Gareth Bale
2009 – 2010 Şampiyonlar Ligi şampiyonu İnter, bu sene de grup maçlarına iyi başlamış, adeta kaldığı yerden devam ediyordu. Deplasmandaki Twente beraberliği ve kendi evlerinde Werder Bremen’ ı farklı mağlup ederek üçüncü haftaya gelmişlerdi.
Tottenham ise rüya gibi bir sezonun ardından elemeler yoluyla da olsa Şampiyonlar Ligi vizesi almış, gruplara da tıpkı İnter gibi bir beraberlik bir galibiyetle başlamıştı.
A Grubu üçüncü haftaya gelindiğinde İnter Tottenham’ ı konuk ediyordu ve maça fırtına gibi başlamışlar. Daha ikinci dakikada golü bulan İnterli oyuncular, otuz beşinci dakika dolmadan 4-0 öne geçmişlerdi. Her şey tarihi bir farka yol alırken, eminim ‘çarşı’ sı ve ‘duruşu’ ile ünlü bir semtimiz de olanları yakından takip ediyordu. Tottenham gibi ekibin bu hallere düşmesi ‘altı yemese, sekiz yemese’ bile çok şeyi unuttururdu.
İkinci yarı ortaya Gareth Bale diye bir oyuncu çıktı. Sırt numarası üç. Bu sırtta yalnızca numaraların, reklamın sadece göğüste olduğu zamanlarda defansın solunda oynayan oyuncunun numarası. Ama o her taraftaydı. Ve ikinci yarı üç gol birden atarak yenilginin acısını biraz olsun hafifletti.
Bu olay eski zamanlarda olsa ozanlarca yazılan epik şiirlerle tarihe kaydedilirdi. Ama modern zamanlarda şiir başka türlü yazılıyor.
İçimizde bu destansı anları bize yedi yıldır yaşatan 'ulu' Alex için de bunu yapacak bir Richard Swarbrick yok mudur?
Hatta 'üç sıfırdan dört üç diyalektiğine giriş' bu şekilde anlatılsa öğrenciler konuyu daha iyi anlamaz mı?
0 comments:
Yorum Gönder