Daum ve Fenerbahçe'nin Sistemi - Bölüm 1: O Son Oyuncuyu Almayacaktın


daum ve anelka

Bu yazıyı yazmak için transferin bitmesini bekliyordum, başkanımız 15 Haziran demişti ama ufak bir sarkma oldu yine. Belki bundan sonra da birkaç oyuncu alırız ama takımın iskeleti belli oldu artık. O yüzden artık yazabilirim diye düşündüm, hem gelecek hafta ilk resmi maçımızı yaparak da sezonu açıyoruz zaten. Aslında tek bir yazı yazmak istiyordum fakat hem uzun hem de dağınık olacaktı, o yüzden parçalara ayırıp birer gün arayla koymaya karar verdim. Yazı transfer, taktik ve takımın yapısıyla ilgili olsa da kehanet arayanları hayal kırıklığına uğratabilir, fakat kendi kehanetini kendin yap felsefeni benimseyen gönül dostlarına da yardımcı olacaktır.

Ana temamız Daum olacak. Onun taktik anlayışı üzerinden Fenerbahçe'yi değerlendireceğiz. Daum'la anlaşıldığı duyurulduktan sonra bundan memnunsuz olan çokça Fenerbahçeli vardı. Bu anlaşılabilir bir şey fakat memnuniyetsizliğe neden olan argümanları dinleyince aralarında ikna edici olan yok, hatta bazıları basbayağı yanlış. Şimdi daha önce alıntı yaptığımız şu yazıya bir referans koyalım, hatta önce onu okuyun, çünkü o yazıya sık sık referans verilecek. Genel olarak Daum'un neleri iyi yaptığını özetleyen bir yazı. Şimdi Daum'u istememek için ve hatta eleştirmek için yazılanlara gelelim (Bunları uydurmuyorum, antu'dan anti-daum toplama albümü yaptım).

- Gençleri şans vermiyordu: Hatalı hatta yanlış. Semih çok yetersiz ve yavaş bir oyuncu iken süre vermeye başlayan ve onu kurtarıcı golcü yapan Daum'du. Daum döneminde genç olan Selçuk, Kemal, Serkan Balcı hatta Mahmut Hanefi bile yeteri kadar şans buldu. Bu oyuncuların başka hocalarla ve rekabetin daha az olduğu takımlarla gösterdikleri performans Daum'u haklı kılıyor, bu oyuncular teknik adam sebebiyle değil kendileri yetersiz olduğu için oyun teknikleri gelişmedi.

- Nobre'yi Anelka'ya tercih ediyordu: Çünkü sisteminde Nobre daha verimliydi. Bu argüman yönetimin hatalı transfer zihniyetinin taraftara yansıyan kısmını temsil ediyor.

- Elindeki kadro çok daha iyiydi haleflerine göre: İlk geldiğinde alıp toparladığı takımın kadrosu şöyle; Pierre Van Hooijdonk, Fabio Luciano, Ümit Özat, Tuncay Şanlı, Aurelio, Tomas, Selçuk Şahin, Ali Güneş, Serhat Akın, Volkan Demirel, Fatih Akyel, Nobre, Recep Biler, Petkov, Kemal Aslan, Rebrov, Mahmut Hanefi, Mehmet Yozgatlı... En fazla süre alanlar bunlar. İlk 5 oyuncu dışında o günkü kaliteleriyle bile Daum'a itiraz edenlerin beğenmeyeceği oyuncular. Hatta o ilk beşten Ümit Özat da çıkarılırdı. Bu kadroyu kalite olarak Zico'nun kadrosuyla karşılaştırınca fark yok, zaten Ümit Özat-Selçuk ikilisinden birinin orta sahada oynadığı, kanatsız bu kadro gerçekten kaliteli bir kadro değil.

-Vizyonu geniş değil, Avrupa'da başarısızdı: Bunu daha sonra uzun uzun tartışalım.

Şimdi beyni binary düzeninde çalışanlar şaşıp kalmıştır, kendisine PVH diye nick seçmiş ama Daum'u övdükçe övüyor diye. Biraz da Daum'u eleştirelim o zaman, üstelik yukarıdaki hatalı ve eksik argümanlara tekrar tekrar sarılanlara da yol göstermiş olalım, sürekli aynı -hatalı- cümleleri tekrar edip durmasınlar.

2005-2006 sezonunda şampiyonluğu kaybetmemizin bir sorumlusu da Daum'du. 3 sene boyunca gelişen sistem Anelka transferi ve ona açılan yerle çökmüştü. Tabii ki 81 puan alan takımın tamamen çalışamaz hale geldiğini ve sezon boyu çok kötü oynadığını iddia edemeyiz fakat bu sezon girilen krizler aşılamıyor, takım toparlanmakta zorluk çekiyordu. Anelka takıma girdikten sonra 4-2-3-1 bozulmuş, Anelka sağ kanatta oynatılsa bile kanat oyuncusu özelliklerinin birçoğunu taşımadığı için sistem sol kanatlı, sağ kanatsız balansı bozuk 4-2-2-2 şeklini almıştı. Bu sezon gelen puan kayıpları Anelka - Tuncay - Alex - Nobre dörtlüsünün sahaya sürüldüğü maçlarda gelmişti. Hatta o sezon yaşanan şu seri durumu özetliyor.

15.Hafta Fenerbahçe 2-2 Trabzonspor
...
20.Hafta Fenerbahçe 1-1 Çaykur Rizespor
21.Hafta Samsunspor 0-5 Fenerbahçe
22.Hafta Ankaraspor 2-1 Fenerbahçe
23.Hafta Fenerbahçe 2-2 Beşiktaş
24.Hafta Kayserispor 1-0 Fenerbahçe
---------------------------------
25.Hafta Fenerbahçe 5-0 Konyaspor
26.Hafta Ankaragücü 1-4 Fenerbahçe
27.Hafta Fenerbahçe 2-0 Malatyaspor
28.Hafta Gaziantepspor 0-2 Fenerbahçe
29.Hafta Fenerbahçe 3-0 Sivasspor
---------------------------------
30.Hafta Vestel Manisaspor 5-3 Fenerbahçe

15. hafta evimizde Trabzonspor'la oynuyoruz, işlerin kötüye gidebileceğine dair sinyaller bu maçta geliyor çünkü kötü oynuyoruz ve 85. dakika golüyle beraberliği kurtarıyoruz. Nobre, Alex, Tuncay, Anelka birlikte ilk 11'de. Sezonun ilk yarısını galibiyetlerle kapatıyoruz, ikinci devre başlıyor. 20. hafta başlayacak bir seriye giriyoruz, 25. haftaya kadar sadece kaleci Kerem'in 20. dakikada kırmızı kart gördüğü Samsunspor maçını kazanıyoruz. Bu 5 haftalık süreçte bahsettiğim dörtlü 11'de başlıyor. Sonunda Daum ısrarından vazgeçiyor, 25. hafta Konyaspor maçına Nobre'yi yedeğe çekip yerine Deniz'i orta sahaya yerleştirerek başlıyor, 4-3-3 oynuyoruz, benim hayatımda izlediğim en iyi maçlarından birisini oynuyor Fenerbahçe, o maçta Nobre 48. dakikada golü atınca 5 atarız diyorum ve atıyoruz, ikinci yarının ilk 3 dakikası bile bunu haber vermeye yetiyordu. O hafta Tanrı bize bir kıyak geçiyor, Anelka 1 ay boyunca sahalardan uzak kalıyor. Fenerbahçe Anelka'sız bütün maçlarını kazanıyor. 30. hafta Anelka dönüyor, Daum yine Alex, Anelka, Tuncay, Nobre dörtlüsünü sahaya sürüyor, 3 gol attığımız maçı kaybediyoruz. O sezon şampiyonluğu Denizli'de değil aslında Manisa'da kaybediyoruz.

Bahsettiğim dörtlü sahaya 3-1 şeklinde yayılmaya çalışıyor. Solda Tuncay artık o mevkinin gediklisi olmuş durumda, fakat Anelka sağ haflık içini beceremiyor, Fenerbahçe sahaya asimetrik yayılıyor. Bu işleyen sistemin diğer çarklarını da etkiliyor. Kaybedilen maç serisinin hemen hemen hepsinde son yılların en iyi yerlisi Tuncay kötü oynuyor ve 75-80 gibi yerini Semih'e bırakıyor.

Daum'un yönetim ve taraftar baskısıyla da olsa ısrarla yaptığı bir yanlış varsa o da buydu. O sezon federasyonun verdiği komik cezalar, anlamsız saha kapatmaları unutturmak için yazmıyorum bunları tabii ki fakat makine gibi işleyen takımın sistemi bozulmasa Fenerbahçe her şeye rağmen şampiyon olacaktı. Bu yaşananlar Daum'a mutlaka ders olmuştur, Daum sürekli takımından bir şeyler öğrenen ve kendisini geliştiren bir hocaydı. Diğer yandan bundan ders çıkarması gereken sadece Daum değil. Yönetim anlamsız yıldız transferleri yapmaması gerektiğini ve takıma ve teknik direktöre karışmaması gerektiğini, taraftar da çok boyutlu bir takım oyununu "bu adam kenarda oturur mu"ya veya Semih-Kezman tartışmasına çevirmemesi gerektiğini bir türlü anlayamadı.

Uzun lafın kısası; o son oyuncuyu almayacaktın Daum.

devamı var...


Yarın: Daum'la Pierre birbirlerine hangi dilde küfür etti? Daum hangi futbolcunun kafasına Almanya'dan getirtiği ünlü botları fırlattı? Daum'un getirdiği 45 bavuldan kaybolanında hangi futbolcuların ismi vardı? Daum aslında bülbül gibi Türkçe konuşabiliyor ama çakallık yapıp bilmiyormuş numarası mı yapıyor?

Daum ve Fenerbahçe'nin Sistemi - Bölüm 2: If it ain't broke, don't fix it
Daum ve Fenerbahçe'nin Sistemi - Bölüm 3: Önder'i 11'de Görünce Dehşete Kapılıyorum
Daum ve Fenerbahçe'nin Sistemi - Bölüm 4: Avrupa Birliği'ne Girdiğimiz Şu Günlerde...


2 comments:

  1. H;M dedi ki...

    Geçmiş!i şimdiden bakarak değerlendirmek haliyle daha sağlıklı oluyor tabiki fakat 3.sene kaybedilen şampiyonlukta Anelka faktörüne pek katılamıyorum. Zira Appiah gibi bir oyuncu elindeyken Anelka'yı kullanamamak biraz tembellik çokca başkana bunu satalım diyememektir. Anelka'nın takımı bozacağını haliyle biliyordur. Ama transfer edilirken karşı çıkmadıysan t.direktörlüğünü konuşturacaksın. Şu var ki bahsettiğimiz lig süperlig, ve çok fazla taktik ve sistemin getirisi olmuyor bizlere.. İşte Beşiktaş ne sistemiyle oynadı, yada Denizli'de şampiyonluğu kaybettiğimiz g.saray'a 4 atmamışmıydık o sezon, Cevat gülerle şampiyon oldular.. Kimse mükemmel değildir ama laf dinlemek mükemmel bir haslet olabilir,

  2. Alper Öcal dedi ki...

    Özneyi değiştirmek lazım.

    Daum yerine Aziz Yıldırım demek lazım.

Yorum Gönder