Yardımsever Rekabet, Hayırsever Aracılık ve Takas



Fenerbahçe son senelerde diğer kulüplere göre transferde biraz daha dengeli davranmaya başladı gibi fakat yine bir ton gariplik her transfer döneminde karşımızda. Bu gariplikleri transfer sezonunda Fenerbahçe'yle alakalı haberlerde adı öyle ya da böyle geçen oyuncularla anlatmak gerek. Gökhan İnler, Selçuk İnan, Abdülkadir, Gökhan Ünal. Hepsi hikayenin ayrı bir parçasını tamamlıyor.

Önce bonservisine 20 milyon euro gibi rakamlar telaffuz edilen Gökhan İnler'e bakalım. Resmi sitenin "ilgilenmiyoruz" açıklaması yapmasının ardından oyuncunun kendi sitesinden "Fenerbahçe manajerimle görüşüyor" açıklaması yapması değil gariplik, artık bu saçmalıklara alıştık. Hâlâ "Daum beğenmedi alınmadı" denilen Gökhan vaktinde yine kendi sitesinde açık açık yazmıştı

Beni Daum degil, Fenerbahcenin yönetimi istemedi. Onlar daha iyi bilir niye beni istemediler.
Şimdi 20 milyon euro bonservis vermeye hazırlandığınız oyuncuyu 250.000 euro verip neden almadınız? Üstelik takımın hocası da onaylamışken? Var mı bir açıklaması?

İş bilmezlik diyip geçebiliriz, izlenir beğenilmez, belki oyuncu sonradan açılmıştır deriz bir bahane buluruz. Gerçi senelerdir, bıkmadan usanmadan yazdığımız futbol şubesinin profesyonelleştirilmemesinin sonucu bu ama haydi geçiştirelim bunu masum bir hata olarak. Hikaye böyle bir hatayla bitse yine güzel. Senelerdir edindiğimiz garip huylar var.

Birincisi "ezeli" rakiplerle transfer döneminde didişmemek. Fiyatların sunî yükselmesini engellemek için akıllıca bir hamle denilebilir ama rakip aynı şeyi yapmayınca ortada sadece tek taraflı bir iyi niyet ve yenilen tonla kazık kalıyor. En güzel hikaye Selçuk İnan'ın Trabzonspor'a 2 milyon euro bonservisle transferi. Vaktinde şöyle bir haber var konuyla ilgili

Şener'in Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ı arayarak Selçuk'u Teknik Direktörleri Ersun Yanal'ın çok istediğini belirttiği ve bu transferden çekilmeleri için sarı lacivertli kulübe ricada bulunduğu ileri sürüldü.
Yani biz Manisa'dan iki oyuncuya talip oluyoruz, Trabzonspor gelip ikisini de almaya çalışıyor, fiyatları artıyor diye aramızda pay ediyoruz. Neden Selçuk değil Burak'ın alındığı yine bir soru ama onu da geçelim şimdilik. Bu rakiplerle bir antlaşma, sözleşme, işbirliği yapılmaması gerektiği bu sezonun sonunda daha net anlaşılmıştır sanırım? Anlaşılmış mıdır? Emin olamıyoruz ama rakipler transferde zorluk çıkarmaya başlayınca "tamam vazgeçtik" yerine en azından fiyatı arttırılıp pahalıya gitmesi sağlanabilir. Bu "rica" işleriyle sadece rakiplere yardım ediyoruz.

Daha bitmedi. Bir de aracılık huyumuz çıktı son zamanlarda. Kısacası şunu yapıyoruz; bir Anadolu takımına 2-3 milyon ne lazımsa para verip lüzümsuz bir oyuncuyu alıyor, bir sene sonra başka bir kulübe oyuncuyu bedava veriyoruz. Genelde takas yoluyla yaptığımız bu bedava vermecilik en son Gökhan Ünal transferiyle yaşandı. Elimizde Güiza çilesi varken neden alındığını anlamadığımız yerli Güiza'ya tam 3.5 milyon euro vermişiz. Bedavaya gönderiyoruz. Geçen sezonlarda Yasin Çakmak, İlhan Parlak gibi oyuncuları da aynı şekilde başka kulübe transfer ettik. Haydi oynar diye aldık oynamadılar diyelim bunları da geçelim. Yalnız aklımın almadığı bir transfer dedikodusu var. Sezer Öztürk için Abdülkadir'i Eskişehirspor'a vereceklermiş.

Abdülkadir sadece 1 lig maçına çıkmış bir oyuncuyken 18 yaşında 1 milyon euro bonservis ücreti verilerek transfer ediliyor. Belli ki bu oyuncuyu ilk 11'e koyup ligin tozunu attırması için değil potansiyeli olduğu için almışsınız. Yoksa ligde 90 dakika bile oynamamış bir oyuncuya neden 1 milyon euro verilir? Bu transferin üzerinden 1.5 yıl geçmiş, oyuncu sakatlanmış, düzelmiş, kiraya verilmiş, geri dönmüş, ortada potansiyelini yitirdiğine dair nasıl bir işaret olabilir? Bu adamı takasta kullanacaksan neden en başta transfer edersin? Potansiyeli var diye transfer ediyorsan daha 20 yaşına yeni girmiş oyuncuya birkaç sene daha sabretmek çok mu? 20 yaşında çocuğun senede 2 milyon euro maaş istemeyeceği de belli, kulübü batıracak mı kalırsa? Üstelik Özgür Çek'i verdiniz ve birkaç sene sonra milyonlarca euro edecek bir oyuncu olduğunu anladınız. Bu da mı aklınızı başınıza getirmedi?

Abdülkadir'in potansiyelinin ortaya çıkmaması hiç önemli değil artık, çıkmayabilir de. Bu oyuncu takas veya başka bir şekilde, bedava bir takıma veriliyorsa bu transferi en baştan yapmanın mantığını çözemiyorum ben. İş yine çıkıp branşın profesyonelce yönetilmesine geliyor galiba. Sadece 6 aylık planlar yapınca potansiyel görülen oyuncular için duyulan heyecan da 6 ay sürüyor. Oyuncuyu aldığımız kulübü birkaç sene ekonomik sıkıntıdan kurtarıp bedava verdiğimiz kulübe beş kuruş harcatmadan oyuncu hediye etmiş oluyoruz. Yine, yeniden Türk futbolunu kurtarıyoruz, alıp verip ekonomiye can veriyoruz.


4 comments:

  1. A . A dedi ki...

    6 aylık planlar.. net cevap bu...

  2. nonameyesname dedi ki...

    biz olcan'ı beklemeye bile tahammül edemedik. kendi alt yapımızdan yetişmiş bir adamı alexle aynı yerde oynadığı için gönderdik. adam şu an ligin en iyi sol açıklarından biri. biz hala uğur boral'dan medet umuyoruz o bölge için. orta sahaya bu kadar transfer için kastıktan sonra umarım gökay'ı harcamayız.

  3. Sekhranikos dedi ki...

    Gökayda gider okanda gider gider de gider. Her şeyi bilen başkan varken atara atar gidere gider.

  4. simerazzi dedi ki...

    özgür çek'in gidişi tam bir rezalettir. hikayesini bilen bilir.

Yorum Gönder