Fenerbahçe'nin haybeye karnesi (1) - Kaleciler


- Volkan Abi kurtarma artık gözünü seveyim. Nüktedanların diline düşürecen beni...

Diyorum ki bizim başkana da, nüktedan başkana da, Mourinho muhibi öbür başkana ve hattâ bizim başkanın kankası devrik başkana da hiç bulaşmadan bir yazı yazayım. Bu yazının konusu Fenerbahçeli futbolcuların 2010-2011 sezonunda gösterdikleri performans olsun; şeklimiz serbest nesir, meşrebimiz ayarında bir fırlamalık, rehberimiz ise Müjdat Yetkiner olsun. Kalecilerle başlıyoruz...

Volkan Demirel:
Bu sezon henüz götüyle top durdurmamış olmasına rağmen, Fenerbahçe'deki en iyi sezonunu geçiriyor belki de. 26 lig maçının 24'ünde ve Avrupa maçlarının tamamında (böyle yazınca sanki bir sürü Avrupa maçı yapmışız gibi oluyor, bozmayın) oynamış. Birkaç yıl önce sorsanız, "Volkan olgunlaşır, durulur mu?" diye, mağrur bir dublaj Türkçesiyle, "Bu Hagi'nin tercümanının Türkçe öğrenmesinden bile daha zor dostum, anlıyor musun" diye cevap verirdim ama Volkan Demirel olgunlaşıyor, duruluyor, hatalarından arınıyor ve birkaç yıl sonrasının takım kaptanlığına şimdiden göz kırpıyor. Üstelik, bu sezon Sevilla'daki o geceyi hatırlatan arabesk hatalarını da tekrarlamadı. Volkan'ın ve diğer Türk futbolcuların performansındaki Aykut Hoca etkisini de gözardı etmemeli. ("Evlendi de ondan" diyecekler de vardır, ondan emin değilim. Ben neredeyse yedi yıldır evliyim, hâlâ olgunlaştığım, hatalarımı minimuma indirdiğim, herhangi bir yerde kaptanlığa göz kırptığım falan söylenemez.)

Fehmi Mert Günok: Bizim yedek kaleci film artisti gibi çocuk değil mi? Maşallahı var. Yıllar evvel minibüste kulak misafiri olmuş bir arkadaş. İki ihtiyar mahalle camisine atanan yeni imamdan söz ederken, bir tanesi, "Çok da yakışıklı maşallah. Yumurta gibi çocuk," diyesiymiş. Mert Günok'u fazla seyredemediğimiz için diyecek şey bulamıyor insan. Üçü lig, ikisi kupa beş maçta oynadı. İki gol yemesine rağmen deplasmandaki Trabzon maçı da dahil olmak üzere ben beğendim Fehmi Mert kardeşimi. "Fenerbahçe'nin geleceği emin ellerde," desem Lig TV'de vakit doldurmak için yayınlanan stüdyo programı hissiyatına bürünüp, despresyonun eşiğinden döneceksiniz; iyisi mi burada keseyim ben.

Serkan Kırıntılı: Fener'e geldi diye sevinmedim ama o kadar da kötü kaleci değil yahu bu çocuk. Talihsizliği sezon içindeki minör krizin doruğa eriştiği Buca maçında kalede olmasıydı. Deniz Barış'ın gidişinden sonra, şöyle sessiz sedasız bir günah keçisi bulamayan, "futbolcu-ıslıklayıcı, oyuncu-seçici, ben-bu-bilete-kaç-para-saydım-sen biliyon mu"cu taraftarın da yeni sevgilisi oldu. Bundan sonra işi zor Fener'de. Üçüncü kaleci olarak bir sezon daha geçirdikten sonra Manisaspor'un falan yolunu tutar.

Volkan Babacan: Kendisi hâlâ Fenerbahçe'nin futbolcusu. Nüktedan başkan kendisiyle ilgili yorumunu yaptı biliyorsunuz; Süleyman Hamid kardeşimiz sağolsun ertesi hafta da söz konusu yorumun sağlamasını.



5 comments:

  1. Sıradanbirblog dedi ki...

    Islıklayıcı, yuhalayıcı seyircininde gözü duymoyur. Bilica ve Cristian kesmedi arkadaşları.

  2. medgallis dedi ki...

    volkan bu sezon henüz götüyle top durdurmamış olabilir ama en son 'istanbul metin oktay spor tesisleri özhan canaydın etkinlik alanı ali samiyen spor kompleksi türk telekom arena stadyumu' nda auta giden bir topa parandeler atarak eşlik ederken görüldü. maçın tarihsel önemine yakışmadığını söylersem yalan olur.
    olgunluk ve kaptanlık konusuna ise katılmamak elde değil, gökhan olmazsa volkan, diyerek rengimi belli ediyorum.

  3. Unknown dedi ki...

    "Ben neredeyse yedi yıldır evliyim, hâlâ olgunlaştığım, hatalarımı minimuma indirdiğim, herhangi bir yerde kaptanlığa göz kırptığım falan söylenemez."e aynen katiliyorum :)

  4. Burçe dedi ki...

    Rehavet evliymiş.
    Kızlar dağılın.

    *

    Volkan bana hiç olgunlaşmış gibi gelmiyor bu arada, hala bi her an saçmasapan bir hareket yapabilirmiş hissiyatıyla izliyorum onu. nitekim bursa maçında kendisinin orta sahaya doğru seyirterekten adam geçtiğine şahit olduk.

    geçti diye iyi, geçemeyeydi saç baş bırakmadıydı yine. ne gerek var.

  5. Diferansiyel dedi ki...

    Mert hakkında bilinmeyen, göze çok batmayan birşeyi de ben ekleyeyim. Mertle beraber top oynayan A2 oyuncuları ile konuştuğumda '' çok iyi kaleci '' diyorlar. Ve ekliyorlar; '' ayağı bir kaleciye göre çok fazla, ben x yerde oynuyorum öyle bir pas tekniğim yok. Sen boş bir yere hareketlen, topu ağzına atar direkt.''

    Kale emin ellerde.

Yorum Gönder