Adalet Bakanı'na Sorular
Sayın Adalet Bakanı, 30/08/2011 tarihli gazetelerde yer alan bilgilere göre özetle "Denizfeneri savcılarının HSYK tarafından bir soruşturmaya uğradığını, kimi evraklarda tahrifat yapıldığının tespit edildiğini" ifade etmiş "Kemal Kılıçdaroğlu'nun "dosyayı gördüm, çok ciddi iddialar var" sözlerinden hareketle de soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini, Sayın Kılıçdaroğlu'na soruşturma evrakının kim tarafından ve nasıl sızdırıldığını, henüz davalı vekillerinin bile görmediği iddiaları Kemal Kılıçdaroğlu'nun nasıl gördüğünü" sormuştur. Bütün bunlar, tabi pozisyon olarak, son derece doğru. Ancak Sayın Bakan da takdir eder ki, bahsettiği ilkelerin eşitlikçi bir şekilde herkese karşı uygulanması halinde adil bir tutumdan bahsedebiliriz. Bir soruşturmada, soruşturma evrakının servis edilmesi "suç" olarak sayılırken, diğer soruşturmada evrakların servis edilmesi sessizlikle karşılanıyorsa bu herhalde güven verici bir tutum değildir.
Bu sebeple, aşağıdaki sorular şunlar.
1- Sayın Bakan Adalet Bakanlığı'nın genelgelerinde belirtilen ilkelere aykırı tutumlara karşı nasıl bir yol izlemeyi düşünüyor?
Örneğin Adalet Bakanlığı'nın 05/01/2006 tarihli genelgesi aynen şu şekildedir:
"ADLİ KOLLUĞUN GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI İLE SORUŞTURMANIN GİZLİLİĞİ HAKKINDA GENELGE
"Bilindiği üzere;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının; "Suç ve cezalara ilişkin esaslar" kenar başlıklı 38'inci maddesinin dördüncü fıkrasında; "Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz."
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin, "Adil yargılanma hakkı" kenar başlıklı 6'ncı maddesinin ikinci bendinde; "Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar suçsuz sayılır."
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 285'inci maddesinin birinci fıkrasında; "(1) Soruşturmanın gizliliğini alenen ihlâl eden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, soruşturma aşamasında alınan ve kanun hükmü gereğince gizli tutulması gereken kararların ve bunların gereği olarak yapılan işlemlerin gizliliğinin ihlâli açısından aleniyetin gerçekleşmesi aranmaz."
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun; "Soruşturmanın gizliliği" kenar başlıklı 157'nci maddesinin birinci fıkrasında; "(1) Kanunun başka hüküm koyduğu hâller saklı kalmak ve savunma haklarına zarar vermemek koşuluyla soruşturma evresindeki usul işlemleri gizlidir."
"Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi;
Allenet de Ribemont - Fransa davasında (10.02.1995), başvurucunun poliste gözaltındayken üst düzey bir polis memuru tarafından basın toplantısında bir cinayetin azmettiricisi olarak gösterilmesi üzerine, bunun masumiyet karinesinin ihlali olduğuna,
Sekanina - Avusturya davasında (25.08.1993), suçsuzluk karinesinin yargılama öncesinde olduğu kadar beraattan sonra da gözetilmesi gerektiğine, sanığın beraatı kesinleştikten sonra yerel mahkemenin başvurucunun suçuna ilişkin şüphelere dayanmasının artık kabul edilemez olduğuna,
Hükmederek, anılan ülkeler aleyhinde kararlar vermiştir."
" Bu itibarla;
1 - Soruşturmanın gizliliği ilkesi nazara alınarak;
Kişilik hakları ve suçsuzluk karinesi ile delillerin güvence altına alınması da göz önünde bulundurulmak suretiyle, gözaltındaki kişilerin suçlu olarak kamuoyuna duyurulmasına, basın önüne çıkarılmasına, kişilerin basınla sorulu cevaplı görüştürülmelerine, görüntülerinin alınmasına, teşhir edilmelerine sebebiyet verilmemesi, soruşturma evrakının basın organlarında yayınlanmasının önlenmesi,
Soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyerek istediği belgelerin bir örneğini alabilen şüpheli, mağdur ve vekillerinin de gizli kalması gereken hususları açıklamamaları yönünde uyarılması,
Kamuoyunda ciddi rahatsızlıklar yaratan bu nevi uygulamalara son verilmesi, bu bentlerin aksine tutum ve davranış sergileyenler hakkında derhâl yasal gereğine tevessül olunması,"
Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim."
Oysa İstanbul Emniyet Müdürlüğü tarafından genelgede belirtilen hususlara dikkat edilmemiş, 06/07/2011 tarihinde yapılan açıklama ile, hali hazırda soruşturma safhasında devam eden bir dava ile ilgili olarak "19 maçta şike ve teşvik primi tespit edildiği" beyan edilmiştir.
Adalet Bakanlığı'nın ilgili genelgesine göre bu ifade hem "adil yargılanma" ilkesinin ihlalidir hem de genelgeye aykırı bir tutum oluşturmaktadır.
Bu zamana kadar Adalet Bakanlığı açıklamayı yapan Emniyet Müdürlüğü hakkında adli ve idari organlar nezdinde herhangi bir başvuruda bulunmuş mudur? İçişleri Bakanlığı'nı da uyararak gereken disiplin soruşturması açılmış mıdır? Bu açıklamayı yapanlar hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır?
2- 3 Temmuz tarihinden sonra yaklaşık olarak 50 gün boyunca medya organlarına bilgi ve belge sızdırılması hakkındaki tutumu nedir?
Herkesin bildiği gibi 3 Temmuz'dan sonra, soruşturma dosyasında bulunması gereken bilgi ve bulgular medyada yer almış, dahası örneğin Sanem Altan 250 sayfa belgeye ulaştığını ve bunları okuduğunu ifade etmiş, Mehmet Baransu, Rasim Ozan Kütahyalı gibi gazeteciler de belgeleri okuduklarını, gördüklerini beyan etmişler hatta 6 Temmuz 2011 tarihli Telegol isimli programda 6 adet muhabir ellerinde dosyalar ile bu belgelerden kamuoyuna okumalar yapmışlar, yetmemiş, soruşturma kapsamında ifadesi alınan şahısların ifade tutanakları internete yüklenerek, dolaşıma sokulmuş, hatta Ümit Aktan kendisine ait Facebook hesabından dileyenlerin emaillerine bu ifadeleri gönderebileceğini ifade etmiştir. Bir başka deyişle, "soruşturmanın gizliliği" ilkesi bütünüyle ihlal edilmiş, soruşturma safhasındaki şüphelilerin ve vekillerinin ulaşamadığı tüm bilgi ve belgeler internet ve medya organları tarafından servis edilmiştir.
Bu belge ve bulgulara normal şartlar altında gazetecilerin sahip olamayacağı, ancak bu belgelerin kendilerine emniyet veya savcılık tarafından verilmesi halinde bulgulara ulaşabilecekleri izahtan varestedir.
Sayın Bakan, soruşturmanın gizliliğinin bu derece ihlali hakkında ne düşünmektedir? Soruşturmanın gizliliğini ihlal eden şahıs ve kişiler hakkında ne tip bir işlem başlatılması için gereken başvuruları yapmış, ilgili bakanlıklarla koordinasyon halinde gereken araştırmayı gerçekleştirmiş ve diğer yasal yetkilerini kullanmış mıdır? Bu zamana kadar yedinde bulunan tüm bu yetkileri kullanmamasının sebebi nedir?
3- Savcının "Fenerbahçe Sivasspor'u yenmeseydi soruşturma açmayacaktık" ifadesi hakkındaki görüşü nedir?
Bilindiği üzere, Aziz Yıldırım Cumhurbaşkanı'na yazdığı mektupta ilgili savcının "şayet Fenerbahçe Sivasspor'u yenmeseydi soruşturma açmayacaktık" yönündeki ifadesine yer vermiş, yine bu ifade Aziz Yıldırım'ın mektubundan önce de medyada yer almıştır.
İlgili Savcı, mektup üzerine yaptığı açıklamada "Soruşturmaya konu olan son 5 maçta şike olduğu ve maçların skorlarını maçlar oynanmadan önce bildiğimiz şeklinde hiçbir ortamda değerlendirme yapılmamış, görüş açıklanmamış olup, buna dair düşünce, yorum ve duyumlar tamamen hayal mahsulüdür" diyen Berk, söz konusu "asılsız ve gerçek dışı" iddiaların temel amacının soruşturma makamı ve mercilerini baskı ve etki altına almak ve kamuoyunu yönlendirmek olduğundan hiçbir kuşku bulunmadığını" savunmuş, ancak bu beyanıyla ilgili de bir yalanlamada bulunmamıştır.
Hali hazırda Sivasspor maçından önceki maçları da kapsayan bir soruşturma olduğu bu ifade ile birlikte düşünülürse, bu ifade şu manaya gelmektedir:
a) Sayın Savcı Sivasspor maçından önceki maçların yeterli suç şüphesini oluşturmadığına inanmaktadır,
b) Sayın Savcı, Sivasspor maçının kaybedilmesi halinde, daha önce "ciddi şüphe" oluşturduğunu düşündüğü maçların üstünü kapatarak soruşturmayı açmayacaktır.
Sayın Adalet Bakanı her iki durumu da hukuk nosyonu ve kavrayışı ile bağdaştırabiliyor mu? Şayet Sivasspor maçından önceki maçlar yeterli suç şüphesi oluşturmuyorsa bugün neden soruşturma kapsamı içerisinde sorgulanmaktadır şayet oluşturuyorsa niçin Sayın Savcı "Sivasspor maçının kaybedilmesi halinde" bu "ciddi şüphe" uyandıran maçların üstünü kapatacaktır?
Sayın Adalet Bakanı, kendi içerisinde son derece tutarsız ve yakışıksız olan bu durum karşısında hangi işlemleri yaparak, bu durumu düzeltme yolunu tercih etmektedir?
4- 6222 Sayılı Kanuna göre, bu kanuna aykırılıklarla ilgilenmesi gereken mahkemeler, HSYK tarafından görevlendirilecek olan özel ihtisas mahkemeleridir, ancak şu an davayı özel yetkili mahkeme ele almaktadır, Bakan bu durumun düzeltilmesi için gereken başvurularda bulunmuş mudur?
Bilindiği üzere, 6222 sayılı kanunda belirtilen suçlarla ilgili iddialara bakmakla yükümlü mahkeme, yine aynı kanuna göre HSYK tarafından görevlendirilecek olan özel ihtisas mahkemeleridir.
Nitekim kanun aynen şu hükme sahiptir:
"MADDE 23 – (1) Bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı yargılama yapmaya Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ihtisas mahkemesi olarak görevlendireceği asliye veya ağır ceza mahkemeleri yetkilidir."
Bu tarihe kadar HSYK tarafından bu tipte bir görevlendirme yapılmamıştır.
Soruşturmaya şu ana kadar özel yetkili bir mahkemesi bakmış ve normalde 6222 sayılı kanun çerçevesinde uygulama alanı bulmayan "tutuklu yargılama" gibi özel hükümler uygulama kabiliyeti bulmuş, bu sebeple de bir çok şahıs özgürlüklerinden mahrum edilmiş, soruşturma safhasında yaşanan ve burada bahsedilen usulsüzlükler sebebiyle de kendilerini savunma kabiliyetleri dikkate değer ölçüde ortadan kaybolmuştur.
Her ne kadar HSYK müstakil bir kurum olsa dahi, bilindiği üzere "Kurulun Başkanı Adalet Bakanıdır. Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurulun tabiî üyesidir." Bu meyanda, Adalet Bakanı, bu usulsüzlüklerin ortadan kaldırılması ve kanunun görevli saydığı mahkemelerin kurulması için herhangi bir girişimde bulunmuş mudur? Şayet bulunmadıysa bunun sebebi nedir?
5- Sayın Bakan, soruşturmanın yürütülüş şeklini ilgili mevzuata uygun bulmakta mıdır?
6222 Sayılı Kanunun görevli saydığı mahkemede Başkanı bulunduğu HSYK tarafından gereken görevlendirme yapılmadığı için görülmeyen, soruşturmanın başından beri soruşturma evrakının medyaya servis edildiği sabit olan, kolluk kuvvetlerinin ilgili tüm genelgelere aykırı açıklamalarda bulunduğu, şahısların özgürlüklerinden mahrum edildiği, şüphelilerin bir kısmının psikolojik baskı gördüklerini ifade ettikleri, sayın Mehmet Şimşek'in "Fenerbahçe'ye yargısız infaz yapıldı" diye açıklama yapmasını, Başbakanın Danışmanı sayın İbrahim Kalın'ın "garabet" diye nitelidiği polis uygulamaları ile süslenen bu soruşturmanın ele alınış ve yürütülüş şeklinden hoşnut mudur? Bütün bu olayları "demokratik bir toplumun temel değerleri"ne uygun, "adil yargılanma ilkesi" ile orantılı, "temel hak ve hürriyetlerle" rabıtalı bulmakta mıdır? Şayet böyle bulmuyorsa, bütün bu hukuksuzlukların düzeltilmesi için hangi adımları atmış, elindeki yetkileri kullanmıştır?
Bütün bu olumsuzluklara karşı sessiz durmasının, kamu vicdanı nezdinde kendisini de sorumlu kılacağını hatırlatmaya şüphesiz gerek yoktur.
Hep birlikte, gereken adımların atılmasını ve ortaya çıkan suçların, usulsüzlüklerin bir an önce giderilmesini bekliyor ve takip ediyoruz.
Kolay gelsin.
10 Eylül 2011 17:55
"Değildir umurunda hazır yiyen adalet,
Hazırdan yiyor adalet Ömer-ül Faruk'tan beri."
10 Eylül 2011 18:25
Böyle uzun uzun yazınca haklı mı olacaksınız bu şike konusunda.
10 Eylül 2011 18:46
@ultraslan haber merak ettiğimden soruyorum sizinle hangi zeminde ve protokollerle iletişim kurmamız mümkün?
yani anladığım kadarıyla, şu yazı "uzun" yazının içeriği hakkında "boyutu" dışında ifade edebileceğiniz bir şey var mı?
mesela bahsi geçen kanun maddeleri, genelge talimatları, ortaya çıkan usulsüzlükler sizde bir rahatsızlık yaratmıyor mu?
kanun, genelge, mevzuat ve diğer türden yasal unsurlarla ortaya çıkmış "haklar" sizin için bir mana ifade etmiyor mu?
peki.
hangi referansı alarak sizinle iletişim kurmalıyız? din? hukuk sistemi? herhangi bir felsefe? bütün bunları meşrulaştıran bildiğiniz ve ortak temel alıp üstünden konuşabileceğimiz bir siyasi, içtimai veya hukuki görüşünüz var mı?
varsa söyleyin o zeminden devam edelim? biz diğer insanların da hukuku umursadığını, kanunların uygulanması gerektiğini, haksızlığın haksızlık olduğunu filan düşünüyoruz. o sebeple böyle bir yazı yazdım. ancak siz bu görüşte değilseniz, bize bir zemin gösterin, o temel eksen üzerinden konuşalım, hasbihal edelim?
10 Eylül 2011 19:22
@ultraaslanhaber;
burada bugüne kadar kimse çıkıp da "FB yöneticileri masumdur, şike yapmamıştır" demedi diyemez. Tıpkı spekülatif haberlere bakıp da "yapmıştır" denemeyeceği gibi.
2 buçuk aydır Fenerbahçe taraftarının sorup da cevabını alamadığı şeylerin tamamı hukuka ve adil yargılama ilkelerine aykırıllardan başkası değildir.
Lakin göülüyor ki nato kafa nato mermer.
"Haklı mı olacaksınız şike konusunda?" diye sorarken sözde şike için parayı bizzat Fenerbahçe taraftarı topladı da işi papazınçayırı bloggerları mı bağladı demek istiyorsun? nedir derdin?
Haklı olmak ile ilgili merak ettiğin birşey varsa evet bir vatandaş olarak tabiki sorduğumuz sorularda haklıyız. çünkü yarın senin de başına gelebilecek bir hukuksuzluğa karşı bu soruların mutlaka cevaplanması gerek.
10 Eylül 2011 19:42
ya bunların hepsi böyle, ortalık toz duman ya nemalanıyorlar akılları erdikçe, bilgi yok birikim yok. geldiği kültür ortada zaten. küfürden başka bir ifade şekilleri yok. ultraslan acaba hala "iddia" boyutunda olan bir konuda "şike hükmünü" peşinen vermişken, şu mahkeme kararıyla sabitlenmiş (boku çıkmış) adnan sezgin olayı konusunda iki çift kelam etse de bir dinlesek.
10 Eylül 2011 20:38
Bu soruları bilgi edinme yasasına dayanarak, adalet bakanlığına sorsana. Ben de sorabilrim, istemezsen.
http://www.bilgiedinme.adalet.gov.tr/
10 Eylül 2011 23:36
iyice kabak tadı verdi bu gs li arkadaşlar. biz neyin derdindeyiz onlar neyin derdinde.
11 Eylül 2011 01:50
sevan nişanyan'ın bir bloğu vardı. akıl ve mantıktan uzak, salt faşizanlık içeren küfürlü mailleri, mail adresi ve görünen isimleriyle birlikte, mailin içeriği de dahil olmak üzere, yorumsuz bir şekilde afişe ediyordu bu blogda. şöyle samimi bir ismi vardı: beyin yerine göt taşıyanlar. bu beyniyle düşünemeyen arkadaşlar için daha iyi bir yol yok gibi.. şurada çok net, çok doğru işler yazılıyor, adaletsizliğin bizzat adalet bakanlığı tarafından da görmezden gelindiği vurgulanıyor, adamın yaptığı sığ yoruma bak.. arkadaş, sizleri uyandırmak için ne yapmak lazım, bi anlatın da dinleyelim, o yoldan gidelim.. bi okuyun ya, harbiden, bir paragraf dahi olsa okuyun.. hayır, yazı muhteşem ve "cuk" diye ses çıkartıyor ama bir dürer-i dübr çıkıyor tüm kafayı resetliyor..
11 Eylül 2011 06:49
her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz...hukuk profösörü güntekin onay ntvspor da savcılık makamının iddianamesi bile hazır olmayan soruşturma dosyalarını uefa nın malum adamına şifahen suçu sabit veya değil şeklinde tasnif ederek takdim ettğini ileri sürüyor ama karşısında oturan rıdvan dilmene bu nasıl iş arkadaş savcı ve emniyet nasıl yetkisini aşıpta yargı sürecinde olan kişilere birtakım suçlamalar atfedebiliyor diyemiyor..
güntekin onay herhalde kendini tff memuru falan zannediyor ve fb nin kanaatle düşürülmesi gerektiği imasını veriyor... anladığımız kadarıylada tff nin uefa nın bir organı olmasından ötürüde fb nin CL den ihracını normal karşılıyor..
herhalde g.onay jurnalci basında çıkan iftiralar yalan dolanlar servis edilen sözde delillerden fazla etkilenmiş olacak ki gs nin başındaki sonradan esas mesleğinin muhbirlik olduğunu öğrendiğimiz ÜA ve zevatının gayretlerini falanda gerçek zannedip uefa müsveddesini haklı çıkarmaya çalışıyor..
g.onay ts ve bjk ye olan bu aşkın nereden kaynaklanıyor..fb ye dair emniyetten servis edilen tapelere itibar ediyorsunda gs hakkında sağda solda çıkan mahkeme sabitli aldım verdimli tapelere neden itibar etmiyorsun..ts ve bjk nın başkanları yöneticileri hocaları nerededirler...yoksa fb nin yanında onlar birer garnitürmüdürler...
kendilerini Türkiyenin en saygın spor kanalı olarak gören bir kanal bu haldeyse varın diğerleri ne halde bir düşünün....
11 Eylül 2011 09:45
Arkadaş gs nin savcıya 1 milyon usdile ilgili yeni düzenlenmiş sahte belge verdiğini biliyomusun? Sen bilmiyosun ama savcı biliyor..... Tape de tape diye tutturan edebi dostlarımız? O tapelerde sivas başkanının ts başkanını arayıp " siz benim futbolcularıma nasıl para teklif edersiniz" dediğni ve bu konuşmalarında kayıt altında olduğunu biliyomusunuz.... Tabi bilmiyosunuz biz ceviz ağacıyız ne sen ne polis farkında.......?
11 Eylül 2011 11:51
dün akşam ntvspor da tam bir çadır tiyatrosu izledik..
hukuk uzmanı g.onay emniyet ve savcılığın bjk ve ts ye isnad edilen suçlarda teşebbüs mevcut mu değilmi şüphesinden hareketle tff-uefa nın bilgilendirildiğini söylüyor..demek ki fb ye isnad edilenlerde bir problem yokmuş...
o zaman sana sormak lazım..bjk niye içerde ts niye dışarda bre adam....
yoksa tr teşebbüs mevcut mu değilmi şüphesinin
mevcudiyetinin oluşup oluşmadığının şüphesinin var olup olmamasının şüphesinden dolayı....herne ise dışarıda mı yoksa...
bu işler bu kadar ince ayarla yapılıyorsa fb için yapılan isnadları hangi hassas teraziyle
ölçmüşlerdir acaba ..hiç merakını celbetmiyor mu g.onay...
ayrıyeten hassas terazileriniz ts yi kaç gr göstermiştir ki bugün hepsi ellerini kollarını sallaya sallaya dışarda bulunmaktadırlar..
g.onay sen bunlara cevap ver...senin işin durumdan vazife çıkarmak değil efendi...
11 Eylül 2011 21:07
yahu hiç akıl yok.
bir soru soracam, 2002 den bu yana yapılan operasyonların bir tarafımısınız? tarafıysanız hangi gerekçeyle o taraftasınız?
*MEB başta olmak üzere neredeyse bütün devlet kurumlarında kadrolaşma operasyonları,
*sözümona özerk güçlü/güçsüz STK'larında süregiden yönetim operasyonları,
*SİYASİ PARTİLERE yapılan operasyonlar,
*TSK operasyonları,
*YARGI operasyonları,
Ülkedeki bütün özel, özerk, resmi kurum ve kuruluşlarda ciddi değişikliğe neden olan bu operasyonların bir taraftarımısınız?
9 yıldır devam eden ve muhtemelen bir 5-6 yıl daha sürecek bu süreç ne için?
ben taraftarım diyen ve bu "değişiklikleri" "olumlu" görenler için tekrar soruyorum: HALK İÇİN Mİ?
HALK NE KAZANDI? HAYATINDA NE DEĞİŞTİ ORTALAMA BİR İNSANIN? eğitim, sağlık, kültür, iş, gelir vs...
bir reklam "kontrolsüz güç güç değildir"
bir atasözü "keskin sirke küpüne zarar"
konuyla ne ilgisi var?
defalarca yazdım "tekhücreli" olan bu gibiler (bkz yorumlarda tepkinin merkezine yer alan gibiler) hücre çeperlerinin herhangi bir yeriyle beslenip aynı zamanda dışkılarken çıkardıkları "gürültüyü" dikkate almamak lazım. zira beslenme boşaltım işi hücre içerisinde devam ederken "mecburen düşünme" "mecburen ifade etme" de aynı zamanda gerçekleşiyor. yani aynı yerden konuşup, aynı yerden "etmek" bu gibilere özgü.
yazının ağırlığını hakettiklerini düşünüyorum. çünkü basma kalıp "şike yapmışsınız işte her şey ortada" diyenlere başka ağırlıkta bir şey söylenemez.
şike için söyledikleri "ortada olan" şeyin aslında kendi "yuvarlaklıkları" olduğudur.
yuvarlak, çok delikli, ceryana müsait, giren çıkan belli olmadığı gibi, fizyolojik olaylarındaki basitlik...
son söz "bir gün sizin de başınıza gelecek"
ispiyoncuları ne ispiyonlanan ne de ispiyonlattıran sevmez. çürük elmadır onlar. ne bok yiyecekleri belli olmaz.
11 Eylül 2011 21:41
Bu Galatasarylı akıl zinasının meyvesi arkadaş, yazının uzunluğundan hereketle "Böyle uzun uzun yazınca haklı mı olacaksınız bu şike konusunda" demiş. Peki güzel kardeşim madem şekle bakıp karar veriyorsun içeriği anlayacak zekaya ya da fikir yürütme hasletine sahip olmayabilirsin. Peki neden o zaman Fenerbahçe'nin ligin ikinci yarısında oynadığı maçlara şeklen bakamıyorsun? Rakip kalecinin son dakikalarda bizim ceza sahamızda hava topundan gol atmaya çalışması, 3-0 öndeyken gol yiyen rakip futbolcuların yüzünden düşen binlerce parçayı neden bizim suçsuzluğumuzun ispatı olarak göremiyorsun?
Haa pardon bunları paralel olarak yorumlayacak haslete ve zekaya sahip değildin sahi ya unutmuşuz.
11 Eylül 2011 23:53
(demekki onaylanmadı önceki yorumum?)
mantıklı-oturaklı bir cevap beklediğimiz ultadan ses çıkmadı.
ona birkaç soru daha:
a)muslera çok para aldığı için şike yapmaz mı?
b)muslera kişiliği düzgün olduğu için mi şike yapmaz?
c)musleranınki basit bir hatamıdır?
d)mondragon şike yapmışmıdır?
mantıklı açıklaman muhtemelen "ligin henüz başı, şike için bir gerekçe yok, ibb şampiyonluğa mı oynuyor ki şike yapsın....vs"
ne güzel aklından geçirmişsin... ben de aynen öyle düşünmüştüm. ancak yine de aklıma (aykut kocamanın -ligde futbol dışında olan tek bir olay var dediği-) karabükspor kalecisinin NE BOK YEMEYE SON DAKİKADA GOL ATMAK İÇİN KALESİNİ BIRAKTIĞI pozisyon geliyor. şampiyon mu olacak karabük? ligden mi düşüyor?
korcanın şike amaçlı (!) gol yemesi, musleranın şanssızlıkla (!) topu elinden kaçırması, karabük kalecisinin ulvi (!) bir amaçla gol araması... sorular çokkkkk.
hani TOPUNUZUN GARİPSEDİĞİ VE ŞİKE VAR DEDİĞİ buca maçında "oyuna girer girmez guizanın attığı gol" ŞİKE
umutun son dakikada santradan topu alıp sürüp sürüp sürüp golü atarken, 1.önünden çekilen orta saha oyuncuları 2.yalandan kendini sağa bırakan ön libero 3.yalandan kendini sola bırakan stoper veyahut kendi yarı sahasındaki 11 BUCALI TOPÇUNUN "HAYIRDIR UMUT NEREYE GİDİYORSUN" sorusunu bile akıllarından geçirmediği o pozisyon ŞİKE DEĞİL!
gidin, gitmeden önce elinizi yüzünüzü yıkayın.
12 Eylül 2011 12:41
Kısa yazalım da ultra dostlarımız da anlasın;
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalYazar&Date=&ArticleID=1063034
Alın size ülkemizden bir iddianame, bunun satır aralarında Türkiye tablosunu tekrar görelim, sonra Fenerbahçe'nin durumunu ve adalet bakanına sorulacak soruları yeniden düşünürüz.
pardon, uzun mu oldu ultraslan? sen okuma boşver, sen bana şikeci de, ben de sana webo yu gördün mü ya webo yu dün gece derim...senin anlayacağın bundan ibaret.
12 Eylül 2011 14:51
@ultraslanhaber
Siz her şeyin uzununu sevdiğiniz için uzun yazmış olabilir blog sahibi. Size de bir türlü yaranılmıyor yahu.
12 Eylül 2011 16:55
Buraya cevap yazıp aklınca tatmin olan ultra! gibilere ne desek boş. Okuduğunu anlamayan daha doğrusu okumayan ve işkembe-i kübradan yorum yapanlara ne anlatabilirsiniz ki!
Geçmiş yazıların birinde bir arkadaşın söylediği çok hoş bir söz vardı : "Biz Türkiye'nin en güçlü, en zengin vs. kulübü olduğumuz halde bizi bu hale getirenler sizi çiğ çiğ yer!"
Bu gün bize gülüp dalga geçmeye kalkanlar yarın aynısı başlarına geldiğinde ne yapacaklar, ne hale gelecekler hep beraber göreceğiz!
12 Eylül 2011 18:01
Ben karar verdim , bende gariplik var. Bu adamlar doğru,akıllı, muhakeme hasletleri üst düzeyde , ben salağım.
Uzun yazınca şike var , kısa yazınca yok. Bu kadar.
Kardeşim anlamadığın şu ; bugün benim takımım yarın senin. Yavaş yavaş sindire sindire. Yukarıdaki yazı bu ülkedeki hukuk sistemini anlatıyor.
İnşallah bir gün sende bir katalog suç isnadına uğrarsında , derdini anlatana kadar bir yerlerin kadayıfa döner.
13 Eylül 2011 13:09
Şöyle hsykya e-mail atsak ya toplu ve ortak biçimde badem bıyıklı savcıyı görevinden almaları için?
13 Eylül 2011 14:00
NİHAT ÖZDEMİR EFENDİ SURATINDAKİ MASKELER BİR BİR DÖKÜLÜYOR...
fb taraftarı daha dün istifan öncesi bir canlı yayında hbtürk müdürü gs li o yamuk suratlı FA denilen şahsa ezik büzük halinle sayın mayın hitabını unutmadı..çam üstüne çam deviriyorsun beyefendi...
bu taraftar besleme basını onun besleme kulüplerini onun besleme tff sini uefa sını ve bilimum jurnalcilerini işbirlikçilerini beslemek zorunda değil..
ne yapmak istiyorsun beyim...düne kadar ligtv gelirleri çok önemli değil diyen yönetim için birdenbire çokmu önemli hale geldi bu gelirler...
nedir bu yaman çelişki...
fb taraftarı hertürlü özveriyi gösteriyor zaten.sizlerin derdi nedir...
eğer derdiniz sizlerin bu şahıslarla ve onların
çevreleriyle olan kişisel ticari ilişkileriniz de yatıyorsa ALIN OTELLERİNİZİ MOTELLERİNİZİ HOLDİNGLERİNİZİ ÇEKİN GİDİN FB NİN BAŞINDAN YA.....
13 Eylül 2011 17:13
şike yok.
(anlamasını beklemiyorum da, tatmin oldu mu acaba :)
13 Eylül 2011 21:58
fenerbahçe-orduspor 1-0
Alex, Volkan ve Yobo sanki hiç ara verilmemiş gibi yeni sezona hazırlar. Hatta alex bir kaç haftada bir görmeye alıştığımız "sihirbazlığını" ilk haftada cömertçe göstermeye başladı bile. bu sezon da alex için iyi geçecek.
takımın geri kalanı vasat altındaydı.
*ikiz kardeşler selçuk baroni yaratıcı değildi
*bekir-topuz organizasyon eksikliği kurbanı oldu
*bilica kendi havasındaydı
*semih idare etti
*zigler iyi olacak belli
*dia yoktu
Mücadelenin yüksek oluşu iyiydi ama "organizasyonsuzluk" ciddi bir sorun.
Bekirin sağ bekte yalnız kalışı biraz da topuzun kaybolup gitmesiyle ortaya çıktı. dianın solda etkisiz oluşu oyunu rakip sahaya yıkılmasına engel oldu. selçuk baroni ikilisi savunma yaptılar ama aldıkları veya kaptıkları topu takımı ileri taşıyacak şekilde kullanamadılar. aslında bu durumun nedeni "kanatsızlık"tı.
maç içerisinde sağ kanattan atak denemesi (belki 5-6 kez) oldu ama bekire atılan uzun topu bekir kontrol edene kadar(/yada yanında topuz olmayınca) atak söndü. benzer şekilde soldan yapılan atak girişimleri zigler-dia uyumsuzluğu, yada dianın formsuz oluşu nedeniyle sonuçlanmadı.
her iki kanattaki olumsuzluk özellikle selçuk ve baroninin oyunlarını doğrudan etkiledi. bu nedenle takım bir türlü rakip sahaya yerleşemedi.
14 Eylül 2011 06:42
Pek muhterem, yani cok muhterem Adalet Bakani, Anayasanin (G) bendindeki Hakim ve Savcilarin Denetimi kisminda bulunan 144.cu maddeyi calistiracakmisiniz?
Yada soyle soriim, bu kadar bariz bir sekilde hukuk disi uygulamalari bulunan kolsuz, capsiz ve kolluk kuvvetlerin TC hukuk kurallarina aykiri hareket ettiginde devlet olarak, adalet bakani olarak nasil onlemler alir ve ne gibi yaptirimlariniz olur?
Aciklarmisiniz?
http://papazincayiri.blogspot.com/2011/08/uefa-mufettisten-sok-acklamalar.html
14 Eylül 2011 20:15
alex futbolun bir konfiçyusudur..onun saha içi ve dışındaki öğretilerini alex durarak oynuyor atın gitsin bu adamı diyebilen şimdilerde de timsah gözyaşı döken alexi pohpohlamakta birbirleriyle adeta yarışan çok bilmiş köşe yazarları özellikle fb li diye anılan bilgiçler belginler tanrıkulu saatçi çandar gibilerinin kafalarının içine iyice sokmuştur..
maalesef geçen sezon başında aykut kocaman takımın başına gelirgelmez son dört sezonda bir şampiyonluğu tamamen alexe bağlaması sonradan da alexle yaşadığı olumsuz tablolar sürekli olarak alexi oyundan alıp çıkarması fb ye avrupa ve lig maçlarında çok şey kaybettirmiştir...şükür ki devre arasında aziz başkanın da zamanında müdahelesi ile aykut kocamanın doğruyu bulması şampiyonluğu getirmiştir..
alexi doğru analiz edersek taraflı tarafsız herkese bir futbol dersi vermektedir. o saha içinde egosu olmadan hiçbir abartıya kaçmadan bir sonraki pozisyonu kafasında kurgulayarak doğru yerde ve zamanda bulunarak hareket etmektedir..nefesini de hesaplı kullanır bu yüzden fb de pek çok son dk gollerine imza atmıştır..
alex avrupa da ne yapmıştır diyenler onun yurt dışındaki istatistiklerine bakmalarını tavsiye ediyorum.kendisinden daha fazla yararlanmak istiyorsak saha içinde onunla iletişimi iyi olan oyunculara yer vermemiz gerektiğini dişünüyorum..
34 yaşına giren bu nadide çiçeğe saha içinde veya dışında fb de daha uzun seneler hizmet etmesini dilerken kendisine daha nice mutlu yıllar diliyorum...
15 Eylül 2011 00:27
bazı arkadaşlar meseleyi tam olarak kavramamış mesela ultraaslan gibi.örnek veriyim bazılarının istanbul/avcılar belediyesi ile alıp veremediği var belliki ne yapılıyor takibe alınıyor ve en son gazetecilerde el altından haberdar olup baskına geliniyor ben avcılarıda belediyesinide bilmem burdaki operasyon fenerbahçe ile ne kadar benzeşiyor sanki kardeşler öyle değilmi?birileri kapalı kapılar altında gizli işler çeviriyor dikkat ettinizmi hiç trtde şikeden bahsederken korcanın yediği gol gösteriliyor işte o birileri emir vermiş olmalı uşaklarına buda gizli kapılar ardında oynanan oyunların bir parçası bundan eminim.benim anlatmak istediğim araplarda bahar gelirken türk halkı kışa giriyor haberi yok!
15 Eylül 2011 01:52
bazı arkadaşlar meseleyi tam olarak kavramamış mesela ultraaslan gibi.örnek veriyim bazılarının istanbul/avcılar belediyesi ile alıp veremediği var belliki ne yapılıyor takibe alınıyor ve en son gazetecilerde el altından haberdar olup baskına geliniyor ben avcılarıda belediyesinide bilmem burdaki operasyon fenerbahçe ile ne kadar benzeşiyor sanki kardeşler öyle değilmi?birileri kapalı kapılar altında gizli işler çeviriyor dikkat ettinizmi hiç trtde şikeden bahsederken korcanın yediği gol gösteriliyor işte o birileri emir vermiş olmalı uşaklarına buda gizli kapılar ardında oynanan oyunların bir parçası bundan eminim.benim anlatmak istediğim araplarda bahar gelirken türk halkı kışa giriyor haberi yok! kim firavuna veya amcasına,dayısına karşı gelirse telefonları dinlenip takip edilip gerekirse iftira atılıp imha ediliyor..
15 Eylül 2011 04:32
@fishersad arkadaşımız güzel yorumlar yapmış ona ve diğer arkadaşlara teşekkür ederim
bazı arkadaşlar meseleyi tam olarak kavramamış mesela ultraaslan gibi.örnek veriyim bazılarının istanbul/avcılar belediyesi ile alıp veremediği var belliki ne yapılıyor takibe alınıyor ve en son gazetecilerde el altından haberdar olup baskına geliniyor ben avcılarıda belediyesinide bilmem burdaki operasyon fenerbahçe ile ne kadar benzeşiyor sanki kardeşler öyle değilmi?birileri kapalı kapılar altında gizli işler çeviriyor dikkat ettinizmi hiç trtde şikeden bahsederken korcanın yediği gol gösteriliyor işte o birileri emir vermiş olmalı uşaklarına buda gizli kapılar ardında oynanan oyunların bir parçası bundan eminim göz boyamak için propaganda aracı olarak kullanılıyor halkın vergisini verip zaman zaman hayasızca şifrelenen kurum birilerinin emrinde uşaklık ediyor.benim anlatmak istediğim araplarda bahar gelirken türk halkı kışa giriyor haberi yok! kim firavuna veya amcasına,dayısına karşı gelirse devlet birimleri yasadışı örgüt gibi çalışarak telefonları dinlenip takip edilip gerekirse iftira atılıp imha ediliyor..
17 Eylül 2011 12:01
Fenerbahçe son yıllarda sadece Türk futbolunda değil, Türk sporunda önemli bir model geliştirdi. Beş branşın beşinde de sürekli zirveye oynaması, üstelik son sezon 5'te 5 yapması tesadüf değil. Tesadüf olmayan bir başka konu ise bokstan, atletizme, basketboldan, küreğe vd. neredeyse bütün branşlarda milli takım oyuncularının yarısı fenerbahçe spor kulübü oyuncusu.
17'de 17 normal değil (şike göstergesi) diyenler 19'da 19 olunca ne diyorlar?
Diğer Futbol veya Spor kulüplerinin bu kadar geri kalmaları sektördeki "rekabeti" engelliyor. Bu rekabeti sağlamak için BİRİLERİNİN (yargıtaydaki dosyaya bakın) son yıllarda Bursasporu, Trabzonsporu, nasıl desteklediklerini görürsünüz.
Son 10 yıldır, Fenerbahçe zirvedeyse lig kirli, başkası lider olunca tertemiz! yaygarası koparıldı. Bursasporun nasıl oluyorda sakatsız, daha da önemlisi koca sezonu (oyuncu) cezasız geçirmesi ne büyük tesadüf. Devlet GS'ye stad yaptı, Bursaya da yapacak TS'ye de temel atılıyor, bizzat TS eski başkanı "şu kadar para getirdim" diyor. bizzat TS başkanı "borçları sildim" diyor!!!
Peki fenerbahçe BU KADAR PİSLİK (orantısız devlet desteği ile pompalanan rakipler) İÇİNDE NE YAPIYOR?
* sponsorlarına oyuncu transfer ettirmek yerine stad yapıyor, kapalı spor salonu yapıyor, tesis yapıyor.
* branşlarda kadro istikrarını korumaya çalışıyor, hatta bazı branşlarda uluslararası turnuvalarda zirveye oynuyor (hakkatten trausinin gidişi normal mi?)
* taraftar 1 günde neredeyse 1,5 trilyon para kazandıracak alışveriş yapabiliyor
* yıllardır 30 bin kombine alıyor
* 276.000 taraftar kart alıyor. en yakın kulüp hepinizin bildiği meşhur BARSELONA onunkinden neredeyse 100.000 daha fazla.
* kısaca devletten TS gibi, Bursa gibi destek istemiyor GS gibi almıyor! Bu atılımı yönetim ve taraftar omuz omuza yapıyor. (faruk özak TSnin üç beş tesisini 10larca kez gezip basına konu olurken neden bir tane fenerbahçe tesisini gezip hayran kalmıyor? neden sezonlardır rakip takımlar Fenerbahçenin rakibi için oynadıklarını, kulüp yöneticilerinin fenerbahçenin rakibinin şampiyon olmasını istediklerini, saha içindekilerin diyet ödediklerini, valilerin, millet vekilllerinin ve adaylarının, hatta bakanların Bursasporun, veya Trabzonsporun şampiyon olmasını istiyorum dediklerini duyduk. BİR TANE KAMU YETKİLİSİNİN FENERBAHÇE OLSUN ŞEKLİNDE BÖYLE BİR AÇIKLAMASI OLDU MU?)
ŞİMDİ UTANMADAN,
* SIRTINI DEVLETE DAYAYANLAR,
* SİYASETE DAYAYANLAR,
* BİRBİRLERİNE GÖNÜLLÜ ŞİKELER YAPIP YATANLAR, DİYET ÖDEYENLER
* İTTİFAK GRUP AÇIKLAMA YAPANLAR
ortaya çıkmış "aziz yıldırım 19 (pardon sonra 14, sonra 7 ve en son 3 maç kalmıştı)
maç satın aldı" diyorlar.
UTANIN HALİNİZDEN
17 Eylül 2011 21:38
gaziantep fenerbahçe 1-3
(iddia oynamıştım MS 1:2 skora, tutmadı)
Takımın kurgusu, konsantrasyonu, sahaya yayılışı ve oyun taktiği oldukça iyiydi. kenar yönetiminin de önemli müdehaleleri oyunun kontrolünün hep fenerbahçede kalmasını sağladı. özellikle bienvenüyü kanada alıp alexi tek forvete koymak en doğru hareketti.
zigler çok iyi olacak belli, santostan daha verimli olacağı kesin defansif anlamda. sanırım artık sol kanattan "yine mi?"yle başlayan cümleler kurmayacağız. Yobo, Alex, Volkan gerçekten medya bu konuda da mı yalan yazdı? siz tatile hiç çıkmadınız mı kardeşim?
ALEX VASATTI!?:) (alex: vasati 20 gol 10 asist, +- üç beş)
ancak sorun yine sağ kanatta, "sağlam" bir bek lazım ilk 11'e. bekir savruk duruyor, dolduramıyor o bölgeyi, iyi niyeti ve mücadelesinden zerre şühem yok, aksine üstüne koyuyor ama... oraya yabancı olduğu her halinden belli...
bilica (çok kaliteli bir yedek)
caner sol açık konusunda stoch'u epey zorlayacak. stochun çekeceği var.
kadıköyde SEYİRCİLİ maçta görüşmek üzere