Fenerbahçe'de 4-2-3-1



Fenerbahçe'nin kadro yapısına en uygun sistemin 4-2-3-1 olduğunu geçen sene de birkaç defa yazmıştık. Sebeplerin başında Alex'in varlığı geliyor. Çok geriye geldiğinde de çok ileri çekildiğinde de verimli bölgesinden uzaklaşıyor ve oyun içinde kayboluyor. Tipik bir 10 numara oyuncusu ve tam olarak klasik bir oyun kurucunun durduğu yerde duruyor. Bu durum ondan başka iki forvetle oynamamızı imkansız kılıyor, tek forvet ve gerisinde bir oyun kurucu orta saha ile Fenerbahçe'ye en uygun sistem de 4-2-3-1 haline geliyor.

Dün Dünya kupalarında başarılı olan 4-2-3-1'lerden bahsederken İspanya'yı Barcelona iskeleti ve oyun yapısı nedeniyle ayrı bir yere koyduk. Fenerbahçe'nin kadrosu nedeniyle İspanya tarzında bir oyun oynaması pek mümkün görünmüyor. Bunun en temel sebebini şu ana kadar Avrupa Kupası elemerinde oynanan 3 maçta gördük; pres karşısında direnebilen oyuncularımız yok. İspanya tarzı bol paslı ve sabırlı oyun içinse hem sürekli pres yapan hem prese karşı koyabilecek teknik yeterliliğe sahip "yeterince" oyuncunuz olması gerekiyor. Fenerbahçe'de bu sayı zorlasak ikiyi buluyor, o yüzden çok mümkün görünmüyor.

Final oynayan Hollanda ve turnuvaya damgasını vuran Almanya'nın 4-2-3-1'lerini şablon olarak kullanmak daha mantıklı görünüyor. Almanya'nın uçtaki 3-1'i Fenerbahçe'nin çok uzun zamandır eksikliğini yaşadığı hücumcu kanat sıkıntısını görmek için iyi bir örnek. Aşağıdaki diziliş Fenerbahçe'nin geçen sezonun ikinci yarısındaki ideal dizilişi oldu


Sezonun son haftalarına kadar Mehmet Topuz ve tüm sezon boyunca Özer orta sahanın kenar oyuncuları gibi oynamaktan fazlasını yapamadılar. Oysa Almanya'nın kadrosu ile benzerliğimiz oyun kurucuların oyunu okuma zekası ve boşlukları değerlendirme kapasiteleri. Almanya'nın kanatlarında çalışkan iki forvet oynarken Fenerbahçe'nin kanatlarında hücum yönlerini göremediğimiz, çalışan ama düz iki orta saha oyuncusu vardı. Fenerbahçe hem hücumda çoğalma sıkıntısı hem de gol bulamama sıkıntısı yaşadı. Mehmet Topuz'un geçen seneki lig performansı 2 asist 1 gol, Özer'in ise 2 asist 2 gol. 4-2-3-1 takımlarında açıkların bazen tek maçta yaptığı katkı bunlar (Mehmet Topuz'un geçen sezon sonu performansının artması ve bu sezona 2 asistle başlaması ümit verici).

Diğer temel sorun ileri uçtaki tek forvet. Fenerbahçe'de verimsiz Güiza oynarken, Almanya'nın forveti bitiriciliği zayıf olarak bilinen (biraz da ön yargıyla) fakat pozisyon ve taktik bilgisi sayesinde sistemin olmazsa olmazı Klose. Güiza'nın en büyük yeteneği çizgi defansın arkasına ofsayttan kaçarak koşu yapabilmekken Klose ortaya ve kanatlara çıkarak kanat hücumcularına ve Mesut'a pozisyon yarattı. Bunları yapabilecek bir forvet Alex'in markajdan kurtulması veya boş alan bulmasına yardım ederse Fenerbahçe'nin oyun kalitesi bir anda seviye atlayacaktır. Bunun sebebi de tıpkı Mesut gibi Alex'in ceza yayı önünde boş alan bulduğunda durdurulamaz bir silah olması. Burada tabii ki kanat hücumcuları yine çok önemli çünkü sürekli ileri uçta beklemeyen bir forvetin yerini onların doldurması gerekiyor.

Kısacası Fenerbahçe'nin hücum sorununu çözmesi için hücumcu forvetlerden oluşan kanatlar ve hareketli, boş alan yaratacak bir santrforla oynaması gerekiyor.

Orta sahanın göbeğindeki ikilide daha ciddi bir problem var. Bu bölge sistemin temeli ve oyunun her yerinde takımın kalitesini belirliyorlar. Sadece pres yapmak, top dağıtmak gibi görevleri yok, aynı zamanda top kesmeleri, markaj yapmaları gerekiyor. İspanya - Hollanda final maçında Busquets, Sneijder'i bir saniye bile rahat bırakmayıp etkisizleştirdi ve İspanya topa hakimken de hep pas opsiyonuydu. Arjantin - Almanya maçında Schweinsteiger sahanın her yerindeydi ve orta sahada Almanya'nın bir tane oyuncunusun sürekli boşa çıkmasından sonuna kadar faydalandı ve oyuna hükmetti.

Bu kalitede oyuncularla oynamamız tabii ki mümkün değil o yüzden oyuna tek başına hükmedecek bu kalitede bir oyuncu beklemek de gerçekçi değil fakat en azından bunların bir kısmını yapabilen iki orta saha ile oynamamız gerekiyor. Birincisi, defansif görevlerini eksiksiz yerine getirmeleri gerekiyor. Özellikle Emre'nin fazla basit top kaybı yapması ve bazı maçlarda yaptığı dağınık presle pozisyonunu kaybetmesi ciddi bir sorun. Orta ikilinin bir presçi, bir kesici diye ikiye ayrılması ve ayrı ayrı bu görevlere atanmaları orta sahanın ip gibi dizilmesine ve rakibin kolayca üçgenler kurarak orta sahamızı geçmesine yarar. Emre ve yanında oynayacak oyuncunun rakip oyun kurucuyu etkisiz hale getirecek, defans önde kurulduğunda birlikte pres yapacak ve ileri dörtlünün hareketleriyle bulunacak boş alanları etkili kullanacak oyuncular olmaları gerekiyor.

Sürekli çizgi gerisinde kalan ve her hafta sorumluluktan daha da kaçarak oynayan Cristian veya pozisyon bilgisi çok zayıf olan ve en ufak pres karşısında pes eden Selçuk'la bunların ne kadarını yapabiliriz bilmiyorum. Emre'nin de yukarıda bahsettiğim sorunu düşünülürse orta sahanın tam olarak istenileni yapabilmesi için ciddi bir çalışma ve zamana ihtiyaç var. Yalnız bu ikili uyumlu oynamadığı ve oyunun her alanında en azından averaj bir performans göstermediği sürece Fenerbahçe'nin oyun kalitesini arttırma olasılığı çok az.

Şu yazıda bahsettiğimiz gibi Fenerbahçe çok gol yemesiyle sonuçlanan haftalar sonrası beklerinin hücumculuğu keserek önlem aldı. Bu önlem orta ve uzun vadede başarıyı getirmesi mümkün olmayan bir önlem. Dün Dünya Kupasında 4-2-3-1 oynayan takımların da beklerinden bahsettik. Bu sistem beklere büyük koridorlar açıyor ve Lahm, Ramos, Maicon gibi bekler oyunda büyük bir fark yaratabiliyor. Fenerbahçe'nin sağında Türkiye'nin en iyi hücumcu beki ve solunda Brezilya Milli Takımında oynayan, 3-5-2 geleneğinden gelme teknik bir beki varken bu gücü elinin tersiyle itmesi akılcı bir hamle değil.

Gol yeme sorunu orta ikilinin sahaya etkili dağılması, kanatların oyuna girmesi ve sürekli hücum pres ve defansı önde kurarak uzun vadede çözülebilecek bir sorun. Tek bahsetmediğimiz bölge defansın ortası oldu. Bilica'ya rağmen en sağlam bölgemiz şimdilik orası. Bunda Güney Afrika'da da en iyilerden olan Lugano'nun katkısı büyük. Bilica'nın kontrolsüzlüğü bir sorun fakat hava toplarındaki zaafiyeti daha büyük sorun. Onu yeni versiyonuyla değiştireceksek yine ayağında topla iyi ve hava toplarında etkili veya daha hızlı bir oyuncuyla değiştirmek mantıklı olacaktır. Lugano'nun yanında ayağında topla iyi bir stoper oynaması neredeyse şart gibi.

Özetlersek; Fenerbahçe'nin hücumcu kanatlarla, hareketli ve alan yaratacak bir forvetle, uyumlu ve görevlerini aksatmayan bir orta saha ikilisiyle, beklerinin de hücumculuğunu kullanarak iyi işleyen 4-2-3-1 yaratma şansı var. Sezona çok iyi başlamamış olsak da daha ideal kadroyu tam olarak izleyemedik. İdeal kadroyu bir süre izledikten sonra bunların ne kadarını yapabiliyoruz görmüş oluruz.


3 comments:

  1. Cengizhan TÜRKİŞ dedi ki...

    Bugün bende kadromuzu düşünürken yazınıza rastladım. Şu kadroya bi bakar mısınız acaba hem dediğiniz taktik hemde yabancı kısıtlamasına takılmıyoruz. Ben bu kadronun iyi oynayacağını düşünüyorum. Ayrıca Mehmet Topuz'un şu an ki performansıyla kesinlikle Cristian'dan iyi oynayacağını düşünüyorum. Bir Özer Hurmacı hayranı olarakta tam hazır bir Özer'in sağ kanatta değişmez olacağını düşünüyorum. CM oynamaktan kafayı sıyırdım herhalde paso böyle kadrolar kuruyorum ama maksat Fenerbahçe'nin başarısı :D saygılar

    http://this11.com/topics/show/3580/6-kisitlamasina-en-uygun-ve-en-iyi-kadro

  2. Sekhranikos dedi ki...

    Enfes olmuş PVH. Gerekliliklerden ortaya çıkan sonuç Volkan, Lugano ve Alexin dışında 8 oyuncu ihtiyacımız var:) -Stoch, Dia ve Niangın performansları netleşmedi henuz malum-

  3. PVH dedi ki...

    Sagol, Sekhranikos. Hem sana hem Cengizhan'a kadro konusunda bir seyler yazacaktim ama onu da yazi yapayim en iyisi, cok kisa olmayacak o da :)

Yorum Gönder