Trabzonspor Masum mu?



Centilmen ve nüktedan başkan Sadri Şener lütfetmişler de Fenerbahçe'nin basın toplantısına ortamı daha da germemek için cevap vermeyi ertelemişler. Türkçe'ye "bu hafta hakemler bize çalıştı, böyle olursa açıklama yapmayacağız ama ilk puan kaybımızda konuşacağız" diye de tercüme edilebilir. Kafayı bozmuş Türk medyası da bu garabet açıklamayı tansiyonu düşüren bir hareket diye kutsadı. Trabzon'a dair diğer saçmalıkları kutsadığı gibi.

Sadri Şener, Trabzonspor 9 puanla öndeyken sempatik, nüktedan başkandı, Aziz Yıldırım'ın devre arasında "bize penaltı verilmiyor" serzenişine "siz önce bir ceza sahasına girin bakalım" diye gevrek gevrek müstehszi gülümseyerek spor medyasının sempati ödülünü kazandı. İşler kötüye gidip puan farkı kapanınca nüktedan başkan saçmalamaya başladı. Kayseri maçında Volkan Babacan'ı alenen şike yapmakla suçladı, "Trabzon yerel medyasından çok baskı var bir şey söylemek zorunda kaldı" diye yine hoşgörüldü bu rezil söylem. Kayseri maçında aynı hata kendi lehlerine yapıldığında yine şakadan, nüktedanlıktan bahsetti Sadri Başkan şaka yaptım dedi.

Geçen hafta da Gençlerbirliği-Fenebahçe maçından sonra hakemin nüfus kütük bilgileri ve hemşehrilik bağlarını ortaya atarak yine saçma sapan bir açıklama yaptılar. Ancak Sadri Şener bu iki akıl dışı gafa rağmen hala sempatik nüktedan başkandı. Trabzon gibi milliyetçilikten her daim sınıfta kalmış, Ogün'lere Yasin'lere methiyeler düzülmüş, Türk bayrağı dışında Jamaika bayrağı görse tahrik olabilecek bir kentte bir hakemi ve kulüp başkanını Diyarbakırlı diye ortaya atıp hedef göstermek nüktedanlık sınırlarını fazlaca aşmış bir hareket.

Bir Allahın kulu da bu saçma sapan internet bildirisinin bu yönünü dile getirmiyor. Yani hakem Aydınlı, Tokatlı ve Aziz Yıldırım'da Aydınlı ya da Tokatlı olsa bu açıklama yapılacak mıydı acaba yoksa Diyarbakır vurgusu Trabzon'daki yerel hassasiyeti daha da körükleyeceği için bilerek mi seçildi? Aziz Yıldırım'a da yardımcı hakeme de ne söyleyeceksen söyle biz de sineye çekelim kabul ama Diyarbakırlı olmalarını işaret eden ve buna dikkat çeken yaklaşım fazlasıyla mide bulandırıcı. Üstelik bu mesajın muhataplarının zihnine kendilerine karşı kurulan büyük komplonun Diyarbakırlılıkla açıklanabileceği de nakşedilmiş olunuyor ki daha iki yıl önce Trabzon taraftarının Oğuz Sarvan'ı Ermeni olmakla suçlayan pankartın açıldığı bir yürüyüş yaptığını düşünürsek, bu tür etnik kökenli kışkırtmaların bu kentte nelere yol açtığını tecrübe etmemişiz gibi Fenerbahçe nefretine Diyarbakır sosu bulaştırmak da neyin nesi?

Yok nüktedan başkan, yok Uzakdoğu bilgeligi diye ikide bir sempatik diye yutturulmaya çalışılan Trabzon'un sempatik görünmesi lazım eşyanın tabiatı gereği. Bu filmi daha önce de gördük. 2006'da Fenerbahçe ile çekişen Galatasaray fakir ama gururlu çocuktu, 2008 de yine Brezilyalı takviyeli melez Fenerle çekişen Galatasaray saf Türk çocuklarından oluşan bir sempati figürüydü. Geçen yıl da Anadolu Devrimi sempatisiyle Fener karşısında Bursa sempati figürüydü. Dolayısıyla Fenerbahçe ile çekişen şampiyonluk adayı zaten "doğuştan sempatik" bulunuyor bu ülkede, ama şu aptalca açıklamalardan sonra dahi aklı selim sahibi insanların bile hala yok nüktedan yok Uzakdoğu bilgeliği falan diye ağızlarını açmaları da ayıp.

Yakında Şenol Güneş'i Konfüçyus ilan edip Dalai Lama'nın Trabzonspor'un şampiyonluğunu istediğini falan da yazarlar. Tabii birlik ve beraberliğe son derece duyarlı Trabzon taraftarı Çin'in birlik ve beraberliğini bozduğu için Dalai Lama posterlerini yakabilir de.

Not: Yazıların başka bir yerlerde yayınlanması, paylaşılması bizi ancak mutlu eder ama lütfen "abi internetten buldum iyiymiş" diyerek paylaşmak yerine blogtan alıntı yapıldığını göstererek paylaşalım. Böylesi çok daha şık olur sanırım.


7 comments:

  1. Silas dedi ki...

    Off.. of of.. Abi yapmayin yaa. Boyle saptamalar medyadaki abilerimizi kucumsemek olur. Onlarin şer odağı tektir ve vazgecilmezdir. Körün deyneğini bellemesi gibi olan bu hallerini rotasindan cikartmaya calismak da neyin nesi! Gözlüklerini ata taksan kafayı yere çakar hayvan.. Anlamaları algılarının hizmetinde beyinleriyse Fenerbahce'nin buyuklugune kapsanmış hepsinin..

  2. OsmanNevres dedi ki...

    Ah be dostum, medya medya dediğimiz egoist kumpanya Sadri Şener'in kendisine "Ayı" demesini bile görmezden gelebiliyorken bu iğrenç ötekileştirmeyi, kışkırtıcılığı görmesi! mümkün mü?

  3. Serdar dedi ki...

    Sadri Şeneri eleştirmeden önce Aziz yıldırımı eleştirin !!!11!!!! Aziz'e dokunmadan Sadri yazılmaz !111!

    heyecanlı bir beşiktaşlı

  4. bedouin dedi ki...

    çok güzel olmuş. elinize sağlık. fenerbahçe türkiyedeki yabancı düşmanlığı ve popülizmin kurbanı oluyor hep.

  5. Cengiz dedi ki...

    Eskiden gazetelerde şampiyonluğun ya da bir derbi maçın fotoromanı şeklinde sanatsal çalışmalar yapılırdı. Galip olan takımın kahraman olduğu bu çalışmalar hem kazanan hem kaybeden tarafından rağbet görür, kazananı eğlenceli bir şekilde mutlu ederek kaybedeni aynı fotoromanın kahramanı olabilmek adına hırslandırırdı.

    Günümüzde fotoromanlar yok ancak daha uzun soluklu bir arkası yarın kuşağında sezon boyunca işlenen bir kahraman-anti kahraman çatışması spor medyasına ekmek kapısı yaratıyor. Hikayenin anti kahramanı belli; zengin, güçlü, her zaman zirveyi kovalayan üstelik çoğu zaman büyük abiler tarafından kollanan(!) Fenerbahçe. Karşısında ise fakir ama gururlu Türk oğlu Türk, Anadolu'nun bağrından gelmiş, tenini Anadolu bozkırının güneşi yakmış, bir atı bir sazı ile kedini dağlara vurmuş diğer takım.

    Sinemada olsun, tv dizilerinde olsu, edebiyatta olsun çok tutan bu temanın spor medyasında da işlenmesinin özellikle de ligin marka değerine olan katkısını hangimiz yadsıyabiliriz?

    Bu sayede spor gazetelerimiz milyonlar satıyor, Telegol gibi son derece kaliteli programlar rating rekorları kırıyor, yaynıcı kuruluş artan dekoder talepleri yüzünden Çin'deki 1 milyar kişiye fazla mesai yaptırıyor, ligimiz galaksinin değerli spor organizasyonu olma yolunda hızla ilerliyor.

    Eee boşuna demiyoruz Quality Turkish Media diye...

  6. Cahit Binici dedi ki...

    Türkiye'de devlet içinde lobilicilik, hemşehricilik denince akla ilk olarak karadenizliler ve trabzonlular gelir. Bu gerçeğe rağmen, sanki bu tip feodal ilişkilerden tiksinen insanlarmışcasına aziz yıldırım ve hakem arasında hemşericilik suçlamaları yapmaları bir çeşit laz fıkrası olabilir.

  7. A . A dedi ki...

    artık senin çok önemli bir görevin var papaz ve her geçen gün sorumlulukların artıyor. yine alkışlar sana.. bu gibi yazılarla gündemde olmayanı olması gerekeni yazmaya devam.

Yorum Gönder