Shit Happens


CL

Barcelona'nın başarılı pas sayısı 555, Inter'in 67. Barcelona'nın topa sahip olma oranı % 86. Tek kale maç. Sonunda turu geçen Inter. Maçın analizini yapmayacağım, zaten çok yerde vardır analizleri. Bugün de maç konuşulur. Ben bir türlü objektif bir futbolsever olamadığım için konuyu yine Fenerbahçe'ye, iflah olmaz bir Daum hayranı olduğum için Daum'a bağlayacağım.

Barcelona tıpkı 60'ların sonundaki Ajax ve 80'lerin sonundaki Milan gibi 2000'lerde değişen futbolu tanımlamak için ileride örnek olarak kullanılacak bir takım. Geçen sene kupayı aldılar fakat Chelsea'nın penaltısı verilse finale çıkamayacaklardı, bu sene çıkamadılar. Bu bir şeyi değiştirmiyor. Mourinho daha geçen hafta kendisi söyledi Barcelona'nın Inter'den daha iyi seviyede bir takım olduğunu. Barcelona finalde değil fakat hâlâ hem Bayern Münih'ten hem Inter'den daha iyi bir takım. Neden elendiler? Çünkü elemeli sistem böyle.

Sadece ilk maçta defansta kaybettikleri anlık konsantrasyonu unutsak, dünkü maçta Dani Alves biraz gününde olsa yine maçı alırlardı. En çok boş alan bulan oyuncuları en kötü maçlarından birini çıkardı. Bir gün, bir oyuncunun performansı bile bütün sezona nokta koyabiliyor elemeli maçlarda. Daum'un Fenerbahçe'si de Lille ile en şanssız zamanında oynadı. Takımın yarısı eksikken, önemli sakatlar nedeniyle düşüş sürecine girilmişken Lille maçları geldi. Yine de eleyebilirdik fakat birinci maçta Deniz'in, ikinci maçta Volkan'ın kişisel hatalarıyla turu verdik.

Tabii ki zayıf yedek kulübesi bir etken fakat konuyu bağlayacağım yer bu "Avrupa maceraları" yüzünden Daum'a giydirilmesi. Takıma bir sistem oturtmak, oyuncuları adapte etmek seneler süren bir iş. Daum Fenerbahçe'deki üç senesinde her yıl daha yüksek puan alıp daha fazla gol atarak bitirmişti ligi. Şampiyonlar Liginde oynanan maçlar yavaş yavaş oturmaya başlayan sistemin habercisiydi fakat bir maçtan sonra bütün birikim silindi. İki sezon sonra Deivid'in, Uğur'un gördüğümüz en iyi maçları çıkarmasıyla elemelerde takımları geçmeye başladık.

Burada araya girip bir yanlış anlamayı erkenden önlemem gerek. Eleme sistemi uygulanan maçlarda şans ve günlük performans her şeyi belirler demiyorum. Barcelona gibi bir takımınız varsa oyunu domine edip turu geçme şansınız daha fazladır, fakat o gün iki oyuncunuz gününde değilse gol atamazsınız, fazladan bir gol yersiniz ve elenirsiniz. Zaten takımın oyunu tek maçlar ve hatta tek sezon üzerinden değil, uzun senelere yayılan bir performansla ölçülür bu yüzden. Daum'a ikinci bir şans verildi ve takımı genç oyuncularla yeniden oluşturmaya başladı. Sezon sonunda korkarım bu elemeli Avrupa maçlarındaki performansı yüzünden yine eleştirilecek. Bu sefer daha önce camia olarak onlarca kez yaptığımız hatayı yapıp yeni yeni şekillenen takımı tepeden baltalamayalım.

Sezon sonu şampiyon olursak bu yazıyı yazsam skor taraftarı denilirdi, hâlâ şampiyon olmadık, belki olamayacağız. Ne olursa olsun Daum'un takımda tutulması gerek. Daha önce getirilen teknik adamlar bu fikri savunmak için yeterince ikna edici oluyorlar. Barcelona-İnter maçını da Daum'u savunmaya bağladım bir şekilde, nasıl kör bir Daum fanatiğiyim anlayın artık.


4 comments:

  1. paranoidandroid dedi ki...

    bu tür maç şansları yanımızda olsaydı rahatlıkla liverpool'nun konumunda olabilirdik bu sene.
    ama cannes yerine lille olacak herhalde.

  2. PVH dedi ki...

    Lille tabii :) Duzelttim, sagol.

  3. Gökçe dedi ki...

    @PVH: yalniz olmadigimi gormek ne guzel. 34 yasindayim belki de gordugum en guzel takim Daum'un o hep ustune koyan takimiydi. Sampiyonluk sansimiz yuzde otuz gibi bence ama dedigin gibi Daum kalmali...

  4. aydın dedi ki...

    İnternet kullanıcısı Türk gençliği ''anti''ci mantığını Avrupa futboluna da bulaştırdı ya, ne diyelim.
    Barcelona kapasitesinin çok değil %25'ini defans oynamaya ayırsa 2005'den günümüze 6 kez üst üste Avrupa Şampiyonu olabilirdi.Buna tenezzül etmiyorlar.
    Tabii büyük başın büyük derdi olur.Gerekirse Selçuk Şahin gibi 30 metreden şansını deneyeceksin ya tutarsa diye, gerekirse Hasan Şaş gibi 3 kişinin arasına dalacaksın o kapalı savunmayı yarmak için.Bunları yapmayıp sistemden taviz vermeyince eloğlu başlar konuşmaya ''Etoo gitmemeliydi'', ''Zlatan yanlış oldu'', ''İniestasız olmuyor''.
    Yazık oldu, antici Türk gençliği de kına yaksın.
    Bunlar 1950'li yıllarda Real Madrid'in şampiyonluk serisini görselerdi çatlayıp intihar ederlerdi herhalde.Nasıl bir ruh hastalığıdır arkadaş anlamak mümkün değil.
    Finalde Bayern ve Van Gaal yapsın bir şeyler artık.
    Daum konusuna gelince, Daum eski Daum değil.
    Paranın da rahatın da tadını aldı.
    Kaldı ki ilk döneminden akılda en çok kalan Roland Koch'un kondüsyonerliği ise burada enteresan bir durum var demektir.
    Yine de Mehmet Topuz için yaptığı yorum mantalitesinin baki kaldığını gösteriyor.
    Gerisi icraat, hayırlısıyla onu da görecek miyiz.

Yorum Gönder