Uçurumun Kenarında Bir Galibiyet Daha
Biz camia olarak uçurumun kenarında yaşamayı seviyoruz, özellikle voleybol takımlarımız bir iki haftadır memleketin kardiyoloji polikliniklerinde fazla mesai yapılmasına yol açacak şekilde seviyor galiba bu uçurum kıyısında yaşamayı.
Her zamanki gibi tuhaf bir maçtı. Maça yine felaket başladık. Bir türlü servis tutturamayıp çok basit manşetlerde bile hata yapınca Resul’ün servisleriyle 6-7 sayı öne fırlayan Ziraat’i setin sonuna kadar yakalayamadık. Takım çoğu maçta olduğu gibi maça yine giremedi ve neredeyse ilk seti oynamadan 25-19 verdik. İkinci set yine aynı senaryo söz konusuydu. Sete 5-0'la başlayan Ziraat’i yine hep geriden takip ettik. 5-0 olana kadar Demeter’in mola almaması da tuhaftı. Gerçi adama da hak vermek lazım, sonuçta takım o kadar dengesiz ki bu geriye düşüşler artık oyunun doğal bir parçası gibi geliyor. Ziraat savunmada özellikle Granvorka’nın çabaları ve hücumda da Platenik ve Ceitans’ın sayılarıyla setin sonuna rahat girdi. 23-18'lerde biraz sıkıştırıp 24-23’e getirsek de Coskoviç'in auta attığı servisle 25-23 seti kaybedip sevdiğimiz yere yani uçurumun kenarına geldik.
Üçüncü set, ilk iki set kayıp olan takım maça döndü. İlk teknik molaya 8-1 önde girdik. Maç boyunca çalışmayan bloklarımız arka arkaya sayı almaya başladı. İkinci teknik molaya kadar yine oyundan düşüp farkın 2'ye kadar inmesine engel olamasak da 16-13'le setin sonuna girdik. 20'li sayılarda Platenik’e çıkan önce sarı sonra kırmızı kart sonrası Ziraat Bankası seti bıraktı ve skoru 25-20 ile 2-1'e getirdik.
Dördüncü set yine tamamen bizim kontrolümüzde başlayıp rahat bir şekilde gitti. Coskoviç ve Divis’le domine ettiğimiz, bloklarımızın ve servislerimizin ilk iki setin aksine gayet iyi işlediği bu seti de rahat bir şekilde 25-17 alıp final setine taşıdık maçı. Son set Ziraat’in orta hücumlarına bir türlü çözüm bulamadık ve önce 8-6 sonra 11-8 geriye düştük. Tam işler çok zorlaşmıştı ki Coskoviç’in servisten aldığı sayı ardından blok sayısı derken 13'te yakaladık Ziraat’i. Gardner’in iyi attığı servis sonrası maç sayısı da kullandık ama Gardner ikinci servisinde topu dışarı gönderdi. 16-15 öndeyken servisi çıkaramayıp bizim sahamıza öylesine bıraktıkları topun sayı olmasıyla büyük bir fırsatı tepsek de Serkan’ın karşıladığı hücum sonrası Aslan’ın kaldırdığı topu paralele vuran Coskoviç seti ve maçı 18-16 ile bitirdi.
Takım yine bir Ahmet Kaya şarkısının dizeleriyle söylersek “yaprak döker bir yanımız, bir yanımız bahar bahçe” modunda oynamaya devam ediyor. Bugün sezon boyu istikrarsız takılan iki oyuncumuzdan Divis belki de takıma geldiğinden beri en iyi maçını oynadı. Gardner’i ise Allah’a havale ediyorum. Özellikle ilk iki set takımın hücumda top öldürememesinin en önemli nedeniydi. Servis atarken kendisi bile inanmıyor bazen iyi servis atacağına. Aslan pas tercihleri ve ortaya kullanma açısından sorun yaşasa da yine de ortalama oyununu oynadı. Emre’den de çok beklediğimizi aldığımız söylenemez ama diğer maçlarda ihtiyacımız var fazlasıyla, umarım sakatlığı önemli değildir.
Bütün oyuncularımızdan tam olarak verim alamadığımız bir maçı 2-0 dan gelip kazanmak sevindirici. Üzücü olansa salonda bulunan Ziraat Bankası’nın ”bordrolu taraftarlarının” Fenerbahçe taraftarından fazla olmasıydı. Ankara’daki Fenerbahçeliler her zaman İstanbul seyircisinden daha tatminkar bir kalabalık oluşturmuşlardır, umarım Perşembe günü 18:30 da takımı yalnız bırakmazlar.
13 Nisan 2010 22:07
Perşembe değil ama Cumartesi günü İstanbul'dan üç kişi Ankara'dayız. Biletler alındı. İnşallah kupayla döneriz.
13 Nisan 2010 22:26
Ayaginiza saglik abi, kupayi alip gelirsiniz insallah.
14 Nisan 2010 01:35
Perşembe de cumartesi de mensubu olduğum 1907 ÜNİFEB ODTÜ ailesi olarak salondayız.