Uzaktan Atıp Tutmanın Dayanılmaz Hafifliği
Üç ay önce de yazmıştık, daha geçen hafta da yazdık kadromuzun yetersiz olduğunu. Nedense tüm Türkiye'nin bunu görmesi için Aurelio'nun gitmesi ve tüm camianın olayı abartması için ligin ilk haftasında puan kaybı ve tüm camianın eyvah battık bittik demesi için Galatasaray'ın transfer yapması gerekiyormuş. Daha bir ay önce kadromuz açık ara iyi, bizim oyuncular maç seçtiği için şampiyonluğu verdik derken şimdi kadro olarak çok çok zayıfız, yönetim uyuma diyenleri görmek moral bozucu, ama CL'ye bir kez daha katılmanın keyfinin yanında zayıf kalıyor bu moral bozukluğu. Tabii kalıplaşmış cümlelerle eleştiri de eleştiri gibi durmuyor, panik havası yaratıyor zaten. Kadromuzun yetersiz olduğu doğru da, bunu görmek için puan kaybını bekleyip bir anda paniğe kapılmak ve saldıracak yer bulamamak bir garip.
Halkın Takımı Halkını Üzmeyendir
Kendi sahamızda canavarız maşallah. Avrupa kupası maçlarında İnter, Chelsea, Sevilla maçları dahil 8 maçtır berabere bile kalmıyoruz. Ne oluyorsa oluyor bu takım uçağa binince kimlik değiştiriyor. Kadıköy'de İnter kalesi önünde 9 aylık oynayan takım gidip düşme potasındaki takımları bile taraftarının önünde küçük düşürmek, yufka yürekli Anadolu insanının gönlünü kırmak istemiyor. Biz halkın takımıyız ulan!
Sörf Yemem Gol Yerim
Her gol yeme konusu açılınca yapılan bu iğrenç espriyi bir gün yapmam lazımdı, özür diliyorum. Takım gibi Volkan da bir garip. Sevmiyor rahat maç izletmeyi, heyecan ve aksiyon olsun, biletlere verilen 66 YTL'lerin hakkı 90 dakikanın 90'ında verilsin istiyor. İki senedir gol yemediği maç sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Üstelik saçma kırmızı kart görmesi falan örnek gösterilerek kalede alternatifsiz olmasının riskli olduğu söyleniyor ama hiç kart görmese, sakatlanmasa çok mu sağlam bu kale onu bilmiyoruz. Aslında biliyoruz ya... Hani bir maçı normal gol yiyerek bitirsin, "ne yapsın kaleci ama yahu" diyelim gollerde, olmuyor işte. O da olacak inşallah, daha yaşı genç.
Lugano'dan Enfes Hareketler
Lugano'yu eleştirecek değilim. Genel olarak iyiydi. Yalnız Edu'nun yokluğunda onun yerini de doldurmak için o kadar motive olmuş ki, Edu'nun kendi kalesine attığı gollerden bir de ben atarım, görevimi yaparım dedi. Attığı golde de ofsayt yoktu ama yediler işte adamın golünü. Pozisyonu izledim, izledim, sonra bir daha izledim ve Lugano'nun ne yapmaya çalıştığını anlamadım. Diyelim Volkan'ın kaleden çıkmadığını düşündü, o kadar yumuşak pas verirse ancak onu tokatlayarak kornere atacağını düşünmedi mi? O zaman neden sertçe kornere vurmadı? Diyelim Volkan uzaklaştırsın diye geri pası vermeye çalıştı, neden ayağının içiyle üst direğe çarpıp içeri girerek jeneriklere girecek bir gol pasıyla yapmaya çalıştı bunu? Tabii en son seçenek Volkan'ın çıktığını görmüş olması ve "hacı lan tam ayağıma oturdu olm hayatımda atamam bir daha" diyerek, hafif yükselen topa ayağının içiyle nefis bir vole ve Volkan'ın üzerinden aşan mükkkeemmel bir gol. Lugano'ya birisi sorsa keşke ne yapmaya çalıştığını. Saatlerdir çözemiyorum yeminle.
Guiza - Kazım
Guiza'yı "striker" diye aldık adam şahane forvet çıktı. Sağa sola yaptığı koşular, kanatlarda aldığı paslar, indirdiği toplar. Müthiş verimli oynadı. Adam geçmiyor, 4 kişiyi devirmiyor, orta sahadan gidip gol atmıyor belki ama doğru kullanılırsa faydalı olacak işte, gördük dün. Aslında Guiza ile tek forvet de oynarız ama ceza alanında çabuk çoğalmamız lazım, onun için fişek gibi kanat oyuncuları lazım. Yine kanat dedik yahu, 3 aydır kanatsız yazı çıkmadı blogda. Kazım var kanatların sağında. Siyasetteki muadillerinin aksine hiç muhafazakar değil. Bir gün birisinden dayak yer sahada. Topu sürüp sürüp sağda solda tonla boş adam varken çektiği saçma şutlar, pas vermeyip Anelkalığa özenmesi falan. Paslı oyna lan diye birisi girecek valla. Tuncay olsa o ilk adayım olurdu ama yok. Guiza sinirli adam gibi, ondan korksa iyi olur. Alex en fazla kendi kendine söylenir. Maldonado garibim zaten kimseye yaranamadı gitti. Geçen sene kaybedilen Gs maçında kadar hiç tepki görmeyen adam o maçın ve sezonun günah keçisi oldu. Bırakın bari yedek olarak kalsın, dün kim oynayacaktı Maldonado gitse?
Diğer Yakadan Haberler
Şimdi bu kulübün mali işlerine, futbolcuların maaşına falan kafayı taktık ya, o yüzden herhâlde dün gece oynanan diğer maça da kafayı takmak lazımdı. Gs elendi, aslında elese işimize yarayacak ve 3. torbaya çıkmamızı sağlayacaktı ama onlar olmadan çıktık zaten, üzerine de 5 milyon euro kadar ekstra para aldık, iyi oldu. Aslında taraftarın bu para pul işine bu kadar kafayı takmasını anlamıyorum ama eh kulübe fazladan para geldi yahu, Guiza'nın parasını kim veriyor diye sormazlar artık. Şu aralar yeni moda olan tiksinç yeni bir cümle türedi. Şimdi bunu da yanlış anlarlar falan açıklayayım, lafın tiksinçliği Gs ile ilgili olmasından değil de klişe olmasından, vasatlaştırılmasından. Her okuduğum cümle sonunda, Hagi demiştir ki "Galatasaray'ın olduğu yerde her zaman umut vardır", cümlesini görmekten baydım. Avrupa Şampiyonası sırasında "futbol 11 kişiyle oynanır sonunda Almanlar kazanır" yüzünden yanımda siyah poşet taşıyordum. Şimdi de bu çıktı. 3 ay daha duyarız, eyvah ki ne eyvah. Tabii Fener maçını izliyordum Galatasaray'ın maçını izleyemedim ama internette yazılanlara göre top toplayıcı çocuğa Hasan Şaş tokat mı atmış, kafa mı atmış, bir şey yapmış işte. Anladığım kadarıyla zaman geçirmeye çalışıyormuş. Tabii sanal ortamlarda çocuk piç, züppe, şerefsiz; annesi fahişe ilan edilmiş. Nedense aklıma hemen geçen sene Sami Yen'de oynanan kupa maçında Gökhan'ın oyundan atılmasına sebep olan çocuk geldi. O çocuk da maçın gizli kahramanı ilan edilmişti, aslanlar, kaplanlar havada uçuşuyordu. Acaba bu geçen seneki aslan, kaplan çocuk evde maçı izlerken bu top toplayıcının oyunu geciktirdiği pozisyonda şöyle ağzını doldura doldura "vay orrrroossspuuu çocuuğuuu" diye küfür etmiş midir?
0 comments:
Yorum Gönder