İtinayla Destan Yazılır



Barcelona deplasmanından sonra Olympiakos'u da deplasmanda yenmeyi başardık. Bu galibiyetin anlamı çok büyük ve tüm Avrupa'ya da müthiş bir mesaj verdik. Biz F4'ün en ciddi adaylarından biriyiz kardeşim diye vurduk yumruğu. Kendi sahasında en son 20 maç önce bir formalite maçını kaybetmiş olan takıma karşı Top 16 deplasman galibiyeti büyük iş. Bütün oyuncuların ve teknik kadronun alınlarından öpmek lazım. Maçın ilk yarısında Saras'ın top kayıpları ve kolay hücum ribauntları olmasa 5-6 sayılık üstünlük yakalayabilirdik. Ukiç ve Tomas'ın hücumda kontrolü ele almasıyla skorda öne geçsek de özellikle Oğuz ve May'in sahada olduğu bölümdeki ribaunt zaafiyeti ve Lavrinoviç ile Kaya'nın faul problemi yüzünden fark açılamadı. Rakibin korkulan kısa rotasyonunu iyi savunup etkinliklerini minimize etsek de bizim hatalarımızdan sayılar bulan Olympiakos ilk yarıyı berabere kapamayı başardı.

Üçüncü çeyrek ilk yarıda kötü yüzdeli üçlük atan Olympiakos, yüzdesini normalleştirince, Marko Tomas'ın hücumda mükemmel performansına rağmen içeriden bir katkı gelmeyince 5 sayı geriye düştük. Kaya'nın saçma sapan bir teknik faulle 5'lemesi, Oğuz'un hücumdaki etkisizliği ve hakemlerin her temasa düdük çalması verilerini üst üste koyunca rüzgarın Olympiakos tarafından geldiği düşünülebilirdi. Üçüncü periyotun sonunda Ukiç'in kontrolü tekrar sağlaması ve Ömer'in üçlüğüyle son çeyreğe 3 sayı geride girdik. Son çeyrek ilk yarı boyunca hayalet bir performans sergileyen Sean May'in katkısı, savunmada özellikle kısa-uzun pick and rolllerini müthiş savunan Lavrinoviç'in gayreti ve Ömer'in destansı performansıyla son 4 dakikaya dört sayı önde girdik. Ukiç'i dinlendirmek için oyuna giren Saras'ın üçlüğüyle momentumu tamamen lehimize çevirdik. Emir'in kritik hücum ribauntu sonrası bulduğu sayı ve son saniyede tıpkı Barca deplasmanında olduğu gibi Ömer'in basketiyle Pire'den müthiş bir galibiyetle döndük. 70-84.

İlk yarı 13 top kaybı yaptıktan sonra ikinci yarı sadece 6 top kaybettik. Saras ilk yarı felaket başlasa da ikinci yarıda ilk yarıdaki oyunun gölgesinden sıyrılmayı başarıp en krtik şutu soktu. Sean May ilk yarı ruh gibi dolaşırken en çok ihtiyaç duyduğumuz yerde skor katkısı verebildi. Ömer yorgun gözüküp kötü başlasa da muazzam bir performansla son periyoda damga vurdu. Bu oyuncular ve genel olarak takımında kötü durumdan ayağa kalkmayı becerebilmesi de takdire şayan. 8/10 gibi mantık ötesi bür üçlük yüzdesiyle oynadık, bence en kritik noktalardan biri de Olympiakos'dan daha fazla sayıda faul çizgisine gitmemiz. Spanoulis gibi faul aldırma konusunda doktora yapmış bir adamı sadece 4 kez serbest atış çizgisine gönderip rakibin kolay sayı bulmasını da önlemiş olduk.

Parantez açmamız gereken daha doğrusu Hırvatistan büyükelçiliğinde toplanıp sevgi gösterisinde bulunmamız gereken üç Hırvat Tomas, Ukiç ve koç Spahija'yı da kutlamak lazım. Takım iyi gitmiyorken, ve zaman zaman sistem tıkanırken Ukiç'in de Tomas'ın da sorumluluk alması takımı sahiplenmesi ve karakter göstermesi tüm takımı da canlandırdı. Ukiç'in 17 Tomas'ın 19 sayısını not edelim.

Bir not da Ntvspor için söyleyelim. Bilindiği gibi Euroleague yayın hakkını alıp maç yayınlamama gibi bir politika güdüyorlar ve bu saçmalığı Top 16'da da devam ettiriyorlar. Barcelona-Maccabi maçını banttan vermeye bile tenezzül etmeyen bir Euroleague yayıncısı nasıl olur anlamak mümkün değil. Neyse Real Madrid'in İspanya Kupası maçını vereceğiz diye bizim maçı bile banttan verebilirlerdi, buna da şükretmek lazım. Futbolla kafayı bozmuş sözde spor kanalı rolünü iyice içselleştirdi Ntvspor. Aynen devam.


3 comments:

  1. Mayni dedi ki...

    Pire'de yaşamak ve sokaklarda Fenerbahçe diye bağıra bağıra dolaşmak, nefesin kesilene kadar koşmak, haykırmak...

  2. Cengiz dedi ki...

    Maçı getiren şüphesiz oyunu baştan sona kontrollü ve düşük tempoda tutmamız ve bir de kenardan gelen ekstra katkılar oldu. Olymiakos gibi ritmini bulunca 90 sayı ve üzerini bulan bir takıma ritim bulma imkanı vermeden 70 sayıda tutabilmek dünkü oyunun en önemli stratejisiydi bana kalırsa. Guardlarımız Teodosic'i hemen hiç devreye sokturmadılar ve takımın yükü Spanoulis'in omuzlarında kaldı. Bizde ise Ukic-Tomas ikilisine özellikle ikinci yarı katkılar gelmeye başladı. Ömer'in savunma gayreti ve ekstra sayıları, Emir'in de ribauntlara katkısı ve topu hücuma hatasız taşıması ile kontrol hep bizde kaldı. Ama şüphesiz maçın kırılma anı ilk yarı 5 top kaybı yapan ve hiçbir üretimi olmayan Saras'ın 4 dakika kala attığı üçlüktü. Zira bu üçlükten sonra bütün düzenleri bozuldu ve paniğe kapıldılar, bu da bize kolay sayı şansları yarattı.

    14 sayılık fark çok önemli zira içerideki maç için bize büyük bir kredi sağlamış olacak. Diğer taraftan özellikle ilk turun sonunda yaşadığımız düşüşten sonra toparlanmış olduğumuzu görmek ve rakiplere de grubun en zor maçını farklı alarak göz dağı vermek, bir anlamda F4'e göz kırpmak da bundan sonrası için psikolojik üstünlüğü bize getirecek. Bu sefer galiba olacak...

  3. Sıradanbirblog dedi ki...

    unutamaaycağımız bir gece yaşattılar.

Yorum Gönder