İlk İmza: Emre
Emre Belözoğlu’nun gelecek sezon Fenerbahçe’de oynayacak olması hızla taraftarı ikiye böldü. Birinci gruptakiler “Emre’yi almayın çünkü o Galatasaraylı’dır. Kutsal Forma. Asil renkler. Ulu stad. Yüce çimler” noktasında karşı çıkarken, diğerleri de Emre transferinin başarılı olduğunu söylediler. Ben bu karşılaştırmada ikinci taraftayım. Emre iyidir.
Galatasaray ile 102 maç oynamış. İnter de 4 sezonda 78 ve Newcastle’da 3 sezonda 58 maç oynamış. 54 maçlık bir Milli Takım geçmişi var. Toplam attığı gol 4. Ancak Emre golcülüğü ile değil oyun tarzı ile öne çıkan bir orta saha oyuncusu. Boğazın Maradonası gibi afili bir sıfata sahip olduğu Inter’de Pirata D’Oro – Yılın İnterli Oyuncusu ödülünü aldığı zamanlar iki yönlü oyun tarzı, orta saha da top kapabilme ve topu kullanma yeteneği ile öne çıkmıştı. Bu yönüyle takımın orta sahada top kapabilen, mücadeleci ve ofansif yönü de olan futbolcu ihtiyacına cevap vermektedir. Üstelik bunun yerli kontenjanından doldurulması sınırlı yabancı oyuncu hakkına sahip olan ülkemizde diğer mevkiler için de bir avantaj yaratmaktadır. (bkz: PVH, 2007-2008 Sezonu ve Transfer)
Emre’nin temel sorunu istikrar. Sakatlıklar sebebiyle Inter’de sadece 6 maç oynayabildiği sezondan sonra toparlanamadı. Basit bir hesapla da geçen sezon Premier League’de her 2 maçtan ancak 1 tanesinde oynayabildi. Gelecek sezon Fenerbahçe’nin 3 günde bir maç oynayacağı düşünüldüğünde bu sorun büyük bir transfer handikapına dönüşebilir. Risk, Fenerbahçe sıhhat ekibinin de bu tip başarısızlıklara imza atmasıyla daha da büyüyor. Sezon kapayan Appiah, Roberto Carlos ve Deniz örnekleri göz önüne alındığında Emre transferinin başarılı olup olmayacağı fizik gücünü yeniden kazanıp kazanmayacağı ile doğru orantılı. Bunu şimdiden öngörmek mümkün değil, ancak eğer Emre sakatlıktan çıkar ve fizik gücünü kazanırsa senenin en başarılı transferi olmaya da aday.
Taraftar forumlarının klişesi “kutsal forma, gsli oyuncu” paradigması ise elbette gargara. Emre profesyonel bir futbolcu ve eğer Zeytinburnuspor’dan onu alan takım Fenerbahçe olsaydı bu takımın klasiklerinden bir tanesi olacaktı. Bu bir iş ve işini iyi yapmak için çalışan bir adama denilebilecek daha başka bir laf yoktur. Galatasaray’a giden Servet, Beşiktaş’ta oynayan Tayfur, Rüştü, Nobre nasıl takımlarına yaptıkları katkı ile artık o takımın oyuncusu olarak kabul ediliyorsa aynı şey Emre için de değişecek değil.
Blogcu Ariel Ortega Esat Dergi’den alıntı yapmış “Lefter’ler, Can’lar, Fikret’ler diye marşlar söylenirken şimdi Emre’ler, Fatih’ler, Tümer’ler giyiyor formayı, Ne alaka?” diye sormuşlar. Cevap belli: Modern zamanlar. Endüstriyel Futbol. Fenerbahçe yerel ve kendi hassasiyetleri olan bir klüpten enternasyonel bir markaya dönüşüyor. Böyle zamanlarda duygulanım durumlarının başarıda yeri yok, her şey iş, hedef başarı, takım futbolculardan oluşan bir kadrodan fazlası. Hedef 50 milyon $lık forma satışıyken başka olasılık var mı?
3 Haziran 2008 17:31
herşey bi kenara..bu emre denen arkadaş tuncay kaptanın 10 numaralı formasını giyerse bana çok koyar.