CAS'tan Öte, CAS'tan Ziyade



"Olmuş işin kötüsü olmaz. Olmasaydı iyi ya, olmuş işte bir kere" cümleleri, bu coğrafyanın en çok kullanılan kalıpları listesinde tarih boyunca ikiliden düşmez.

Camianın kilitlendiği CAS davasından vazgeçmenin de son tahlilde böyle ele alınacağı kesin.

İnsanların bu konuda süregelen iki sivri kutuplu fikirlerini, birbirlerini kırıp dökmeden tartışmasının mümkünü yok gibi gözüküyor. "Davadan vazgeçerek namusumuzu sattınız" ve "Fenerbahçe çıkarları için çok iyi oldu" diyen herkesin Fenerbahçeliliği kendince güzel, herkesin Fenerbahçeliliği kendi meşrebince haklı...

Şahsi fikrimi dile getirdiğim “CAS Davasında Ayıya Dayı Demek” yazısında söylediğim gibi:
“Yönetmek zor zanaat. Fenerbahçe'yi yönetmek hele, hepten zor.”

Yalnız bu zorluğun içerisinde öyle bir aşama var ki “yönetici” sıfatını haiz insanların “mecazen” iki elleri kanda, bir ayakları çukurda, tek gözleri toprağa bakar olsa, ilk yapacakları iş olması gerek:
“Fenerbahçe taraftarını ilk elden ve anında bilgilendiren olmak”

Daha önceleri, son anda kaçan şampiyonluklar sonrası yaşanan derin travmalarda yüksek staj yapmış bir yönetimden bahsediyoruz. Bu stajı başarmalarının ya da o günlerde saklanmış olmalarının bir önemi yok. Hiç değilse 3 Temmuz sürecinden sonra kitlelerin önünde olmaları gerek. Öyle ya da böyle...

Devletler ve holdingler duygularla yönetilemez. Ölümler ve yoksulluklar, bu ikisi için yeri geldiğinde birer rakamdan ibaret olur. Kulüpler de artık bir şekilde devlet ve holding mekanizması gibi yönetilir. Son kertede hepsine eyvallah ama “endüstriyel” diye diye hassas duyguların darmadağın edilmesi de meşrulaşmasın lütfen.

Mesela, Fenerbahçe’nin CAS Davası’ndan çekileceği bir anda belli olmadı herhalde, değil mi? Bu harekete dair iletişim sürecinin nasıl gelişeceği konuşuldu mu? İnsanların kıt kanaat bilgileriyle fikir sahibi olmasını ve daha kötüsü sosyal medyada birbirini yemesini önlemek için neler yapılacağı düşünüldü mü?

Yanıt büyük olasılıkla “hayır” olacaktır. Ama beterin beteri var.

Bugün bir yerde okudum bunu:
“Ben 11 yaşındaki kuzenime söz vermiştim, Şampiyonlar Ligi’nde maça çıkarsak onu stada götüreceğime. ŞL'den men edilince çocuk bir hafta ağladı, bunun hesabını kim verecek peki?”

Her ne olursa olsun, taraftarın karşısına çıkın ve konuşun ki insanlar sizin için “İmzalı Formayı Sevdiklerinize Cepten Gönderin!” haberinin bu çocukların hissettiklerinden daha önemli olabildiğini düşünemesin.


15 comments:

  1. orkun dedi ki...

    Sıkıntımız ŞL maçına gidemediği için ağlayan çocuk olsun diyorum. 10 ay mahkemeyi bekleyip babasına kavuşamadığı için ağlayanlar var, unutmayalım.

    Bu işin planlaması belki gerçekten daha iyi yapılabilirdi ancak en önemli karar vericilerden birisi şu anda Metris'te ve sürekli erişim olanağı yok, bunların da etkisi var muhtemelen.

  2. 2Os dedi ki...

    ozellikle Ali Koc'un bu bilgilendirememe acizliginin icinde olmasina cok icerledim... su saat itibariyle hala haber yok!

  3. nkk1979 dedi ki...

    Yarın sabahtan itibaren geçen her dakika zarar büyüyecek... Yazılanlara katılıyorum, bu karar bir anda alınmadığına göre bilgilendirmenin nasıl yapılacağı da tartışılmalıydı. Eğer bir anlaşma varsa (ki böyle bir anlaşmanın da hukuken CAS davasından feragat edildiği bilgisi ile birlikte açıklanması gerekirdi) bu takdirde bu konuda da en azından ana hatlarıyla bilgi verilmeli. Eğer anlaşmanın içeriği bilgi verilemeyecek türdense, batsın bu dünya! Bu kadar insan bunca zaman neden uğraştı! Kulüpten yapılan açıklamaya göre Aziz Yıldırım'ın bu konuda ne direktifi ne de dahli varmış... Bu ne demek, böyle abuk subuk açıklamalarla ne yapmaya çalışıyorlar. CAS'taki davayı Başkana rağmen mi çektiler geri. Duruşmasına daha bir ay vardı, çok kritik bir zamanlama oldu deseler o da değil...

  4. cengo dedi ki...

    iletişim konusunda adımlar atılacaktı göya.. koca bir 0

  5. yugoslayva iyidir dedi ki...

    Benim sorum şu, Fenerbahçe SK yönetiminin MAA'dan ne farkı kaldı?
    Yanıtım da var, kalmadı. Hepsi sınıfsal reflekslerine uygun davrandılar. Bir şekilde anlaştılar, her şeyi eskiden olduğu gibi yürütmek üzerine, öyle de olacak.
    Bir süredir olanları düşünelim. Fenerbahçe taraftarı, yönetimi ve emekçileri (sporcuları dahil olmak üzere) aynı hatta yürüdüler. Bu hat verili, dayatılanın dışında neredeyse devrimci bir hattı. Açılan şike davasına karşı ortak argümanlarla hareket ettiler. Şike davasının aslında Fenerbahçe'ye karşı, onu ele geçirmek üzerine bir dava olduğunu açığa çıkardılar. Buna karşı savaştılar.
    Gelinen noktada, yönetim bu mücadelenin kazanımlarını kullanarak Fenerbahçe'yi bu neredeyse devrimci hattan çıkarmış ve yine süregiden düzenin içinde bir yerlere yerleştirmiştir.
    Şike davası da düşecek, yöneticiler kendi sınıflarına ait alana geri dönecekler, taraftar da kendi alanına. Taraftar ne Aziz Yıldırım'la yürüyebilir artık ne de Ali Koç'la, ütopya bitti, gerçeklerle karşı karşıyayız.

  6. Adsız dedi ki...

    bilgilendirmesinler istemiyorlarsa.

    Bu kadar net söylüyorum, istiyorlarsa bilgilendirmesinler.

    Gelinen bu noktada, işin içinde bu kadar politika, bu kadar siyaset, bu kadar pislik bulaşmışken "illa da bilgilendirin" diye kendi kendimize kamuoyu baskısı oluşturmanın mantığını soruyorum hepinize!

    Bir yığın saçmalık iddianame adı altında üzerimize boca edilmişken dahi "Başkan bunu yapmaz" diye ona gübenebilen zihinler neden şimdi "Ali Koç, Yönetim bunu yaptıysa bir bildiği vardır" diyemiyor?

    Adamlar belli ki bir anlaşma yaptılar, belki de davayı kaybedecektik, belki de davayı masada bırakıp bambaşka avantajlar elde ettik vs vs vs

    bilemiyorum. inanın bilmesem de olur. Açıklama isteriz diye 8 aydır inanılmaz bir baskı altında binbir türlü dengeyi göz önünde bulundurarak süreci buraya taşımış yönetim varsın 1 ay daha açıklama yapsın, insafsız olmayın.

    Önümüz süper final. kupa finali. ne sahada ne de saha dışında son söz söylenmedi. Benim gündemim CAS değil. CAS ayrı şike ayrı zaten. Bırakalım çeksinler, bu dava zaten MAA, Lütfü, Helvacı derken bize 45 milyondan daha öneli gerçekleri göstermeye vesile olup vazifesini görmedi mi zaten?

    Önümüzdeki maçlara bakalım derim. Zaman baskı zamanı değil, destek zamanı.

  7. Johnny Thunder dedi ki...

    Elbette her takım üzerine isnat edilen idealist ve romantik tavırlar iş gerçeklikle çarpışmaya başladığında bir kenara bırakılacaktır ve bu çok doğaldır. Neticede endüstriyel futbolda taraftarlar ve onların istekleri halka arzını gerçekleştirmiş, pek çok alanda sponsorlar ile birlikte çalışan camialar için çoğu zaman arka plandadır. Bu da normal karşılanmalıdır.

    Ama CAS davasında ile ilgili problem, bu dava için talebin ve beklentilerin hep yönetim tarafından gelmiş olmasıdır. Hukuk bilgisi en alt düzeyde olan bir kişi için bile Fenerbahçe'nin bir takım ayak oyunları ile Şampiyonlar Liginden alıkonulduğu bir gerçektir. Bu durumda Fenerbahçe'nin CAS'ta açtığı davayı kazanması bir sürpriz olmayacaktı - ki daha dava açılmadan bile beklenti bu yöndeydi.

    Bu tür ceza hukuku davalarında haklı taraf çoğu zaman bazı ayrıcalıklarından feragat edip anlaşmaya varabilir, bu da çok doğaldır. Ama bunların tamamen taraftarı bilgilendirmeden yapılması, CAS davasının geri çekildiği haberi ile açıklanan etik raporu ve neredeyse eş zamanlı olarak Mehmet Baransu'nun tekrar piyasaya çıkmış olmasını ben, Fenerbahçe taraftarlığım bir yana, futbol sever olarak kabullenemiyorum.

    Fenerbahçe taraftarının bu süreçte takındığı tavır başından beri sabittir ve en iyi şu sözlerle ifade edilmiştir: "Sen sokakta oyna Fenerim, biz kaldırımları tribün yaparız". Bu taraftarlık olgusunun endüstriyel futbolun getirdiği bütün çok ilişkilerden sıyrılarak getirdiği en yalın tavırdır. Buna karşılık taraftar olarak tek beklentimiz kulübün de somut bir çizgisi olmasıydı. Ancak önce yaz aylarında gelen çelişkili açıklamalar, Nihat Özdemir'in istifası ve geri dönüşü ve şimdi de CAS davasındaki soru işaretleri derken yine bir takım tutarsızlıklar ile karşı karşıya bulunuyoruz ve ben bunu, sen sokaklarda oyna biz kaldırımları tribün yaparız diyen bir taraftar olarak, Fenerbahçe'nin endüstriyel yapısı gereği ile bağdaştıramıyorum.

    Kulübün yönetiminde bulunan her bir bireyin bu camianın çıkarları doğrultusunda çalıştığına inanıyorum ve belli ki kulübün çıkarının ne olacağı konusunda bir takım fikir ayrılıkları var. Ben sonuç ne olursa olsun bunun sonuna kadar gidilmesi taraftarıyım zira bu ne mali bir sorundur, ne de siyasi bir sorundur. Bunda sonra yapılacak bütün hamleler Fenerbahçe'nin tarihteki konumunu belirleyecektir.

    Futbolun bu kadar kozmopolit ve karmaşık bir hal aldığı dönemde çok idealist olmamak gerektiğini düşünüyorum. Ancak içinde bulunduğumuz durumda bazı idealleri savunmaya başladı isek, bunları da artık bir kenara bırakmamalıyız.

  8. msmxcom dedi ki...

    CAS'taki dava benim için pes etmemenin, haksızın güçlülüğünü bastırmanın simgesiydi. TFF ve UEFA'nın birbirlerine nasıl bok attığını göstermişti bize bu dava. TFF'nin neyin altına girdiğini, insanların neler dediğini, kimin bu süreçte neler yaptığını gösteriyordu. Açıkçası haberi duyduğumda beynimden vurulmuşa döndüm.

    Ben anlaşma manlaşma anlamam arkadaş. Cihan Kamer değil miydi "avukatlar bu davayı İsviçre yerel mahkemesinde açın, kesin kazanırsınız dedi" diyen? Hani elimiz güçlüydü? Hani "Fenerbahçe'nin ŞL'ne neden alınmadığını mahkeme sonuçlanınca göreceksiniz" diyerek hakimlik yapan, savunmanın s sini bile duymadan suçlu ilan eden Platini'ye tükürdüğü herşeyi yalatacaktık? Nereye gitti bunlar? Anlaşma yapıldığı söyleniyor diyorlar. Elbette yapılmıştır. Ama beni ilgilendirmiyor anlaşma falan. 3 Temmuz'dan bu yana tüm arkadaşlarım yanıma "naber lan şikeci" diye gelirken onlara vereceğim cevaptı benim o dava. Nasıl alırsınız bunu benim elimden?

    Bir de açıklama kısmı var. Elbette açıklayacaklar. On sezon tüm maçları kendi ceplerinden ödeyerek tüm taraftarları stada bedava alsalar, Fenerium'u bedava yapsalar bile ödeyemezler bu taraftarın hakkını. O açıklamanın beni tatmin etmesi lazım arkadaş. Bana "namus davamız" dedikleri davadan neden çekildiklerini anlatmaları lazım. Meloyu affeden zihniyet gibi çıkar amaçlı olmasa iyi olur. Zira yönetim zaafiyeti olarak bu çok büyük olur. Hepimiz bekliyoruz.

  9. fishersad dedi ki...

    açıktır ki CAS davasından vaz geçmeyle ilgili iki zıt görüş savunulacak, yine iki kutba ayrılacağız;
    * fenerbahçe suçlu, aklanma karşılığında CAS tan vazgeçti
    * fenerbahçe suçsuzdu, bir suç uydurulamadı, aylardır başkanı bırakacaklar ama davadan dolayı bırakamıyorlardı, CAS tan vazgeçittirildi

    açıklama gelecekti?

  10. Signature dedi ki...

    Bir çuval incir berbat edildi.Mantıklı bir açıklama yapılabileceğini düşünmüyorum.Daha da kötüsü bu dakikadan sonra 3 Temmuz'dan beri süregelen müthiş kenetlenmenin sonuna gelmiş olabiliriz.Çözülebilir camia.Daha daha kötüsü,eğer sıradaki duruşmada Aziz Yıldırım çıkar ve başkanlığa aday olmayacağını söylerse;üstüne bir de hükümete yakın birisi medya tarafından şişirilmeye başlanırsa,sanırım Fenerbahçeliliğimi askıya almam gerekebilir.Eğer davayı sattılarsa,futbol takımı ve teknik heyete,taraftara ayıp ettiler.Alex'e,Aykut Kocaman'a,Volkan'a,Gökhan'a...Yarın çıkıp mantık sınırları içinde,bizi tatmin edecek bir açıklama beklemiyorum.Eğer beklediğim gibi saçma sapan bir açıklama olursa da başta Nihat Özdemir olmak üzere pılını pırtını toplayıp gitsin tüm yönetim.

  11. Ertuğ Kaya dedi ki...

    http://www.ntvspor.net/yazar/baris-gerceker/790/sopa adresindeki yazının son bölümü: (Yazı davanın çekilmesinden 2 gün önce yazılmıştır)

    CAS, Fenerbahçe’nin şikayetini inceler, delilleri ve karşı savunmaları dinler ve sonrasında Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden haksız yere ihraç edildiği kararına varırsa ne olacak? Bu sorunun cevabı korkutucu geliyor bazılarına. Dünya sporunun tahkim mahkemesinin “Bu delillerle bu takımın Şampiyonlar Ligi’ne gitmekten mahrum bırakılması hukuken yanlıştır” derse ne olur? Fenerbahçe maddi tazminat alır. Bir ihtimal, kaybettirildiği UEFA takım sıralaması puanı iade edilir. Aksi olursa ne olur? O zaman Fenerbahçe bundan zararlı çıkar, çünkü yine aynı Dünya sporunun tahkim mahkemesi “Evet, gönderilmemesi doğru gözüküyor bu delillere göre” dediği zaman, spor hukuku gözünde Fenerbahçe’nin suçluluğuna dair bir emsal karar halini alabilir. Fenerbahçe bu riski alarak işi CAS’a taşıdıysa, her iki kararı da ihtimal dahiline almıştır.

    Fenerbahçe’nin CAS’a açtığı davanın mutlaka geri çekilmesini isteyenler neden bu ihtimali göz önüne almıyor, belki de asıl soru bu olmalı. Yani, o davadan CAS’ın “Evet, Fenerbahçe şaibeli bir takım, o yüzden TFF ve UEFA doğru yapmış” kararı çıkmayacağını nereden biliyorlar? Sadece davalı olmak neden husumet göstergesi? “Fenerbahçe davasını çeksin” diye baskı yapanlar emin mi CAS’ın Fenerbahçe lehine karar vereceğinden?

    Fenerbahçe yönetiminin kimi söylemleri de CAS davasını her an geri çekilebilecek bir kozmuş gibi gösteriyor ve dava bu nedenle sürekli iki tarafın da anlaşmasıyla erteleniyor ve bu da Fenerbahçe taraftarını rahatsız ediyor, bunu da belirtmek lazım.

    “Suçluysak cezamızı sonuna kadar çekelim, ama madem iş bu noktaya geldi, masumiyetimize inanıp CAS’a gittik, o zaman dava sonuçlansın, ne karar çıkarsa kabul” diyor taraftar. Alınan riskin farkında ancak içerideki hukuk mekanizmasına inancını kaybettiği için İsviçre’deki mahkemenin vereceği kararı yeğ tutuyor. Bu yolda da “Kulübün menfaatleri sağlanırsa dava geri çekilebilir” şeklinde gelen yönetim mesajlarını da taraftar endişeyle izliyor. Hele ki, basına nereden nasıl sızdığı belli olmayan pazarlık unsurlarının Sevr Antlaşmasından hallice olduğunu gördükçe ve bahsekonu mesajı veren asbaşkana çeşitli nedenlerden dolayı inancını kaybetmiş olduğundan bu endişesi artıyor. Ancak bu endişenin arkasındaki neden suçlu çıkma ihtimali değil, haklı olunduğuna inanılan bir davanın pazarlık unsuru olarak kullanılması.

    CAS ve UEFA’yı Türk futbolunun üzerinde bir sopa olarak tutmaktaki ısrar sahipleri tarafından açıklanmalı. CAS’ın Fenerbahçe’nin lehinde veya aleyhinde bir karara varması olasıyken, neden sürekli Fenerbahçe’nin davayı kazanması halinde UEFA’nın bizden ulusal olarak intikam almaya çalışacağı gibi bir paranoya var açıklanmalı. CAS davasından korkanların neden bu kadar korktuğunu ben bilmek istiyorum ve eminim yalnız değilim.

  12. gerilerden gelen kemalettin dedi ki...

    58. maddenin değiştirilerek, bizim için "teşebbüs etmişsiniz ama sahaya yansımamış" denerek puan silme cezası verilmesine ne diyorsunuz?
    benim karşı olduğum bir şeydi bu.
    o copy-paste konuşmalardan bir "şike veya şikeye teşebbüs" çıkarıyorsanız bunu açıklayın ve kümü düşürün, yok bunlardan bir şey çıkmıyor diyorsanız, tamamen aklayın tavrındaydım ben. neye dayanarak şikeye teşebbüs olduğuna kanaat getirmişler açıklanmasını istiyorum.

  13. 2Os dedi ki...

    gunde 10-20 arasi yorum gelen bir bloga son 4 gun icinde, bu derece ciddi bir konu varken, sadece 3 yorum yazilmasinin altinda ne yatiyor? yonetimi susturanlar burayi da mi susturyor?

  14. Johnny Thunder dedi ki...

    CAS davasının çekilmesi yolundaki açıklamalar bana fazlası ile popülist geldi ve hiç tatmin olmadım. Elbette ülke çıkarları bahis olduğunda pek çok yerden kulübümüze davayı çekmesi yolunda telkinler gelmiştir; fazla idealist davranıp bu süreci yönetmenin kolay olduğunu düşünmeyelim. Ama hani "Fenerbahçe mutlu olursa Türkiye de mutlu olurdu?" Eğer UEFA davayı çekmediğiniz taktirde 2020'yi ülkenize vermeyiz gibi bir gözdağı verdiyse, bu reel politik hamlesi onların ayıbıdır. Ama sen buna boyun eğmek zorunda hissediyorsan sen de ayıbın bir parçası olmuş olursun. Haklı olduğumuza inanıyorsak, ki davanın lehimizde sonuçlanması daha olası gibi duruyordu, sonuna kadar gidilmeliydi - sonucu turnuvayı alamamak ya da devletin çıkarlarına karşı durmak olsa bile. Çünkü 3 Temmuz'dan beri devlet neredeydi? "Kişiler ve kurumlar ayrı olsun" diye açıklama yapanlar, "Aziz Yıldırım'ı satın ve fazla ceza almaktan kurtulun" demek niyetinde değiller miydi? Ne gibi bir destek gördük devletin kendisinden bu süreçte de şimdi onların çıkarlarını savunur olduk?

  15. 2Os dedi ki...

    kesinlikle ben de tatmin olmadim. Johnny Thunder'in vurgulari cok isabetli. ek olarak; insanlarin, ulke menfaati icin bu fedakarligi yaptigimiza inanabilmesi bu durumun ilgili diger kurumlar tarafindan ifade edilmesi ile mumkun olurdu. onur mucadelemiz devam ederken olumsuz kararlari kendimize engel etmememiz gerekse de bu konunun bu sekilde kestirilip atilmasini ben sahsen kabul edemiyorum.

Yorum Gönder