Geçen Sezonun ve Bu Sezonun İlk Devresi Sonunda Fenerbahçe
Geçen sezonun ilk devresi bittiğinde Fenerbahçe'nin 3'ü oynanmadan alınmış 37 puanı vardı ve ligin lideriydi. Takım, 3'ü aslında atılmayan 31 gol atıp 17 gol yemişti. Fenerbahçe, bu sezonun ilk yarısını tümünü attığı 40 gol ve yediği 21 golle bitirdi. Ligin lideri Trabzonspor ise hiçbiri bedava olmayan 42 puanla lider. Fenerbahçe, geçen yılki puan ve averaj performansını aynen tekrarlasa ligi yine şu anda olduğu konumda, yani 3. sırada bitirecekti.
Aslında geçen sezonun ilk devresini düşününce ilginç bir tablo. Belki de o devreyi lider bitirdiğimiz için, belki de ilk 8 haftayı kayıpsız geçtiğimizden daha başarılı olduğunu düşünüyoruz. Oysa Manisaspor ve Antalyaspor maçları gibi son saniyelerde atılan gollerle alınan 4 puanı çıkarırsan yine 33 puana iniyoruz. Bu sene ligde Trabzonspor gibi istikrarlı bir takımın bulunması da başka bir etken. Trabzonspor'un aldığı 42 puandan 5 eksik puanla geçen yılın 17. haftasını lider geçebiliyordunuz.
Başka ilginç bir nokta oyuncuların performanslarını karşılaştırınca ortaya çıkıyor. Yine tekrarlayalım, kesinliği olan objektif bir veri değil fakat blogun yazarları, her maçtan sonra oyuncuların performansını 10 üzerinden oyluyoruz ve elimizde bir ölçü oluyor. Örneğin, Mehmet Topuz'un geçen senenin ilk yarısına göre daha iyi oynadığını veya Lugano'nun performansının daha düşük olduğunu söylemek rakamlara bakmadan da mümkün. Sayılar onaylama vazifesi görüyor.
Bu sezonun lig istatistikleri şurada.
Şimdi geçen sene aynı pozisyonlarda oynayan oyuncular nasıl bir değişim göstermiş ona bakalım. Aşağıdaki tablo ve grafikte bir satırda tek oyuncunun ismi varsa o oyuncu geçen sene de bu sene de genelde aynı pozisyonda oynamış demek oluyor. Mehmet Topuz gibi bazen farklı pozisyonlarda oynayan oyuncuların genelde oynadığı pozisyon esas alınıyor (Mehmet Topuz sağ kanat oyuncusu gibi). Eğer satırda iki isim varsa o bölgede geçen seneden farklı bir isim oynuyor demek. Grafikteki mavi bar, oyuncunun geçen sezonun ilk yarısındaki ortalamasını ve sarı bar bu sezonun ilk devresindeki performansını gösteriyor. İlk 11 satır takımların ideal dizilişlerini, son 3 satır da dikkate alınması gereken kadar süre bulan ve benzer pozisyonlarda oynayan isimleri karşılaştırıyor.
Grafiğe bakınca ilk dikkat çeken değişim, oyuncuların genel olarak performanslarını arttırmış olmaları. İlk 11 oyuncularına baktığımız zaman stoperler ve Cristian dışında bütün oyuncular geçen seneye göre daha verimli olmuşlar. Değişmeyen oyunculardan Volkan ve Alex zaten bu haftaya kadar müthiş bir sezon geçirdiler. Gökhan ve Mehmet Topuz'un performanslarında da ciddi bir artış var. Gökhan geçen yıl ligin ilk yarısının sonlarında çok formsuzdu, bu sezon ise daha dengeli götürdü. Mehmet Topuz da sürekli forma bulmaya başlayınca çıkışta. Emre geçen seneye yakın, ortalamanın üzerinde bir performansla oynuyor. Geçen seneye göre daha kötü durumda olan oyuncular da Lugano ve Cristian.
Değişen oyunculardan en ciddi etkiyi Niang'ın yaptığını görmek ve tahmin etmek zor değil. Takımın tüm verimini çöpe atan Güiza yerine oynuyor ve çok daha faydalı. Oyuncuların performansındaki genel yükselişte onun da katkısı var. Başka kelimelerle ifade etmek gerekirse, geçen sene Güiza yerine o olsaydı diğer oyuncuların geçen seneki performansı da sarı çizgilere daha yakın olurdu. Stoch ve Caner isteneni veremese de geçen seneki Roberto Carlos ve Andre Santos'a göre daha gayretliler. Bilica ise geçen senenin ilk yarısında maç kaybedilen dönemi cezalı geçirdiği için ve hep galibiyetlerde oynadığı için performansı biraz yapay olarak yüksek görünüyor. Yobo, Bilica'nın yerini fazlasıyla doldurmuş durumda.
Grafiğe baktığımıda zayıflığı göze batan noktaların geçen sene ile bu sene aynı olduğunu görmek mümkün. Sol bek ve kanatlar bariz olarak zayıflığı seçilen bölgeler. Artık kronikleşen ve transfer işlemeyen kanat sorununu anlamlandırmak için teoriler üretmek mümkün, bir tanesini geçen hafta yazmıştık. Stoch ve Dia'nın rollerine ve takım arkadaşlarına uyumu atlatamadıklarını söylemek ve birkaç sezon daha onlarla kanat sorununu çözmede ısrarcı olmak gerek. Sol bek sorunu ise daha ciddi görünüyor. Takım içinde bir çözüm bulmak zor gibi. Devre arasında transfer yapılacaksa bu bölgeye yapmak öncelikli olacak gibi. Dün konuk olduğu tv programında Aykut Hoca da "kesin transfer yaparız" demese de sorunlu bölgeler olarak sol bek ve orta sahayı işaret etti.
Takımın durumunu geçen sene ile karşılaştırınca oyuncuların bireysel performanslarında yükseliş olduğunu söylemek mümkün. Buna rağmen takım daha dağınık. En büyük sorun tempoyu kontrol edememe sorunu. Geçen sene bireysel performanslar üst düzey olmasa da maçı kontrol yeteneğiyle galibiyet serileri yakalanmıştı. Bu sene kurulan kadroya oranla zayıf bir kadro, ligi daha uzun süre götürebilmişti. Bu sene ise rakipler daha istikrarlı ve Volkan, Gökhan, Alex gibi oyuncuların bireysel performansları üst düzey olmasına rağmen takımın organizasyonunda sorun var. Aslında son Sivasspor maçı geçen sene ilk yarı oynanan maçlara çok benziyordu; topa hükmeden, gerektiğinde önde baskı yapan, rakibe pozisyon vermeyen fakat çok da pozisyon bulamayan futbol bir anlayışı. Ligin ikinci yarısında bir sol bek takviyesi ile bu şekilde maç kazanmayı oyun karakteri yapabilen bir takım ligi sonuna kadar idare edebilir. Tabii artık krediler hemen hemen tükendi, birkaç tane "sürpriz" puan kaybı ile lig de bitecek, en büyük tehlike bu.
20 Aralık 2010 11:37
Geçen sezon Daum'un, hem mental hem de fizik olarak çok gerilemiş, kadro kalitesi düşmüş bir Fenerbahçe devraldığını, en azılı Daum karşıtları bile kabul eder herhalde. İlk yarı Topuz ve Özer gibi umut beslenen iki yeni transfer sakatlıklar nedeniyle istenilen katkıyı yapamamıştı. Yine ilk yarı Santos alışık olmadığı sol önde 3-5 maç -üstün teknik meziyetleri nedeniyle- başarı sağladıktan sonra müthiş bir düşüşe geçmiş, Cristian ise beklenen pozitif oyunu oynayamadı.
Kendini bulmaya çalışan Kanarya'da seyredenlerin çoğunlukla mutabık kaldıkları 4 problemli bölge vardı.
1. Santos'un yada oynatılırsa Wedo'nun dolduramadığı sol orta saha
2. Kazım'ın zaman zaman çok iyi oynadığı fakat onun gönderilmesi ile tamamen boşalan sağ orta saha
3. Guiza'nın sıfır katkısı ile saç baş yoldurduğu merkez forvet
4. Bilica'nın anormal ağırlığı ve sakarlığı ile puan kayıplarının neredeyse baş sorumlusu olduğu defans göbeği
Ne yazık ki bu bölgelerden hiçbirisine gereken takviyeler yapılmadı. İkinci yarıya müthiş bir başlangıç yapıp soldaki sorunu çözeceği sinyalini veren U.Boral da iki maç sonra sakatlanınca sağ ve sol kanat Topuz ve Özer'e kaldı. Allahı var asıl mevkileri olmayan bu bölgelerde çok gayretle mücadele ettiler. Belki ofansif olarak verimli olamadılar ama takım savunmasına müthiş katkı yaptılar. Ve aslında baştan tahmin edilmesi gereken son geldi, takım iki kulvarda birden finalleri kaybetti.
Bu yıl ise bazıları gecikmeli de olsa bu 4 mevkiye transferler yapıldı. Santos'un geçen yıl ikinci yarı solbekte iyi oynaması nedeniyle kimse bir solbek sorunu yaşayacağımızı düşünmüyordu. Aynı şekilde Cristian'ın da uyum sorununu aştığı ve bu yıl ciddi katkı yapacağı düşünülüyordu.
Ama bu beklentilerin bir çoğu tutmadı. Kanatlara alınan Dia ve Stoch ilk yarı boyunca beklenen katkıyı sağlamaktan uzaktılar. Geç gelen Yobo hiçte fena olmayan bir uyum sağlamış olsa da %100 mükemmellikte değil. Tabii en kötü oyunu dahi Bilica'yla kıyaslanmaz. Bir tek Niang geldi ve golleri sıralamaya başladı. Santos ve Cristian'ın gerçekten moral bozan formsuzluklarına ilave olarak bölgelerinin alternatif oyuncuları olan Selçuk'un sakatlanması, Caner'in ise ben bu yerin adamı değilim diye adeta bağıran oyunu umutları iyice tüketti. Üzerine birde defansımızın en garanti adamı olan Lugano'nun sakatlık ve dünya kupası sonrası formsuzluğuda adeta tüy dikti.
Tabii iyi gelişmelerde olmadı değil; Alex ve G.Gönül çok formda, Topuz nihayet kendini bulmaya başladı, Cristian 3-4 maçtır maşallah dedirtiyor.
Tüm bu gelişmeleri göz önüne alınca topladığımız puana şükretmek gerekir diye düşünüyorum. İlk yarı yapılan yanlışları tekrarlamadan mücadele etmek, ligi mümkün olan en iyi yerde bitirmek ve taraftarı tekrar oynadığımız futboldan keyif hale getirmekten başka yapabileceğimiz birşey yok.
Senin özellikle son yazında analiz ettiğin ve son maçlarda en azından oyun olarak başımızı kaldırmamızı sağlayan oyun sistemi üzerine çalışılmalı. Maçların gidişatına göre alternatif planlar kurulmalı ve sakatlık ihtimalleri de göz önüne alınarak gerekli noktalara takviyeler mutlaka yapılmalı. İkinci yarı 17 tane final var. Sonuç çok önemli ama takımın ışık vermesi daha da önemli.
20 Aralık 2010 14:27
Bu detaylı ve çalışılmış incelemenin önüne geçmesin ama :
"Ligin lideri Trabzonspor ise hiçbiri bedava olmayan 42 puanla lider."
sözü fazlaca iyimser geldi bana.
O son 4 haftada verilen 3 penaltı ile değişen skorlar Fenerbahçeye puan getirseydi yapılacak yorumları duyar gibiyim.
Ama doğru biz Fenerbahçeliyiz , çuvaldızı kendimize batırır iğneyi başkasına karşıdan gösterene bile " oynasaydın kardeşim , attın da hakem mi saymadı?" deriz.
20 Aralık 2010 20:00
bence yönetim bu ara transfer dönemini de boş geçecek. ben şahsen aykut hoca'nın basın toplantılarından o mesajı aldım.
20 Aralık 2010 23:01
farklı gerekçeler öne sürerek sorup cevabını pek alamadığım bir soru var: vederson'un gönderilme sebebi! kimsenin çok aramadığını biliyorum. ancak silik bir karakter olmasına karşın bu adamın gönderilmesine anlamlı bir cevabı hiç bulamadım. yedek kalsa problem çıkarmazdı, aman aman oynamasa da belli bir standardı vardı. bu tabloya da bakınca bölgesinde oynayanlardan daha iyi olduğu da görülebiliyor. ne oldu da gönderildi bu adam? üstelik rakibe gitti.
bursa'nın şimdi de sercan'dan para kazanıp gökhan ünal'ı ucuza getirmeyi planladığı konuşuluyor. nedir bunlar alemin enayisi biz miyiz?