Fenerbahçe-Galatasaray Final Serisine Bir Bakış


Türkiye Kadınlar Baksetbol Ligi’nde üst üste üçüncü kez bir Fenerbahçe Galatasaray serisi sonunda şampiyon belli olacak. Son iki sene serileri 3-0 ve 3-1 lik skorlarla geçip şampiyon olmuştuk. Geçen sene kağıt üzerinde favori değilken Taurasi ve Penny’i hesapta olmayan bir şekilde kaybetmişken, saha avantajı rakipteyken herşeye rağmen şampiyon olmayı başarmıştı kızlar. Galatasaray’ın kadrosu geçen seneye oranla bireysel olarak baktığımızda biraz daha güçlendi, her ne kadar kimya olarak bir türlü sahada potansiyelini yansıtamasa da isim olarak geçen seneden daha iyi ve geniş bir rotasyona sahip oldukları söylenebilir.

Bizde ise geçen seneki dar rotasyon bu sene de devam ediyor, tüm sezonu neredeyse 7 kişiyle oynadık, üstelik standart katkısı olan ve final serilerinde bunca zamandır farkı yaratan üç Türk oyuncudan ikisi Esmeral ve Nevriye belki de kariyerlerinin en kötü performanslarını sergilediler son bir ay içerisinde. Final 8 de Penny’nin sakatlanması da takımın oyun aklının bir anda bir seviye aşağı inmesini beraberinde getirecektir.

Fenerbahçe’nin Galatasaray’a göre artılarını değerlendirelim biraz, bir kere seriye saha avantajına sahip olarak başlamak oyuncuların özgüveni açısından son derece önemli, Caferağa’da son yıllarda Galatasaray’ın futboldaki Kadıköy fobisi gibi bir fobisi oluştuğunu da göz önüne alırsak küçümsenmeyecek bir psikolojik avantaj olarak görülebilir. İkincisi uzun süredir bir arada oynama alışkanlığı ve Galatasaray’ın Türk rotasyonuna kıyasla bizimkilerin bu seviyelerde daha sakin ve soğukkanlı kalabilmesi de önemli bir avantaj. Üçüncü üstün olduğumuz nokta hücum olarak Galatasaray’ın tersine bireysellikle değil daha çok post bölgesini merkez olarak kullanıp pas kanallarıyla baskete gitme gibi bir stratejiyi mükemmel bir şekilde uygulamamız. Fenerbahçe F8 ‘e kadar Avrupa’nın en iyi hücum eden takımıydı son bir aylık dilimde sezonun ilk bölümündeki ritimden biraz kopuk gözükse de hücum olarak Galatasaray’dan daha düzenli ve akıcı olduğu söylenebilir.

Galatasaray’ın takım olarak bize üstün olan taraflarını da değerlendirelim. Bir kere bizden daha iyi bir savunma yaptıklarını söyleyebiliriz, oyunun belli dönemlerinde Fenerbahçe’nin vidaları sıktığı bölümler oluyorsa da maç ve sezon geneline baktığımızda Galatasaray savunmasının bize oranla daha istikrarlı olduğunu görebiliriz. İkinci olarak serinin en kilit faktörlerinden biri olan ve Fenerbahçe’nin en zayıf karnı diyebileceğimiz ribaunt konusunda Galatasaray’ın Fowles ve Tina’yı da birlikte kullanabileceğini düşünürsek ribaunt kaynaklı ikinci şans sayılarının da önemli bir tehdit olduğu gözüküyor. Nitekim Türkiye Kupasında Galatasaray adına kazanılan maçın da en önemli parametresi hücum ribauntu sonrası bulunan sayılar olmuştu.

Yapısal üstünlük-eksiklik boyutundan biraz parke içinde neler olabileceğine geçelim. Fenerbahçe sezon başında kaybettiği Cumhurbaşkanlığı maçında da son kaybedilen Türkiye Kupası’nda da Tamane’yi çok aradı, Son olarak F8 deki maçta da gördük ki Galatasaray’ın dominant uzunlarına karşı pota altında bir numaralı savunma opsiyonu Tamane olmalı. Penny’nin sakatlığı olmasa bizim koç acaba Tamane’yi final serisinde tercih edecek miydi bilinmez ama final serisini Fenerbahçe kazanacaksa Zane’nin bu seriyi iyi oynaması ve Fowles-Tina ikilisine karşı ayakta kalabilmesi kilit nokta olacak. Ceyhun Yıldızoğlu belli bölümlerde sahada bulunan yabancılardan Prince’den vazgeçip Tina ve Fowles’u birlikte kullanma yoluna gidebiliyor. Özellikle ikisinin birlikte oynadığı dönemlerde net savunma ribauntu alabilirsek rakipteki iki uzunun ağırlığından yararlanıp Angel- Birsel –Cappie organizasyonuyla çok kolay sayılar da bulabiliriz, eğer ribauntu alamazsak ve ikinci üçüncü şansları verirsek ya da ikili sıkıştırmalar sırasında birbirlerine pas verebileceği pozisyonları engellemezsek ibre Galatasaray tarafına dönebilir.


Yazının başında Galatasaray’ın kimyasının oturmadığından bahsettik aslında bu final serisinde bizim en büyük kozumuzun bu olduğunu düşünüyorum, savunmada sertlik düzeyini biraz yükselttiğimiz anda Galatasaray sistem dışına çok kolay çıkabilen bir takım, son maçta ikinci yarı başında savunmamız biraz iyileştiğinde içeriyi beslemeyi tamamen unuttular ve Taurasi tek başına oynamaya başladı, Caferağa’daki sezonun ilk yarısındaki maçta da aynısı olmuştu, Taurasi takımdan kopuk tek başına hücumda sorumluluk almıştı, eğer içeriye top indirmezlerse gerek Prince gerek Taurasi hücumu tamamen kendi başlarına oynamaya elverişli oyuncular ve tek kişilik bir performansla da bizi yenmeleri çok zor. Onun için o bağlantıyı yani içerden dışarıya ve dışarıdan içeriye verilecek pas bağlantılarını iyi savunmak çok önemli.


Bizim açımızdan da şöyle bir tehlike var, diyelim bunu yaptık ve Taurasi oyunu tek başına oynamaya başladı ve attıklarını da sokuyor, bu durumda biz de de gerek Cappie gerek Angel oyunu kişiselleştirmeye ya da rövanş duygusuyla oyunu bireyselleştirmeye yatkın ve yüksek egolu oyuncular, böyle olası bir durumda Taurasi’yle bir meydan savaşına girmeyip düzen içindeki rollerine sadık kalmaları çok önemli,bizim hücumumuz bireyselliğe dayalı olmadığı için eğer topu Angel’in eline verip beklersek hücumda hiçbir şey üretemeyiz. Dolayısıyla Taurasi’nin dönemsel kişisel performansının arttığı bölümlerde Angel ve Cappie’nin kesinlikle bireysel zorlamalarla ona yanıt verme telaşına kapılmamaları lazım.
Taurasi ve Prince savunmalarına gelirsek bu iki oyuncuyu normalde Penny ve Birsel’le savunuyorduk. Prince’in ilk adımı Birsel’e göre çok daha hızlı olduğu için çok kolay geçip boş turnikeyi bulabiliyor, son maçta belli dönemlerde Angel’la tutmayı denedik Prince’i. Kadroda şu an Penny olmadığı için Angel’in Prince yerine Taurasi’yi savunması daha mantıklı olur. Cappie de Prince’i savunur. Birsel de bu bölümde iki numara olarak kim oynuyorsa Işıl ya da Melisa Can hücum tehditleri diğer iki oyuncua göre daha az olduğu için onu savunur.

Uzunlarımız zaten zebellah gibi iki uzunla uğraşacakları için savunmada kısaları kolay geçirip onlarla baş başa bırakmamız çok önemli. Yoksa şeffaf bir dış savunma yapıp her penetrede potaya kadar gitmelerine izin verirsek uzunlar direkt faul problemine girer. Tersi de geçerli özellikle Angel’in hücumdaki deliciliğinden ve atletizminden yararlanıp rakip uzunları faul problemine sokabileceğini de es geçmeyelim. Oyunun bazı bölümlerinde Şaziye ile falan eşleşirse her pozisyon potaya gitmesi şart.

Angel’in ayrıca faul problemine de çok dikkat etmesi lazım bazen saha içinde duygularına çabuk yenilebiliyor, geçen seneki final serisindeki performansını bu seneye yansıtırsa herşey bizim için daha kolay olur. Cappie’nin Mersin serisinde gösterdiği performans da son derece umut verici. Rusya yılları bildiğimiz deliciliğinden biraz bir şeyler götürmüş olsa da özellikle şut performansına çok ihtiyacımız var.

Galatasaray’ın bize karşı oyunun karar dönemlerinde tıpkı son iki maçta olduğu gibi alan savunması yapacağı zaten malum. Türkiye Kupası’nda alan savunmasına felaket hücum etmiştik F8 de ikinci yarı başında Birsel dış sutları çatır çatır sokunca alan savunması iflas etmişti. Bireysel şut performansı yine belirleyici olacaktır bu dönemlerde ,Esmeral sakatlık sonrası hiç kendine gelemedi, Cappie ve Birsel’in bulacağı dış şutlar rakibin bu en büyük savunma kozunu elinden alacaktır.
Nevriye konusunda da bir şeyler söylemek lazım son bir 1-2 aydır bildiğimiz Nevriye performansından çok uzak oynuyor kaptan. 0 sayıyla 2 sayıyla maç tamamlayıp peynir ekmek gibi soktuğu orta mesafe şutlarını potaya değdiremediği maçlar oldu bu dönemde, gerek bel sakatlığı gerekse sözleşme uzatmamasının bu performansa neden olduğu şeklinde söylentiler de var bilmiyorum ne kadar doğrudur ama Nevriye’nin final serisinde eski haline yaklaşması lazım, orta mesafede onun ve Matoviç’in şut ve pas tehdidi bizim temel hücum stratejimizin dayanak noktası.

Günlük değişkenler, bir hakem kararı, Şaziye’nin bulacağı ekstra iki üçlük, Kübra’nın iki pozisyon iyi savunması falan gibi küçük detaylar kazananı kaybedeni belirleyecek. İki takım arasında bu sezon oynanan 5 maçın 3 ünü biz 2 sini onlar kazandı. Üst üste 7. Kez şampiyonluk ve saltanatın devamı için Perşembe günü 20:00 de bir kez daha Caferağa’da yolculuğa başlıyoruz. Sakatsız keyifli ve kazananın sarı-lacivert olduğu bir seri dileğiyle



8 comments:

  1. Celal Yıldırım dedi ki...

    Keşke DT nin çubuklu giydiği bir fotoyu kullanmasaydınız :)

    Fakat analiz için teşekkürler.

  2. fenrebahçhe dedi ki...

    gs bu senede şampiyon olamazsa, kobi nin şeyini kestirip getirecekmiş. son haber; işin oluru için federasyonla görüşmelere başlamışlar. kobi yi ikna için obama devreye girmiş.bizde o biçim teknolojik tıp var daha iyisini dikeriz dediği söyleniyor.

  3. Adsız dedi ki...

    FB takım olarak GS bireysellikte üstün , bu yüzden serinin belrleyicisi FB li oyuncuların sisteme ne kadar bağlı kalacağı olacak . FB li oyuncuların çok disiplinli ve otokontrollü olması lazım , yoksa favori GS diyebiliriz .

  4. tofi dedi ki...

    kilit oyuncu tamane olabilir, kenardan gelip katkı sağladı son maç, ve herşeye rağmen en iyi türk oyuncuya sahibiz bence, birsel gününde olursa ibre bize döner. tek problem taurasi de diil, fowles daha tehlikeli olabiliyor zaman zaman, 6s adına en önemlisi onu durdurmak olacak, ama kiminle?

  5. Adsız dedi ki...

    ribaunt diyorum başkada bir şey demiyorum!

  6. cengo dedi ki...

    Penny Taylor olmadan hiçbir şansımız yok bence. Galatasaray şu durumda bizi yenemezse ayıp. Ayrıca başka fotoğraf yokmuydu. Çubuklu kirlenmiş!

  7. obudak dedi ki...

    Tamane, Nevriye, Kübra, Esmeral ve Nevin hatta Olcay'ın performansı çok önemli.Umarım çok önemsediğim bu branşımızda terbiye devam eder.

  8. Adsız dedi ki...

    şu süperfinal denen zımbırtıyı da bir incelesek, futbol sohbetleri etsek biraz da, ne dersin papazınçayırı? Dün Kayseride semih volkan ve tüm takım ok gibi fırlayıp sahaya koşunca aklıma sevilla maçının sonu geldi, aynı meşhur resim vardı gazetelerde, semih havalarda uçuyordu, volkan gülüyordu..ne dersiniz, ts maçını alsak, sonrada telekomda bir galibiyet, tadından yenmez..

Yorum Gönder