Kimseye Ders Olmasınlar


FB Acibadem

Yanlış anlaşılmaya müsait bir konu olduğu için hemen başta derdimin ne olduğunu anlatayım. Kimseye ayar vermek, laf sokmak, ders vermek, gününü göstermek niyetinde değilim. Sadece yapılan bir tezahuratın amacından sapabileceğini düşünüyorum, derdimi de anlatacağım. Zamanında aynı şeyi ben de yapıyordum, bir gün yaptığımın çok da şık durmadığına karar vermiştim.

Fenerbahçe Bayan Voleybol takımı son 3-4 senedir yükselişteydi. Birileri "Fenerbahçe değil Fenerbahçe Acıbadem başarılı" yazıyorsa da ciddiye almayın, onlara soda ısmarlayın. Acıbadem sponsor olmadan da Eczacıbaşı'nın rakipliği seviyesine yükselen, Vakıfbank'ı aşağı indiren, taraftarı salona çekmeye başlayan ve Ankara'daki o tek maçla lig şampiyonluğunu kaçıran takım da bu takımdı. Bu başarı ve taraftar ilgisi sponsor getirdi, ilgi devam etti, sponsorla ve iyi hocayla birlikte yükselişe geçildi. Bu başarı "al sana para, takım kur bu sene kupaları götür" başarısı değil, yaklaşık 5 senelik bir organizasyonun ürünü. Yoksa geçen sene Vakıfbank Fenerbahçe'den fazla para harcamıştır. O yüzden Fenerbahçe çok başarılı olduğunda veya çok başarısız olduğunda birden ortaya çıkıp mükemmel fikirlerle çamur atanlara fazla güvenmeyin, önce yorum yaptıkları konunun özünü bilsinler, sonra saçmalarlar.

Bu sene dünyaca ünlü voleybolcular da transfer edildi ve takım hızlı biçimde uyum sürecini atlattı. Sadece aldıkları sonuçlar değil, oynadıkları oyun ve yaptıkları mücadele ile keyif veren bir takım oldular. Başarı da gelince takıma olan ilgi ve destek de artıyor. Zaman sorunu yüzünden çok az maçı canlı izleyebilsem de maçların ardından yazılanları okuyor, gönderilen videoları takip ediyorum. Geçenlerde kazanılan bir maçtan sonra taraftar takımı tebrik etmek için tribüne çağırıyordu. Destek tezahuratları ve kazanılan başarıyı alkışlamak güzel, oyunculara da moral veriyor. Yalnız tezahuratların sonunda "futbolcular gelsin sizi izlesin" tezahuratı da yapıldı. Bunu eskiden gerek yazı yazarken gerek tribüne gittiğimde ben de yapıyordum. Oyuncular muhtemelen çok umursamıyor hatta belki seviyorlardır bu türde verilen desteği fakat ben sevemiyorum.

Fenerbahçe'nin en popüler branşı ve göz bebeği tabii ki futbol takımı. Taraftarı da önce futbol takımını severek taraftarlığa başlıyor ve futbolun yeri ayrı. Fakat voleybol da başka bir spor, bazı ülkelerde futboldan daha popüler. Fenerbahçe bayan voleybol takımı da ayrı bir takım. Futbol takımına destek, moral olmaları için veya örnek gösterilmek için kurulmamışlar. Futbol takımından tamamen bağımsızlar. Oyuncular para kazanmak için oynuyorlar, birçoğu çok başarılı sporcular ve belki futbola hiç ilgi duymuyorlar. Bu durum biraz anne-babanın iki kardeşten birisi başarılı olduğunda "aferin, bak öbür haylaza da örnek ol" demesine benziyor. Psikolog değilim fakat çocuğu başarıdan dolayı takdir etmek, sürekli bir rekabetin içine sokup referansla yüceltmekten daha iyi bir motivasyon yöntemi olmalı. Zaten futbolun voleybolla, futbolcuların voleybolcularla bağı iki kardeş arasındaki bağa göre çok daha zayıf.

Türk insanının motivasyon ve destek algısında eleştiri de var. İyi hatırlıyorum, geçen seneydi sanırım, blogda medgallis Galatasaray'ın bir maçından sonra sadece Arda'nın çağırılıp alkışlanmasını ve onun karşılık vermesine kızmıştı. Orada amaç bir oyuncuyu alkışlamak veya ona destek vermek değil, takımın kalanına hakaret etmek. Alkışın bu şekilde ders verme amaçlı kullanmak da çok sık görüyoruz. Hâlâ örnek verilen 4-3'lük Fenerbahçe maçında maçtan sonraki alkış takdir veya tebrikten çok kızgınlık alkışıydı. Kadıköy'de gerçekten Beşiktaş'ı alkışlayanlar olmuştu fakat rakibi tebrikten çok kendi oyuncusunu protesto amaçlıydı o alkış. Böyle durumlarda küfürden, hakaretten daha büyük rahatlama sağladığı oluyor.

Voleybol takımına sürekli "futbolcular sizi örnek alsın" denmesinin de benzer bir yönü var. Salt başarıyı alkışlamaktan çok başka bir takıma olan kızgınlık dile getiriliyor. Bence voleybolcular bunu hak etmiyor. Böyle bir misyonları yok, olmamalı, bu misyonu da onlara taraftar yüklememeli. Sadece başarıları alkışlanmalı, yaptıkları takdir toplamalı. Sınıftaki tüm öğrencilerin sınıfın haylaz ama sevilen çocuğuna örnek olmak için değil kendisi de bir şeyler öğrenip başarmaya çalıştığı için orada bulunduğu unutulmamalı. Bunun kötü niyetler içermediğine ve belki çok ciddiye alınması gereken bir konu olmadığına eminim fakat biraz rahatsız oluyorum. Mücadele eden herkesi çabalarından dolayı alkışlayıp tebrik edelim, alkışlarımızı kızgınlık için değil takdir için kullanalım. Çok zor olmasa gerek.


7 comments:

  1. A . A dedi ki...

    çok güzel bir bakış açısı :

  2. Sosyal_FB dedi ki...

    Erkan, gayet haklısın aslında ve belki 1.5 senedir ortama uzak oluşum, bu konudaki fikrimi "muteber" çizgisinin dışına taşıyabilir ama voleybolcu kızların algısında öyle bir sapma olacağını sanmıyorum. Hoş, belki de bu fikrimin yegane sebebi bağıranların "bizimkiler" olmasıdır :)

  3. o diil de dedi ki...

    Arda olayına benzetme güzel olmuş. Buna bir diğer güzel örnek de geçen sene Gökhan Gönül'e yapılan tezahuratlardı. Maraton üst A blok'ta yer alan yönetim alehtarı tayfa başlatıyordu bunu ve gerçek amaçları ortamı germekti aslında.
    Dinamo kiev ön eleme maçında yanlış hatırlamıyorsam Appiah'a da buna benzer bi tezahurat olmuştu, orada da durum aynıydı.
    O sezon Appiah sakat sakat gezip tozup futbol hayatını bitirerek buna böyle bi karşılık verdi.
    Neyse ki Gökhan Gönül ne istediğini bilen bi futbolcu, en azından şimdilik öyle görünüyor.

  4. PVH dedi ki...

    Baris abi, gecenlerde birisi tezahurati Ulvi baslatmis diyordu o yuzden yazdim haha. Elestirmek degil esasinda amacim, hani boyle bir yonu de var olayin, bu sekilde bakiyorum ben diyorum. Tam tersini dusunenler de vardir muhakkak, onlari da dinlemek isterim.

  5. Sosyal_FB dedi ki...

    Evet, Ulvi başlatmış hakikaten :)

    Tam tersini düşünmemin sebebi şu. Zaten tribünden önce Dereağzı ve havalisinde hissediliyor böyle bir yaklaşım. Gerçi evet, onun da bir halkası yine tribün insanları ama oyuncular daha işin idareci ayağında bu tepkiyle karşılaşıyorlar. En basitinden bayramlaşma esnasında, yöneticiler tarafından dillendirilen "Darısı diğer branşlara" sözü bile "vb." kabilinden değerlendirilebilir sanırım.

    En başta "Gayet haklısın" dememin sebebi de işi bir an Fenerbahçe'den bağımsız ele almam. Sporcu mantığını tam yerleştirememiş ve fikriyatını olgunlaştıramamış oyuncuların, bu tezahüratı kendi kafasında ve süreç içerisinde "Herkes gelsin, benden ders alsın"a evirmesinden endişe duyabilirdim ama dediğim gibi, başta Çiğdem, geri kalan sporcuların da bu taklaya gelmeyeceklerini düşünüyorum, umuyorum.

  6. Devre Terorisi dedi ki...

    http://www.youtube.com/watch?v=yZn824ZeT5I


    Nerde görülür ki bu taraftar.
    Herkesin gözü üzerinde.
    Hiç durmadan alkışlar susmazlar‚
    Yeriniz kalbimizde.

    Biz neler yaşadık hep beraber.
    Yenilgiler‚ galibiyetler.
    Güzel günler çok yakında bekler.
    Söz veriyor melekler...

  7. Adsız dedi ki...

    Video ve kızlarımızın seside çok güzelmiş :)
    Geçenlerde de bir emrah şarkısının değiştirilmiş halini yanlış olmasın ama unutulmaz adlı parçayı taraftar ile karşılıklı söylüyorlardı çok hoş anlardı...
    Ayrıca planlamayı ve doğru transferler konusunda daha doğrusu bir şubenin nasıl yönetilmesi konusunda da ders olmalıdır.Bence bu konuyuda araştırma ve tartışma konusu yapabiliriz:)) çıkan sonucu aziz yıldırıma göndeririz
    Daha mağlubiyet yüzü görmeyen ve her maçta iyi bir oyun oynayan mücadele sergileyen sarı meleklere başarılar

Yorum Gönder