Balkanlardan Gelen Ukiç Tomas Havası: 95-74



İlk maçtaki Göksenin hamlesinin tutmaması üzerine Galatasaray normal beşiyle başladı maça. Ukiç'in penetresiyle perdeyi açıp Oğuz ve Lavrinoviç ile kolay sayılar bulduk. Galatasaray hücuma hızlı gelip, gelemiyorsa da yerleşik hücumda top çevirme hızını arttırarak hücumdaki ilk maç kısırlığına çare bulmak istiyordu. Schumpert ile istedikleri pozisyonları da buldular ancak her zaman soktuğu şutları sokamadı Schumpert. Fenerbahçe savunmadaki konsantrasyonsuzluğun ve yumuşaklığın tersine hücumda son derece ritmini bulmuş ve yüzdeli hücum etti bu bölümde. Kolay ikili oyunlarla Lavrinoviç ve Kaya üzerinden bulunan sayılara son saniyede Saras'ın üçlüğü eklenince 26-20 önde kapattık ilk periyodu.

İkinci periyot Saras'ın transition sonrası boş üçlüğüyle farkı biraz daha açsak da savunmada dirençsizlik Galatasaray'ı maçta tuttu. Saras'ın savunmadaki ağır ayaklarını Jerry Johnson her pozisyon penetre ederek cezalandırmak istedi. Dört kısaya dönen Galatasaray bu bölümde Kaya'nın match-up problemini değerlendirip Haluk ve Caner'le sayılar bulup farkı indirdi. Son bölümde önce Lavrinoviç sonra Emir'le boş turnikeleri kaçıran Fenerbahçe'ye karşı Schumpert'in basketiyle eşitliği yakaladılar ve Andriç'in pota dibinden bitirdiği sayıyla maçta ilk kez öne geçtiler. Devre sonunda gelen Ukiç'in atışı önce basket olarak sayıldı, ancak ikinci yarının başında sayı geri alınıp ilk yarı skoru revize edildi. 44-46.

Devrenin sonunda Oğuz'a çalınmayan faul ve ardından Ukiç'in atışının geçersiz sayılması sonrası Fenerbahçe benchinin itirazı maçı rehavet halinde izleyen seyirciyi uyandırdı. İkinci yarı Tomas ve Kaya'lı bir beşle savunma niyetiyle parkeye dönen Fenerbahçe'ye karşı önce Ermal sonra Tutku'dan bulduğu dış atışlarla yanıt verdi Galatasaray. İkinci yarının üçüncü dakikasından itibaren Balkanlardan nihayet sıcak hava uğradı salona. Ukiç'in arka arkaya bulduğu üç üçlükle skoru 57'de eşitleyip bir diğer Hırvat Tomas'ın üçlüğüyle öne geçtik. Ömer'in hızlı hücum sayısının ardından Tomas'ın bir diğer üçlüğüyle fark bir anda çift haneleri buldu. Hücumdaki bombardımanın yanı sıra bu bölümde içerideki savunmayı sertleştiren Lavrinoviç ve Kaya'nın da momentumu çevirme konusunda katkısını belirtelim. 29-17'lik periyot skoruyla maça geri dönen Fenerbahçe son çeyreğe 73-63 önde girdi.

Son periyotta Andriç ve Ermal'in devre dışı kalması ve Johnson dışında skor üretebilen bir kısa olmamasıyla Galatasaray'ın hücumu düzenden çıktı, savunmada da dirençlerini kaybettiler, fark önce Sean May'in basketleriyle 15'e daha sonra Emir'in sazı eline almasıyla 20'ye kadar çıktı. Son dört beş dakikanın yine formaliteye döndüğü maçı 95-74 kazanıp seride durumu 2-0'a getirdik.

Hücum açısından alıştığımız bir paylaşım söz konusu. Lavrinoviç 18 sayı, 6 ribauntla yine normal sezonun üzerindeki oyununu sürdürdü. Maçın ritmini çeviren iki oyuncu Tomas'ın 18, Ukiç'in 15 sayı, 6 asist, 3 ribauntu vardı. Saras da 11 sayıyla çift hanelere ulaşan dördüncü oyuncu oldu. Emir oyunun son bölümünde etkinliğini gösterip 8 sayı, 7 ribaunt, 5 asistle yine istatistik kağıdının her yerini doldurdu. Galatasaray'da Johnson'ın, 21 Schumpert'ın 16 sayısı var. 1/6 üçlük attığını da belirtelim Schumpert'ın. Andriç 6 sayıda kalarak skor olarak en kötü Fenerbahçe maçını oynadı bu sene. Haluk'un kenardan gelip bulduğu 10 sayı da Galatasaray'a yetmedi.

İlk maçta üstünlük sağladığımız hücum ribauntlarında bugün o üstünlüğü kaybettik, asist sayılarında yine bariz bir üstünlüğümüz var, bu hücumda topu ne kadar iyi paylaştığımızın ve organize olduğumuzun bir göstergesi. Üçlük yüzdemiz yine muazzam ki maçı bize çeviren en önemli parametreydi. Galatasaray'ın %29 una karşı %59'la üçlük attık. Sezon boyunca başımızın belası olan serbest atışlarda da 17/18 attık. Böyle yüzdelerle atınca savunmada ilk yarı boyunca uyusak da 20 dakikalık bir savunma gayreti 20 sayılık farkı getirebiliyor. İki takım arasında bir kalite farkı olduğu malum ama savunmayı bırakıp bir siz atın bir biz havasına girince maçı koparamıyorsunuz. Fenerbahçe, Galatasaray'dan bir devrede 46 sayı yiyecek bir takım değil, ilk devredeki ciddiyetsizliğin Abdi İpekçi'deki maçlara asla sirayet etmemesi lazım. Maçın bir bölümünde uyuyup skor olarak 8-10 sayı geriye düşmeyi o atmosferde kaldıramayabiliriz.

Galatasaray kendi sahasındaki maçlarda muhtemelen çok daha agresif olacak, dolayısıyla bu iki maçtaki skorları bulmamız kolay gözükmüyor. Özellikle oyun kurucularımızın kesinlikle sakin kalması lazım, maçın en kilit noktası bu. Mahmuti'den tekrar bir Göksenin hamlesi gelecektir Ukiç ya da Saras üstüne. Bu iki maçta pek görmediğimiz tam saha baskıyı da deneyeceklerdir ki Efes serisinde tam saha baskıya karşı nasıl saçmaladığımızı düşünürsek Mahmuti'nin bunu kendi sahasında seyirci baskısıyla birlikte kullanmayacağını düşünmek saflık olur. Tabii en önemli nokta hakemlerin de Galatasaray'ın savunmada kafa göz yarma seviyesinde sertlik yapmasına ne derece izin vereceği. Sezonun ilk yarısındaki maçtaki gibi rezil bir hakem performansına tanık olmayız umarım.

Son sözlerden biri Spormax'deki efsane kadın röpörtajcıya. Maç sonunda Ömer Onan'a "biz Galatasaray'ın daha da hırslanıp önümüzdeki iki maçı kazanacağını düşünüyoruz, siz ne dersiniz?" diye bir soru sordu. Yarı finalde de Ufuk Sarıca'ya "şimdi seyirci avantajı size geçti Efes Pilsen seyircisine ne söyleyeceksiniz" falan gibi bir şeyler söylemiş, Ufuk Sarıca'dan ayarı yemişti. Basketbol topunu görse bomba zannedecek insanlara saha içi röpörtaj yaptırırsan olacağı bu tabii.

Bir son söz de Galatasaraylı taraftarlara. Kendilerini yenilmez armada diye lanse edip Ülker'le birleşmeden önce siz neredeydiz diye soran aklıevveller var. Siz 90'larda "abi basketbolda Efes Pilsen'i tutuyorum Naumoski çok iyi ya" diye kısa pantolonla gezinirken biz İbolu Turnerlı Comegysli kendi takımızı tutuyorduk. Sizin ön eleme oynamak için mail kampanyası yaptığınız Euroleague'de sponsorsuzken de oynuyor, yarı final serisinde Koraç şampiyonu Efes'i 2-0 geriden gelip 3-2 yenebiliyorduk

İlgililere duyurulur.


7 comments:

  1. sallanyuvarlan.blogspot.com dedi ki...

    iyi maçtı,sinan erdem'e gidip desteğimizi verdik. ne gariptir ki yine küfürsüz bir maçtı. galatasaray a küfür mü aaa ayıp ayıp. ıslık çalarak baskıyı kurduk. ama tribünü beğendiğimi söyleyemem.

  2. FenerMANIA dedi ki...

    Yazinin en son paragrafindaki logar kapagini buyuk bir zevkle ilgili sponsor takintililara armagan ediyorum..

  3. Tolga dedi ki...

    Ben maçın çoğu zamanında taraftarın oyunun içinde olduğunu düşünüyorum. Yalnız galatasaray seyircisi daha agresif olacaktır. Küfür de eder sahaya madde de atar onlar. Oyuncularımızın etkilenmemesi gerekiyor.

  4. sallanyuvarlan.blogspot.com dedi ki...

    Galatasaray seyircisi her şeyi yapacaktır!

  5. jbck dedi ki...

    Çok değil 3 sene önce Efes tribününe Galatasaray formasıyla gelen taraftarlarını hatırlatmak lazım. Hep aynı hikaye, Fener geliyoruz diye yola çık, sonra ağlayarak dön, sıkılmıyorlar da adamlar.

    Saha dışı faktörler araya girmedikçe biz kazanmaya devam edeceğiz. Her türlü çirkefliğe hazır olalım, özellikle Saras'dan çekiniyorum, sinirli adam, raydan çıkarmak için ellerinden geleni yapacaklar. Bugün Tutku çirkefi Marko'yu bile çileden çıkarmayı başardı. Umarım Spahija ilk maçtaki hatalarını tekrarlamaz, sakin kalır, takımı sakin tutar.

  6. A . A dedi ki...

    ülker le sponsorluk anlaşması yapmadan önce euroleague'de oynuyor muyduk biz gerçekten?

  7. fatih dedi ki...

    @a.a
    fenerbahçe 98-99 sezonunda euroleague'de oynayıp real madrid'e çeyrek finalde elendi.

Yorum Gönder