Takım Saldırgan Olur mu?
Aykut Hoca ikinci PAOK maçından sonra ilkinden iyi olduğumuzu, takımdan memnun olduğunu söylemişti. Çok şikayet geldi bunu söyleyince ama haklıydı. Pozisyon bulamadık belki ama şuursuz bastırana kadar da pozisyon vermiyorduk, ayrıca ilk maçta o kadar kötü pas yapıyorduk ki gerçekten o kadar kötü olmak için özel çaba gerekiyordu. Ne zaman taraftar ve takım "haydi bastırıyoruz yiğitler" moduna girdi defansın arkasına atılan her top atak olmaya başladı, sonunda da golü yedik. Aykut Hoca ilk geldiği günden beri bir değişimden bahsediyor, bu değişimi görüyor muyuz?
Değişim dediği için ve üzerine neden olduğunu anlamadığım Alex açıklamasından sonra tartışılan isim Alex olmaya başladı ve Aykut Hoca'nın Alex'i keseceği tahmin edildi. Şu ana kadar böyle bir işaret yok, hatta Trabzonspor maçında oynatmamasının nedenini dinlendirmek olarak açıkladı. Yani onun için en değerli oyunculardan bir tanesi hâlâ Alex. O zaman Alex'in Fenerbahçe kariyerinin "başarısızlığı" üzerine neden yorum yaptığını ve bu yolu açtığını anlamak güç, şu saatten sonra üzerine konuşmak da gereksiz. Görüldüğü gibi Alex oynatılıyor.
Durum böyle olunca takımın dizilişinde, anlayışında, oyuncuların görevlerinde bir değişiklik göremedik daha. Görebildiğimiz en temel değişim kanat oyuncuları ve forvette oldu. Şu ana kadar sinyaller iyi fakat uyum sorununu aşarlarsa tam olarak nasıl bir değişim olduğunu göreceğiz. Tabii 2 maç izleyip Aykut Hoca'nın değişimden kastettiğinin ne olduğunu anlamadığımızı söylemek de haksızlık. Kendisinin de bahsettiği değişim tempolu oyun, paslı, yardımlaşmalı futbolsa eğer dizilişten, sahada görünenden öte, uzun bir vakit isteyen çalışmadan bahsediyor olmalı. Bu durumda 2 maçta bir şeylerin değiştiğini görme talebi anlamsız bir sabırsızlık olur. Artık sezon ortasında hoca kovma dönemlerini geride bıraktığımıza göre (galiba?) sezon sonunda Aykut Hoca'nın neleri değiştireceğini daha rahat görebiliriz.
Şu anda oynadığımız oyun ise bizi şampiyon yapacak oyun değil. Geçen sezon Fenerbahçe'yi üçe ayırmıştık: (şu yazıda uzunca anlatılıyor) Sezona giriş (8'de 8), sezon ortası (üst üste puan kayıpları), sezon sonu (10 maçta 26 puan). Sezon ortası puan kayıpları bizi şampiyonluktan etmişti. O dönem üzerine uzun uzun konuşuldu. Puan kayıplarının en büyük sebebi her maç gol yenmesiydi. Şurada da o periyodun kısa bir özeti var.
Yavaş defanslarla defansı ileride kurmanın ve beklerin çok ileride kalmasının cezasını çok gol yiyerek ödüyorduk. Şu anda oynadığımız futbol geçen sezon ortasında oynadığımız futbolun aynısı. Çok gol yemeye devam edeceğiz. Aykut Hoca'nın temel olarak oyun felsefesi bu ise ve oyuncular bireysel olarak mükemmelleşemediği için istenilen futbolu oynayamıyorsak pek iyiye işaret değil bu. Üzgünüm ama Fenerbahçe saldırmadan oynamak zorunda. Stoperlerin ağır kalması, kanatların defansif görevlerini aksatmaları, orta sahanın savaşçı olmaması nedeniyle Fenerbahçe yavaş, sıkıcı, topa ve tempoya hükmettiği bir futbol oynamak zorunda. Geçen sene sonunda Daum bu soruna takımı defansif bir anlayışa sokarak çözüm bulmuştu ve bu sayede son haftaya kadar şampiyonluğu kovalayabilmiştik. Örneğin bekler bu kadar ileride gezinmiyor ve ileri çıkışları çok temkinli yapıyorlardı.
Şu anda oynadığımız futbol ise savunmada neredeyse bekler olmadan oynuyor. Bütün rakip ataklarda bekler topun ilerisinde yakalanıyor. Önlerindeki oyuncular da açıkları kapatacak tarzda isimler olmayınca Fenerbahçe'nin sol veya sağ kanadına, korner bayrağına doğru rastgele top atmanız atak başlatmanız anlamına geliyor. PAOK maçında sağ kanadımızın derinine doğru yuvarlanan bütün toplar atak olarak geri döndü.
PAOK maçlarında ve Manisaspor maçında Mehmet Topuz sahada yapması gereken hiçbir şeyi yapamadı. Hücumda onun yüzünden sürekli bir kişi eksik oynuyoruz. Niang tam da olması gerektiği gibi sağa, sola, geriye koşularla alan yaratıyor fakat kanat oyuncumuz ceza alanına ayak bile basmadığı için hiçbir işe yaramıyor. Üstelik bu özelliği nedeniyle kadro yapımıza uygun olmadığı dile getiriliyor (Dünya Kupasındaki Almanya'yı bıkmadan örnek vereceğim sanırım, o takımda Klose'nin rolüne iyi bakmak lazım.) Aksine bu yapıya da sisteme de tam olarak uyan bir oyuncu. Tek olması gereken şey senelerdir olmayan şey; kanatların etkin hücumcular olması (Tuncay gibi). Cristian'ın ne hücuma ne defansa katkısının olmadığını ve geçen sezonun ilk devresinde bundan çok daha iyi oynadığını ekleyelim, Mehmet Topuz'a haksızlık olmasın.
Kısacası Fenerbahçe'nin şu anda oynadığı oyun geçen sezon sürekli puan kaybettiğimiz periyotta oynanan oyunla denk. Bu sorun, Daumvari bir önlem alınıp sürekli 1-0 maç kazanılan sıkıcı (denilen) futbolla mı düzelecek yoksa Aykut Hoca'nın saldırgan bir Fenerbahçe yaratma planı mı var yakında anlamaya başlarız.
Not: Sabırsızlıktan bahsetmişken; taraftarımız Okan konusunda sabırsız olmaz umarım. İyi oyuncu üst üste iyi maç oynayarak ortaya çıkar. Emre'nin yanına orta sahaya Okan'ı koyalım diye öneriler bile gelmeye başladı. Hem Okan'a hem Aykut Hoca'ya sabır dileyelim, bu kadar sabırsız insanın olduğu memlekette işleri zor.
0 comments:
Yorum Gönder