Spahija İçin Kazan Kaynıyor mu?




Bu maçı tekil bir maç olarak değerlendirmemek gerek, iki senedir süren bir geleneğin son halkası olarak görmek daha sağlıklı bir değerlendirme yapmamızı sağlayabilir. Spahija ile Türkiye'de çıktığımız ilk maça gidelim. Efes'le Cumhurbaşkanlığı maçında 17 sayı öne geçip, birbirinin kopyasi Kerem Gönlüm-Kerem Tunceri ikili oyunlarıyla maçı vermiştik. Geçen sene Türkiye Kupası'ndaki Galatasaray maçı, İstanbul'daki Olympiakos maçı, İstanbul'da ki Valencia maçı yine ciddi farklardan son periyotta rakiplerin geri dönüşüyle sonuçlandı. Bu sene de bu özellik berdevam. Olympiakos'la deplasmandaki maç yine 15 lerden kaybedildi, içerdeki Nancy maçı bile 20 sayı öndeyken krize girdi.


Ayrıca başa baş giden maçlarda takımın performansı da feci,son Tofaş maçında 5-6 sayı önde girdik son üç dakikaya ve 6 hücumun 4 ünde 3 lük yedik, girmeyen iki topun da savunma ribauntunu alamadık, bunlar yetmiyormuş gibi 15 saniye kala topu pota altından oyuna sokan rakipten tek pasla bomboş turnike yedik, bugün yine gördük maçın en önemli hücumunda Oğuz'un yanından yürüye yürüye geçen Veremenko turnikeyi bıraktı. Takımın maç içindeki iniş çıkışları o kadar keskin ki bir yarıda 24 sayı yiyip diğer yarıda 53 sayı yemek gibi mantık sınırlarını zorlayacak şeyler yapabiliyor. Bu takımın son Efes ve Tofaş maçlarında ortalama 90 sayının üstünde sayı yediğini de belirtelim.

İkinci çeyekteki 15-0 lık seri sırasında bu sene görmediğimiz kadar iyi oynayan, savunmada iyi yardımlaşan, hücumda topu çok iyi paylaşan bir takım gördük. Kazan'ın skor opsiyonlarını iyi kilitledik, özellikle Engin girdikten sonra hücumda doğru tempoyu da bulunca fark giderek açıldı.

Maçın en kritk anının bu tür farklı önde olunan maçlarda ilk üç dört dakika olacağı bariz bir şey. 17 sayıyla devreye önde giriyorsan ev sahibi takımın en çok maça asılacağı bölüm belli, üçüncü çeyreğin başında bütün kozlarını oynayacaklardı, biz bu süreçte iki dakika da 4 faul limitini doldurup adamlara buyrun gelin dedik zaten. Hücumda saçma sapan birebirlerle top kayıpları yapıp kolay baskete izin verdik, üç dakika daha sert savunma yapsak pes edebilecek rakibe karşı ikinci yarı hiç bir direnç göstermedik. Spahija'nın molaları da bir işe yaramadı. Zaten mola dönüşlerinde Fenerbahçe momentum değiştirebilen, hücumdaki krizden bir set çizilerek çıkabilen bir takım değil.

İkinci çeyrekte farkı yarattığımız bölümde sahada olan Oğuz-Kaya ikilisi ikinci yarıda hiç bir arada oynamadı, Bogdonaviç bir yanlış şut tercihinden sonra tüm üçüncü çeyrek kenarda oturdu, Emir için artık bir şey söylemek istemiyorum, büyük oyuncu olacağı umudunu kestim, hücumdaki tercihlerinin neredeyse tamamını yanlış yapmaya başladı , şutuna kesinlikle güvenmiyor ve savunmada da felaket durumda. Keza Vidmar dan da artık yavaş yavaş umudu keselim, her maç başı 2 dakikada 2 faul, çıkılan perdelemede saçma sapan fauller ve hücumda artık kanıksadığı etkisiz eleman rolünü oynamaya devam ediyor.


Spahija'yı bu maç özelinde değil bu kadroyu kurduğu için eleştirmek gerek. Sezon başı planlaması Vidmar, Mirsad sağlıklı dönerse, Tomas dönerse Ukiç dönerse şeklinde sürekli plan değil temenni özelinde yapılırsa o takımdan F4 falan beklenmez. Geçen seneki zaaflar belliyken yapılan transferlerin ihtiyacı karşılayamadığı ve karşılamayacağı belli.

Spahija Tofaş maçından sonra maçı yorumlarken Gist'in sürekli yerini kaybettiğini söyledi, yahu arkadaş sen Gist'i bu takıma alırken bu adamın zaaflarını bilmiyor muydun, bu adamın ne zaman pozisyon bilgisi iyi oldu ki Tofaş maçında iyi olsun? Geçen sene Ukiç oyun içinde aklını kaybettiği için Top 16 da çuvalladık, bu sene Ukiç'in bu zaafını kontrol etsin diye aldığımız adam ondan daha kontrolsüz Jerrels. Üstelik güya savunmada sertlik getirecek diye alınan Jerrels kimi savunsa cosuyor. Efes maçında Kerem galiba 19 sayı attı, bu maç maç boyunca 1-2 topu zar zor kullanan Sameylenko 16 sayı 10 asistle hayatının maçını oynadı.

Takım içinde kimin ne rolü olduğu belli değil, oyun krize girdiğinde koçun bir şey yapabileceğine maçı tekrar dengeye getirebileceğine bir tane oyuncu bile inanmıyor. Sen koç olarak saha içindeki akıl tutulmasını önleyebilecek coaching göstermeyeceksen, maça müdahaleyi sevmeyen bir koçsan o zaman kolay kolay kontrol kaybetmeyen oyunculardan bir takım kurman lazım. Bizim kadronun mental direnci zaten felaket, işler kötü gitmeye başladığında her şey zincirleme olarak dağılıyor. İyi hücum ederken iyi savunma yapıyoruz, iki hücum saçmaladık mı savunma da düşüyor, takımın genel yapısı böyle olunca, coach da müdahale edemeyen bir coach olunca maç içinde böyle bir uçtan bir uca savruluyoruz.

Grup kuraları çekildiğinde bir aylık sürede Engin ve Mirsad'ın biraz katkı vereceği ve Ukiç'in de daha formda olacağını düşünürek Top 16 için umutluydum. Bir aylık sürede Ukiç sakatlandı ve takım her geçen gün daha kötü oynamaya başladı. Türkiye Ligi'nde Banvit'e kaybettik, Galatasaray'a karşı rezil oynayıp kazandık, Efes'e kaybettik, Tofaş'a kaybettik. Bu sürede tek iyi oyun oynayıp kazandığımız maç Hacettepe maçı oldu. Açıkcası Top 16'dan bugün itibariyle bir umudum yok, bu köprünün altından çok sular geçebileceğinin bilincinde olsam da bu kadar gel-giti Top 16 kaldırmaz. Spahija'nın da bu takıma verecek bir şeyi kalmadığını düşünüyorum. İddia ediyorum hiç bir Fenerbahçeli oyuncu başa baş giden bir maçta maçı coaching faktörüyle kazanabileceklerine inanmıyor, ayrıca coachun da geçen seneki kadar maçın içinde kaldığını ve odaklanmış olduğunu da düşünmüyorum. Muhtemelen bizim bilmediğimiz bir şeyler de vardır, ben bu basketbol şubesinde yetkinin tam olarak kimde olduğunu Aydın Örs'ün pozisyonunu, işlevini, Nedim Karakaş'ın ne yaptığını, Semih Özsoy'un tam olarak neyin sorumlusu olduğunu falan yıllardır anlamış değilim zaten. Bakalım sonumuz ne olacak?



6 comments:

  1. efendi dedi ki...

    Ben bu sene takımdan beklentilerimi en aza indirdim; indirmesem ne olacak? Akıl sağlığımı korumak için elimden gelen tek şey bu. Lig kupasını bile aklımdan çıkartıyorum yavaş, bu hocaya güvenim kalmadı çünkü. Bazı şeylerin yavaş yavaş gelişerek değişmesi lazım: transfer politikası, hoca değişimi, kaliteli yerli oyuncuların takıma kazandırılması, yıllardır özlemle beklediğimiz uzun süredir altyapılarda ter döken kardeşlerimizin takıma katılması... Bunun için yönetim kadrosunda da revizyona gidilmesi gerekiyor olabilir. Kısacası bu böyle gitmez, papaz her zaman pilav yemez.

  2. samael dedi ki...

    Dün "kaldırım tribünü" programını dinlerken maçı kaçırdım ama skordan haberim vardı, bir fark ara 17 sayıya kadar çıkmış, sonlara meraktan televizyonu açtık tabi, şok...

    Nasıl olduysa daha doğrusu nasıl becerildiyse; "biz istemiyoruz, bize şimdilik lazım değil, biz yumurta kapıya gelince seviyoruz illa zora sokacağız..." kabilinden maçı veriyoruz, veriyoruz çünkü son 2 küsur saniye kala adamlar faul kullanıyorlar.

    Bu, Fatihinde söylediği gibi yeni birşey değil tabi, yakın geçmişte bir çok örneğide var. İhale Spahija nın inadına mı çıkar, sezon sonu kadroda yeniden revizyona mı gidilir bilemem ama takımın "kafaca" rahat olmadığı, "konsantrasyon" sıkıntısı olduğu alenen belli.

  3. cromvemitra dedi ki...

    Fenerbahçe Ülker'in Spahija ile bağı kopmuş görünüyor. Ertuğrul Erdoğan ile devam etmek en iyisi olacaktır.

  4. seço dedi ki...

    "Phil Jackson hesabı çıkın topunuzu oynayın aslanlarım, mesele büyük olmadıkça beni uğraştırmayın" tarzı koçluğun bizim takımda pek işe yaramadığını anlamak istemiyor spahija. Vidmar gibi sahanın her yerinde her an faul yapabilecek bir adamı 4 faulle oyunda tutmak, sıkıntılı geçeceği belli 3. periyotta bogdanoviç'i kenarda oturtup heyecandan ne yaptığını bilemeyen emir'i oyunda tutmak, sürekli rakibe göre oyuncu değiştirdiğini zannederken iyi oynayan beşi 3-5 dakika harici sahada tutamamak bizim koçun genel hataları. Artık molalarda bağırıp çağırmak da işe yaramıyor. Ülker arena'ya bayıldığımız kombine parasına yanacağımız günler yakında...

  5. cengo dedi ki...

    Aydın Örs bu takımın başına geçmedikçe, spayaaaaaaaaa kankamız bir an önce sepetlenmedikçe, mirsad gibi ruhu olan oyuncular başrole oturmadıkça bu takımdan hiçbir halt olmaz. Ayrıca yönetim futbol konusunda ne kadar kriz yönetemeyen bir yönetim olduğunu kanıtladı. Hadi onu yapamadınız, basketbolu bu kadar boşlamanızın sebebi nedir? Amacınız ne? yazıklar olsun ya

  6. eRc@N dedi ki...

    hadi yönetimi anladık da Spahija neden kendi geleceği hakkında kuşku duymuyor? Ya hu adam bi istifa edeyim mi der.. utanır biraz ya..

Yorum Gönder