"Anlamak gerekiyor onları"


Daum

Türkiye'de basının hali ortada, öyle olunca spor basınını ayrı bir yere koymaya gerek kalmıyor. Bir de son senelerde ortaya çıkan anti-çirkinfutbol basını var. Onlar da sürekli ne kadar çirkin bir futbolumuz olduğundan, bu düzenin ne kadar bozuk olduğundan bahsediyorlar. Aynı şeyleri taraftar forumlarına bakarak da gözlemlemek mümkün. Bir tarafta sürekli eleştiren ve kızan taraftarlar, diğer tarafta bunun takıma zarar verdiğinden sürekli şikayet edenler. Daum geçen hafta uzun bir açıklama yapmış, satır arasında bununla ilgili bir şeyler söylemiş. Senelerce Türkiye'de acımasızca eleştirilen bir teknik adam olarak artık bu durumla nasıl başa çıkacağını anlamış ve bu durumu sakince düşünerek karşılıyor. Sanırım anti-eleştiri cephesi de biraz sinirlerine hakim olmalı, zira eleştirilen isim bizzat aşağıdaki tespitleri yapmış

"Bazen Avrupa'dan gelince seni şok eden durumlarla karşılaşıyorsun ve bunu idare etmen gerekiyor. Bazen çok duygusal ortamlar oluşuyor ama bunun sakinleşeceğini, geçeceğini bilmen gerekiyor. Ben 7 yıllık tecrübemden bunu biliyorum. Teknik direktörün yüzü, futbolcularının aynasıdır. Bunları Rijkaard için değil, kendim için de söylüyorum. Benim yapmaya çalıştığım ve öğrendiğim o yüz ifadesinin çok önemli olduğudur. Sürekli gülen anlamında değil ama güçlü, takımına güvenen bir şekilde teknik direktörün takımın arkasında durması gerekiyor. Kaybedince, 'Neden oldu ?' diye üzgün bir ifade, takıma da etki yapabiliyor. Futbol her zaman duygusal bir spor ama Türkiye'de çok daha fazla duygusal. O yüzden bu duygusal ortamı zaman içinde kendi başarın için yönetmeyi öğrenmen gerekiyor. Bazen bu negatif duyguları da bir patlama yapmak için, daha iyiye ulaşmak için kullanabiliyorsun. Bunu öğrenmek lazım. İlk zamanlarımda, 90'lı yıllara neden benim başıma geliyor diyordum. Herkes eleştiriyordu. Bu yanlış, bunu yapmamak gerekiyor. Geçen zaman içinde bunu öğrendim. İlk geldiğimde Almanya'dan, iyi hocalardan biri olduğumu düşünüyordum. Yapılan eleştiriler nedeniyle bana hiç saygıları yok diyordum. Ama öyle değil asında. Gazeteciler hep bir şeyler söylüyorlar ama onlar da futbol hastası. Anlamak gerekiyor onları. Örneğin Kazım Kanat. Beni öyle bir eleştiriyordu ki, zor durumda kalıyordum ama dışarda yemek yediğimizde anlıyordum ki Beşiktaş sevgisinden yapıyordu bunları. Kişisel olarak bana çok saygıları vardı ama onların takımı Beşiktaş'ta hata yaptığımda, düşmanları oluyordum. Özellikle Kazım Kanat'la harika ilişkim vardı. Türk futbolunun farklı mantalitesini de bu gibi dostlardan öğrendim. İnişlere çıkışlara alıştıkça da, kendi yolunda hep devam etmen gerektiğini gördüm.

Oyuncularıma da bunu söylüyorum. Hep bu yolda eğitmeye çalışıyorum. Lider olmaları için en önemli şeyin bu olduğunu anlatıyorum."


0 comments:

Yorum Gönder