İnsanın Bahtı Olsun
Fotoğraftaki kontrast acımasız. Ancak bu acımasızlık kesinlikle fotoğrafın seçiminden kaynaklanmıyor, kolajı yaratan olaylar dizesi de fotoğraflar kadar acımasız. Hollanda çok güzel bir maç sonunda, hiç de fena oynamayarak evine döndü. Ellerinde her şey vardı, birinci sınıf oyuncular, düzenli ve işleyen bir sistem, iyi bir teknik direktör ve herkesin imreneceği bir futbol. Eksiklikleri yalnızca şanstı. Bizimse hiçbir şeyimiz yoktu, tartışılan bir kadro, sakat oyuncular, belirsiz bir sistem ve aksi bir teknik direktör. Sahip olduğumuz tek şey şanstı. Onun ne kadar belirleyici olduğu da neticede ortaya çıktı, Türkiye yarı finalde, Hollanda evine.
Turnuva istatistikleri önümüze bazı somut veriler sunuyor. Hollanda grup maçlarında 10 gol atmış, 78 şut çekmiş, 32’si ceza sahası içinde. Toplam 2166 pas vermişler %79’u sahibine ulaşmış. Bunlarınsa yalnızca 356’sı kısa pas. 33 orta yapmışlar, maç başına 8 ve bu ortaların %21’i hedefi bulmuş.
Türkiye ise 3 maçta 6 gol atmış. 44 şut çekmiş. Ceza sahası içerisinde çektiğimiz şut sayısıysa dört Hollandalı Futbolcunun çektiği şut kadar: 19. Milli takımın yaptığı 1756 pasın 405 tanesi kısa pas. Ortalardaysa Hollanda’yı geçiyoruz, 45 orta yapmışız %27’si hedefi bulmuş.
Hollanda’nın forvet hattı için kadroya çağrılan altı futbolcunun iki tanesi Real Madrid’de, biri Liverpool’da diğeri ise Arsenal’de oynuyor. Kalanlar ise Ajax ve Celtic’de oynayan Klaas Jan Huntelaar ile Jan Vennegoor of Hesselink. Türkiye’nin forvet hattında ise üç oyuncu var ve Villareal’de oynayan Nihat şimdiden evin yolunu tuttu.
Kadro derinliği açısından da Hollanda Türkiye’ye göre çok daha avantajlı. Örneğin Türkiye’nin stoper mevkiinde oynayabilecek 4 oyuncunun yarısı turnuvanın başında dahi sıhhatli değildi. Emre’nin sakatlığı ile şimdi bu mevkide oynayabilecek futbolcu bulamıyoruz. Buna karşın Hollanda ikinci 11’i ile de Romanya’yı rahatça geçebiliyordu.
Bu rakamların yanında ölçülemez bir gerçeklik olarak Hollanda’nın oynadığı futbol var. Türkiye bu futbolun hastasıdır. Türkiye’nin katılmadığı her turnuvada Hollanda veya Brezilya’yı tutan büyük bir popülasyonun gösterdiği şey, ince, teknik hızlı ve hücüm düşünen bir anlayışı başımıza taç yaptığımızdır. Hollanda bu futbolun Euro2008’deki en iyi temsilcisiydi. O futbolu izleyen herkes gıptayla birbirine anlatıyordu. Bizdeyse yalnızca drama var. 70. Dakikaya kadar bunalım geçireceğimiz, sıkıntıdan patlayacağımız maçlar bambaşka bir heyecan ve drama içerisinde sonlandı. Nasıl olduğunu kimsenin anlayamayacağı metamorfozlar geçiren takım her maç son dakikalarda ve hatta saniyelerde küllerinden doğdu. Türk futbol takımının oynadığı futbola herhangi bir futbol sistemini benzetmek haksızlık, bizimkisi yalnızca büyük bir kaos.
Şimdiyse Türkiye yarı finalde ve Hollanda orada yok. Futbol asla adil bir oyun olmadı biliyoruz, istatistikler futbolda hiçbir şey ifade etmiyor, öğrendik ama şu delikanlı gibi futbolun yarı finalde olmaması futbol adına da hepimize yeni bir şey öğretiyor, şan, şöhret, para, sistem yerine insanın bahtı olsun.
0 comments:
Yorum Gönder