Biraz İtidal
Fenerbahçeli olmak hüzünle arası iyi olan melankolikler için bile başlı başına bir sınav. Pek çoğumuz dün geceden itibaren boğazında yutkunamadığı bir şeyle yaşıyor. 2006’da ilk kez tattığımız, acısını unuttuğumuz şey yine geldi dayandı boğazımıza. Dünkü maça dair söylenecek çok şey yok aslında. Yine kaybettik, bir kez daha kaybettik. Samuel Beckett sağ olsaydı “yine dene yine yenil daha iyi yenil” sözünü Fenerbahçe kulüp binasının üstünde görmek isterdi herhalde en çok.
Henüz 24 saat bile geçmedi dolayısıyla bu kadar büyük bir hayal kırıklığı üstüne alınacak hiçbir karar sağlıklı olamaz. Fenerbahçe yönetimiyle ilgili ne düşündüğüm genel olarak belli her türlü sonuçtan bağımsız olarak Aziz Yıldırım’ın yönetim üslubunu Fenerbahçe’ye yakıştıramayanlardanım, bunun sportif başarıyla falan da alakası yok, dünkü maçta yaşanan anons skandalının münferit bir hadise olmadığını düşünüyorum, yönetimin kriz yönetme konusunda en ufak bir iradesinin olmadığını bir kez daha gördük Denizli’den sonra. Maçtan sonra yönetim adına açıklama yapacak, taraftara itidal tavsiye edecek yönetici yok etrafta. İşler iyi giderken herkes konuşur camia şok halindeyken ortalığı sakinleştirmek, biraz olsun sakin kalabilmeyi sağlayacak hamleyi yapmaktır yöneticilik; yoksa en önde bayrak sallamak değil.
Dün şampiyonluğun gitmesi kadar o tribünleri yanarken görmek de futbolcuların polis otosuyla tecavüz suçlusu gibi evlerine gitmeleri de canımı acıttı. Şu maç sonrası görüntülerle, hangi oyuncu seneye aynı tür bir maçta tam performans verebilir acaba merak ediyorum. Yenemezsek linç edilebiliriz baskısıyla oynayan bir futbolcu topluluğundan mı şampiyonluk bekleyeceğiz? O gitsin, bu gelsin şunu yakalım bunu yıkalım diye bir şey söylemek için biraz normalleşmeyi bekleyelim. Denizli maçı sonrası gibi transfer döneminde kulübün elini kolunu bağlayan bir istifa hiçbir şey kazandırmaz. Bir kongre tarihi belirleyip orada görevi bırakmak çok daha mantıklı. Camia tekrar ayağa kalkacaktır kimsenin şüphesi olmasın. Fenerbahçe daha önce de defalarca tökezledi, yere düştü ama daha güçlü olarak kalktı her seferinde. Taraftarın birikmiş öfkesini, müthiş bir seviçten inanılmaz bir kahıra dönüşen ruh halini anlıyorum ama bu hiç kimseye birilerini linç etme onun bunun kellesini isteme hakkını vermez.
Son olarak Bursa’ya tebrikler. Sezonun tümüne bakıldığında kimse hak etmediklerini söyleyemez, büyük iş yaptılar, yıllarca Bursa’da yaşamış, Bursa tribününde de “gözlemci taraftar” olarak bulunmuş, Anadolu’dan şampiyon çıkacaksa bunun Bursa olacağını yıllardır söyleyen biri olarak bu öngörünün bu kadar büyük bir trajedinin sonucunda gelmesi de ilginç oldu şahsım adına.
17 Mayıs 2010 11:53
Şimdi hedefin şampiyonlar ligi olması lazım. Bence zor da olsa, gerekli takviyeler ve iyi bir kurayla şampiyonlar ligine katılma şansı var.
Ancak eğer, istifalar peşi sıra gelir de kaos ortamı olup yeni bir yönetim gelirse, sil başkan takım oluşturmaya kalkılır. ŞL şansı ve hatta gelecek sezon da şimdiden çöpe gider. Bu yüzden bence Daum da Aziz Yıldırım da kalmalıdır, yalnız bu seneki hatalarından ders alarak.
17 Mayıs 2010 12:48
güzel bir yazı. teşekkürler. ben de şu polis otosu kısmına katılıyorum. yönetim konusunda da hemfikiriz sanırım.
17 Mayıs 2010 14:32
senin söylediklerine aynen katılıyorum. benim blogda kustuğum aziz yıldırım nefretini şu camiada hiç kimse kusmamıştır ama ben bile yönetimin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. senden ayrıldığım nokta, kongreyle falan da gitmemeli yıldırım. ama kalacaksa da ama belli şartlarla kalacak elbette.
nedir onlar? mesela beni fenerliliğimden en çok utandıranşeylerden biri özaydınlı ve uslu gibi adamların çıkıp yaptığı konuşmalar, ortaya koyduğu çirkef görüntü vs. idi. onlar temizlendi şimdi.
takımın micadele etmemesinden, ruhsuz oynamasından vs. de tiksiniyordum; dünkü savaşmaya, ter akıtmaya, türekli oyuna kim ne diyebilir? olmadı kardeşim, olmadı. aynısını 96'da trabzon-van maçında trabzon yaşamıştı. 3 top direkten dönmüş, stingaciu en az 8-9 net gol kurtarmıştı. o da yetmedi biz gidip trabzon'u yendik ve şampiyon olduk. o gün trabzonluları aykut hariç kim düşünüyordu?
yıldırım'ın yapması gereken şey, voleyboldaki aydınlar tarzı bir idareciyi (ki aykut çok uygun bu işe ama bu seneki gibi değil tabii) futbolun başına getirip elini-eteğini bu işlerden çekmesidir. eğer çekmeyecekse, o zaman defolsun gitsin bu kulüpten. zaten sevimsiz, antipatik bir adam; fenerbahçe'ye yaptığı hizmetler yüzünden saygımız var ama kaşıkla verip kepçeyle almaya başladı taraftarın psikolojisinden.
size yemin ederim, yıldırım'ın son haftalarda takım üzerindeki etkisi yüzünden, gelecek şampiyonluğa bile yeterince sevinemeyecektim ben. öyle gelecek bir şampiyonluk istemiyorum. yıldırım futbol takımını inşa ederken teknik kadrodan futbolculara, idari menajere kadar her şeyde hata yaptığını kendisi itiraf etmiş oldu bu hareketleriyle. "onlar beceremedi, ben el koyayım" dediç. beceremeyenler kim? onları sen getirmedin mi bu kulübe? hem de 100 milyon avro harcayarak?
aziz yıldırım bu kulübün tarihinin en başarılı başkanı. 100 yıl bile konuşulacak biri olabilir, futbol şubesinden elini çekse. ama o şimdi konuşulmayı, sonra ebediyen unutulmayı tercih ediyor...
17 Mayıs 2010 16:29
Bu adam gitmeden itidal olmaz.Her hamlesi hesaplı, açıklamasını da yapacağım.
''Gelin itiraf edelim'', şampiyonluk gelseydi sırf salak ile avanak ikilisine nispet olsun diye sevinecektik, bu sezon kimsenin içine sinmedi.
Stad-tesisleşme diyoruz, Türkiye'nin sayılı müteahhitlerinden birinin yeğeninin bu konudaki başarıları çok mu şaırtıcı?
Diğer branşlar diyoruz, futbol şubesinin pespayeliğinin üzerini örtmek amaçlı yapıldığı gayet açık.Niyet ne olursa olsun bu gayet güzel bir durum ama konumuz burada niyetin ne olduğu.
Mesela basketbol şubesi neden sallantıda?
Futbol takımının pespayeliği bu adamın işine geliyor.Her fırsatta ön plana çıkıp şovunu yapma imkanı buluyor.Dikkat edildiyse kulüpte sevilen, emeği geçmiş kim varsa hemen uzaklaştırılıyor.
Futbol takımının her kaybının kendisine bir avantaj olarak döndüğüne bile eminim.
Bu ülke, bu medya kimleri yedi; amcam 98'den bu yana koltukta.Her şeyi geçtim, Polat - Demirören kimdir? İş adamı.Bu adam iş adamından daha öte biri.
Yakalım - yıkalım- asalım - keselim değil.
1 şampiyonluk eksik veya fazla, ne değişecekti, sidik yarışında bir süre önde gitme imkanı.
Mesele bu adamın ta kendisi.Dayısının gölgesinde kalmış sıradan bir müteahhitken bugün neredeyse başbakan benzeri bir aurası olan birine dönüştüyse arada kulüp aleyhine tavizler verdiği de gayet açıktır.
Gidecek, bu kadar basit.
17 Mayıs 2010 17:20
yani diyorsun ki Aziz Yıldırım kalan 2 dk. da gol atamayacağımızı anlayınca böyle bir oyuna başvurdu. Anons vs. derken aradan sıyrılacak öyle mi? Anons bir skandaldır ama altından böyle manalar çıkarılabileceğini hiç tahmin etmemiştim. İşler güzel giderken yöneticiler ne kadar ortadaysa siz blog yazarları da o kadar güzel anlatıyordunuz her şeyi. Hepimizin canı yanıyor güzel oynadık kısmet değilmiş demenizi beklemiyorum ama bu kadar da ileri gitmek bana çok uç geliyor...
17 Mayıs 2010 18:48
Bir kere anonsu planlı programlı yapılmış bir oyuna benzetenlerin beyinlerini bir güzel yemis olduklarını düşünüyorum. İki dakika içinde artık kolombiya liginin sonuçlarına ulaşılabilen bir çağda bu oyun - amacı her ne ise - kusura bakmayın ama aziz yıldırım gibi bir adamın bile kalkışacağı bir ucuzluk değildir. Belli işte, anonsu yapan adamın etrafındaki bir iki salak muhtemelen ya beşiktaş gerçekten gol attı sandı, ya atılan ilk golü ikinci gol zannetti, ya da anlaşılmaz bir sebeple saçma sapan bir şaka yaptı. Bunu duyan anonsçu da böyle bir bilginin yanlış olamayacağını düşünüp - ki anlaşılabilir -sevincini stadla paylaştı. Maçı veren spikerler bile bu anonstan etkilenip bursa'dan güzel haberler var dıyebildiyse anonsçunun hıyarlığını da ona göre degerlendirmek lazım. En azından işin içyüzü ortaya çıkana dek. Geçelim bu senaryoyu yani.
Ha, bu arada Aziz Yıldırım gidebilir, bir çok konuda da burda yazan çizenlere katılıyorum zaten. Lakin sorun bu değil şu anda, o yüzden gitmemeli diyorum. Önemli olan Fenerbahce için cok ama cok ciddi bir donusum yaratacak bu hamlenin yine kulübün menfaatleri dogrultusunda en az hasarla atlatılmasıdır. Önce Aziz Yıldırım'ın yerine gelecek aday üzerinde çoğunluğun uzlaşması, son 12-13 senede yapılan icraatların olumlu olanlarının üzerine koyacak, yapılmış hataların ise mümkün olduğunca yeniden yapılmamasını sağlayacak bir kişinin başkan olması gerekiyor. Ondan sonra emin olun kimse kör gibi Aziz Yıldırım kalsın demeyecektir zaten. Yalnızca su anda estirilen fırtına ne bu kulubun son yıllarda gösterdigi muazzam performansa yakısıyor, ne de dun yasadıgımız sok ve utancın siddetini azaltıyor. Belki birey olarak rahatlıyoruz, desarj oluyoruz, ama unutmayalım ki her yazdıgımız ve cızdıgımızle bir kamuoyun yaratıyor, kendi yarattıgımız gerilim sayesinde Fenerbahce'ye zarar veriyoruz.
Su anda yaraları sarmak lazım, takımın, kulubun, taraftarın, ve yönetimin bir araya gelmesi gerekiyor. Evet, ben de biraz fazla romantiğim son iki gün, ama başka türlü düşünemiyorum işte, napayım?
17 Mayıs 2010 18:56
Gunduz Feneri "yıldırım'ın yapması gereken şey, voleyboldaki aydınlar tarzı bir idareciyi (ki aykut çok uygun bu işe ama bu seneki gibi değil tabii) futbolun başına getirip elini-eteğini bu işlerden çekmesidir." demis. Mel de "Su anda yaraları sarmak lazım, takımın, kulubun, taraftarın, ve yönetimin bir araya gelmesi gerekiyor." demis.
Senelerdir anlatmaya calistigimiz sey bu. Aziz Yildirim baskanken ne takimdan elini etegini ceker, ne taraftarla, camiayla bir araya gelip cozum arar. Bunu defalarca anlattik. "Bana muhalefet yok cunku yanlis bir sey yapana muhalefet olur" diyen bir adamdan, "Bu tribun grubunu kaziyacagim" diyip 2 ay sonra ellerine bilet veren adamdan, buyuk sarsintilar sonrasi gunlerce ortalardan kaybolan bir adamdan, 13 senedir devre arasi soyunma odasina inip oyuncu performansini arttirdigina inanan bir insandan bahsediyoruz.
Bu onerdiginiz cozumler cok mantikli ama Aziz Yildirim varken bunlarin yapilmasi mumkun degil. Aziz Yildirim'in devam etmesi demek tek adamin mantiksiz kararlarina goz yummak, onun verimsiz yoneticiligine kafa sallamaya devam etmek demek. Soyledikleriniz hicbir zaman olmayacak cunku Aziz Yildirim hala baskan.
Anons konusunda da, o anonsu bizzat kendisi yaptirmadiysa da o DJ'lere bu kontrolsuz gucu veren, bir takim marslar calarak mac cevirilecegini dusunen, macin ortasinda eline mikrofon alip taraftara seslenis konusmasinin mucidi, stadi sirk ortamina ceviren de Aziz Yildirimdir, dun yazdim bunu.
17 Mayıs 2010 19:25
sen de haklısın pvh ama kendi hayatımızdan, yakın çevremizdeki hayatlardan, kişisel tecrübelerimizden çıkardığımız dersleri hatırlayalım. 1. gelen gideni aratır. 2. insan hiçbir zaman sahip olduğu şeyin iyi yanlarını göremez. olmadığı şeylerin ise kötü yanlarını.. ben aziz yıldırım nefretiyle yoğrulmuş bir bünyr olarak söylüyorum bunları.. iyi düşünmek lazım, 12 yıllık bir emek 12 saatte asılmamalı..
17 Mayıs 2010 20:32
Belki gerçtekten gitmelidir Aziz Yıldırım ama bunun için en yanlış zaman bu zamandır..
Umarım bu sefer kriz iyi yönetilir. Daha hızlı ayağa kalkarız. Malum, "kesilen sakal daha gür çıkar".