Aziz Reis
Aziz Yıldırım’ın kurumsallaşma kamuflajlı bir oyun bahçesine dönüştürdüğü takım nihayet yapılabilecek en saçma hamleyi yapıp Aragones’i takımın başına getirdi. İspanya dışında takım çalıştırmamış 70 yaşındaki bir adama hangi stratejiyle görev verilir, kendini Fenerbahçe’yle kanıtlayacak diye getirilen ve başarılı da olan Zico deneyiminden sonra niye ununu elemiş eleğini asmış bir antrenörle anlaşılır bunları bilemeyeceğiz. Zira her şeyi bilen başkanımızın hikmetinden sual olunmaz eylemlerine karşı boynumuz kıldan ince.
Aziz Yıldırım Fenerbahçe taraftarını kulübe katkı yapan özneye dönüştürme sürecinde ne kadar başarılıysa kendini dönüştürme konusunda o kadar başarısız. Ne medyayla ilişkilerinde ne diğer kulüplerle iletişiminde ne hoca tercihlerinde bir düzelme var on senedir. Herhalde dünyada bu kadar kurumsallaştırma lafı edip bu kadar kişiselleştiren başka bir başkan da yoktur. Aziz Yıldırım’ın nezaketten bihaber davranışlarına ve tutumlarına alışkın olduğumuz için ona buna hareket çeken bir adama 10 numara vermesine de, ırkçılıkla anılan bir antrenöre kulübün kaderini teslim etmesine de şaşırmıyorum. Futbol Federasyonunu rakiplerle işbirliği yapıyor diye eleştirip Basketbol Federasyonuyla kanka olmasını da anlıyorum. Zira Aziz Yıldırım’ın olduğu bir yerde prensipten söz edemeyiz. Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe’de kurumsallaştırdığı şey diktatörlük. Zaten kulüp kültürü olarak tek adamlara hayranlık duyan bir camianın bu geleneğini kullanarak kulübü tamamen diktatörlüğe çevirdi. Bu diktatörlüğün iyi ya da kötü olması konjonktüre göre değişen bir şey. Kulübün başında iyi bir diktatör var diye sevinmek de kötü bir diktatör var diye üzülmek de samimi değil. Kulübün başında sıfatını önemsemeden bir diktatör olması endişe verici. Aziz Yıldırım ın iyi diktatörlüğü sonunda kulüpteki durum belki Tito sonrası Yugoslayva’ya dönmeyecek ama kongre üyelerinin yapacağı tercih diktatörler arası bir tercih olacak. İşin vahim tarafı diğer kulüp taraftarlarının da ideal başkanlık tipinin Aziz Yıldırım olması.Türkiye’nin üç büyük kulüp taraftarı da başarının diktatörlükle gelebileceğini destekleyen hiç değilse reddetmeyen insanlarsa gerçekten bu ülkenin siyasi geleceği konusunda da iyimser olmak mümkün değil galiba. Demokrasi düşüncemizi askıya almadan da Fenerbahçe'yi seveceğimiz günlerin yakın olması umudunu kaybetmeyelim yine de.
0 comments:
Yorum Gönder