Transfer Politikası ve Kanatlar
Fenerbahçe’nin geçen sezondan beri yaşadığı büyük bir sıkıntı var, kanatlar. Onlar oyunun oynandığı alanı açıyorlar ve böylece rakip takımın merkez bölge üzerinde yoğunlaşarak kapalı bir blok oluşturmasını engelliyorlar, takım merkez bölgeden kısa paslarla atak organizasyonu yapamadığı zaman sahanın iki yanından merkeze top getirebiliyorlar veya karşı takımın merkezinin dengesi bozulduğunda içeri doğru mesafe kat edip pozisyon üretebiliyorlar. Bu yüzden bir futbol takımı için kanatlar yalnızca sağ ve solda duran bir iki adam değil, onlar eksilttikleri adamlar ve taşıdıkları toplarla takımın “vurucu gücü”
Bu vurucu güç tanımlamasını beğendim. Böylece medyamızın favori tanımlamalarından birini kullanmış olmaktan başka, durumun önemini de anlaşılabilir kıldığımı sanıyorum. Hiçbir futbol fundamentali olmayan Tuncay ve protez sol bacaklı Ümit Özat’tan mürekkep bir sol kanatla bile Fenerbahçe’nin neler yapabildiğini bilenler mevcut kanatsızlığın Şampiyonlar Ligi seviyesinde nasıl bir vehamet yarattığını da gözlemlemişlerdir. Bunu bir çok kelime ile ifade edebiliriz, benim favorimse hiçbir düzgün orta görülmeden bitirilen maçların favori repliği : “Aç olm şunu! Hadi! Senin ben amına koyayım, şerefsizin evladı, oro…”
Bunu görmek, bu durumu tespit etmek çok büyük bir iş değil. O halde rasyonel bir yönetimden beklenen bu ihtiyacı görerek gereken transferi yapmasıdır. Zira bir transfer politikası en basit seviyede bize şunu dikte eder, takımın averajı altında kalan bölgeleri bu averaja ulaştıracak bireyler ile tamamla. Bu basit, fazlasıyla yalın, hiç öyle deha filan olmaya gereken bırakmayan bir politika tarzıdır. Her sene hedefler belirlenir, bu hedeflere ulaşmaya uygun nitelikte ve takım bünyesinde bulunan futbolcular işaretlenir, kalanlar arasında bulunan ve averajın altında olanların yerine yeniler alınır.
Fenerbahçe bu sene iki mevkide averajın altında futbolcularla oynadı. Birincisi forvet. Guiza’yı aldık. La Liga gol kralı. Dolayısıyla başarılı bir transfer. Kanatlar? Oraya tam olarak kimseyi almadık. Guiza, Semih, Burak Yılmaz, Deivid ile tek bir kişinin görev alacağı mevkide toplam 5 alternatif yaratmayı başarıp üstüne de Eto’o transferini konuşuyorsak, hatta bizim kendi kendimize konuşmamız gerekirken Eto'o bunu değerlendireceğini söylüyorsa, Fenerbahçe’nin transfer politikasını da bir kez daha masaya yatırmak, kanepede oturtmak gerekir.
Umut verici gelişme Aragones. Bir rivayete göre, zira Türk spor basınının yazdıkları eğer “efsane” olarak nitelendirilemiyorsa en fazla rivayet olarak nitelendirilebilir, Don Aragones kanatlara ve Aurelio gittikten sonra önlibero mevkiine oyuncu istemiş. Hatta bu konularda isimler de konuşuluyor, Senna ve Riera. Bu oyuncular maliyetlerinin yanında oyun tarzları ve kaliteleri ile mevkinin özelliklerine uyuyorlar. Ancak kaynağın Fotomaç olması ümit kırıcı, Shevchenko transferinin gerçekleşmemesi hala içimizde yara.
30 Temmuz tarihine az kaldı. Sanıyorum bu 15 gün bize büyük süprizler yapacak, ya Fenerbahçe’nin akil bir transfer politikası olduğunu görerek şaşıracağız ya da hiçbir politikamızın olmadığı gerçeğiyle ağzımız açık kalacak. Evrenin Türkiye tarafında her şey böyle “ya hiç yokmuşsun gibi unutulursun ya bir dakika bile çıkmazsın akıldan.”
0 comments:
Yorum Gönder