Kanatsız Kanarya Uçamıyor da Sadece Kanatla Yaşayan Canlı Yok



Geçen sene Kadıköy'de oynanan Galatasaray maçı öncesini ve maçın nasıl geliştiğini hatırlayan var mı? Hatırlatayım; maç öncesinde Galatasaray'ın çok formda olan Keita, Arda, Elano, Baros, Kewell'ının Fenerbahçe tarafından nasıl durdurulacağı konuşuluyordu. En büyük soru da Fenerbahçe sol kanadının Keita'lı Galatasaray sağ kanadına karşı ne yapacağıydı. Kewell hariç diğer dördü oyuna başlıyor (Baros 5. dakikada çıksa da), Kewell da sonradan giriyordu.

Fenerbahçe ise maça 4-4-1-1 başlıyordu, orta dörtlünün sağ kanadında Mehmet Topuz ve solunda Vederson'la. Bir tanesi bugün sol bek oynuyor, diğeri defansif orta saha. En uçta da Kazım vardı. Fenerbahçe o maçı saldırarak değil kontrol ederek kazanmıştı. Dün kanatta Ayhan'la, ileri uçta Pino'yla Galatasaray geçen seneki Fenerbahçe gibi oynuyordu. Hatta Pino, Kazım'dan çok daha iyi bir oyuncu olduğundan daha fazla gol pozisyonu da yarattı. Fenerbahçe ise geçen haftalarda iyi sonuçlar alan takımdan Stoch, Dia, Niang üçlüsüne Selçuk ve Özer'in sakatlığında Alex'i ekliyordu. Stoch, Dia, Alex böyle maçlarda bir arada sahada bulunmalı mı sorusunu sanırım bolca tartışacağız yalnız bu maç özelinde çok da fazla bir alternatif olmadığı unutulmasın. Cristian defansif bir orta saha ama pres özelliği yok ve takımı ileriye taşıyabilecek gücü de yok. Belki Alex yerine Semih'le başlamak bir alternatif olabilirdi fakat Fenerbahçe'nin bu maçta yaşadığı dar alana sıkışma probleminin ne kadarını çözerdi bilemiyoruz.

Hiçbir basın kuruluşu veya federasyon istatistik vermediğinden ligimizde oynanan maçlar için topun oyunun hangi alanında ne kadar oynandığını gösteren "heat map" bulamıyoruz. Bu maç için böyle bir harita çizilse eminim saha kenarları koyu bir renk alırdı. Fenerbahçe belki de başka alternatifi olmadığını düşünüp ısrarla kanattan dikine oynamaya çalıştı. Bu da Galatasaray'ın işini kolaylaştırdı. Maça Ayhan, M. Sarp, Cana ile başlayıp Elano'ya da topun gerisinde kalma görevi vererek kanatlara atılan toplarda sürekli üç kişiyle toplu oyuncuyu karşıladılar. Geçen sene bunu Keita tehlikesine karşı Carlos + Vederson + orta saha ile Fenerbahçe yapmıştı. Aşağıda üç farklı pozisyonda Galatasaray'ın kanat kenarında top alan oyuncuyu nasıl kilitlediği ve bunu bölgeyi kalabalık tutarak yaptığı görülebilir. Pozisyonların tümünde Fenerbahçe hücumcuları -kırmızıyla çizilen- duvarın arkasında veya arasında kalarak bir pas opsiyonu da oluşturmuyorlar.




Galatasaray'ın üç tane defansif orta sahayla çıkması sürekli bu duvarları kurup Fenerbahçe'yi çıkarmamasını sağladı. İleri top taşıma işinde Misimovic ve Elano'ya güveniyorlardı. Elano, ayağına gelen topların birçoğunu olumlu kullanarak bunu yaptı. Pino'nun hareketli ve süratli futbolundan faydalanarak da Fenerbahçe defansının arkasına sarkıtmaya çalıştılar. Yobo yerine Bilica olsaydı bu maçta başımıza neler gelirdi tahmin etmek zor ama pek güzel şeyler gelmiyor aklıma. Geçen sene bu duvarları ve üçgenleri defansif özellikli kanat adamları ve defansif orta sahalarla Fenerbahçe kurmuş ve Kazım'ın hızından faydalanmıştı. Bu açıdan geçen seneki Fenerbahçe oyununa benzer bir oyun oynadı Galatasaray.

Fenerbahçe ise bu plandan ısrarla vazgeçmedi. Bunda en büyük etken kanat koşularının geçen haftalarda işe yaramış olması olabilir fakat o zaman oyuna neden Alex'le başlandı? Alex ilk yarıda sürekli bu duvarların arkasında kalıp iyice etkisizleşti. Kanat oyuncuları enlemesine alanı daraltıp ondan faydalanmayı hiç düşünmediler. Aşağıdaki hareketli resimde gösterilen pozisyon bahsettiklerimin özeti gibi.


Sağ kanattaki dar bir alana sıkışmış 5 Fenerbahçeli oyuncu var, top oradan çıkıyor ve soldaki Dia'ya dikkatle bakarsanız top Emre'ye yaklaştıkça onun taç çizgisine uzaklaştığını görürsünüz. Pas mesafesi açılınca rakibin pası sezmesi ve araya girmesi olasılığı artıyor ve sonuçta öyle oluyor. Dia'ya atılan pası Sabri kesiyor. Oysa Alex'in konumuna da bakarsak göreceğimiz şey şu; Dia'nın topun Emre'ye hareketini görünce ona yaklaşması ve Alex'le paslaşarak ilerlemesi gerek. Emre, Alex, Dia üçgeninin içinde sadece bir tane Galatasaraylı oyuncu var. Fenerbahçe ise bunu yapmadı ve sürekli çizgilere inmeye çalıştı. Böyle oynayacaksak Alex yerine Semih başlamalıydı. Geçen hafta onun ileride top tutması ve geniş boşluklara hareketlenmesi sayesinde Stoch da ona yaklaşarak oynamaya ve bu ikilinin aralarındaki paslaşmalarla pozisyonlar bulmaya başlamıştık.

Alex'in 68. dakikada çıkarılması ise ayrı bir sorun. 3 haftadır maç yapmayan, 2 haftadır sadece 2 antrenmana çıkan Alex 11'de başladığı maçta 20. dakikada çıkarılsa sebebini anlardım, zayıflığı nedeniyle plandaki görevini uygulayamayacağı görülmüştür ve çıkarılmıştır derdim. İlk yarı bu idmansızlığı nedeniyle de etkisiz kalırken ikinci yarıya toparlanarak girdi. 45-60 arası Fenerbahçe'nin en iyi oynadığı dakikalar, kaleye 4 şut ve 1 tane ofsayt olmayan ama ofsayt çalınan karşı karşıya var. Bu 5 pozisyonda da Alex ya hücum başlatıcı pasıyla var ya da kaleyi yoklarken. 45-68 arası aldığı tüm topları olumlu kullandı, sanırım sıfır top kaybıyla oynuyordu ikinci yarıda. Tam ayağını toparlamaya başlamışken oyundan çıkarıldı. Semih'in geçen haftaki oyunundan sonra Alex'le başlamak bir hata, futbol oynamaya ancak ısınan Alex'i 70 dakika sahada tutup çıkarmak başka bir hata. Zaten o dakikada maç stresi oyuncuları panikletmeye başlamıştı ve Semih de etkisiz kaldı.

Aykut Hoca'nın maçın gidişatını okumada sorunlar yaşadığını düşünüyorum. Fenerbahçe maçı dar alana sıkıştırmaya çalışarak sıkıntıya soktu, buna maç boyunca müdahale gelmedi, oyuncu değişiklikleri de yanlış dakikalarda geldi. Yine de mesela Uğur Meleke tarafından övülen ve Noat Samisa tarafından anlatılan önliberosuz orta saha yapısı bir şeylerin değişmeye başladığının işareti. Yine Meleke'nin yazdığı gibi "teknik direktörlük yaptıkça öğrenilen bir meslek". Aykut Hoca'nın tercihlerini eleştirmeye tamam ama bu kadar sakat varken çıkardığı kadro nedeniyle teknik adamlığı bilmediğini söylemek çok iddialı. Sezon ortasında teknik adam değişikliği de çok anlamlı değil. Bana bırakılsa en az 5 sene görev veririm ama Aykut Hoca sezonu şampiyon tamamlayamazsa gönderileceğini biliyordur. Evimizde ikinci derbiden de galibiyet alamadık ve krediler tükenmek üzere.

Bu maçı yazıp Yobo'dan bahsetmemek olmaz. Muhteşem oynadı. Belki konuşmak için erken ama şimdiden Fenerbahçe efsanesi olacağı sinyallerini veriyor. Belki de Fenerbahçe tarihinin en iyi stoperini izliyoruz. Daha dikkatli izleyin.


5 comments:

  1. fatih dedi ki...

    beraberliğe meşaleli, üçlü çekerek sevinen galatasaraylıları görünce o çok sevdikleri sözde platini sözünü değiştirmek lazım. "büyük takımlar kazandıkları kupaları küçük takımlar berabere kaldıkları büyük takımları konuşur diye.

  2. Sıradanbirblog dedi ki...

    yazı yine çok güzel teşekkür ederim
    sizde dikkat çekmişsiniz
    artık
    alexin takımın hücumdaki lideri olmaması gerektiği maç maç ortaya çıkıyor
    büyük bir klas ve yürek ama vakit geldi
    kimse zamanı durduramıyor
    ne yazıkki kaptanımız sahadaki her kesin verimini düşürüyor
    böyle bir oyunda dahi bu kadar az sorumluluk alması ve bukadar az topla buluşması kabul edilemez
    artık takımı niang üzerine kurmak fenerbahçeliler için daha iyi olucaktır

  3. Sekhranikos dedi ki...

    Yobo Muhteşem, bir tane daha bulmalı.

    Aykut hala TD değil, maça zerre müdahalesi yok, ezber yapmış gibi skor maç ne olursa olsun hamle yok olanda her maç aynı. Zaman lazımsa en az zaten 1 senesi var hiç problem değil. Lakin bu kuduz basının Aykutun oynaması yüzünden alexi sürekli malzeme yapmaları zaten sevmediğim aykuttan iyice soğumama neden oluyor.

    Alexin verimi konusunda alexi eleştirenlere katılamıyorum. Oyuncular yaşlanınca fiziksel verimleri düşer doğrudur ama akıl verimleri yükselir ve sahada gerçek bir TD olursa oyuncusunu verimli bir şekilde kullanır. Alexe sallamayı adet edinen sergen insanını kariyerinde adam gibi oynadığı ve basının eleştirilerinden kurtulduğu tek dönemin lucescu dönemi olduğunu unutmuş. Alexin en büyük sıkıntısı bu döneminde aklından faydalanamayan ve taktik üretme becerisinden yoksun kendini 4-3-3 oynadığını zanneden bir antrenörle çalışıyor olması.

    Aykut içinse söylemem gereken kurduğu kadronun gerçekten güzl olduğu. Henüz gördüğüm tek artısı bu. Birde 10 yıllık bir serinin içine etti ellerine sağlık ne diyeyim.

  4. SuMMaNuS dedi ki...

    Bu maçtaki Fenerbahçe'nin en zayıf halkası, en güçlü halka olması beklenen Alex'ti. Tamam savunma yapmayabilirsin, rakibe pres yapmayabilirsin, kondisyonunu hesaplı kullanmak isteyebilirsin ama zaten sıkışık olan oyunda, takımının oyun kurmakta zorlandığında niye boşa çıkmayı akıl etmezsin ya da bu sorumluluktan kaçarsın?

    Misal, yukarıdaki 3. kareye bakalım. Alex'in topsuz alanda amaçsızca durduğu bölgeye dikkat edin. İşte o kare maçın özetidir aslında, çünkü Alex, maç içerisinde ya çok ileride durdu ya da çok geriye geldi. Bir türlü ortasaha ile forvet arasındaki bölgede boşa çıkabilmeyi akıl etmedi, edemedi, belki de fazla efor sarfedeceğinden tercih etmedi. Hal böyle olunca da toplar Stoch ve Dia'ya sırtları dönükken geldi ve aynı Aragones dönemindeki kısır ve sıfır üretimli maça döndü. Alex çıktı, Semih girdi, değişen birşey olmadı çünkü o da kahramanlığa soyunup santrafor gibi oynamayı tercih etti. Ben inanıyorum ki şöyle bir maçta bilinçli bir Özer kendini gösterebilirdi.

  5. Unknown dedi ki...

    Şuna katılmıyorum. Fenerbahçe için dün kanattan yaılmak çok önemliydi. Bizim oyuncular kanattan yayılmadılar. Kanattan dümdüz gittiler. Dikkat ederseniz bütün oyuncular taç çizgisine yaklaşıyor ve ortada sadece defanstan başlayarak topuz alex ve niang kalıyordu. Bu adamları perişan ettiler zaten maç boyu. Fenerbahçe kanata fazla kaçtı işi abarttı. Tadında hamleler yapamadı. Fenerbahçe bu maçta çok kötü değildi ama hücum varyasyonları yaratamadı. Değişik oyunlar oynayabilseydi hücumda çok farklı pozisyoda olurdu maç

Yorum Gönder