yönetimin yönettiği takımın maçına atamayacak mıydı? Basitçe bundan sonra MHK Galatasaray yönetimine maçtan önce menü sunup hangi hakemleri, hangi koşullar altında ve yanında ne ile istediklerini sormalı mı? Polat’ın deyişiyle, “Biraz kendinizde de hatayı arasanız?”

Bu arada lafın arasına o meşum “Avrupa Kupalarındaki tek Türk” etiketinin nasıl girdiğini fark etmemek de imkansız, Üstünel “Galatasaray’ın Avrupa Kupalarında mücadele eden tek Türk” olarak esasında biraz da olsa kayrılması gerektiğini ima etmiyor mu? Yani bir yandan “Avrupa Kupalarında yer alan tek Türk takım biziz” derken ve “Futbol Federasyonu gurur duyacağına köstek oluyor. Yoldan çekilip, yolu açacaklara yol versinler artık” diye devam ederken esasında kendisini “Türkün temsilcisi” olarak konumlandırıp, bu temsilcinin temsil edemeyenlere göre biraz daha farklı, sırf Avrupa da mücadeleye devam etmekle biraz daha özel ve desteklenmesi gereken olduğunu ifade etmiyor mu? Sitemi, “Avrupa kupalarında Türkiyeyi temsil eden tek takıma karşı "bir takım maniler”" çıkarılması ise dileği de bu manilerin ortadan kaldırılıp desteklenmesi olacaktır. Dolayısıyla MHK moral bozmamalı, Galatasaray’ın istediği atamaları yapmalı, onları memnun etmeli, "yol vermeli"dir ki “temsilcimiz” “küffarla mücadelesinde” ecdadımıza yaraşır bir başarı bize nasip eylesin ya rabbi.

Haldun Üstünel adamı evinden aldıran ve sonra dövdüren, hadi bunu yapmasa da bunu rahatlıkla söyleyip önerebilecek biri olduğundan[4], MHK’nın da elbette kendi kendine çeki düzen vermesinde fayda görüyorum. Kimse Haldun Üstünel gibi bir beyefendi sırf kendisine dayak atsın diye onu evine kadar yormamalı, onun istediği günde, onun istediği şeyleri yapmalıdır. Açın Haldun'un Yolunu!

Sene 2009, Galatasaray yönetici seviyesi bu.

(Üzüntüm yazık ki ortalama Fenerbahçe yöneticisi seviyesi de bu, Beşiktaş'ta da Sinan Engin vardı, cehenneme düşüldüğü zaman zebani seçmeye gerek olmazmış.)

[1] http://www.tumgazeteler.com/?a=4485761
[2] http://en.wikipedia.org/wiki/Dissociative_identity_disorder
[3] http://fanatik.ekolay.net/fanatik/GALATASARAY-Şaka-gibi_4_HDetail_32_128215_17.htm
[4] http://www.milliyet.com.tr/default.aspx?aType=SonDakika&ArticleID=1014563


2 comments:

  1. PVH dedi ki...

    We've always been at war with Eastasia. (Adnan Polat - 18/03/2009)

  2. Adsız dedi ki...

    Futbolda seviye budur.
    Ben Anadolu'dan yönetici transferi bekliyorum artık. Fikret Ünsal, Süleyman Hurma falan İstanbul hayalleriyle yanıyorlardır.

Yorum Gönder