Efes Maçı: 15 Dakikalık Savunmanın Zaferi



Maça iki takım da felaket savunma örnekleriyle başlayınca çok kolay sayıların atıldığı iki, üç dakika izledik. Vujcic-Lavrinoviç eşleşmesinde Lavrinoviç'in savunmada yapılabilecek tüm pozisyon hatalarını 5 dakikada yaparak hayranlığımızı kazandığı bölümde Efes Pilsen skorda öne geçti. Hücumda Tomas'ın deliciliği sayesinde ve Efes'in pick and roll savunmasını bazen cezalandırdığımız için sayı bulduk ama neredeyse her Efes hücumu sayı olunca skorda 7 sayı geriye düştük. Lavrinoviç'in savunma zaafiyetine Oğuz da eşlik edince ilk periyotta tam 24 sayı yedik. 19-24.

İkinci çeyreğin başında yine karşılıklı basketler vardı. Farkı bir an önce kapatalım düşüncesiyle kullanılan acele şutlar ve dış sutlardaki isabet oranının yerlerde sürünmesi sonucu Efes skorda önde kalmayı başardı. Wisnievski saçma sapan işler yapmasa ve Thornton'dan katkı alabilseler farkı açabilirlerdi. Devre sonuna doğru Ukiç'le kendimize gelip savunmayı biraz toparlasak da Kerem'in süre dolarken attığı üçlük sonrası, Ukiç'in sayısıyla devreye dört sayı geride girdik. 37-41.

İlk devre oynadığımız oyuna ve yaptığımız savunmaya bakıldığında 4 sayı geride olmak son derece iyi bir sonuçtu. Efes yerine daha düzeni işleyen bir takıma karşı olsaydı en az 10-12 sayı geride bitirirdik ilk yarıyı.

İkinci yarıya soyunma odasında muhtemelen bir hayli fırça yemiş olarak çıktık. Hücumda kolay sayılar bulurken savunmada vidalar sıkılmaya başlandı. Ömer Rakoçeviç'i tamamen devre dışı bıraktı, Kaya içeriyi kararttı. Lavrinoviç, Vujcic karşısında nispeten daha iyi durdu. Sezon başındaki savunma sertliğini tekrar yakaladık. Ömer'in üçlüğüyle maçta ilk kez öne geçtik ve farkı çeyrek sonunda Jasikevicius'un gözlerimizin pasını silen asisti ve Oğuz'un basketiyle 7 sayılık bir avantajla kapattık. 56-49.

Son çeyreğe üçüncü çeyrekteki savunma sertliğini devam ettirerek ve hücumda da arka arkaya bulduğumuz üçlüklerle momentumu tamamen alarak girdik. Bir ara 17-1 civarında bir seri oluştu üçüncü çeyrek sonu ile dördüncü çeyreğin ilk bölümünde. Kerem'in üçlüğü Efes'in 8-9 dakikada bulabildiği tek saha içi isabetiydi. Son üç dört dakika Efes'in tam saha baskısı karşısında 15 sayılık fark bir anda eridi. Spahija'nın sahada tek guard bulundurması, Ömer'in kaçırdığı iki faul, Kaya'nın hediye ettiği hücum ribauntu, Mirsad'ın bir top kaybı bir erken atışı ve Jasikevicius'un top kaybı sonrası fark 4'e kadar düştü. Cumhurbaşkanlığı maçı sonunu andırsa da Marko Tomas'ın faulleri sokması ve Kaya'nın Kerem'e yaptığı blokla bitmiş maçı bir daha bitirmek zorunda kaldık. Ömer'in son saniye üçlüğü de skoru belirledi. 81-72.

Maçın bizim adımıza kahramanı elbette ki Tomas. Maçın başından sonuna kadar oynadığı her dakika takımın en iyisiydi. 22 sayısı, 3 ribauntu, savunmaya verdiği katkıyla maçın yıldızıydı. Yardımcı oyuncu da Kaya Peker oldu. 16 sayı, 8 ribaunt, 3 asistle kağıt helva kıvamındaki boyalı alan savunmasını ayağa kaldırdı. Lavrinoviç bildiğimiz gibi, artık bir umudum ya da beklentim yok kendisinden, adam resmen hafızasını kaybetmiş ve basketbola dair bildiği her şeyi unutmuş gibi oynuyor.

Ukiç-Saras guard ikilisinin hücum performansı son derece iştah açıcı. Saras'ın uzunları sınıf atlatacağı sinyalini daha ilk maçtan göstermesi çok olumlu, ama bugün maçın sonundaki gibi gölge savunma yapmaması gerek tabi. Efes sene başından bu yana Keremlerin sırtında gidiyor, bu maçta sene başından beri istikrarlı katkı aldıkları Sinan ve Thornton'dan hiç katkı alamadıklarını düşünürsek sadece iki oyuncudan verim alarak Fenerbahçe'yi yenmeleri pek mümkün değildi. Maçın başındaki rezil savunmamız yüzünden kolay sayılar bulsalar da savunmamızın üst kademeye çıktığı ve sertlik düzeyinin arttığı bölümde kırıldılar.

Saras'ın oynamasına yaptıkları itirazi ise son derece komik. Bu maçın bahsettikleri gibi bir erteleme maçı olmadığı gayet açık. Bu maçın Pazartesi günü oynanacağı 10 gün önceden belliydi, sanki 8. hafta maçı 12. haftanın ardından oynanmış gibi federasyonun gün ayarlamaları sanki ertelemeymiş gibi algılamaları anlamsız. Bu itirazdan bir şey çıkacağını düşünmüyorum ama burası Türkiye olduğu ve basketbol federasyonunun her türlü eylem ve işlemi zaten Allah'a havale olduğu için her şey olabilir demek lazım yine de. Spormax de şu maçları iki yorumcuyla yayınlama hevesinden vazgeçsin, iki yorumcu da birbirinin söylediklerine imza atmaktan maçı konuşmayı unutuyorlar. Savunmaların yerlerde süründüğü ilk yarı boyunca "kalite çok üst düzeyde" diye haykırmaları da bir hayli ilginçti.

Maçı kazandık, Efes'le aramızda iki galibiyet fark oldu bunlar güzel şeyler ama sahada can sıkıcı şeyler de var. En önemlisi de Spahija'nın maç sonu konusunda üst üste iki hafta kontrolü kaybetmesi. Başa baş giden maçların son bölümlerinde saçmalıyoruz, inşallah Top 16 öncesinde düzeliriz.


1 comments:

  1. Cengiz dedi ki...

    Şu pota altı savunması konusu gerçekten çok can sıkmaya başladı. Top 16 başlamadan burayı da takviye etmek farz oldu artık. Aksi taktirde Saras'ın gelmesinin göz zevkimizi okşamaktan öteye geçemeyeceği aşikar. Efes Pilsen gibi pota altındaki sıkıntısı ayyuka çıkmış bir takımda Kerem Gönlüm'ü 18 sayıyla yıdızlaştırabiliyoruz.

    Saras'ın oynaması konusuna gelince Efes'in bunun üzerine atlaması açıkça beni tedirgin ediyor. Masa başı konusunda oldukça etkileyici performanslarını çok iyi biliyoruz bu nedenle olmadık bir şeyle karşılaşabiliriz. Normal koşullarda tabiki kaale bile alınmaması gereken bir itiraz ama işin içinde EP olunca işler çok farklı oluyor.

Yorum Gönder