Karamsar Sezon Öncesi Analizi
Tribünler karışmış, taraftarı düzeltmek için gerekirse Bizans oyunu yaparız denilmiş ve maratondaki bütün bloklar zaptedilmiş olsa da Şampiyonlar Ligi için oynanan maçı unutmamak, her ne kadar yıllar sonra seribaşı olarak kuraya girilmesi şaşkınlıkla karışık coşkunluk yaratsa da rakibi küçümsememek gerekiyor, ikinci maç da zor geçecek. Bu tur çok kritik çünkü Avrupa'da devamlılık için, kazanılan özgüvenin kaybedilmemesi ve Şampiyonlar Ligine katılmayı alışkanlık haline getirip tecrübe kazanmamız gerekiyor. Kısacası son yılların büyük kazanımlarını iki maçta kaybetmemek için bu turu geçmemiz şart. Bir maçın üzerinden konuşacaksak bu nasıl sezon analizi olacak diyenler olacaktır, fakat geçen sezonla bu sezonun bağlantısını kurmak için daha kötü maç oynayamazdık. Başımıza gelecek felaketleri önceden haber verdi, erken uyarı sistemini çalıştırdı bu maç. Bakalım erken uyarıyı duyup şalteri mi indireceğiz yoksa kaçarak uzaklaşacak mıyız.
Daha önce okumayanlar için sırayla
Geçen sezonun değerlendirmesini
Yeni teknik kadronun getireceği muhtemel değişiklikleri ve
Bu sezon transfer politikamızın nasıl olması gerektiğini
yazmıştık. Partizan maçı ışığında geçen sezon ligdeki başarısızlığı ve bu sezon yapılan transferleri de düşünerek gelecek sezon hakkında neden umutlu olamadığımı anlatayım.
Geçen sezon tüm başarısızlığın lig maçlarının hafife alınmasına ve ciddiyetsizliğe bağlanmasına katılmadığımı söylemiştim. Partizan maçında da rakibi ciddiye almadığımız için çok kötü oynadık, hatta kötü oynayıp fena olmayan bir skorla döndük dersek daha sezon başlamadan kendimizi kandırmaya başlamış oluruz. Bu blogda son iki aydır her yazıda geçen ortak kelime "kanat" bu yazıda da sıkça kullanılacak. Üstelik kanat yokluğunun yarattığı zaafiyetlere bir de orta saha yokluğunun yarattığı zaafiyet eklenmiş durumda. Partizan maçında yaşanılan sıkıntıları bu eksiklerle açıklamaya çalışınca önümüze geçen seneden farksız bir tablo çıkmıyor ve bu bize ligde yine büyük sıkıntılar yaşayacağımızı söylüyor.
Partizan gibi bir takıma karşı baskılı oynamaya çalışıyoruz, bu çok normal, ligde oynayacağımız maçların büyük kısmı da böyle olacak. Fakat dünkü sistem bu oyun anlayışına uygun mu? Oyunda baskı kurmaya çalışan bir takımın savunmayı önde kurması gerekiyor. Dün biz de bunu yaptık. İki tane ağır adamdan oluşan savunmanın göbeği bu kadar önde olunca rakibi orta sahada boğmanız gerekiyor, aksi halde dün yediğiniz ikinci golden her maçta yersiniz. Ağır defans önde kurulu olmasına rağmen rakibe orta sahada bu kadar rahat topla oynama ve istediği pasları yapma serbestliği verdiğimiz için sürekli defans arkasına adam sarkıtmaya çalıştılar. Bu yüzden dünkü maçta memleketin d-smartlı evlerinden ve kıraathanelerden bolca "yahu bu Volkan yine ileri çıkıyor" haykırışları duyduk. Orta sahanın bu kadar zayıf olmasının nedenini açıklamak çok zor değil. İlk 11'de bazen iyi oynayan ama genelde basit hatalar yapan ve vasat oynayan Selçuk dışında orta saha yok. Maça iki forvet ve orta sahada Selçuk'un yanına Alex'i koyarak başlamışız ve orta sahamız rakip için top yapmaya, oyunun temposunu ayarlamaya, uzun veya kısa pas denemeye müsait bir bölge haline gelmiş.
Daha önce kanatlara transfer yapmazsak bütün sezon Kazım ve Uğur'un günlerinde olması için dua ederek geçiririz demiştim. MTK maçlarından sonra dünkü maç ne demek istediğimi uygulamalı olarak anlatmış oldu. İki oyuncu da defansif olarak beklere yeterince destek vermediği gibi çok fazla top kaybederek orta sahada sıkışan takımı da rahatlatamadı. Defansımızda ayağa düzgün pas yapabilen tek oyuncu Carlos, ona bazen Gökhan katılıyor, Lugano ve Edu'dan çok şeyler beklemiyoruz bu konuda. Orta sahanın bütün yükünü verdiğimiz Selçuk'un da pas yapma yeteneği senelerdir biliniyor. Alex ayağında top saklayan, isabetli pas yapabilen bir oyuncu ama bunu forvet arkasında, hücuma yakın, defansı karıştırabileceği bölgelerde yapıyor. Onu alıp orta sahanın göbeğibe çekince bu özellikleri bir anda evrilip top kapan, en müsait oyuncuyu yakalayıp topu ona atan, top süren, adam eksilten bir oyuncu haline gelmiyor. O da top sürüp adam eksiltiyor ama bunları kalabalık orta sahada fiziksel mücadeleyle değil açık alanda defansları panik anında yakalayıp öldürücü paslar vererek veya müthiş şutlar çıkararak yapıyor. Alex orta saha oyuncusu olamaz, biraz daha geriye çekilse de olamaz, bu şekilde hem onun hücuma olan katkısını baltalıyoruz hem de orta sahamızda koca bir delik oluşuyor. Hücum ederken orta sahanın ortasında sıkışınca da ileriye topu taşımak için oyunu yaymanız, kanatları beklerin de desteğiyle kullanmanız gerekiyor fakat bizde o kapasitede kanat oyuncusu da yok.
Sürekli ileriye top şişirilmesine dikkat çekenler olmuş ve acaba Guiza geldiği için mi böyle diye soruyorlar. Bunun sebebi de Guiza değil, yine orta sahada kurulamayan oyun ve işlemeyen kanatlar. Göbekteki defans oyuncularımızın ve tek orta saha Selçuk'un oyun kurma becerilerinin üst düzey olmadığını, Alex'in de bu görevi yapacak meziyetleri olmadığını, ortada sıkışınca kanatları kullanarak oyun kurulacağını ama bizim istikrarsız kanat oyuncularımızın bunu yapamadığını söyledik. Bunun sonucunda top kaybetmek istemeyen oyuncular tabii ki topu uzaklaştırıyor ve ileride bir oyuncuya taşımak istiyorlar. Ömer Üründül'ün meşhur bloklarından ortada olanı bizde çok zayıf olduğu için oradan aşırıyoruz topu ve uzun topların isabetli olması için dua ediyoruz. Yani dün gördüğümüz sıkıntıların birçoğunu gerçek anlamda bir orta saha oyuncusu ve iyi kanatlarla çözebiliriz.
Kaleci sıkıntısından bahsedecektim fakat bu bence ciddi sorun olmasına rağmen o kadar bariz sorunlar var ki ona sıra bile gelmeyecek. Orta sahaya Emre'nin yanına Aurelio'nun yerini dolduracak bir oyuncu almamız gerekiyor ve en azından kanatların birisine iyi ve en azından iki maçın birisinde vasatın üstünde oynayacak bir oyuncu gerekiyor. Aslında iki kanat için de transfer gerekiyor fakat yabancı sınırı elimizi kolumuzu bağlıyor. Guiza ve ona verilen para yeni bir Kezman sendromu yaratacak gibi. Lig veya Avrupa olması farketmez, yukarıda saydığım nedenlerden dolayı Alex + 2 forvet oynamak bizi büyük sıkıntıya sokacak. Yine Semih yedek kalır mı, 15 milyon euroluk adam yedek kalır mı sorularıyla boğuşacağız, sanırım Alex'i kesmeyi düşünmez Aragones, yoksa düşünür mü? Emre hazır olduktan sonra elbette orta saha daha güçlü olacak fakat kanatlarımız şu anda Allah'a emanet. Uğur da Kazım da bir maç harikalar yaratıp bir ay hiçbir şey yapmama potansiyeline sahip. Defanstaki üç yabancının ve Alex'in kesinlikle oynayacağını düşünürsek Guiza yedek kalır ve bir kanat oyuncusu, bir orta saha oyuncusu alabiliriz. Bir de sürpriz yapıp M. Topuz veya Caner gibi bir oyuncuyla kanadın birine Türk oyuncu takviyesi yaparsak orta saha sıkıntımız kalmaz. Şu anda görünen ise bu kadroya kesinlikle transfer gerektiği ve geçen sene boyunca tek çözüm gibi sunulan 2 forvetli sistemin başımıza büyük dertler açacağı.
0 comments:
Yorum Gönder