O Lefter ki, Hepimizden Daha Türk'tür. (*)



Ufacık bir veletken, kapağında "1973 - 1974 Fenerbahçe Takımı Eşliği ile" yazan plağı dinleyerek Fenerbahçeli oldum ben. Son yıllarda "yeni moda şarkılar" gelince, stadyumda ve salonlarda çalınmaz olmuştu Nesrin Sipahi'nin seslendirdiği marş.

Halbuki Fenerbahçe biraz da o marştır. Fenerbahçe, biraz falan da değil aslında, hepten Cihat'tır, Lefter'dir, Can'dır, Fikret'tir, Müjdat'tır, İbrahim'dir, Murat'tır, Selahattin'dir, Halit'tir.

Büyük amcalar, hararetle konuşurlarken, kopil sesimizle "Fenerbahçe" diye araya girdiğimizde "Vay! Kerataya bak. Gel bakayım sen. Bir Lefter vardı, sizin yaşınız yetmez" diye anlatmaya başlayıp saatlerce susmazlardı. Gözümüzü bile kırpmadan dinlerdik. Şimdi eşek kadar olmuş yaşımızda, o kırpılmayan gözlerden, Lefter'i yazdığımız deftere yaşlar dökülecek.

Ha, bir şey daha var.

Halit Deringör, yıllar önce yazdığı bir yazıda diyordu ki;

1941 yıllarının görkemli Fenerbahçesi'nden sağ açık Küçük Fikret, sağ iç İbrahim İskeçe ve ben kaldım. O yılların tüm yıldızları, teker teker sönüp kaydılar... Evvelsi gün de sağ iç İbrahim İskeçe de onlara katıldı... Küçük Fikret ile ben kaldım... Hangimiz perdeyi kapatacak bilemiyorum. Hepsinin arkasından da yazı yazmak bana düşüyor. Sonuçta; herhalde bizim için de yazacak biri olacak!

Beşeri gerçek daha açık anlatılamazdı herhalde. Gittiler, gidiyorlar, gidecekler.

Bir de Fenerbahçelilik gerçeği var. Bu insanlar Fenerbahçe'yi, yaşamış milyonlarca kişiden daha çok sevdiler, seviyorlar, sevecekler.

Diğer bir deyişle "Eski Adamlık ve Eski Fenerbahçelilik" bir araya geldiği zaman Halit Çapın'ın "Biz Fenerbahçeliyiz! Bizden çok adam çıkar" sözünün sağlaması yapılıyor.

Hani diyorum ki naçizane; Fenerbahçe'nin şimdiki topçularına gösterdiğimiz sevginin, saygının ve mesainin birazını bu insanlara da ayıralım.

Şükürler olsun, Lefter pazar günü son yolculuğa yalnız çıkmayacak. Bizlere, Fenerbahçeli yaptıklarına hakkını helal etmesi için orada olacağız.

Ama öncekiler? Müjdat Yetkiner, Murat Alyüz, Bülent Büyükyüksel, Selahattin Torkal ve niceleri için böyle olmadı. Reşat Dermanver, Naci Barlas ve başka niceleri de telaffuz edilen 25 milyon kişinin neredeyse 25'ini bile görmediler musallanın başında.

Taziyelerden, her birimizin inancı zagonunca ettiği dualardan Allah razı olsun ama diyorum ki hazır yaşayanlar da varken ve her daim olacakken, sadece naaşların arkasında göz yaşı döktüğümüzle kalmayalım.

Paşalı Birol, elli türlü sağlık problemine rağmen tek başına mezarlıkları dolaşıp, Fenerbahçeli oyuncuların kabirlerini buluyor. Kimlerin terk-i diyar eylediğini, kimlerin yaşadığını, kimlerin ne halde olduğunu en küçük detayına kadar biliyor. Kulüp el versin, taraftar gönül versin, iletişim kaynakları yönlendirsin, bugüne kadar yapılmadı, bari bundan sonra birlikte bir şeyler yapılsın. Fenerbahçe'nin kuşakları kucaklaşsın.

Ne güzel olur...

Aksi halde sadece Lefter ve diğerleri gitmez. Kendi zamanlarının güzel Fenerbahçe'sini de birlikte götürürler. Onlar bunu hiç istemezdi. Onlar bu hayatta en çok Fenerbahçe'yi sevdi.

(*) Başlığın yaratması muhtemel "yanlış hissiyata" karşın, peşinen bir açıklama yapayım. Lefter'in Rum olması ile Türk olması ile değişkenlik kazanan bir şey yok. 6 - 7 Eylül olaylarında Lefter'i korumaya koşan insanların hissiyatı Fenerbahçelilik ve / veya insanlıktı. Bu da o günlere ve durumlara yapılan bir atıftır. Bu toprakların üzerinde "hoşgörüsüzlük ve kendini nimetten sayıp karşıda gördüğünü ezmeye çalışmak" adettendir. O başlıktaki ifadenin yazarı, "Siz ne diyorsunuz, 1974 yılının o çok sıcak ve çok telaşlı Temmuz ayında, kendini bilmezin teki, üstelik "resmi üniformalı", Lefter'i tutup karakola çekmişti, pis gâvur diye" şeklinde başlayıp, arkasını başlıktaki gibi getirmiş, seneler önce yazdığı yazıda. Başlıkta tek başına kullanınca bir anlam ifade etmemiş olması normaldir. İzahatını böylece yapmış olalım.


5 comments:

  1. unknown dedi ki...

    Çok anlamlı bir noktaya temas etmişsiniz. En çok da, Fenerbahçe'yi bu kadar çok seven insanlar oldukları için kıymetleri bilinmeli. İstisnasız hepsinin. Çünkü Fenerbahçe, istisnasız hepsinin katkısı, emeği, sevgisiyle Fenerbahçe oldu...

  2. Adsız dedi ki...

    bu yaziyi yazdigin icin Allah senden razi olsun. gecmisimiz gelecegimiz, bilinen gorunenimiz, mechulumuz saklimiz ile bir omur geciyor sari lacivert. duygular sartlar degisiyor ama gonullerdeki renkler ayni, dillerdeki isimler de ayni. ver leftere yazsin deftere, ruhu sad olsun, yasa fenerbahce!

  3. FASLI dedi ki...

    şu ırklara kafa yorduğumuz kadar insanlığa kafa yorsak ya

  4. gumgumok dedi ki...

    keşke dediğin gibi yapılsa. kimliğimize anlam katanlara sahip çıkabilsek.
    taraftara yaklaşımı için çok eleştirsek de Lefter'e son yıllarında vefa gösteren Aziz Yıldırım'a da sonsuz teşekkürler.
    huzurla uyu lefter, yaptıkların için teşekkürler...

  5. emir.z dedi ki...

    Her zamanki gibi gayet isabetli yazmışsın kardeşim...
    Dün akşam Fenerbahçe TV'de yanılmıyorsam Burhan Sargın'a bağlandılar telefonla. Lefter'le ilgili iki kelam etsin diye. Bir şeyler söyledi söylemesine ama beni en çok etkileyen, sunucuya aniden ve sert bir şekilde sitem etmesi oldu.
    "Fenerbahçe hatırşinas bir kulüptür ama böyle ölümler dışında da arayıp bir sorun bizi" diye aniden fırlattı sitem oklarını..
    Şu yazının anlattığı her şeyi o ses tonunda, o kırgınlıkta bulmak mümkündü.
    Geçen yıl eski futbolcuları yenilerle tanıştırmışlardı kulüp binasında. Güzeldi ama kuşkusuz yeterli değil. Lefter elbetteki her türlü tazime, hürmete layıktır. Peki ya onun kadar çok gol atamamış, popüler olamamış oyuncular ne olacak? Tarihin karanlık giriftlerinde kaybolmalarına izin mi vereceğiz? Ayıptır, büyüklüğe de sığmaz.
    Kesinlikle bahsettiğin şekilde ciddi bir tarama yapılmalı, kulübe tırnak ucu kadar dahi emeği geçen kim varsa baş üstünde tutulmalı..
    Genelde takım dediğimiz, özeldeyse Fenerbahçe dediğimiz şey, aynı sevgi etrafında ruhların bir birleşmesinden, vefalı ve sadakat dolu bir birlik hâlinden başka nedir ve ne olabilir ki?

Yorum Gönder