Sıra Sende Başkan
Teknik adamların performanslarını değerlendirmek için Parreira döneminden itibaren gelen teknik adamların resmî maçlarda aldıkları puanları karşılaştırdım. Listeye tüm Türkiye Ligi, Türkiye Kupası ve eleme maçlarını da katarak Avrupa Kupası maçlarını dahil ettim. Süper Kupa gibi maçlar yok. Tamer Güney gibi sezonun ortasında teknik adam kovulunca idareten göreve getirilenler yok. Sezon başında başlanan veya sezon ortasında uzun vadeli düşünülerek getirilen hocalar dahil edildi.
Aşağıdaki listede performansları kronolojik sıra ile veriliyor, sondaki sütunda maç başına aldıkları puan var.
Aşağıdaki listede de maç başına aldıkları puana göre yüksekten düşüğe doğru sıralanıyorlar.
Daum dönemi 3 sezonluk ilk dönem ve tek sezonluk iki dönem olmak üzere ikiye ayrıldı. Daum'un iki dönemi birleştirilince ortalaması 2.101 oluyor. Ligin son 10 maçını oynatıp gönderilen Veselinovic'i yok sayabiliriz, sadece 10 maça çıkmıştı ve Avrupa Kupası maçı oynamamıştı. Diğer rakamlara bakıp tesiptler yapmak mümkün. Parreira da UEFA Kupası ilk turunda elenip toplam 4 tane Avrupa Kupası maçı oynatmıştı. Performansı temel olarak lig performansını yansıtıyor. Ortalamalara baktığımızda Zico ve Daum'un uzun vadede en başarılı teknik adamlar olduğunu söylemek zor değil. Bu iki isim diğerlerinin aksine Avrupa Kupaları ve Şampiyonlar Ligi'nde de bol maç oynadılar. Diğer hocalar ikinci turdan ileri gidemezken, bu isimler Şampiyonlar Ligi gruplarında Manchester United, İnter, Lyon'la oynuyordu. Sadece lig performansları alındığında puan ortalamaları daha da yükseliyor.
Aykut Kocaman'ın performansı, son 15 senelik bu süreçte sadece Oğuz Çetin ve Zeman'dan daha iyi. Zeman 11, Oğuz Çetin ise 10 maçlık süreçten sonra gönderildi. Aykut Kocaman'ın sezon sonuna kadar kalacağını düşünürsek, aynı performansı devam ettirmesi halinde uzun süre şans bulan hocalar arasında açık ara en kötü performansa sahip olacak. Şunu da unutmamak lazım; Aragones de ligin ilk devresini bugünkü Fenerbahçe gibi 10 G 3 B 4 M ile 33 puan alarak bitirmişti. Şampiyonlar Ligi'nde de grup sonuncusu olarak elenmişti. Yani onun devre arası puan ortalaması da 1.5 civarındaydı. İkinci devre ligde biraz toparlanıp o ortalamayı yükseltse de takım çok kötü bir yerde bitirdi ligi.
Yine aynı şey olma ihtimali var tabii, Aragones döneminde bile bir ara "acaba?" demiştik, o sorunun ardından gelen iki maçlık darbe ile tamamen havlu atmıştık. Tabii Aragones'in en azından takıma kupada final oynattığını ekleyelim, hakkını yemeyelim. Bugünkü sonuçtan sonra o da gitti sanırım. Takımın şampiyon olması için önce mucize bir dirilme yaşaması, sonra Trabzonspor ve Bursaspor'un saçmalaması gerekiyor. Bu durumda bile Aykut Kocaman'ın puan ortalaması 1.8 civarına ancak çıkar.
Teknik adam başarılı veya başarısız olur, sorun değil. Ne kadar başarılı olduğunu rakamlar da söylüyor da artık hesabı başkasının vermesi gerekmiyor mu? Hoca kovup kurtulacak mıyız yine? Şu tabloya bakıp Aziz Yıldırım'a tekrar soralım: Löw, Zico ve Daum'u kovup ardından getirdiğin hocalardan memnun kaldın mı? Takımın performansının Oğuz Çetin, Zeman ayarına düşüp o seviyeyle karşılaştırılması, üstelik bunun Alex, Niang, Lugano gibi oyuncularla yaşanması konusunda ne düşünüyorsun? Saçmaladığının ve artık gitmen gerektiğinin farkında mısın?
Artık kabahatli teknik adam değil başkan, artık sensin, artık sıra senin.
22 Aralık 2010 11:52
Her defasında, seçilen kişiler tartışılırken, o seçimleri yapanın hiç sorgulanmaması, bundan sonrasında da "deja vu" yaşanacağını gösteriyor.
Tebrikler.
A.Bellisan
22 Aralık 2010 12:32
yürekten katılıyorum eline sağlık
22 Aralık 2010 15:13
Sayıların gösterdiği en etkileyici performans Löw'e aitmiş. Yeni bir ülke, her anlamıyla yeni bir takımla - ilk on birde beş yeni oyuncu oynuyordu yanılmıyorsam- aldığı puan muazzammış.Galatasaray'ın çok seçenekli ve geniş kadrosuyla yarıştığını düşünürsek; üzerine Metin'in ayağının kırılması,Baliç'in transferle kafasının karışık olması da cabası.. O yeni takımla, yeni bir ülkede, zamanın iyilerinden Göteborg'u elemiş, üstüne kupayı alan Parma'yı elinden kaçırmış bir takım izletmişti bize. yıllardır içinde bulunduğu bir ligde ve iki sezondur da aktif biçimde kararlar alarak takımın geleceğini belirleyen biri hala zamandan bahsediyor.
Löw'ün takımıyla şu an ki takımı yan yana yazsak, karşılarına sezonları şampiyon bitiren takımları yazsak durumun saçmalığı iyice ortaya çıkar sanırım. Daum ve Zico dönemi başarılarının takımın omurgasını bir istikrara kavuşturduğunu, yapılanların bu omurga üzerine yapıldığını da eklersek Löw büyücü gibi kalıyor.
Karma mı, allahın sopası mı? Hayatın bir yasası var, haksızlık etmeyeceksin. Löw'ü gönderdikten sonra rezalet bir sezon geçirmek şaşırtıcı olmaz. Çünkü Löw'ü göndermek bütüne dair analizin yanlış yapıldığını gösterir.Tıpkı Zico'da ve Daum'da yapıldığı gibi. Zaten Daum sonrası Zico ile şans limitini fazlasıyla doldurmuştu takım.
22 Aralık 2010 17:32
bi insan verdiği sözlerin hiçbirini tutamamasına rağmen nasıl utanmadan orda oturur hayret. yaptığı tesis başına 10 sene görevde kalıcak gibi. stadın ekmeğini çok yedi, şimdi biraz da ataşehir diye kandırır insanları. sonra napıcak merak ediyorum