Ama Çok İyi Mücadele Ettik?
Diyarbakırspor ve Manisaspor, Denizlispor ve Sivassporla birlikte ligin en kötü takımları. Fikstürümüz bunları art arda koymuş, bize kıyak yapmış. Biz de bu dörtlüye 4 puan hediye ederek fikstür avantajı denilen o şey neyse onunla dalga geçtik. Üç gün önce Bursa'dan tarihi fark yemeden dönmemiz de büyük şanstı. Biraz dişli bir takım çıkıp işi ciddiye alınca istediği kadar atabiliyor. "Ben takımın mücadelesinden memnunum ama", memnun olmaya devam edin.
Son 12 lig maçında 11 oldu. Gol yemeden maç bitiremiyoruz. Diyarbakırspor'a kendi sahanda baskı yapıyorsun, girdiğin pozisyon sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor ve bundan memnunsun. Bir hafta sonra Manisa'ya gidiyorsun ve belki de bu sezon karşına çıkan en yumuşak takımdan 1 puanı son saniyede kurtarıyorsun. İlk yarıda oynanan oyun olumlu evet ama ne bekleniyor? Manisaspor orta sahası tek pasla geçiliyor, elini sallayan topla ceza alanlarına yaklaşıyor, ciddi bir baskı yok, Alex'e markaj yok. Kendileri tamamen organizasyondan uzak, üst üste 3 başarılı pas yapabilmiş değiller. Bu takıma karşı ligin hangi takımı çıksa etkili oynar, oynuyoruz da. Sonra golü de buluyoruz, ardından iki üç gelmeli fakat Fenerbahçe'nin böyle bir becerisi yok.
Maçı koparma becerisi olmayınca en azından öne geçmişsiniz ve onu rahatlıkla korursunuz zaten karşınızdaki takımın topu ileri sürmeye bile dermanı yok. Fakat bu takım gol yemek zorunda. Son 12 lig maçının 11'inde gol yemişiz diyoruz, hâlâ şanssızlık diyorlar. Şaka gibi. Önde olan bir takım rakibin attığı her uzun topta nasıl hep 2 kişiyle yakalanır? Topu ileri taşımaya niyeti olmayan Manisaspor 45. dakikada 2-1 önde olabilirdi Simpson biraz gününde olsa, kendileri bile şaşmıştır. Emre'nin baskısı sadece rakip ceza alanıyla orta yarı alanın ortasında. Rakip ortaya yaklaşınca baskıyı bırakıyor. Sol ve sağ bekler genelde orta sahanın ilerisinde, Cristian baskı yapmayan bir oyuncu. Rakip orta sahada topu alınca topu istediği gibi oynayabiliyor. Deniz ve Bilica da yavaşlıktan yanlarında yürüyen adamlara bile yetişmesi olanaksız oyuncular, Lugano'nun aksine çok da yumuşaklar. Bir de Volkan'ın direk gibi dikilip topları izleme hastalığı tekrar hortladı, buyrun size her hafta puan kaybı.
Transfer yapmamak riskti, özellikle defansın göbeğinde ciddi sorun olabilir fakat bir sorun olmazsa transfer yapmamanın ödülünü bile alırlar demiştik. Dedik ve takımın yarısı sakatlandı. Lugano, Alex, Gökhan Gönül, Emre ve hatta Cristian'ın kulübede alternatifi yok. Bu oyunculardan bir tanesi olmazsa çok büyük sorun yaşayacağız, şu anda yaşıyoruz. Bilica'nın yanına Deniz gibi yumuşak bir defansı koyarsanız adam topu sağa çeker, sola çeker, düzeltir, kafasını kaldırır, top da Volkan'ın kontrolünde ağlara gider. Artık gol yemek Fenerbahçe'nin kronik, ağır, yavaş yavaş sonunu getiren hastalığı. Birkaç hafta daha bu gollerden yersek tamamen direncimizi kaybedip dibe çakılacağız.
Bitti artık Manisaspor, Denizlisporlar, üç pas yapamayan takımlar. Artık Kayserispor, Bursasporla oynayacağız. Her maç gol yiyen bir takım şampiyon olamaz. "Bu mücadele bizi şampiyon yapar" gerçekten naif bir yaklaşım, neredeyse gözleri kapatıp izlemek gerek maçları. Transfer falan da bitti. Yönetim çok iyi dua eden bir hoca transfer etsin, sezon sonuna kadar ciddi sakatlık yaşamazsak şansımız var.
- Ama çok iyiydi mücadele abi.
- Mücadelenizden ötürü madalyayı hak ettiniz bayım, çıkışta evrakları getirin madalyanızı teslim alın.
14 Şubat 2010 22:08
ama bir de şunu düşünmek gerek, bu takimlara oyle kondisyon yükleniyor ki, tam devre arasinda vucut iflas etsin, sonracima devre arasinda maclar baslamadan toparlansin yine yükselişe geçsin deniyor.. ama tabi bizimkiler pek ciddi antreman yapmadiklarindan bu çöküş ligin ilk yarisina denk geliyor rotasyon yapmayan veya sakatliklarla ugrasan takimlarda.. buyrun galatasaray, fener, beşiktaş'ın haline, buyrun konyaspor,altay'a.. toplamda son 4 maçta nereden baksan 30 puan kaybetti bu kafaya oynayan takimlar..
oyunculara bok atmaktansa kondisyonerlere, antreman programi yapanlara bok atmali.. veya benim önerim ligin ikinci yarısının şubat ortasında başlaması.. zaten en karlı günlerde bu aralar oluyor..
14 Şubat 2010 22:53
Oyuncular vasat oynadı,vasatı geçemedi. Vestelmanisaspor daha sert oynadı,bizimkiler korkarak oynadı. O yiğit denen adam ilk yarı sarı bile görmedi sanırım. O kadar tekme atmasına rağmen yani. Onlardan daha çok mücadele etseydik kazanırdık. Geri dönüyorlar hep topları. Transfer mi dedin,sol kanat hiç yok ölü,sağ kanat desen o da onun gibi ee ne kaldı,kanatlar işlemeyince bir de gol bekliyoruz.Uğur boral ı beğenmeyenler şimdi memnunlar herhalde. Özer i bende severim,ama özeri ide kesemiyor,onun yerine odun wederson var ama odun dediğimiz adam ilk defa iyi bir gol attırdı.Ona da helal olsun diyelim. Ama beğenmedim. Şampiyonluk böyle mi gelecek. Lille maçında ne olacak kim bilir.
14 Şubat 2010 22:57
Ben bu takımın mücadelesinden memnunum.
"Bu mücadele bizi şampiyon yapar" da diyorum.
Neyi görmek istiyorsan onu görürsün.
Öyle ya da böyle, şu an bu ülkede bu takımdan iyisi yok.
14 Şubat 2010 23:12
@arkhe
abi tamam mücadele iyi de diyarbakır ile manisa'yı yenmek için bu kadar kendini parçalamana gerek yok.Adamlar o kadar kötü ki önlerindekine pas vermekten acizler.İlk yarıdaki manisa takımı hayatımda izlediğim maçlar içinde fenerbahçe'ye rakip olmuş takımların içindeki en kötü 5 tanesinden biridir belkide.
bak bu takım daum zamanında kayseri'ye 7 attı,geçen yıl o kadar kötüyken hacettepe'ye 7 attı onlar bile bu kadar aciz duruma düşmedi.adamlar orta sahayı geçmedi var mı ötesi.sen bu takıma karşı ilk yarı 10 tane pozisyona girip maçı koparacak ikinci golü atama.ondan sonra mücadele iyiydi diyelim.kusura bakma bu biraz züğürt tesellisi.
14 Şubat 2010 23:37
oyun iyiydi mücadele iyiydi..manisa ikinci yarı komple kapandı kontraya yattılar..isaac balına iki golü de direk dibine yolladı..adi herif paso yerde yattı zaten kıl oldum..
pozisyon da bulduk kapanmalarına rağmen ama atamadık..Lugano olsa en azından ilk golü yemezdik..orayı da görmek lazım..Maç başında gol gelene kadar olan istek,oyun devam etsin liderlik kısa sürede geri gelir..cimbom haftaya inönüde mağlup..rahat olun siz,bjk derbilerde farklı oynar..
14 Şubat 2010 23:41
Bu adamlar öyle ya da böyle geçtiğimiz sezonun şampiyonunu bir kez yendiler, bir kez de berabere kaldılar.
Belki de bu Manisa'nın sefil görüntü vermesinde Fenerbahçe'nin de payı vardır.
Kimdir yani bu Fenerbahçe'den iyi olan? Antalyaspor'a elenip hakkında destanlar yazılan Galatasaray mı Gaziantepspor karşısında farktan kurtulan Beşiktaş mı, Fenerbahçe'nin 10 gün önce Kadıköy'de ezdiği Bursaspor mu yoksa kötü Fenerbahçe'nin deplasmanda yendiği Trabzonspor mu?
Canımı sıkan millet ottan boktan bir ton saçma olumlu şey çıkartırken bizim hep bardağın boş tarafını görmemiz. Ben dolu tarafındayım, size de tavsiye ederim. Sizler için de takım için de daha hayırlı olacaktır.
15 Şubat 2010 00:18
@Arkhe
yazıklarında katıldığım noktalar var, ancak ben de genel anlamda sana karşıt görüşlere sahibim. galatasaray'dan beşiktaş'tan iyi durumda olmamız eksikleri hasır altı etmemiz anlamına gelmesin. diğer takımların fazla iyimserliği bize sirayet etmesin. eksiğimiz neymiş görebilelim.
söylediklerinde en çok da olumlu düşüncenin takıma pozitif etkisi olacağı kısmına katılmıyorum. allah aşkına artık bu antu jargonunu bırakalım, eksiği dillendirmek takıma zarar vermez.
15 Şubat 2010 02:31
Kimse iyi değil şu an sadece iyi diye kendimizi avutuyoruz.maç seçme alışkanlıklarına bıraksınlar artık. diyarbakırspor küme düşecek,belki manisaspor da ve hep küme düşen takımlara puan kaybediyoruz ne garip dimi,aynı hacettepeye kaybettiğimiz gibi ya da kocaeliye kaybettiğimiz puan gibi. Şampiyona da şampiyon desek cincon ve biz yoktuk ondan şampiyon oldular. Herşey şampiyonu yenmekse konuşmak gereken çok şey var. Bu sene Fenerbahçeliler adam gibi izlediği kaç maç var,işkence çekmeden,rahat rahat.en rahat izledikleri maç şüphesiz kadıköyde oynanan kupa maçı olan bursa maçıdır.
15 Şubat 2010 02:43
Maçtaydım. Maniisanın ilk golünde bence santos'un mücadele ve müdahalesi faul değildi. hani bu benim görüşüm belki hakeme veya bir başkasına göre faul olabilir de. ama bir şeyden yüzde yüz eminim ki, bu, o faulde topun durmadan oyuna başlatılmış olduğudur. daha tv.den de seyretmedim ama olay gözümün önünde oldu. top durmadan, hareket halindeyken atış kullanıldı ve devamı gol oldu. bu gol olmasa manisanın fener kalesine geleceği filan yoktu. Ancak hiç bir şey puan kaybının mazereti olamaz. bazı optimist arkadaşlar mücadeleyi beğenmişler.neyin mücadlesi beyler. karşında zaten ben bu maçı alamam önümde de sivas, diyarbakır, denizli maçları var diye düşünen, basmayan hamur gibi yumuşak bir takım var. bizim topçular pas yapıyorum diye 44 dakika ortada sıçan oynadılar. kaleye dikine giden yok, topu kanatlara taşıyan yok, kaleyi gördümü şutu basacak bir adam yok.topu al ver, al ver top hep sende ama sonuç yok. bakire kızla sevişir gibi bişey. sonuca gidemeden ereksiyon oluyorsun yani. oysa bize galibiyet lazım, gol lazım, şut lazım. şut yok. olan da ya keleyi tutmuyor ya da kaleciyi göbekten delmeye çalışıyor. tempo ise sıfır. sonuç mu? aşırı motivasyonla başlanan ligin ilk 10 haftasını çıkıyor ve hükmen kazanılan ankaraspor maçları hariç tutarak bir puan durumu yapıyorum. Buyrun burdan yakın: TS 10 maçta 21 puan, GS 10 maçta 21 puan,Kayserispor 11 maçta 21 puan, Beşiktaş 10 maçta 20 puan, eskişehir spor 11 maçta 18 puan, bursaspor 9 maçta 17 puan, kasımpaşa 10 maçta 17 puan,fenerbahçe 10 maçta 4 galibiyet 3 mağlubiyet ve 3 beraberlikle 15puan, gaziantep 10 maçta 15 puan, istanbul belediye 9 maçta 12 puan. Halimiz ortada. son 11 haftalık periyotta li 8. liğini antep hatta ist. belediye ile birlikte paylaşıyoruz. daha neyin mücadelesinden bahsediliyor hala anlamakta zorlanıyorum vesselam…
15 Şubat 2010 06:09
bir kere lutfen sebep-sonuc arasindaki iliskiyi gozden gecirelim. bir takimin iyi top oynayip oynamadigi aldigi puanla olculemez, olculmemeli. gene bir takimin iyi mucadele edip etmedigi savunmasinda verdigi aciklarla olculemez, olculmemeli. bir takimin oynadigi futbol asagi yukari ayni takimlardan olusan bir ligde seneler arasi oynadigi oyunun karakterinin ve efektifliginin degiskenligi ile olculur. Benim gorusum en azindan bu.
Cok klise olacak belki, ama sanirim su ornege ihtiyac var. Galatasaray'in dort sene lig sampiyonu oldugu, defalarca (sanirim 3 kez) turkiye kupasini aldigi, sonunda da uefa kupasini kanimca rahatca kazandigi donemin basinda emin olun su an bu takima gelen elestirilerin cok benzerleri fatih terim'e ve galatasaray'a da yapiliyordu. galatasaray savunmasi hallac pamugu gibi dagiliyordu, mucadele etmesine ragmen cok gol yiyordu, falan filan.
soyle dusunmekte fayda var bence. oncelikle fenerbahce ligde son senelerde en buyuk sorunu hep ufak takimlara karsi yasadi, yoksa galatasaray, besiktas, trabzon, bursa, kayseri gibi takimlara karsi surekli ustunluk kurdu. icerde disarda. bu sene de benzeri bir durum soz konusu. ancak fenerbahce eskiden rakip ne kadar kotu olursa olsun ne bu kadar organize pas yapabiliyordu, ne de bu kadar dar bir alanda futbol oynama ISTEGI gosteriyordu. bu tam olarak oturmadi henuz, bunu ben de goruyorum, ama en azindan bu gidisatin iyi oldugunu gorup fazla uzulmemek gerek. sonucta bu takimda artik takimin uzun vadeli gidisatindan sorumlu kisi aykut kocaman, ve tahmin ediyorum ki o da eksiklikleri sizler bizler kadar goruyordur. takimin ihtiyaci olan savunmada cabuk ve topu oyuna etkili sokabilecek bir stoper (yani bilica'nin bir ust versiyonu), kanatlarda takima genislik kazandirabilecek bir iki oyuncu, her mac sakatlandi sakatlanacak diye yuregimi agzima getiren emre'ye bir alternatif, ve guiza'nin yerine top oynamayi bilen bir forvet. bunlar eminim sirayla takima katilacaktir.
ayrica iyi pas yapmak ile "barca" modeli pas yapmak arasinda da ciddi farklar var. barcelona'da oynayan oyuncular dunya uzerinde en iyi pas atan adamlar degil - ama oyun karakteri, iniesta, xavi ve messi'nin verdikleri her pastan sonra bos alanlara hareketlenmeleri ve topu verdikleri adama surekli alternatif urettikleri, rakibin dengesini bozan bir pas anlayisi. ve bugun sirf bu gozle seyrettim maci - fenerbahce'de boyle oynamaya calisan ozer, emre, alex ve zaman zaman (diri oldugunda) andre santos ve cristian var. bu benim icin sahsen cok onemli. ve yine manisanin caresizligini yalnizca buna bagliyorum, ilk on dakikada karsilarindaki takimla boy olcusemeyeceklerini anladilar, ve mucadele gucleri psikolojik olarak yokoluverdi.
15 Şubat 2010 09:39
@hafız
Eksikleri hasır altı etmek başka bir şey, olumlu şeylerin üzerine bir çizgi atıp sadece olumsuzları öne çıkarmak başka bir şey. Hayatımda Antu’ya girmişliğim yok, ben oradaki jargonu bilmem. Eksiği yazarım, söylerim ama takımdaki olumlu şeylerden mutlu olanları, rakiplerden daha iyi olduğunu düşünenleri ve eksiklere rağmen takımın şampiyonluğun en büyük favorisi olduğunu söyleyenleri de eleştirmem.
Bu takım şu eksik haliyle bile eskiye göre çok farklı. Bu takım eskiden kime karşı oynarsa oynasın silik bir görüntü çizerken şimdi 1. dakikada oyunun kontrolünü eline alıp saldırmaya başlıyor. Bu takımın eksikleri var ama bu takımın çok yüksek bir şampiyonluk şansı da var.
15 Şubat 2010 11:57
Bunlar kolay takımlar daha zorları gelicek kısmında ben daha iyimserim çünkü zicoda bu yana bu takım tüm puanları zaten bu küçüklere veriyor. Ligin en iyi topunu oynuyor denen ilkyarıdaki gençlerbirliği, gs ve ikinci yarıdaki bursa maçı -yenmemiz gereken maçlar- takım zaten yapması gerkeni gene yaptı. Tuhaf olan bu takıma ziconun ne ettiği? Bu takım ondan beri küçük takımlara puan veriyor.
15 Şubat 2010 12:02
Hep en kötüyü görmek , düşünmek ve söylemek zorundasınız değil mi ?
Bursa kupa ilk maçında sahada olan başka takımdı değil mi ?
Sorunlar var mı ? Evet var .
Ama kimin yok ki ? Barca dün akşam A.Madrid'e yenildi . Demek ki Rıdvan'ın tabiriyle " uzay takımının " da sorunları varmış. "Efendim şu kadar sakat bu kadar cezalısı bu kadar da eksiği vardı kadroda Barca'nın ,çok yadırganmamalı "
Demek ki ideal 11 ile yedek klübesi arasında kalite farkı varmış onların da. Demek onlar da ara transferi boş geçirerek hata yapmışlar.
Ne derseniz deyin Fenerbahçe bu ligin en umut vaad eden takımıdır . İyi futbol oynamaya da en yakın , en yatkın ve en niyetli takımıdır .
15 Şubat 2010 15:20
Manisa'nın top oynamıyo görünmesi, direkt olarak fenerin oynadığı top ile ilgili. Pres yapmaya çalıştılar. Presi kırmak için iyi pas yapmak lazım, yetenekli oyuncu sahibi olup adam eksiltmek lazım. Bu maçta hepsini gayet iyi yaptı fener. diyarbakır maçında böyle bi durum yoktu çünkü pas yapacak bi saha yoktu. Mücadeleyi beğeniyoruz derken, siz kasımpaşa, ankaragücü gibi maçlardaki 2 farklı mağlupken bile karşı sahaya oyunu yıkamayan takımı istiyosanız onu bilemem. Ha takviye yapılmaması yanlış oldu, çünkü 3 kulvarda mücadele etmek için kadro derinliği ve rotasyon lazım.
15 Şubat 2010 15:35
Dünkü maci izlemeden bu yorumu okusaydim ciddi manada kötümserlige kapilir ve takimdan ümidimi keserdim. lakin karsilasmada izledigim takim bana baska seyler ifade ediyor ve anlatiyor. Ben iyimser olmaya devam edecegim. Sizleri bilemem.
Ayrica simdiye kadar her zaman mücadelesizligi ve mac secmesi elestirilen bir takimin ilk defa devamli halde üst düzeyde mücadele ortaya koymasi ve arzulu olmasi, sonuca gidemedigi ve gol atamadigi icin bu derece kücümsenmemeli...
15 Şubat 2010 16:26
@ Arkhe
antucusun, değilsin diye bir şey demek değildi niyetim, blog dünyasından tanıyorum seni, biliyorum fikirlerini az çok. böyle alındığına göre derdimi anlatamamışım o yorumda belli ki, kusura bakma.
takım özellikle geçen seneye göre inanılmaz farklı, o saçma ataleti üzerinden attı, maçın başından itibaren kontrolü eline almaya çalışıyor, doğrudur. kadrodaki değişim çok büyük çünkü. şampiyonluğun en büyük favorisiyiz, katılıyorum ama şampiyonluğun en büyük favorisi takım her uzun topta arkaya adam kaçırmasın, manisa erken golle sersemlemişken ikiyi atıp rahatlasın, neredeyse her küme düşecek takıma puan vermesin diyorum ben de.
15 Şubat 2010 20:09
bu arada iki hafta önce sivas maçında deniz'i stoper oynattı diye daum'u dahi ilan eden dahiler bu maç için ne dedi,yazdı acaba? arkadaş hakikaten izledi adam son golde o kadar da kolay çalım yenilmez ki. valla bu olanlara olumlu bakmak pisliği halının altına supurmekle aynı şey, kokusu çıkacaktır da. bi de bu takım illa gol yiyinceemi aklı başına gelecek ya, 1-0 öne geçtiğimiz andan itibare laubalilik aldı başını gitti, sonra gel de maçı kurtar, çok kotuydu manisa ortada yani bizimkiler naptı da manisa kotu gozuktu adamlar zaten kötü ve acı olanı 1 puanı zor aldık. bu gidişle rakiplerin puan kaybetmesini bekleriz ilerde.
16 Şubat 2010 00:24
Takımları şampiyon yapan iyi mücadele midir, iyi futbol mudur, yoksa bunların yanında iyi defans yapabilmeleri midir?
16 Şubat 2010 01:20
Maalesef ki bu bir Fenerbahçe alışkanlığı oldu. Hiçbirşeyden memnun olmama...
1990'lı yıllarda hep yıldızlar vardı mücadele yoktu.
Daumla beraber kazanıyoruz ama kötü oynuyoruz edebiyatıyla bizi kandırdılar.
Zico geldi, Daum'un mirasını yiyor dediler.
Aragones, Zico'nun mirasını yedi.
2. Daum döneminde de ilk yarı boyunca kötü oynayıp kazanmaktan şikayetçiydik.Şimdi iyi oynayıp kaybetmekten şikayetçiyiz...
Ama değişmeyen birşey var ki hep şikayetçiyiz...
Bence takım falan analiz etmeyelim de neden hep şikayetçiyiz onu analiz edelim.
16 Şubat 2010 02:11
Ikinci Zico dönemindeki takim sampiyonluga ulasamamis ve son 5 haftasina hocasiz giren Galatasaray sampiyonluga ulasabilmisse bundan en büyük etken bence o Galatasaray'in ortaya koydugu mücadeleydi...
Futbolda bu kadar önemli olan bir haslet iki macta sonuca tahvil olmadigi icin kolayca burun bükülen bir sey olmus anlasilan...
16 Şubat 2010 02:20
Arkadaslar, futbol uzerine donen bir tartismada neden sizden farkli dusunenlerin karakteri uzerine kelam etmek zorunda hissediyorsunuz kendinizi? Dusundugunuz sey % 100 farkliysa ve bunu izah ederseniz karsi tarafin da diyalektikle benzer bir sonuca ulasacagini kabullenmek cok mu zor geliyor? Futbol konusan tum arkadaslara da tesekkur ederim, daha once aklima gelmeyen ayrintilara temas etmisler. Vakit bulursam onlarin yorumlari uzerinden daha ayrintili bir yazi yazacagim.
16 Şubat 2010 11:26
@hafız
Estağfurullah müdür. Eleştirilere katılmıyor değilim, tabii ki katıldığım noktalar var. Bu iki haftada giden 4 puan tabii ki beni de yaraladı. Ben de darlandım, ben de saydırdım. Eleştirelim ama bu kadar da umutsuz bir tablo yaratmayalım, karşı olduğum buydu sadece. Biz aklı başında insanlar böyle yaptıkça tribünlerin en ufak bir şeyde kaosa girmeleri de normal. Biz Alex’i yuhalamış bir taraftar topluluğuyuz. Açıkçası korkuyorum.
16 Şubat 2010 11:29
Galatasaray taraftarı Antalyaspor'a sahasında elendikten sonra hala takımına methiyeler düzüyordu. Tamam biz de bokunu çıkarıp iyice Polyanna olmayalım ama biraz daha orta noktaya yaklaşabiliriz sanki.