Bordo Mavi Hükümet



Bugün Çevre ve Şehircilik Bakanı'nın Trabzon'un şampiyonluk kupasının gelmesi için ince ince çalıştıkları beyanını okuduk. Şaşırdık mı, Tabii ki hayır. Bakan böyle bir açıklamayı yapacak cesareti, cüreti nereden buluyor, sadece oy aldığı hemşehrilerinden mi yoksa içinde bulunduğu hükümetin politikasını mı açık ediyor. Trabzonsporla bugünkü iktidarın ilişkisini anlamak için epey bir geriye 9 sene önceye gitmemiz gerek.


2003-2004 sezonunun ikinci haftası. İlk hafta İstanbulspor karşısında şok bir mağlubiyetle sezona başlayan Fenerbahçe Trabzon deplasmanında Pierre Van Hoojdonk'un frikik golüyle maçı 1-0 kazanıyor. Maç öncesi sırası ve sonrasında Trabzon'da vaka-i adiyeden sayılan ve polisin müdahale bile etmediği tribün olayları olmuştu. Evsahibi Trabzon'la birlikte Fenerbahçe de PFDK'ya sevk edilmiş, ve iki kulüp de ceza almıştı. Fenerbahçe bu cezadan sonra ayağa kalkmış ve cezaya itiraz etmiş Başbakan Erdoğan da çıraklık döneminde de bugünkü gibi her konu hakkında atıp tuttuğu için deplasmana giden taraftar yüzünden Fenerbahçe'nin ceza almasını doğru bulmadığını beyan etmişti. Tahkim Kurulu Fenerbahçe'nin cezasını bozdu ve bu olay üzerine Trabzonspor Başkanı Özkan Sümer istifa etti.

Başbakan'ın etkisiyle Fenerbahçe'nin cezasının kalktığı yolunda şehirde başlatılan kampanya sonucu 2004 yerel seçimlerinde AKP Trabzon'da seçimi CHP'ye kaybetti. Başbakan'ın bu yenilgiye ne kadar üzüldüğünü o gün kazanılan bütün illere rağmen annesiyle telefon konuşmasında "Trabzon'u kaybettik anneciğim" diye hüznünü bildirdiğini medyadan biliyoruz.

AKP Trabzon ilindeki siyasi iktidarın Trabzonspor üzerindeki iktidarla mümkün olduğunu bu acı tecrübe sonunda öğrenmiş oldu. Önce Trabzonspor Başkanlığına AKP ye yakınlığıyla bilinen Albayrakar getirildi ama arka arkaya başarısız sonuçlar sonrası görevde fazla kalamadı. Kulüp ekonomik sıkıntı içindeydi. 2009'daki yerel seçimler öncesi kulup nerden akıllarına geldiyse Hidroelektrik Santrali işine girdi, dünyada bir kulübün hidroelektrik barajı yaparak para kazanmasına tek örnek olan bu işte siyaset Trabzonspor'a bir hayli yardımcı oldu. Trabzonspor yöneticisi Hayrettin Hacısalihoğlu'nun Trabzonspor'un resmi sitesinde yayınlanan şu sözlerine dikkat edelim

Göreve seçildikleri genel kurul öncesinde ziyaret ettikleri eski Enerji Bakanı Fahrettin Kurt’un kalıcı gelir kaynakları sağlanması doğrultusunda enerji sektörüne yönelmeleri gerektiği yönünde tavsiyede bulunduğunu belirten Hacısalihoğlu, “Bu öneri bize çok cazip ve doğru geldi. Transfer dönemi bittikten sonra ilk fırsatta HES projesiyle ilgilenmeye başladık. Bu konuda görüşmeler yaparken Başkan Yardımcımız Necmettin Aytekin’in enerji sektöründe çalışmalarının olduğunu öğrenerek kendisiyle fikir alışverişinde bulunduk. Tufan Bey de konuyla ilgili olarak düşüncelerini aktararak ellerindeki bir projeyi bize aktarabileceklerini söyledi. Biz de kendilerine sembolik bir hisse vererek işleri yürütmelerini istedik. Bu şekilde süreç başladı. Süreç içerisinde birçok eleştiri olmuştur. Oysa arkadaşlarımızın hiçbir karşılık beklemeden bu işle uğraşmaları takdir gerektiriyor” dedi.


Bir ülkenin Enerji Bakanı bir spor kulübüne kalıcı gelir için hidrolektrik santrali işine girmesini öneriyor. Herhalde dünyada bir ilktir, bu projeyi örnek alan Manchester United petrol aramaya, Barcelona linyit işletme işine falan girebilirler.
Enerji Bakanı'nın önerisiyle bu işe giren devletten yeteri kolaylığı alan ihaleyi alma garantisi verilen Trabzon 29 Mart yerel seçimlerinde iktidara büyük destek vererek AKP'li belediyeye kenti teslim etti. Ne tesadüftür ki seçimden 3 gün sonra 1 Nisan 2009'da Sabah'ın haberiyle de öğreniyoruz ki Trabzonspor HES ihalesini kazanıyor.(trabzon hes ihalesini kazandı)

Trabzonspor'a kaynak aktarmak artık hükümet için mutat bir işlem haline gelmiş olacak ki daha önce belirtilen Wikileaks belgelerinde Trabzonspor'a aktarılan paraları da gördük, bu meşhur tapelerde "devletten şöyle yapıyoruz diye 5 gösteririz 1 ini oraya veririz" diye kayıtlar da var ama tabi kimsenin bunları gördüğü yok. Hatırlanacağı gibi Faruk Özak son seçim öncesi kendisine yönelik eleştirilere Trabzonspor'a 25 milyon kaynak aktardıklarını belirterek Trabzonspor'a yardımın hükümet tarafından eğitim adalet, sağlık gibi asli işlerinden biri olarak addedilğini itiraf etmiş oldu.

Trabzon'un şampiyonluğu kaybedince bunun faturasını yine AKP'ye çıkardığını biliyoruz. Peki buna rağmen 2004 de Tahkim Kurulu Fener'in cezasını kaldırdı diye AKP'yi cezaladırmayı seçen Trabzon seçmeni kaçan şampiyonluğun faturasını lig sonrası AKP'ye keserken 20 gün sonra neden sandıkta bunu kuvveden fiile geçirmeyi denemedi? Trabzon'da 12 Haziran seçimlerinde neden AKP tepki oyu değil de %59 oyla kentte Cumhuriyet tarihinde kimseye verilmemiş bir siyasi desteği gördü. 20 günde yediği içtiği futbol olan insanlar bir anda niye fikir değiştirdi ? Acaba Trabzon'a fısıltı gazetesiyle verilen bir söz üstüne mi olmuştu? Herhalde bunu öğrenmek için de bir iki sene bir gaf özürlüsü Trabzonlu bakan bekleyeceğiz.

Nisan-Mayıs 2011 e dönelim. Hükümet açık açık Trabzonspor'un şampiyonluğunu istiyordu, kabinenin her Bakanı neredeyse şampiyonluk sürecinde bu konu hakkında beyan verdi. Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin bile Karabük -Fenerbahçe maçı öncesi Trabzon'un şampiyonluğunu istediğini yüksek sesle söylemekte beis görmedi. Ama hükümetin istediği olmadı. 2010 da Faruk Çelik önderliğinde Bursa'ya verilen destekle başarıya ulaşan Bakanlar Kurulu'nun resmi şampiyonluk adayı 2011 de tutmadı. Hükümet seçimlerde 8 milletvekili çıkaracak Trabzon'da zor durumda kaldı.

3 Temmuz'daki operasyonun amacı açık olarak Fenerbahçeydi. Eğer 10 Temmuz'daki 100.000 kişilik taraftar yürüyüşü olmasaydı ne Beşiktaş'tan ne Trabzon'dan kimse gözaltına alınacaktı. Hükümet onca medya manipülasyonuna, özel yetkili muhabirler yöntemiyle toplu lince rağmen Fenerbahçe taraftarının kulübe bağlılığını hesap edemedi. Dolayısıyla Beşiktaş ve Trabzon'dan da birilerini alarak yangını bir nebze söndürmeye çalıştı.

Ağustos'da UEFA-TFF işbirliğiyle ve bizzat siyasi iradenin icazeti ve teşvikiyle Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nden men edilmesi üzerine Trabzon Şampiyonlar Ligi'ne gönderildi Hükümet doğrudan değil dolaylı olarak Trabzon'a Şampiyonlar Ligi parasını aktarmış oldu bu sefer de. Mehmet Ali Aydınlar "Trabzonun Şampiyonlar Ligi'ne alındığını biz de yeni öğrendik" derken yalan söylüyordu, Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere Şampiyonlar Ligi'ne Fenerbahçe yerine Trabzon'un gideceğini hükümet de biliyordu. Federasyonun kuklaları Helvacı ve Arıboğan'ın soruşturma sonunda Trabzon'un herhangi bir ceza almayacağı Fenerbahçe'ninse kurtulmasının mümkün olmadığı beyanıyla bu iş halledildi. Bu arada yeri gelmişken bu dürüstlük timsali objektif salon beyefendilerinin yalancılıkla suçladığı Cornu'ya hala dava falan açmadıklarını ve utanç duyguları alınmış bir şekilde aramızda dolaştıklarını belirtelim.

Sonuçta benim iddiam şu: Türkiye'de geçen seneki şampiyonluk Bakanlar Kurulu'nda belirlenmiş ve Trabzon'a verilmiştir. Fenerbahçe geçen sene bu kararı bozduğu için bugün bu süreçle baş başadır. İcraatın iyisini Başbakan'a kötüsünü cemaate havale etmek tam anlamıyla bir siyasi oportünizmdir. Hükümet bu sürecin en başından sonuna kadar TRT,medya, emniyet açıklamaları, yargı açıklamaları hepsi dahil olmak üzere Fenerbahçe'nin bilinçli ve sistematik lincine çanak tutmuştur. Öcalan'ın yargılanmasında bile görülmeyen bir nefret havası Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe hakkında yaratılmış, devletin bütün kurumları elbirliğiyle bu ateşe odun taşımıştır.

Şu aşamada göz göre göre artık bir Bakanın ince ince çalıştığı itirafını görüp hala adalete güveniyoruz açıklamalarıyla bir yere varılamaz. Fenerbahçe'nin mevcut dışarıdaki yönetiminin şu açıklamadan sonra bile işin yargıyla adaletle çözülebileceğini düşünmesi düpedüz saflık olur. Fenerbahçe yönetimi şu açıklamanın hesabını bu hükümete soramayacaksa bu rezil açıklamanın somut bir yaptırımı olmayacaksa Fenerbahçe büyüklüğünden falan bahsetmesin ve derhal istifa etsinler. Trabzon Şampiyonlar Ligi'ne gönderildiği gün Fenerbahçe bu kararın siyasi iradeden bağımsız olmadığını da açıklayarak ülkedeki bütün sportif faaliyetlerini askıya almalıydı. Böyle "mücadele edelim ama şunu incitmeyelim, şunu tam karşımıza almayalım" diye diye başımıza gelmedik şey kalmadı ve böyle giderse de sonu gelmeyecek.

Bunu da yüz kere yazdık ama bir kez daha yazayım taraftarın gösterdiği dirayet ve cesaretin onda birini bu yönetim gösterebilmiş olsaydı bu kulüp şimdi Şampiyonlar Ligi'ndeydi ve muhtemelen Aziz Yıldırım da dışarıdaydı. Size savaş ilan etmiş şeyin ismini koymaktan korkup koltuklarınıza gömüldüğünüz müddetce sadece bir gün değil her gün öleceğiz.


20 comments:

  1. fishersad dedi ki...

    takip ettim sürekli yazılanları ve ilk kez süreçle ilgili "gerekçeler" hiç tatmin etmemişti beni. ihaleler, ergenekonlar, şikeler... ilk kez "tatmin oldum". tebrik eder, bulanıklığı ortadan kaldırdığın için teşekkür ederim.

    maçla ilgili olarak ta bir kaç şey yazmak istedim.

    maç başladıktan sonra ilk 9-10 dakika dikkatimi fenerbahçeli ön alan oyuncularının "ısrarla" topla kale arasına geçmediği çekti.

    sanırım antep'in ayağa top yapacağını, pres yapacağını hesaplayarak, aykut hoca orta sahada top yapmayı-yada hızlı hücuma çıkmayı planlamıştı. ancak uzun bir süre devam eden bu tuhaf taktik ters tepti. antep'in orta sahasındaki 3-4 futbolcu (fenerbahçeli futbolcular gibi) sürekli ilerde kalıp pres yaptılar-hayır çok top kazanmadılar belki ama-ayaklarındaki her topu ayağa ve ileri oynadılar.
    volkanın tepkisi de bunaydı bence. taktik tutmamıştı. aykut hocaya bunu söyledi bence. çünkü serdar+yobo+zigler+gökay+baroni 5'lisi sürekli antep'in ileri 5'lisi ile başbaşa kaldı. gol de geldi.
    bence bu kötü fubolun öncelikli nedeni ne konsantrasyon, ne takımın kötü genel performansı, ne de antep'in çok üstün olması değildi. en önemli neden "TUTMAYAN TAKTİK" idi.

    bir diğer önemli konu da; şehrin ismine yakışmayan bir futbolcu topluluğu ve anlayışıyla sahaya çıkan gaziantep takımı.

    bu filmi geçen sezon gördük!
    kadıköye meydan muharebesine gelirken,
    avni akere yatağa uzanmaya giden ve kocasını bekleyen bir takım!

    yakışmıyor! çok sırıtıyor! ayıp!
    tekrar etmekte fayda var:
    son dakika golü yedikten sonra "yamulan" "fiziksel" "psikolojik" evrim geçiren, (bir zamanlar vokana atfedilen) türlü maymunsal davranışlar gösteren antepli topçular, avni akerde yedikleri her golde "zevk" almışlardı.

    son söz ağır olacak ama: bu kadar sıkarsanız daha çok keyifli oluyor! benim bildiğim celal doğan şehir için bir genelev açmıştı, ancak daha sonra bunu yeşil sahaya taşımışlar!

  2. samael dedi ki...

    Adamlar gayet organize çalışıp gayet rahat söylüyorlar, söyleyene değil söyletene bak misali...

    Güzel yazı eline saağlık.

  3. metun dedi ki...

    tebrik ediyorum. yaşanan süreci özeteyen müthiş bir yazı.
    kulupte söz sahibi olan insanların ve medyada ki fenerlilerin, özellikle rte'nı bu işin dıdında tutma çabalarına anlam veremiyorum. Üstüne bir de, ridvan dilmen gibi taraftarın sevgisini kazanmiş kişilerin rte yalakalığı beni çok rahatsız ediyor.

  4. peralta dedi ki...

    yazı çok güzel. ve son paragrafla daha da anlam kazandı. maalesef fenerbahçe tarihinde görülmemiş bir badireyi atlatmaya çalışıyor. yaşananlardan bahsetmeye gerek yok, 6 aydır kulübün her şubesi, her bireyi için kabus gibi bir süreçten geçiyoruz. ve evet bu sürece ve bu fenerbahçe nefretinin yarattığı ateşe de devlet eliyle odun atılıyor. bakanın fütursuzluğu son örnek. karar aşamasında bağımsız olması gereken ancak bağımsız olmayan yargıyı, özerk olması gereken ancak özerk olmayan TFF'yi baskı altına alacak kararlarını manipüle edecek açıklamalar bunlar ama bakanın zahmet etmesine gerek yoktu. artık trabzonspor'un herhangi bir yöneticisi bile devlet adamı gibi bu süreci etkileyebiliyor. hasan yener'in kaybedilen maçtan sonra etik kurulu raporuna atıfta bulunup ertesi gün yanlı yorumlarla sadece fenerbahçe'nin asıldığı raporun basına servis edilmesi de bunun göstergesiydi.

    geleyim son paragrafa. maalesef bu badire fenerbahçe tarihinin en sünepe yönetim kuruluna denk geldi. bunda muhakkak aziz yıldırım'ın yönetimde tek adamlığının ve etrafında fazla muhalif ses istememesinin payı vardır ancak bu suskunluk, insanlar sokaklara dökülmüşken kabul edilebilir gibi değil. hala ömer temelli twitterdan sessiz kalacağız federasyonun kararını göreceğiz diyor 58.madde için. ayrıca bakanın açıklamaları için de resmi siteden gider yapmakla olmuyor. hukuki bir girişim olması lazım, çok daha fazla ses çıkarılması lazım. istifaya davet etmek yeterli değil. onlarda biraz izzet-i nefis olsa van depreminden sonra yaşanan organizasyon bozukluğu ve rezalet üzerine toplu halde istifa etmeleri gerekirdi. ama yok o. amigo gibi açıklama yaptıkları bu meselede de olmayacaktır. biz ise aykut hocanın dediği gibi boynumuzda iple bu adamların dağıtacağı adaletten şefaat bekliyoruz.

  5. YILDIRIMCI dedi ki...

    Güzel okunmasi gereken bir yazi.Gerci bunlarin cogunu akli basinda her Fenerbahceli biliyor ama yönetimden ses cikmayinca sadece bilmekle kaliyor.Elimizden ancak protesto etmek eylem yapmak geliyor.
    Son olarak. O seref yoksunu bakana diyecegim"ince ince calisana kalin kalin sokariz"

  6. gurkan dedi ki...

    Yine guzel yazi. Ozellikle son 2 paragraf. "... Fenerbahçe'nin mevcut dışarıdaki yönetiminin şu açıklamadan sonra bile işin yargıyla adaletle çözülebileceğini düşünmesi düpedüz saflık olur. ..." Baskan 14 Subat'a hazirlaniyor, 1 macin savunmasi 101 sayfa gibi haber basliklari goruyorum bazen face'den, artik sadece oradan bakiyorum zira, igrencliklerle daha fazla tahammul edemiyorum. Belki bir sure sonra oradan da vaz gecerim. Hepten unutmak icin. Yahu gercekten bunun bir hukuki surec oldugunu, efendim savunmamizda ipe sapa gelmez iddianamenin abukluklarini aciga cikardigimizda hakimin yahu hakliymissiniz, kusura bakmayin deyip baskanin ozgurlugune tecavuzu durduracagini, yahu daha kisasi, gercekten bir karar cikacagini mi dusunuyoruz mahkemede? Cidden?

    Ikinciye 5 puan fark attigimiz gun cekilmeliydik ligden, eger CL hakkimiz gasp edildigi gun cekilmediysek. Olmadi hirsizlari yine yendigimiz gun cekilecektik. Simdi artik gerideyiz. Moral, motivasyon, istisnasiz her macimizdan once cikan haberler, olaylar, soylemlerle yerin altina sokuluyor, sporcularin isi de cok zor bu havada. Ama bence lafi daha evelemeden, cok uzatmadan, ilk saglam galibiyetimizden sonra birakmaliyiz ugrasmayi. Haydi, biz koyduk koyacagimizi, siz kendi aranizda oynasin bundan sonra deyip cekip gitmeli bu saldiri surdukce.

    Benim korkum, hala adalete inanilmasi, bakalim, bekleyelim politikasinin sonunda sike sike (klavyemde yok, noktali olan s oncekiler, adminler edit edemiyorsa sorun yaratacaksa silebilirler mi lutfen) aldigimiz sampiyonluk kupamiz hirsizlara verildiginde de hay allah, ne yapalim, adil yargilama sonunda Aziz Baskanimiz aklandiginda disari cikacak, o zaman yeniden sampiyon oluruz artik deyip kapatilacak konu.

    Kongre zamani mutlaka Turkiye'ye gidecegim. Oyumu kullanip hala hapiste tutluyor olacak olan Aziz Baskana verecegim oyumu. Listede ismi varsa yonetim kurulunda olmamasi icin Nihat Ozdemir'in adini silecegim mesela.

    Akil istiyorum sizlerden. Ne yapmaliyiz? Burada yazi yazmakla, 3-5 arkadasimla gorus alisverisi yapmakla ne kadar etki edebiliyorum ki kulubumun icine atildigi bu savasa? Birsey yapmaliyim. Ne? Digiturk almadik (web digi var, eskiden onu alirdim mesela), annemler, yegenlerim hep Fenerbahce Kart'i buldular posta kutularinda, ne zaman basvurduklarini bile bilemeden ama yetmiyor iste. Biz, yonetimde olmayan, siradan Fenerbahceliler ne yapacagiz bu savasta? Bilinclendik, tamam, sonra?

  7. aandacozkan dedi ki...

    maalesef yazıda belirtilen dik bir duruşu sergileyebilecek bir kurum mevcut değil.bu duruşu gösterebilecek tek güç taraftardır.
    rıdvan dilmen bu süreçte medyada en cesur şekilde konuşan adam, ama onun da yapacağı bir yere kadar (gs ve hakan şükür lobisi eliyle milli takımın başına ersun yenal kovulup fatih terim getirildiği zamanki fatih terim sevgisini gördüğümde tiksinerek anlamıştım bunu)
    aziz yıldırım mektubunda rte yi bu süreçten ayrı tutmaya çalışırken rıdvanın bunu yapması çok doğal.

  8. alpb dedi ki...

    Kalemine sağlık. Bu adamların yaptığından çok bizim yönetimimizin yap(amadık)madıklarına kafayı takmış durumdayım. Bir camia yönetimi tarafından bu kadar mı sahipsiz bırakılır. Herkes arazi olmuş, ortada bir Aykut Kocaman, kaderini bekler vaziyette. Olacak iş değil.

  9. Adsız dedi ki...

    bence bu süreçte herşeyi en net ortaya koyan tape sn. bakanın bu konuşmasıdır , bugüne kadar kesme doğrama işi bitti şimdi iş detaylara geldi .

  10. AKIN KAZAKCI dedi ki...

    su "yonetimin hukumeti, tayyipi bu isin disinda tutma cabasini anlayamiyorum" turunden kelamlar beni benden aliyor.

    yumurta firlattigi icin hapiste surunen ogrencilerin oldugu ulkede, yedi jenerasyon calisip trilyon dolarlik servetler edinmis adamlari yonetim yaparsan,

    varimi yogumu kaybederim diye korkup, isi baska turlu de halledebiliriz diye kendilerini kandirmalari, kafalarini kuma gomup, mabadlarini goge dikmelerinden normal ne olur?

    Sen saniyo musun ki Koç grubu, ogullari Fenerbahceli diye, yillik karlarindan binde bir olsa para kaybetmeyi goze alsin?

  11. MustafaS dedi ki...

    Bakanın bu açıklamasına rağmen hala haber sitelerinde "E haklı adam, doğruları söylemiş" diyen utanmazları gördükçe ülkeme olan inacımı gittikçe kaybetmeye başladım. Fenerbahçeyi öyle bir nefret objesine dönüştürdüler ki Aziz Yıldırım asılsın mı diye sorulsa Evet diyecek binlerce adam çıkar. Ülkede siyaset dibine kadar futbolun içine girmişken sırf Fenerbahçe düşmanlığı yüzünden kimse bunu umursamıyor. UEFA bile -artık ne karşılık aldıysa- gıkını çıkarmıyor bu siyaset-futbol ilişkisine ...

    Yönetime kızıyoruz, bende çok kızıyorum takımı ligden çekmedikleri için. Ama bu öyle bir karar ki 2 ucu pislik olan bir değnek. Takımı çekmiyorsun seni perişan ediyorlar. Takımı çeksen Alex inden G.Gönül'e tüm futbolcularını kaybedeceksin. Bir daha lige dönmek istesen kendine gelmen 5 seneyi bulacak belki. GS li bir utanmaz (burda utanmaz yerine başka bir şey kullanacağım ama kendime yakıştıramadım) "Bir zamanların Vefa sı, Altınordusu gibi olacaksınız, tarihe gömüleceksiniz" diye dalga geçiyordu forumun birinde. Böyle ş.sizlere fırsat vermemek için ligde kalmalı bu takım belkide.

    Ama Aziz Başkanın görevine dönmesine izin verilmezse seçilecek başkan işadamı falan olmasın bir zahmet. Ticaretim etkilenir diye korkmak zoruna kalmasın. Açık açık çıksın söyleyebilsin : "Devletin bir bakanı böyle açıklama yapıyorsa ne adalete ne TFF ye güveniyoruz!" diye!

    Bu durumdan nasıl ve ne zaman kurtulacağız bilmiyorum ama o gün geldiğinde her şeyin çok farklı olacağına inanıyorum. O zaman gerçekten öteki olacağız. Sadece yürekten bağlı olanların sahiplendiği bir öteki takım. içindeki menfaatçileri, rantçıları elemiş bir öteki takım. O zamana kadar dimdik durmaya devam ...

  12. Ulas1907 dedi ki...

    kalemizine sağlık, yine harika bvir yazı olmuş, Papazınçayırı bir blog istesinden çok daha öte..
    aklımızın ve mantığımızın söylediklerini korkmadan, çekinmeden haykırmak dileğiyle,
    güzel günler bizim olsun....

  13. volkantolga dedi ki...

    BABA SÜPERSİN.... altına imzamı attım tüm tanıdıklarıma gönderdim. facebookta 1500 listem var. Yayınladım duvarımda
    Haydi hayırlısı

  14. Adsız dedi ki...

    şu an fenerbahçe yönetiminin beceriksiz olduğu görüşüne katılmıyorum. bence ali koç ya da nihat özdemir ikilisi son derece zeki ve durumu idare etmeye çalışsan yöneticiler. fakat bu iki yöneticinin ekonomik ilişkilerinin siyasi iktidar ile olan organik bağı bu şekilde davranmaya zorladığı inancındayım.

    mevcut iktidar ülkenin yönetiminde tek söz sahibi olan unsur olarak karşımızda duruyor. bu iki zengin yöneticinin özel işlerinde kaybedecek çok şeyleri var. akp iktidarı ile savaşmaları onların ekonomik çıkarlarına uygun düşmeyeceği konusunda zenginler arasında bir görüş olduğunu fark etmemek mümkün değil gibi görünüyor.

    fenerbahçe taraftarı ise haklarını daha sert bir şekilde korumak istiyor. bu yüzden mevcut yönetimle taraftar arasında bi savaş söz konusu. yönetim bir taraftan akp iktidarına yakınlık göstererek hem kendi özel çıkarlarını korumak hem de fenerbahçeyi en az hasarla bu süreçten çıkartmaya çalışıyor. onlar için bu durumu biraz anlayabiliyorum. devletten ihale alan ya da bir şekilde akp ile organik bağı bulunan bu yöneticiler çıkarlarını korumak zorunda.

    sorun da burda başlıyor. olası bir ceza durumunda fenerbahçe ligde kalırsa nihat özdemir ve belki akp iktidarından bazı kişiler, bu bizim çabalarımızla oldu gibi bazı açıklamalar yapıp kendileri "kar" çıkartmaya çalışacaktır. eğer fenerbahçe küme düşerse akp iktidarından bazı kişiler başta ts olmak üzere bazı (burada tanımlama yapmakta zorlanıyorum. çünkü insan/kişi gibi bir tanımlamayı insan diyemeceklerim için kullanmak istemiyorum) x'lere "bakın bizim sayemizde oldu" diyecektir.

    fenerbahçe taraftarı ise yapılan şuçlamaların hiçbirini kabul etmemektedir. yönetiminde kesin bir dille "hayır" demesini istiyor. ama yönetim bunu açıkca ifade edemez. kısacası yönetimden benim bu şekilde bir beklentim yok. çünkü onların ekonomik ve siyasi çıkarları söz konusu. bizim içinse öncelik fenerbahçe...

    sonuç olarak ts başkanı ile nihat özdemir arasında bir fark olmadığını anlatmaya çalışıyorum. fark olabilmesi öncelikle iktidar ile bağı olmayan bir yönetimin olması şarttır. yönetimden beklettim olmadığı gibi onların açıklamalarına da inanmıyorum. hizmet ettikleri aynı efendi...

  15. hantorunu dedi ki...

    Ne güzel konuşuyor Çevre ve Şehircilik Bakanımız Erdoğan Bayraktar Ne diyor mesela Trabzon'daki Fatih-Tanjant bağlantı yolunun açılış töreninde, Tanjant, kotenjant, sinus ve kosinus'u bile şaşırtan bir biçimde "Şimdi bizim hakkımız olan Trabzonspor'umuzun kupasını almak için de çok ince ayar bir çalışma yapıyoruz. İnşallah hakkı olan Trabzonspor'umuzun kupasını da Trabzon'un müzesine getireceğiz. Allah bize inşallah bunu nasip edecek." diyor.


    Şimdi bu açıklamanın tanjant'ını ve hatta kotenjantını da alsak aklımız, dimağımız almıyor ki bu açıklamayı..

    Spor ve siyaset birbirinden çok uzak durması gereken iki olgu. İkisinin de ortak paydası kitlelere hitabetmeleri olsa da ikisinin de birbirinden uzak durmaları gerekiyor.

    Malumun ilamı demeye dilimiz varmıyor ama basit bir dil sürçmesi değil ki bu açıklama..

    Trabzonspor'un hakkı olduğu iddia edilen bir kupa var bu konuşmada,

    Allah'tan o kupanın Trabzonspor'un müzesine getirilmesi dileği var bu konuşmada..

    Yargıya intikal etmiş bir kupanın kimin hakkı olduğuna dair yargıdan önce, yargının yerine geçip hüküm verme var bu konuşmada..

    Bağımsız bir federasyonun, bağımsız bir yargının olduğu yerde siyasilerin, hatta basit bir siyasetçinin de değil, Türkiye Cumhuriyetinin bir Bakan'ının çok ince ayar çalışmalar yapıldığının itirafı var bu konuşmada..

    Ne diyelim biz şimdi size çok ince ayar çalışmalar yapmak güzeldir, ne kadar hassas olunursa o kadar güzeldir hatta.

    Sayın bakanımızın Trabzonspor'unun hakkı olan FENERBAHÇEnin müzesindeki kupanın alınıp, Sayın Bakanımızın Trabzonspor'unun müzesine getirilmesini inşallah bize nasip eder diye Allaha yalvaran siyasetçilerin olduğu bir ülkede inşallah bir gün FENERBAHÇEnin borç batağındaki ezeli rakibinin neredeyse kendi kendisine yıkılmak üzere olan stadının kuruluş amacı Toplu Konut yapmak olan ve Sayın Bakanımızın Toki Başkanlığı yaptığı dönemde TOKİ tarafından yaptırılan stadının inşaatlarındaki ince işçilikten de bahsedilir birgün...

  16. Gökhan dedi ki...

    mükemmel bir yazı olmuş vs. ama, trabzon şampiyon olamadı diye bu kadar şey yapan hükümet, averajla belirlenecek kadar yakın geçen bir yarışta bir hakem hatası vs. ile trabzon'un 1-2 puan farkla şampiyon olmasını nasıl sağlayamadı acaba?

    bir yanlış ofsayt/penaltıyla trabzon'u şampiyon yapmak varken, niye bu yolu seçtiler acaba?

  17. Mesut Birinci dedi ki...

    diyelim herşey tamam söylediğin gibi. trabzonspou şampiyon yapmak istiyor hükümet. peki fenerbahçenin hiçbir şekilde(teşvik primi dahil) şike yapmadığına ve %100 suçsuz olduğuna dair bir kanıtın var mı? Çünkü bu şike olayı böyledir. 1'i de 1000'i de birdir. ABD'de NCAA şampiyonu takımın bir oyuncusunun hediye olarak 250 dolarlık bir takım elbise aldığının ortaya çıkması üzerine takımın elinden şampiyonluğu alınmıştı. Bu sadece bir örnek. Ama benzer örnekleri dünyanın her yerinde görmek mümkün.

  18. Fuat Tekgül dedi ki...

    Savcı'nın''F.Bahçe şampiyon olmasaydı bu soruşturma yapılmayacaktı'' sözü tam anlamıyla taşları yerine oturtuyor..
    Federasyon özerk (!) futbol siyasetin elinde...
    Süper bir yazı olmuş ..Elinize sağlık..

  19. Adsız dedi ki...

    mesut birinci demiş ki "fenerbahçenin hiçbir şekilde(teşvik primi dahil) şike yapmadığına ve %100 suçsuz olduğuna dair bir kanıtın var mı?". biriciye sormak istiyorum diğer kluplerin bu güne kadar şike yapmadığına (teşvik primi dahil) dair kanıtın var mı? bu günden sonra teşvik primi ya da şike yapmayacağına dair kanıtın var mı? sorduğun sorunun mantıklı olduğuna inanıyorsan aldığın cevabında mantıklı olduğuna inan...

    iddia makamı iddiasını kanıtlamakla sorumludur... savunmada üzerine atılan iddialara cevap verir. m. birinci sorulmamış sorulara cevap istediğin için seni kutluyorum...

  20. Son Akın dedi ki...

    Bakan boşboğazlık yapmış, tıpkı Arena açılışındaki gibi. Oy uğruna çenesini tutamayanlar icraat yapsa idiler 3 büyütülmüşler bunca sene şampiyonluğu devir daim gibi ele geçiremezdi. Tarlaların sürülmesini adak ile izah edenlere inanan güruh oldukça 3 büyütülmüşlerin taraftarı hak, hukuk, adaleti sadece kendilerini kayırırsa hatırlarla.

Yorum Gönder