Fenerbahçe Ülker: Bir Fiyaskonun Muhasebesi
Erkek basketbolda her anı ızdırap dolu geçen sezonu nihayet dün akşam itibariyle noktaladık. Play-off serisi öncesi Fenerbasket forumlarında yazmıştım bu takımın play- off larda sadece Aliağa'ya karşı favori olabileceğini diğer yedi takıma karşı favori olmadığını, hatta yazdıktan sonra ulan acaba karamsarlığımı abartıyor muyum falan diye de düşündüm ama sağolsun basketbol takımı beni bu sene hiç mahçup etmedi karamsarlığım konusunda.
Sezonun nasıl bir başarısızlıkla bittiğini biraz rakamlarla anlatmak lazım. 2006-2007 sezonundaki Ülker birleşmesinden önceki sezonda yani 2005-2006'da Fenerbahçe ligi 18 galibiyet 12 mağlubiyetle 7. bitirmiş ve play-off ilk turunda 1-0 geride başladığı seride Efes'e ilk turda 3-0 la elenmiş. O yıldan bu yana en kötü normal sezon performansını gösterdik 21 galibiyet 9 mağlubiyet ve klasmanda beşincilikle. Yine o yıldan bu yana ilk kez bu sene bırakın finali yarı final bile göremedik.
Bitmedi,2006-2007 sezonundan bu yana ilk kez aynı sezonda bir takıma iki kez yenildik bu sene. Efes ve Banvit'e karşı normal sezondaki iki maçı da kaybettik. Tarihinin en kötü basketbollarından birini oynayan Efes'e karşı biri kupa da olmak üzere 3 kez yenildik bu sene. Ligi sadece 4 galibiyetle bitiren ve bizle oynamadan önce ligde tek galibiyeti olan Bandırma Kırmızı'ya yenildik, basketbolda küme düşen Trabzon'u uzatmada, küme düşmekten son anda kurtulan Mersin B.Ş.B'sini iki maçta da son saniye basketiyle yenebildik. İlk dörtteki takımlardan sadece Galatasaray'ı Sinan Erdem'de bir sayıyla berbat oynayarak ve mucize eseri yenebildik.
Euroleague'de Top 16 da ne yaptığımız zaten belli, gruba seribaşı başlayıp grubu sonuncu bitiren ilk takım olduk Top 16 tarihinde. Bütün bunlar sportif ve sonuça yönelik başarısızlıklar. Taraftarı asıl delirten şey kulübün bütün branşlarındaki oyuncuların ekstra çaba gösterdiği bir sezonu bu takımın büyük bir kısmının neredeyse hiç bir mücadele belirtisi, kazanma hırsı göstermeden tamamlaması. Milano'da Top 16 için ölüm kalım maçındaki rezil görüntüyü hatırlamak kafi. Kazanırsan gruptan çıkabileceğin bir maçta iddiasız bir rakibe karşı en ufak bir kazanma hırsı ve direnci göstermeden oynanan 40 dakika bu sene bu takımın oyun karakteri konusunda bize çok şey anlatmıştı zaten.
Sene başındaki Gist ve Jerrels transferleri Fenerbahçe'nin tüm sezonunu başlamadan bitirdi aslında. Oyun aklı yerlerde sürünen, karar anlarında sürekli bocalayan Ukiç'in yanına yine oyun aklı olmayan Jerrels, zaten Mirsad'ın sakatlığı ve Lavrinoviç'in gidişiyle tamamen boşalan ve uzun süre tek oyuncuyla idare edilen 4 numara pozisyonuna basketbol fundementali olmayan Gist'in alınması bu seneki felaket sonucun ipuçlarıydı.
Başta Nedim Karakaş şimdi çıkıp şanssızlıklardan, sakatlıklardan falan bahsedecektir, sakatlık öngörülemeyen bir şey değildir, oyunculara yönelik bin tane test yapılıyor, hangi oyuncunun fizyolojik olarak neyi kaldırıp kaldırmayacağı artık günümüzde gayet net olarak biliniyor. Fenerbahçeli oyuncuların yaşadığı sakatlıkların çok büyük bölümünün maç sırasında darbeye bağlı sakatlıklar değil antrenmanda meydana gelen sakatlıklar, ya da sürekli tekrarlanan kronik rahatsızlıklar olduğunu biliyoruz. Bu sakatlıkların antrenman ya da çalışma tekniğindeki bir sorundan kaynaklandığı sır değil artık. Ayrıca Mirsad'ın 35 yaşında olduğu çok ağır bir sakatlık sonrası nasıl döneceğinin belli olmadığı bir ortamda Mirsad sağlıklı döner diye 4 numara pozisyonunda koca sezonu Gist'le geçirmek de büyük bir planlama sorumsuzluğudur.
Takımla koç arasındaki bağın özellikle Top 16 macerası da bittikten sonra tamamen koptuğunu görmemek için kör olmak lazım. Buna rağmen hamle yapmak için sezonun bitmesini beklemek, koç değişikliğine gitmemek ya da radikal bir karar alıp bazı oyuncuları kadro dışı bırakmamak kulüp adına Perşembenin gelişini Çarşamba'dan belli etti.
Nisan ayında Spahija'yı gönderip Ertuğrul Erdoğan'la devam edilse bu takım en azından ilk turda rotasyona sokacak Türk oyuncusu bulamayan bir takıma elenmezdi, madem bunu yapmadınız, Spahija'yla sezon sonuna kadar gidip oyunculara koçu yem etmeyelim dediniz o halde oyunculardan birilerini kadro dışı bıraksaydınız sonuç şu ankinden yine daha iyi olurdu. Spahija bu sene koç performansı olarak dünyanın en kötü performanslarından birine imza attı bunda hiç kuşku yok, geçen sene final serisini kazanmasına rağmen orda da bu seneki yetersizliklerine dair ipuçları vermişti zaten, ama Spahija'nın kötü koç olması bazı oyunculara kafalarına göre takılma, maçları umursamama, laubali davranma hakkı vermemeli. Mesela Emir'in bu konuda artık iyiniyetli falan olduğunu düşünmüyorum. Bu seneki hali formsuzlukla, koçun yetersizliğiyle falan açıklanamaz, tamam koç felaket de arkadaş sana mücadele etme diyen de mi koç. Bu sene zaten özel antrenman yapmayı falan bıraktığını, çalışmadığını Mrsiç'in bizzat ağzından duymuştum da bu kadar da rezil bir şekilde oynanmaz ki.
Ukiç için de bir parantez açmak lazım. Şubat ayında Spahija'nın yardımcısı Ukiç'in sakatlığı dönüşü takımın düzeleceğini falan anlatmıştı bana uçakta ben de onun üzerine şunu yazmışım
...zaten umutsuzluğa kapıldığım kısım da bu nokta. Ukiç'in takımı hedefe götürebilecek mental yeterlilikte olmadığı konusunda benim artık en ufak bir kuşkum yok ama maalesef Spahija ve ekibinin bu konuda tam tersi düşündüğünü söyleyebilirim.
Nitekim Spahija sezonun son bölümünde Ukiç merkezli oynama düşüncesinden vazgeçip topu Emir'e teslim ederek aslında kendisi de bu düşüncesinin iflas ettiğini gösterdi. Ukiç lider kumaşı olan winner bir oyuncu değil, zor anlarda doğru kararlar verebilen bir oyuncu hiç değil, takımın bir parçası olarak katkı verebilecek ama takım liderliği rolü verildiğinde iflas edebilecek bir oyuncu, nitekim gördük Beşiktaş maçlarının maç sonlarında , takımı oyunun içine katmak için en ufak bir çaba sarf etmeden nasıl tek kişilik bir oyun oynadığını. Hücumda Emir'e topu vermek maçın 3 periyodu akıllı bir tercih gibi gözükse de mental olarak Emir'in de en az Ukiç kadar zaafı olan bir oyuncu olması maçın karar anlarında onun da çuvallamasına yol açtı. Banvit maçında mesela son 2 dakika 4 tane top kaybı yaptı Emir, Efes maçının sonunu yine saçma sapan oynadı, Akatlar'daki Beşiktaş maçının kaybının da bir numaralı sorumlusuydu yine son dakikalardaki felaket tercihleriyle.
Aslında tüm sezonun böyle rezil geçmesini özetleyen şey yukarıdaki iki paragrafda gizli. Zor anlarda topu emanet ettiğiniz, güçlü olmasını, mental olarak ayakta kalmasını beklediğiniz, yani lider vasıfları olması gereken oyuncular Fenerbahçe kadrosunda yok. Mirsad neredeyse tüm sezonu sakat geçirdi, liderlik özellikleri olan winner karaktere sahip tek oyuncu Ömer'in de artık bir yere kadar yettiğini görüyoruz. Hücumdaki temel sıkıntı yetenekten ziyade akıl oldu Fenerbahçe'de bu sene. Savunmada ise artık bir kulüp karakteri haline gelen dış oyuncuların topa baskı yaptığı Fenerbahçe geleneği bu sene itibariyle tarihe karıştı. Savunma yapmayı bilmeyen Gist, Bogdanoviç, Emir, Jerrels, Oğuz gibi oyuncularla Fenerbahçe sert savunma geleneğini kaybetti. Sezonun ilk yarısında eğrisi doğrusuna denk gelip Euroleague'de Top 16'ya kalabildiysek bunda en büyük pay o dönem takımda Ömer Onan'la beraber savunma yapmayı bilen ve geçtiğimiz yıllarda gördüğümüz sert, topa baskılı savunmayı yapabilen Sefolosha'nın olmasıydı. Onun gidişi ve Ömer'in sakatlığı sonrası Fenerbahçe savunması tamamen göçtü.
Peki ne yapmalı?
Öncelikle koçun kalması gibi bir ihtimal yok, bu kadar büyük bir fiyaskonun ardından koçla sözleşme uzatmak skandal olur. Hoş Fenerbahçe'de basketbolu yönetenlerin tüm sene boyunca yaptıklarına bakarsak alacakları hiç bir karar beni şaşırtmaz. 3 senedir bas bas bağırıyoruz yerli oyuncu transferi çok önemli diye, Semih'i ve Ömer'i kaybetmissin, Mirsad ve Ömer 36 ve 33 yaşına gelmiş hala doğru düzgün yerli oyuncu transferi yapmıyorsun. Geçen sene Furkan, Cevher ikilisinden en az birini mutlaka almalıydık. Hadi onları almadın bari elindeki Metecan'a Berkay'a Erbil'e süre ver. Berkay'ı tüm sene oynatsan Gist'ten daha kötü mü savunma yapardı Allah aşkına. Oktay Mahmuti geçen sene Göksenin'i play-off finalinde ilk beş başlattı, bu sene de istikrarlı olarak süre verdi, ve kısa vadede rol oyuncusu olarak adamdan yararlanmaya ve meyvelerini almaya başladı. Biz böyle rezil bir sezonda bile bu yetenekli çocuklara doğru düzgün süre vermedik.
Kimlerin transfer edileceğinden ziyade bu sene bu basketbol planlamasını yapanların da özeleştiri yapması lazım. Semih Özsoy, Aydın Örs Nedim Karakaş üçlüsünün zaten yetkilerinin ne olduğunu kimin yetkisinin nerde başlayıp nerde bittiğini şubede kimse bilmiyor. Dolayısıyla transfer planlamasından önce o yetkilerin belli olması lazım. Mesela koç tercihini kim yapacak Semih Özsoy mu son kararı verecek yoksa ondan bağımsız Aydın Örs birini mi seçecek belli değil. Bana kalırsa Obradoviç ve İvkoviç'i almak zor olsa da Pesiç'i getirebiliriz. Enkaz halindeki takımı onun kalibresinde bir koç toparlayabilir. Yerli koç gelecekse de Erman Kunter tercihim olur. Ertuğrul Erdoğan'ı da severim gelirse niye geldi demem ama bu kadar yıpratıcı, mental olarak bir çöküş yaşanılan senede mevcut oyuncuların staffda bulunan birisi olduğu için ona da güvenlerinin azalmış olabileceğini düşünüyorum.
Uyuz olduğum bir şey daha var, Twitter'da basketbol takımının fiyasko sezonu hakkında bir şeyler yazınca falan sonuç odaklı eleştirmeyelim, birlik ve beraberliğe çok ihtiyaç duyuyoruz şimdi eleştirmeyin diyenler var tek tek herkese cevap vermek mümkün olmadığı için burda söyleyeyim. Bir kere şu hep destek tam destek sloganını son derece otokratik, otoriter bir slogan olarak buluyorum, dolayısıyla biz o sloganı ne olursa olsun kimseyi eleştirmemek olarak değil maç sırasında durum kötüyken takıma tavır almamak olarak yorumluyoruz böyle saçma bir şekilde hiç bir durumda eleştirmeme olarak değil. Ayrıca şunu da belirtmek lazım mesele sonuçtan ziyade erkek basketbol takımının tüm sene boyunca gösterdiği duruş. Bütün branşlardaki oyuncular bu sene ekstra çaba sarfederken, ödemeleri zamanında yapılan,dünyanın en iyi salonlarından birinde oynayan bu beyefendilerden bir kaçı hariç diğerlerinden diğer şubelerdeki meslektaşlarının çabasının %10 unu bile görmemek sapına kadar eleştiri konusudur.
Yıllardır bu takımın peşinde olan birisi olarak ben tüm sene boyunca parkede görmediğim mücadelelerinden dolayı oyunculara son derece kırgınım ve kızgınım. 5 senenin 4 ünde şampiyon olmuşuz bu sene de olmayalım ne olmuş meselesi değil şikayet ettiğimiz şey, Fenerbahçe oyuncusu 40 sezonun 39 unda şampiyon olsa da 41. sezon sahaya yüzde yüzünü koymak mecburiyetindedir. Bu sene zaten koç da kötü, sene ortasında gider, play-off da da Allah kerim diye düşünen bir oyuncu grubu varsa kimse o oyunculara saygı falan duymaz. Uzun bir yazı oldu ama mesele budur.
10 Mayıs 2012 12:14
Yazdığınız her şeye katılıyorum. Zaten artık twitterada girmiş birisi olarak sizi oradan da zevkle takip edeceğim. Keşke şu yazdıklarınızı biraz olsun duysa ruhsuz yönetimimiz. Bu seneki hayal kırıklığının haddi hesabı yok gerçekten. Benim için en şaşırtıcı olanı ise Aydın Örs. Koca sezon bu takımda ne iş yaptı çok merak ediyorum. Kendisi bu takımın başındayken Efes Pilseni 4:0 yendiğimiz seriyi hatırlıyorum. Garibanlar nefes alamamıştı. Nerde o ruh??
10 Mayıs 2012 12:52
öncelikle ufak bir düzeltme, kulüp bazı oyuncuları kadro dışı bıraktı. Jerrells dan bahsediyorum tabii ki de. Elbette fatura sırf ona mı çıkmalıydı, ya da onun kadro dışı bırakılmasıyla takım düzeldi mi? - Hayır..
Fatih'in basket yazılarını merakla takip ediyorum, söylediklerini de önemsiyorum. Buna rağmen ligin başında takımın bocalaması döneminde yazdığı yazının altına "hele bir bekleyin bakalım, Mirsad, Tomas gelecek, Ömer iyileşecek" yazanlardan biriyim. Gerçekten bu kadar kapasitesi olan bir takımın zamanla düzeleceğini, yeni transferlerin takıma olan uyumunun artacağını düşünmüş, erken eleştiriyi acımasız bulmuştum. Yanılmışım.
Takımda ciddi bir iletişimsizlik, gönülsüzlük hakimdi ve inanın samimiyetle sezonu bu oyuncuların bilerek bitirdiğine bile inanıyorum. BJK maçlarının her ikisinde de rakip biraz bastırsa da teslim olsak der gibilerdi. Biliyorum bu tamamen spekülasyon ama bende bu his çok ciddi şekilde uyandı, özellikle bazı yabancı oyuncular için. Yoksa o seri bu halimizle dahi uzar, hatta galibiyetle bitebilirdi.
Fenerbahçenin gelecek yapılanması için en boktan ve içinden çıkılması zor hadisenin aslında şu anki kadronun iyi oyunculardan kurulu olması olduğunu düşünüyorum! yani bu adamları 3er 5er yollayabilirsiniz, yeni koç getirirsiniz, herşey tamam ama aslında gelenlerin gidenlerden daha iyi olma garantisi oyun kurucu pozisyonu haricinde garanti değil.
Bir başka deyişle Mahmudi'nin, ya da günahım kadar sevmesem dahi iyi hoca olduğunu düşündüğüm Ataman'ın elinde Gist, Bogdanovic, Ukic hatta Jerrells in nasıl oynayacağını düşününce acaba sorun adamlarda mıydı bizde miydi demeden edemiyorum.
Sözün özü seneye bu kadrodan, bu sene tatmin etmemelerine rağmen, bazı isimlerin kalmasını yadırgamam çünkü doğru koç ve takımla bu oyuncular bal gibi oynar. Fenerbahçe kötü bir takım değil, şu an istanbulda bulunan 4 takımdan sonra Avrupadaki 7-8 elit takımdan biri, yeterki iyi yönetilsin!
Basketbol yönetimindeki troykamızın gelecek sezon için çok dikkatli davranması şart zira 2013te çeyrek finalde elenen takımı alkışlayacak bir seyirci bulamayacaklar, bu da böyle biline...
10 Mayıs 2012 16:07
Yazi genel hatlariyla dogru noktalara deginmis ama gelecek koc konusunda erman kunterin ertugrul hocadan once dusunulmesi biraz garip geldi. erman kunteri ertugrul hocadan daha degerli kilan nedir?
10 Mayıs 2012 18:39
Güzel yazı ve çoğu noktasına katılıyorum.
Aydın Örs gibi bir adam nasıl bu hatayı yapar, neden hala ısrarla Spahija'nın arkasında durar anlamak mümkün değil. Oyuncular bile takmıyor artık bu adamı. Obradoviç geçiyor gönlümden ama zor sizin de belirttiğiniz gibi.
Yerli konusu çok önemli bir nokta. Biz hala elimizde Ömer var, Mirsad var diyelim de adamlardan geçti artık, bunu kabullenmek gerekiyor. Oldu olacak Damir Mrsiç de oynasın arada. Şaka gibi. Acilen yeniden yapılanmaya gidip özellikle yerli konusunda ciddi adımlar atılmalı.
Yabancı oyuncular konusunda zaten sezon başından beri beklentim düşüktü.
Saras > Jerrels
Lavrinovic > Gist
Kindsey > Bogdanovic
Geçen seneki Emir > Bu seneki Emir
Bu gibi nedenlerle sezonu bitirdik ve playofflara geldik. Ama o da ne. Beşiktaş'ın dar ötesi yerli rotasyonuna rağmen 2 maçta da yeniliyoruz onlara. Heleki ilk maçta rakip 28/49 SA yüzdesi ile oynarken yeniliyoruz son dakikada. Şaka gibi.
Neyse oyuncular zaten tatil modundaydı, iyi oldu onlara da. Umarım seneye çok daha iyi bir yapılanma ile başlarız lige..
10 Mayıs 2012 22:45
sezon öncesi gist ve jerrels transferlerinden hiç tatmin olmamıştım... Şubenin geldiği noktada bu oyuncuların bizi ileriye taşımayacağını düşünmüş, dörtlü finallerin istnabulda düzenlenecek olması nedeniyle daha güçlü oyuncular alınması gerektiğini düşünmüştüm... Özellikle gist transferini hiç anlamamıştım... lig için bu kadar kötü bir sezon geçirmelerini beklemiyordum...
Ayrıca bogdanoviçten de beklediğim verimi göremedim... Avrupa basketinde savunma sertliğinin başarı için vazgeçilmez olduğu konusunda sanırım hepimiz hem fikirizdir... Umarım 3 temmuz süreciyle kulüp önümüzdeki yıl veya yıllarda futbol dışı branşlarda küçülmeye gitmez... yapılan salonumuzu düşündüğümüzde, bu takımın mutlaka euroligde çeyrek finalden aşağıya hiç düşmemesi gerekir...