Naz Aydemir ve Milli Takım Meselesi



Dünya durdukça başımızda kalmasını dilediğimiz Voleybol Federasyonu dün ilginç bir kararla sakatlığı nedeniyle Milli Takım kampına katılmayan Naz Aydemir'i ceza kuruluna sevk etmiş. Gerekçesi de Naz'ın sakat olduğunu belirtip ameliyat olacağını söylemesine rağmen kulübünde çalışmalara katılmasıymış.

Voleybol Federasyonu'na göre bildimiz gibi ligler oyuncular, kulüpler falan tamamen teferruat. Önemli olan milli takımın başarısı. Daha iki ay önce yabancı sınırını yerli oyuncular fazla süre alsın diye düşüren hatta sahadaki oyunculara milli olup olmadıklarına, yabancı olup olmadıklarına genç olup olmadıklarına göre belli puanlar vererek maçları bir ALES sınavı sorusuna çevirecek önerilier sunan bir federasyondan bahsediyoruz.

Şimdi bu federasyona göre bir oyuncunun sakat olmasının kendini kötü hissetmesinin falan hiç bir önemi yok. Milli takıma çağrılmışsan ayağın kopsa da oynayacaksın. Ameliyat olacaksan 3 ay ertelersin olur biter, kariyerinin geri kalan kısmını riske atmak falan hiç bir şey ifade etmiyor. Naz'ın durumu özelinde Naz'ın ameliyat olup olmayacağı kendisine bırakılmış bir mesele. Doktorlar iki farklı tedavi önermiş birisi ameliyat içeren birisi içermeyen. Oyuncu bu iki alternatif arasında henüz tercihini yapmamış ancak kesin bir durum var ki bu oyuncunun şu an voleybol oynaması ya da kısa vadede voleybol oynaması imkansız. Voleybol Federasyonu'nun bunu bile bile Naz'ı ceza kuruluna sevk etmesi bu ülkede görmeye alışık olduğumuz otoriter zihniyetin aptal bir göstergesi daha.

Şimdi bu durumu geçelim, Naz gerçekten oynayabilecek fiziki durumda ve sakat değil, ancak milli takımda oynamak istemediğini belirtip kampa katılmıyor. Bizim bütün federasyonlarda Türkiye Liginde görev yapan herhangi bir milli sporcunun davet edilip de milli takıma gelmemesi cezai yaptırıma neden oluyor. Oysa adı üstünde milli takıma oyuncu "davet" edilir, gelip gelmemek milli takım için oynayıp oynamamak oyuncunun tasarrufuna bırakılmalıdır. Bir sporcunun milli takımda oynamak istememesi hangi nedenle olursa olsun gayet doğal bir haktır, kendini kötü hissettiği, heyecan duymadığı, milliyetçi bir söylemin içinde yer almak istemediği gibi nedenlerle birisi milli takımda oynamadı diye linç edilip spor kariyeri federasyon yönetcisinin iki dudağına bırakılıyorsa oraya ileri demokrasi değil Kuzey Kore denir.

Başkaları için son derece radikal ya da Fenerbahçe kibri falan gelebilir ama ben zaten özellikle 3 Temmuz'dan bu yana hiç bir branşta milli takıma oyuncu verilmesini istemiyorum. Federasyonların bu pespaye tutumlarını, Fenerbahçe'ye karşı hoyratlıklarını görüp de hala bu ülkenin sporuna Fenerbahçe'nin katkısını istemek de bana göre fazla iyimserlik. Naz'ın ceza kuruluna sevk edilmesinin ardından keşke Milli Takım kampından Eda ve Seda 'da bu duruma tepki gösterip ayrılsa ne kadar iyi olurdu.

Federasyon doktorlarınca sakatlığı gizlenen, milli takımda sakatken oynamadı diye ceza verilmesi istenilen sporcular umarım bir gün kurşun asker olmadıklarını anlarlar. Vicdani reddin yasal olması gerektiğini tartışırken milli takıma gitmedi diye oyuncuya ceza verilmesi kadar dangalakça bir uygulama olamaz. Fenerbahçe kulübü de taraftarı Naz Aydemir'in arkasındadır. Fenerbahçe'ye kupa verirken dünyanın en hüzünlü adamı olan Erol Ünal Karabıyık'ın egosuna Naz'ı feda ettirmeyiz.


10 comments:

  1. emre dedi ki...

    Voleybol Federasyonunun bu kararinin arkasinda ne oldugunu merak ettim dogrusu, ama bu aralar Yonetimimiz pek fazla olaylari kasimamak gibi bir stratejisi oldugu icin bu isin arkasi ne kadar takip edilir ve ne kadar isin asli belli olur pek emin degilim. Ancak Fenerbahce'nin milli takimlara oyuncu vermemesini istemene pek katilmiyorum fatih. Evet 3 Temmuz'dan bu yana yapilanlar hepimizin canini cok acitti ve ofkemizi bir yerlere yoneltmek istiyor insan dogal olarak, ama biz Fenerbahce Cumhuriyeti olarak Turkiye Cumhuriyetine alternatif oldugumuzu iddia etmedik hic bir zaman. Biz Turkiye Cumhuriyeti'nin icinde gercekte var olmayan ama ruhen var olan bir cumhuriyetiz, ve bu ruh birligini de cok etkili bicimde gosteriyoruz 3 Temmuz'dan bugune. Buironik cumhuriyet tanimimiz bile rakiplerimizi ifrit etmeye yetti ve bu cumhuriyetin karsisinda bir koalisyon gucu olusturmaktan cekinmediler. Ama eger milli takimlara sporcu gondermiyoruz gibi bir tepki gosterirsek "Fenerbahce Halktir" soylemine karsi hareket etmis oluruz ve bugun akliselim Turk Halkinin duygusal olarak aldigimiz destegini de kaybederiz. Unutma ki Milli Takimlar ne hukumetin takimi ne de Lutfi Aribogan vs. gibi adini anmaktan hoslanmadigimiz insanlarin takimi. Milli Takimlar bu ulusun takimlari ve bu ulusun en onemli spor kulubu olarak da sporcularimizi gururla gondermeye devam etmemiz gerekiyor.

  2. fatihfc dedi ki...

    Bu düz mantık timsalleri şahsiyetlere göre gurbetçi futbolculara yapılan davetller kabul edilmeyince de yaptırım peşinde koşsunlar. Tartışma olmaması adına nacizane bende aynı fikirdeyim adaş.

  3. Adsız dedi ki...

    "milliyetçi bir söylemin içinde yer almak istemediği gibi nedenle"

    tam da bu nedenden dolayı milli takım olgusuna oldum olası soğuk bakarım. hiç bir zaman bu ülkenin herhangi bir milli takımının taraftarı olmadım olmayacağım bundan sonra da. ama nazın bu kararı gerçekten çok önemli bir karar ve hatta bu ülke şartları gözönüne alındığında radikal bir karar. bu karar diğer sporcular için de bir emsal teşkil eder umarım ve milli takım meselesinin bir zorunluluk olmadığını idrak ederler. bunları önümüzdeki dönemlerde yaşamamak dileğiyle demek istiyorum ama milliyetçilik damarı bu kadar sert, milli duyguları gereksiz derecede kabarık bir memlekette zor açıkçası.

    milli takımlarda oynayıp oynamamak oyuncuların kendi kararıdır ama üç temmuzdaki süreçten sonra birkaç oyuncunun milli takım kamplarını terketmesini beklerdim/umuyordum. yada kulübün böyle bir tasarrfuta bulunmasını isterdim açıkçası. burası bize nefretini kusanların gururlarını okşamak için sporcu yetiştiren bir vakıf değil ortaya emek koyan, cebindeki üç beş kuruştan bütçe oluşturan fenerbahçe spor kulübü.

  4. Cengiz dedi ki...

    "milli takımlarda oynayıp oynamamak oyuncuların kendi kararıdır" lafı evrensel normlarda ideal olan ancak ülkemizdeki hamasi milliyetçi tutum, mahalle baskısı ve nihayetinde disiplin yönetmelikleri gereği mümkün olmayan bir durum. bizim milli manevi değerlerini yok bildiğimiz Amerikalı, Alman, Fransız sporcular milli takımlarına lütfederek giderler, gitmeyene zulmedilmez, üstelik hiçbiri de milli forma altında "milli ve manevi değerleri pek ziyade" vatandaşları tarafından yuhalanmaz, küfür yemez, hepsi de sahada canlarını dişlerine takarlar.

    milli takım daveti sporcular için bir nevi askerlik vazifesi gibi. milli çağrıya katılmayan sporcuları disiplin kuruluna sevk etme kudretini veren de emir komutacı zihniyetin ürünü olan yönetmeliklerimizden başkası değil. ve maalesef bugün sivilleşmeden, demokrasiden dem vuranlar bu meselelerle pek de alakadar değiller. dolayısıyla olaya Fenerbahçe ve Naz özelinden bakmaktan ziyade TVF'ye Naz'ı ceza kuruluna sevk ettiren kudreti irdelemek daha doğru olacaktır.

  5. gurkan dedi ki...

    "Naz'ın ceza kuruluna sevk edilmesinin ardından keşke Milli Takım kampından Eda ve Seda 'da bu duruma tepki gösterip ayrılsa ne kadar iyi olurdu.
    "

    Ah keske, bize yakisani buydu iste. Anlayacaklari dil buydu.

  6. Erdenay Guler dedi ki...

    Seda Milli Takım'dan affını istedi bu yaz.Yani kampta değil şu an bizim kulüple çalışıyor.Fakat Eda Milli Takım'da.Onun da şu an bir sakatlığı varmış ne durumda olduğu konusunda bir fikrim yok.Keşke dediğiniz gibi Eda'da bırakıp gelse.

  7. barbar dedi ki...

    Ulusal takımlar bu ülkede büyük sorun. Özellikle futbol ve basketbol takımlarında yaşananları az çok biliyoruz. Ben de Fenerbahçe'nin ulusal takımlara oyuncu/sporcu vermesini çok sayıda Fenerbahçeli gibi istemiyorum. Ancak bu isteğim yeni değildir. Bu isteğimin altında yatan nedenler son yaşanan olaylar ile ilişkisi yoktur.

    Neden istemediğimi kısaca açıklamak istiyorum. Bu ülkede en çok küfür edilen aynı zamanda en fazla sporcu yetişiren klup Fenerbahçe'dir. Fenerbahçe'ye küfür etmekle “sevap” kazandığına inanan güruh için sporcu yetiştirmenin bir anlamı yoktur. Fenerbahçe'nin nimetlerinden faydalanmakta zarar görmeyen asalaklar, Fenerbahçe'ye küfür etmekte ya da her türlü kötülüğü yapmakta zarar görmemekte hatta sevap olarak kabul etmektedir. Ancak Fenerbahçeli sporcunun kazandığı madalya ile övünerek milliyetçi/ulusalcı olduğunu gösterirken yüzü kızarmamaktadır. Bu düşünce yapısı sayesinde katilleri ulusal kahraman yapar, onunla da övünür. Kendi ülkesi için sporcu yetiştirdiğini anlama kapasitesine sahip değildir. Kötü niyetlidir, önyargılıdır vb....

    Kısacası bu ülkede Fenerbahçe tüm kötülüklerin anası/babasıdır. Ona küfür edebilirsin, önünü kesebilirsin, haksız davranabilirsin, adalet Fenerbahçe zararlı çıkarsa ancak doğru olabilir.... bu ülkede eğer Fenerbahçe hakkındaki önyargılar bu şekilde devam edecek ise ne gerek var ulusal takımlarda Fenerbahçeli sporcuların yer almasına? Bence var olma savaşı veren türk sporu tamamen çöksün, yok olsun. Biz klüp olarak ülke sporundan ayrı varlığımızı bir şekilde devam ettirmenin yolunu bulmalıyız.

  8. fishersad dedi ki...

    fenerbahçe-manisa 1:1
    * fenerbahçeli oyuncular anormal bir panikle başladılar maça ve ilk yarı neredeyse oyun böyle sürdü. maçın bu bölümünde alex bir türlü oyunun kontrolünü sağlayacak pas organizasyonuna giremedi.
    * manisasporun çok diri ve hızlı oyunu, sürekli yakın markajda oyuncuları karşılamaları, yaptıkları güçlü pres bunun ana kaynağıydı. ancak fenerbahçeli futbolcuların pas alış verişlerindeki yavaşlık buna tuz biber ekti.
    * oyuncular diri manisaspor karşısında şansla da olsa öne geçtiler, hakem penaltıyı vermedi, ofsayttan golümüz sayılmadı belki ama 3 puanı götüren aykut kocamanın tutmayan hamlesiydi.
    * kocaman alışılmışın dışında (manisasporun oyunundan etkilenmiş olacak ki) oyunu ilerde tutmak ve rakibi çıkarmamak için bienvenüyü oyuna alıp semih + alex le birlikte oynatmayı tercih etti. Bu hamle aykut kocamanın normal davranışı değildi. tıpkı alexin "o pozisyonda" kaleye veya semihe bakmadığı gibi.
    * ancak eksiklikler takımı çok etkiliyor. özellikle gökhan ve emrenin yokluğuna topuz da eklenince takımın dirençi azalıverdi.
    * kocaman normal müdehale edip semihi çıkarıp yerine stochu alsaydı maçın son bölümünde zaten fiziksel gücü azalan ve 10 kişi kalan manisanın direncini tamamen düşürecekti.
    * kocaman çok büyük olasılıkla kayseride orhan şamı kullanacak. henüz stochu tercih edeceğini düşünmüyorum. yine dia ile başlayacak. ve muhtemelen caneri de oynatacağı için dia sağda kalacak. ancak semihi yedek tutup bienvenüyü 11 de sahaya süreceğini tahmin ediyorum

  9. Cetin dedi ki...

    Burada net olarak belirtmek istedigim bir nokta var. Sanırım şu ifadeyi farazi olarak kullanmışsınız:
    "Şimdi bu durumu geçelim, Naz gerçekten oynayabilecek fiziki durumda ve sakat değil, ancak milli takımda oynamak istemediğini belirtip kampa katılmıyor."
    Bu ifade yanlış anlaşılmaya müsait. Şurası kesin ki, Naz sakat ve antrenman yapmadan sadece tedavi oluyor. Bunu açıkça söyleyelim. Yan, bazı taraftarlar öyle olmasını arzu etse de, milli takıma katılmayı sağlık dışında bir sebeple reddetmiş değil.
    Bir oyuncunun ameliyat olup olmadığı birşeydir, antrenman yapabilmesi başka birşeydir, maça çıkabilmesi bambaşka. TVF sanki Naz ameliyat olmuyorsa o zaman takımda olmasına engel bir durum yok gibi bir tutum içinde. Yani biri vücudunuzu bıçakla kesmeyecekse affınızı isteyemezsiniz. Bir spor federasyonunun bu kadar spor cahili olmasına imkan yok. Muhtemelen bunun altında geçmişten gelen müessese-kulüp ayrımcılığı ve bugünlerde esen siyasi kaynaklı hava var.

  10. fishersad dedi ki...

    kayserispor-fenerbahçe 0:1
    maçın yıldızı belli ama bu kez normal bir yıldız değil 5 yıldız CANER. gol attı ama müthiş bir direnç inat devamlılık ve güç. fenerbahçenin ihtiyacı olan bu tarz oyuncular. tıpkı topuz, gökhan, bekir, emre, baroni ve diğer unuttuklarım ama kesinlikle ÖZER değil!

    aykut kocaman geçen haftanın aksine bu hafta yarısahasının ortasını iyi kapattı. gökay merkez oyuncu görevindeydi ve baroni ile birlikte rakip takımı (zaten istedikleri) kanatlara iteklediler.

Yorum Gönder