Bu Bir Banu Yelkovan Eleştirisidir
Banu Yelkovan'ın son yazısından sonra böyle bir yazı yazmak ve yukarıdaki gibi açık ve net bir başlık kullanmak kaçınılmazdı. Banu Yelkovan büyük bir gürültü içinde kaliteliyi ayırmakta zorlandığımız spor basını dünyamızın kaliteli isimlerinden. O yüzden ismini biliyor, kendisini uzun zamandır takip ediyoruz. Televizyon programını takip edemiyorum, orada neler konuştuğunu, nasıl bir görevi olduğuna dair bir fikrim yok, benim gözlem alanım Radikal'de yazdığı yazılar.
Banu Yelkovan'ın son yazısı Fikstür ve diğer meseleler. Bu yazıda açıkça Rıdvan Dilmen'i eleştirmiş fakat isim vermek istememiş. Hatta artık sabrı da taşmış olmalı ki kendisinden pek alışık olmadığımız bir tarz da kullanıyor ve dalga geçiyor Rıdvan'la. Bunlara tekrar değineceğiz fakat önce uzunca zamandır gözlemlediğim tavrına ilişkin genel bir eleştiri yapayım. Yazının hemen yan tarafında eski yazılarına ulaşabileceğiniz bir arşiv var. Yazılarını takip etmeyenler bile Türk futbolu hakkında yazdıklarına şöyle bir göz gezdirirse uzun süredir nasıl yazdığını gözlemleyecektir.
Banu Yelkovan sürekli futbolumuzun taraftarından, yöneticilerinden, basınından, yorumcusundan, hakeminden, konuşanından, konuşmayanından şikayetçi. Sıklıkla Rijkaard'ın uğradığı haksızlıkları yazmış. Sürekli bir şeylerden şikayet ediyor. Yalnız futbolun özüne dair bir şey yok yazılarında. Türkiye'nin sporda ya da siyaset yazan yazarlarının genelde düştüğü yanılgıya o da düşmüş. İşinde biraz kalitesini gösterip kalitesiz bir ortamda biraz yükselen isimler bu sefer ana konularının özünü unutup sürekli dış etkenleriyle boğuşmaya başlıyor. İyi hücum organizasyonu yapıp gol atmayı unutan takımlar gibiler. Hücum planları belli bir plan çevresinde geliştirilip iyileştirilir, amaç da daha fazla gol atmaktır, amaca ulaşmadan en iyi organize hücum yapan takım olsanız da pratikte bir anlam ifade etmez. Banu Yelkovan da bir spor yazarı olarak futbolun tekniğini, taktiğini, amacını, sahadan oynanan kısmını bırakmış, sürekli basında işini iyi yapmadığını düşündüğü yorumcularla uğraşıyor.
İbrahim Altınsay, Mehmet Demirkol gibi yazarlar da sık sık yönetimleri, taraftarları, saha dışına dair ne varsa onu eleştirirler. Yalnız bu eleştirileri yazarlıklarının ana teması yapmamışlardır. Mehmet Demirkol'un yazılarından hâlâ oynanan futbola dair yeni şeyler öğreniriz. İbrahim Altınsay İngiltere Ligi uzmanıdır, trivia bilgi ile değil, karşılaştırmalı analiz ile o bilgisini kullanır ve okuyucusuna bir şeyler sunar. Yeri geldiğinde de eleştireceğini eleştirir, sıkıntısı varsa dile getirir. Aziz Yıldırım hakkında da Yıldırım Demirören hakkında da yazılar yazar, biz de hak veririz. Banu Yelkovan'ın yazılarında ise uzun süredir futbol oyununa dair bir şey görebilmiş değiliz. Yazdıklarının toplamı standart spor bloglarında göreceğiniz eleştirilerin özeti. Bunların çok da alternatif olduğunu, değişik bir bakış açısı sunduğunu söylemek güç. Her ne kadar her türlü programı izleseler de kahvedeki adam da "bu programlar ne rezillik böyle" tespitini ya da "fikstür avantajı nedir, yok öyle bir şey, maç sahada oynanır" tespitini yapabiliyor.
Genel olarak spor yazarlığı meselesine, onun özelinde Rıdvan meselesine gelelim. Spor yazarlığı değil skor yazarlığı diye bir eleştiri vardır ya, o çok haksız bir eleştiri. Bütün spor yazarları yanılıyor, söylediklerinin tam tersini söylüyorlar ve bunlar skorlara bağlı oluyor. Bu süreç de bana çok normal geliyor. İbrahim Altınsay'ı düzenli okuyorum. Yanıldığı ve başka bir şekilde söylediği onlarca konu olmuştur, hiç tutup bunlar hatadır diyerek listesini yapmadım, onlar yüzünden kötü bir yazar da ilan etmedim. Üstelik Beşiktaşlı ve Fenerbahçe konusunda da defalarca yanıldı. Bunu kötü niyete yoranlar var elbet ama onlar sadece taraftar forumlarında köşe tutmuşlar. Rıdvan'ın hataları ise ısrarlı bir şekilde takip ediliyor, üzerine onlarca kelam ediliyor ve Galatasaray hakkında "kötü oynuyorlar" da dese "kesin şampiyonlar" da dese sonunda "sinsice Galatasaray'ı yıpratmak"la itham ediliyor. Bu tavrı ortalama bir taraftar forumunda görsek çok şaşırmayız, fakat en kalitelisi dediğimiz kalemler bunu yapınca şaşırıyor insan. Nedir bu Rıdvan nefretinin kaynağı?
Banu Yelkovan'ın bu haftaki yazısında şöyle bir ifade var
Laf her Rijkaard’a geldiğinde yılmadan, ‘Hollanda’da takımı küme düşürmüşlüğü de var’ diyen bir ‘yorumcu’ var mesela, takımın hangi takım olduğunu da çok net hatırlayamadığı için adını vermeden. Geri kalan, Rijkaard her puan kaybettiğinde, ‘Barcelona’yı ben de şampiyon yaparım’ tadında konuşuyorlar. Yapsana ya. Olsana Barcelona’ya teknik direktör mesela.Hangi takım olduğunu da çok net hatırlayamadığı için adını vermeden diyerek dalga geçtiği ‘yorumcu’ (bu tırnak işaretini de ironi yapıyorum olarak okuyoruz galiba) Rıdvan tabii ki. Yazının başında yine isim vermeden "fikstür avantajı" üzerinden yaptığı eleştiri de Rıdvan Dilmen'e. Rıdvan geçen programında bundan bahsetmişti. Üstelik "Yapsana ya. Olsana Barcelona’ya teknik direktör mesela." diyerek sinirli ve hiç alışık olmadığımız üslupla yazdığı cümleler de gerçekten anlamlandırması zor cümleler. Hani birisi çıkıp "olsana ya, sen o zaman % 100 Futbol'a yorumcu olsana" derse nasıl bir cevap verir bilmiyorum. O yüzden bu "eleştirene kadar gidin siz hocalık yapın kolaysa o iş" argümanına fazla takılmamak gerek galiba.
Bu dalga geçmelerin, bu sinirli üslubun sebebi nedir bilmiyorum. Banu Yelkovan ve Rıdvan Dilmen aynı kanalda program yapıyorlar. Mesela Rıdvan'a gidip "bu hafta konuğumuz olur musunuz?" diye sormuş mu hiç? Sormamışsa neden iki haftada bir Rıdvan eleştirisi yapmak yerine programına alıp aklına gelen her şeyi sormak istemiyor? Bir de şunu sormak isterim tabii, Rıdvan bir programına konuk olsa "takımın hangi takım olduğunu da çok net hatırlayamadığı için adını vermeden konuşan bir yorumcusunuz" diye hitap eder miydi yüzüne de? Rıdvan'ı konuk etmek istemiyorsa da bize futbol anlatsın, Rıdvan'ın anlatamadığını, anlatmayı beceremediğini anlatsın, öğrenelim. Her hafta "Takım adı bilmeyen 'yorumcu' bu hafta da şunu şunu dedi, ne kadar komik" yazarsa biz de bir şey kazanmıyoruz Türk futbolu da. Kısaca özetleyeyim; bu bir Banu Yelkovan eleştirisiydi, her hafta bir şeylerden şikayetçi olarak artık futbol yazmayan bir 'futbol yorumcusu' eleştirisi değildi.
Not: Bu yazı sonunda blogun son günlerde fırtına gibi esen ismi Rehavet'in terazisini tıklamayı da borç bilirim + rep.
4 Mart 2010 10:06
Maç günleri twitter'da takipçileriyle beraber(müritleri mi desem?) durmadan Rıdvan'a sallıyor, maçları izlediğinden şüpheliyim. Sırf malzeme toplamak için ntv'yi izliyor. Sonra cımbızla bir lafı alıp tweetliyor, "aksak timur" gelip gazı veriyor, sonra başlasın eğlence...
4 Mart 2010 10:21
onu hep kotla görmeye,cümlelerinin ucunun hep açık olmasına,hep sarı-laciye sallamasına,kasketlinin her söylediğini onaylamasına ...ayar oluorum.öle oluncada hmn kanalı değiştiriorum ...
4 Mart 2010 10:27
rıdvan'a "kolaysa hocalık yap" demek de güzelmiş vallahi. "sıkıntılı" adam sergen'den rahatsız olmaz nedense bu güruh hiç bir zaman. ya da avrupa şampiyonu ünvanlı aragones'e aynı saygıyı göstermezler, gösterilmesini de beklemezler. anlamak güç.
http://www.fasulyeden.com/2762/herkesin-derdi-ridvan-olmus
4 Mart 2010 10:27
Sadece Rıdvan değil, twitter'da özellikle Hakan Ünsal ve Sergen Yalçın'a çok ciddi yüklendiğini biliyorum Banu Yelkovan'ın. Yani çok "renk körü" bir eleştiri değil bu yazılardaki ;)
4 Mart 2010 10:40
@hayta
Sene başından bu yana Rıdvan'a karşı yürütülen kampanyayı görmemek için yüzülen suların çok tatlı olması gerekiyor.
Ayrıca bu boncuk mühendisi yorumcuyu haftada 3 gün maçlardan sonra görmek isterim.
4 Mart 2010 11:04
Az bile yazmissin. Ridvan belki Rijkaard'in kume dusurdugu takimin adini bilmez ama Ridvan Banu Yelkovan'a futbol sormaya baslasa Banu Yelkovan sokaga cikamaz. Ridvan herseyi bilecek diye bir kaide yok, Banu Yelkovan herseyi bilecek diye bir kaide de yok ama Ridvan'in bilgisinin ve tecrubesinin yaninda Banu Yelkovan sokaktaki cocuk kalir, kiyas kabul etmez.
Evet az bile yazmissin. Banu Yelkovan sadece yeni nesil "sofistike gorunumlu fanatikler"den biri. Ilk ciktiginda tutunabilmek icin mantiga siginmis olabilir, ama simdi programi da var, zaten gelecegi yer gidecegi yer belli. Rahat rahat fanatikligini yapabiliyor, minimum bi "sofistike gorunum" seviyesini tutturarak tabi.
Az bile yazmissin.
4 Mart 2010 12:43
futbolun özüne dair yorum yaptığını daha görmedim.. sıfırdan bir fikir yarattığıma da şahit olmadım...bir şey üreten, ortaya fikir atanların, yanılmalarını eleştiriyor...
www.sporingen.com
4 Mart 2010 12:56
Yeni nesil spor yazarlarimiz ne kadarda eskilerini elestirseler,yeri gelince onlarin tarafliliklarida kendini gosteriyor.
4 Mart 2010 13:12
Rıdvan fikstür avantajından bahsedip senaryoculara yol haritası çizdi mi? Çizdi.
Eskiden yedekten Anelka geliyordu diyerek Fenerbahçe futbolcuları üzerinden yapay gündem yarattı mı? Yarattı.Bakın bu mesele önemlidir.
Rıdvan'ın yarattığı gündem sayesinde biz Guiza muammasını ve Bilica'nın tarzanlığının asıl sebeplerini ve bunların Daum-Aykut-Aziz tarafından neden çözülemediğini konuşamıyoruz.
Çıkıp Tv ekranında bu ligdeki manipülasyonları anlatsın demiyorum.Bunun nasıl olabildiğini sorsun yeter.Peki ne yapıyor? Kestirip atıyor.
Yahu ortada devasa bir alicengiz oyunu var, açıklama ama sorgula.De ki böyle birşey mümkün değil.Hesap sor.
Mehmet Demirkol'un beğenmeyeni çoktur, o bu konuya gayet iyi eleştiri ve analizler getirdi.
Rıdvan elbet Tv adamıdır, tam samimiyet beklenemez.Ben meşhur Fenerbahçeli bloglarda da aynı samimiyetsizliği görüyorum.Ortada bir cemaat var, o cemaatle yakın ilişkide bulunuyorsan kayıtsız şartsız Fenerbahçe'yi kötüleyeceksin.Eleştirip sorgulamak ayrıdır, kötülemek ayrıdır.Burada az çok yazdıklarıma gözü çarpan insanlar var, iddia ediyorum dünya üzerinde benden daha büyük Aziz Yıldırım düşmanı yoktur.Zira ben onun baştan sona hikayesine ve koltuk sevdası uğruna neler yapıp nasıl tavizler verdiğine yakinen şahidim.
Ancak? Aziz Yıldırım başka, Fenerbahçe başka.
Bir de yanlış anlamayın ama Rıdvan'a gelene kadar yıpratılan nice insan var.Onun işini kaybetme tehlikesi yok, alternatifi de yok zaten.Rıdvan konusunda müsterih olunuz beyler.
4 Mart 2010 13:48
Değerli hayta biraderim;
Sen de çok iyi biliyorsun ki; iki ayrı camianın, iki ayrı ucunda duran insanların, zaman zaman nasıl bir hale geldiklerini detaylıca görmüşlüğümüz, yaşamışlığımız var. Önemli olan bu değil. Fenerbahçelisi de yapıyordur.
Önemli olan, bu insanların "Biz çok bir tarafsızız. Fanatizm mi, ne münasebet?" pozları atmaları. Banu Yelkovan'ı tanımam, belki de tüyden nem kapıyoruz ama "Sanal alemlerin kralı, yeni nesil iletişim işlerinin veliaht prensi" olup da alabildiğine çirkinleştiğine şahit olduklarımızı hatırlayınca, bu da çok uzak ihtimal gözükmüyor.
4 Mart 2010 14:24
ulan rıdvan bu kadar kafa yormuyor ne acayip adamlarsınız ya...
4 Mart 2010 15:24
Sergen Yalcın gibi yorumculara bende karsıyım.Gecen konusuyo "bende sabah 5 de eve gelir 10 da idmana cıkardım.Turk futbolcusu boyle yasar perf. da etkşlenmez" diyordu.Bu kanallar boyle adamlara milyon dolarlar verirse M Denizli altyapıdan butun gencleri de alsa bunlar hocalık yapmaz.Artı cok kotu ornek oluyolar futbolcuya
4 Mart 2010 15:59
banu yelkovan dibine kadar haklı kardeş rıdvan kendini çok bilmiş sanıyor giovanniyede sallıyordu bilicayı övüp neile sallıyordu caktırmadan yaptığını sanıyor ama yemiyor millet sende yeme bence
4 Mart 2010 16:46
ne güzel 3 senedir gurbet elde olmak. bahsi geçen kadını tanımıyorum bile. Süpermiş lan:) ama rıdvanı tanıyorum bana veyseli hatırlatıyo, veysel şumaheri şumaher eskişehiri 7-2 yi 103 golu sarıyeri okul servisini ....
du ben bi eski maç videoları bulayım internetten.
4 Mart 2010 18:55
Neden bilmem, (her söylediğini reply yapıp "ben de burdayım, ben de varım" diyen genç blogcu da değilim aslında ya, neyse) kendisini twitter'da takip ederdim. Lakin son Galatasaray-Kasımpaşa maçına dair kurabildiği cümlelerin tek öznesinin Rıdvan Dilmen üzerine olduğunu görünce tiksimdim artık...
Tek açıklaması var, Rıdvan NTV'den zam almış. Bunu duyan Yelkovan da zam istemiş, bütçe mazaret gösterilmiş reddedilmiş. Yani başka bir şey gelemedi aklıma...
4 Mart 2010 20:36
eline sağlık pvh, etiği hep kendine yontanlara ara sıra böyle hatırlatmalar yapmak gerekiyor. biri kalkıp "sen de le monde'a yazar olsana" dese hoş olur mu mesela.
bakınız, isim vererek de eleştiri yazılabiliyormuş demek ki...
replerimin hepsi senindir.
4 Mart 2010 21:58
yelkovan'ın yazıyı iki gün önce okudum, rıdvan'a karşı sizin haliyle anlayamadığınız bi şekilde önyargılı bi galatasaraylı olmama ve o cümleyi bi kaç defa okumama rağmen gönderme yapılan kişinin rıdvan olabileceği hiç aklıma gelmedi. ilk aklıma gelen isimler hakan ünsal ve hıncal oldu. sizin bu kadar emin bi şekilde rıdvan'a laf soktuğunu düşünmenizin dayanağını merak ettim açıkçası. ben de düzenli yazılarını okuyorum ama programını ya da twiter'ını takip etmiyorum, daha önce de belirgin bi şekilde rıdvan'ı hedef alan şeyler mi söyledi? (ironi filan yapmıyorum ha, gerçekten merak ettim daha önce ne dediğini). dediğim gibi bu yazı hariç bütün medya eleştirilerinde rıdvan'dan çok genel manzaraya göndermeler yapıyor. burda da fikstür muhabbeti yüz milyon yorumcu tarafından dillendirilmiş bişey, ille rıdvan olması gerekmiyor.
banu yelkovan'ın futbol bilgisi, futbolsevere yeni kattığıysa gene rıdvan'a avrupa fitbolunu bilmiyo yeaa demekten farklı değil. evet, yazılarını okuduğum zaman futbol ufkumu açmıyor ama ülkeye ve hayata bakışımla çok örtüşen üslubu kendini okutmasına yetiyor. şahane futbol analizleri yazan ama iki kelimeyi toparlayamayan bi sürü futboldan gelme adam var, onlar içinde de sevdiklerim var ama yelkovan iyi yazı vaaddettiği için prim yapan bi isim. ne biliyim fever pitch'e tapan bi sürü insan var bu ülkede, hiçbirinin de ya iyi hoş da bana güzel bi arsenal analizi yapamadı diye düşündüğünü sanmıyorum okuduktan sonra. üstelik geçmişte futbol ekstra zamanı da blog mlog bişi yokken çok fazla "yeni" şey söylemişliği de vardır.
bi de bağış erten'e kasketli diye hitap edilmiş sanırım. o kasketli benim bu ülkede okuduğum en güzel fenerbahçe ve fenerbahçe sevgisi yazılarını yazan adamdır. sadece televizyondan tanıyan fenerbahçeli arkadaşlara tavsiye ederim.
4 Mart 2010 22:19
@kurularından topla cemil,
Fikstur olayi bu http://www.youtube.com/watch?v=yZOai8LoSu4
"Adini bilmedigi takimin kume dusmesi ve Barcelona'ya hoca olsana" da Ridvan icin soyleniyor. Bunu anlamak icin vahiy beklemeye gerek yok. O en bastaki "Herhalde futbol oynamadığım için bazı ‘noktaları’, öldür Allah anlayamıyorum" de zaten hedef daha da daralsin diye.
Olay Fever Pitch'e tapmak degil, Fever Pitch bir tutkuyu anlatiyor. Her sayfasinda "bu yuzden futbol cirkinlesiyor, off biktik bunlardan, Sergen, Hakan, Ridvan, Cakar ne igrenc adamlar, biktik biktik" yazmiyor. Bu kadar fazla elestiri odakli yazinca iste bir noktada nezaketinizi de kaybediyorsunuz.
Yorumlar nedense Ridvan savasina donusmus, Ridvan en fazla konu edilen yorumcu oldugundan ve son yazida artik nezaketsizlik sinirlarina gelinince ozel olarak onu soyledim. Her hafta Sergen'e ve Hakan Unsal'a da verip veristiriyormus, iyi ya ben de onu soyluyorum yazida. Ridvan kotu, Sergen berbat, Hakan vasat. Tamam anladik, sagdan devam edelim o zaman, onlarin anlatmadiklarini anlatalim.
4 Mart 2010 22:42
Hiçbir Türkiye ligi maçı üzerinde 1 saatten daha fazla konuşmaya değmez.Derbi olsa anlarım.
Bu yüzden Rıdvan Dilmen'i değil Ahmet Çakar'ı izliyorum.Daha doğrusu izlerdim.
Banu Yelkovan ise Banu'nun Süpürgesi zamanlarında gayet iyiydi.Türkiye adamı bozar.
Her özelliğiyle, dolayısıyla futboluyla da...
5 Mart 2010 15:16
"yılmadan"rijkaard'ı eleştiren ve kume dusurdugu takimin adini hatirlamayan yorumcu esat yılmaer'di.. surekli "barcelona'yı herkes sampiyon yapar" dedigi icin "barcelona'ya teknik direktor olsana" dedigim kisi de sergen yalcin'dir.. soz konusu yazida ridvan dilmen'le alakali tek mesele fiksture bakarak puan hesabi yapma meselesiydi, kendisi soyledi, ben de bunu anlayamadigimi soyledim.. hala da anlayamiyorum, oynanmamis maci fiksture bakarak hesaplama isini.. ne yapayim?
her soyledigimin ridvan dilmen'e yontulmasi ise ilginc olmus valla.. ridvan dilmen'i severim ayrica, bizim programa konuk olma meselesini ise hic soylemediysek en az 40 kere soyledik (o her dedigini onayladigim sapkali adam)bagis'la.. ama ridvan dilmen hiperaktiftir, yakalamak cok zordur..
turkiye'de futbolu sevmek, futbol hakkinda konusmak, yorum yapmak, yazi yazmak cok zor.. bunu da bilin yani! :)
herkese sevgiler,
banu yelkovan
5 Mart 2010 19:00
Kusura bakmayin ama Banu Hanim`in yazdigi yazi neden bu kadar Ridvan Dilmen`e yontulmus anlamak mumkun degil. Yaziyi okurken Ridvan Dilmen hic aklima gelmemisti. Eksisozluk`te Banu Yelkovan ismine yazilan 38 entry yazisini gorunce bu tartismalardan haberdar oldum. Bir Galatasarayli olarak kulup efsanelerinizden birini korumak istemenizi anlamakla birlikte acikcasi Banu Hanim`a verilen bu tepkinin oldukca agir oldugunu dusunuyorum.
Saygilarimla,
Bir Galatasarayli,
5 Mart 2010 19:49
Banu Yelkovan'ı eleştirirken Rıdvan Dilmen merkezli saçmalamışsın.Banu Yelkovan kadar tutarlı kalabilen bir elin parmakların az spor yazarı kaldı şu ortamda.Haksızlık etmişsin.Ayrıca bu futbol ortamında tutarlı olmak değil popüler olmak kariyerini yükseltir.Yani Rıdvan'ı ulaşılamaz yapan Rıdvan Dilmen sevgindir.Eğer iddia ettiğin kadar Banu Yelkovan'ı okusaydın eleştirilerinden bir şeyler anlardın onları Rıdvan'a yontmazdın.Dolayısıyla Banu Yelkovan'ın ne söylediğini birazcık anlasan onu da ulaşılamaz biri olarak görürdün ve bu kadar basitçe kötülemezdin.
5 Mart 2010 19:56
1)rıdvan türk futbolunun neresinde
2)rıdvan dilmen eleştirilemez mi
1)rıdvan fenerbahçeli eski bir "iyi" futbolcudur bu kadar yani gerçekten bu kadar,bir tanju değil mesela,hatta tanju dan evvel rakibin formasını giymiştir
2)rıdvan öyle bir eleştirilir ki herkes de oturur dinler rıdvan da başta olmak üzere,sen herkese sallayacaksın aziz babanı kırmadan yorum yapacaksın,her gs galibiyetinde mor bi şekilde ekrana çıkıcaksın,fener yenilince takım süper ama daum kötü diye aziz yalakalığı yapacaksın,yeni gelmiş ve senin bir zamanlar yaptığın işi yapan oyuncuyu 2 maçta harcayacaksın sonra bu oyuncu ayarı verince pısacaksın,biri de çıkıp bunları yazınca o yazan suçlu olacak yok yaaa seni şeytan seni,
5 Mart 2010 21:54
Banu Hanim,
Cevap vermenize sevindim. Butun yorumlari Ridvan'a yormamin sebebini merak etmissiniz. Sebep Ridvan'in birkac senedir sizin kullandiginiz cumlelerle elestiriliyor olmasiydi, acikcasi "adini bilmedigi takimlar" ifadesini gorunce aklima baskasi olacagi bile gelmedi. Neyse, Ridvan yerine Sergen olsun, elestirinin dayandigi nokta degismiyor sanirim burada, zaten fanatik oldugunuza ve renk sectiginize dair bir elestirim olmadi, Ridvan ornekti sadece. Eskiden futbol yaziyordunuz, bence yine yazabilirsiniz, soylediginiz gibi zor da olsa...
Bagis Bey'e sapkali diyen de bir yorumcu olmus, cok nezaket sinirlarinda degil fakat acik bir kufur veya hakaret olmadikca sansurlemek istemiyoruz yorumlari. Yine de Bagis Bey'e neden kizilmis anlamadim. Daha gecen gun onun bir yazisi uzerinden Fenerbahce analizi bile yaptik, herkes iyi mucadeleyi overken o aslinda neler olup bittigini 2 paragrafla cok guzel anlatmisti.
5 Mart 2010 23:08
Yazı çok güzel. Banu hanımla ilgili benim de şimdiye kadar düşündüğüm şeylerden bahsedilmiş... Bir tek İbrahim Altınsay hakkında farklı düşünüyorum burda bahsedilenlerden ama o önemli değil şimdi...
Banu Yelkovan'ın cevap vermesi takdir edilesi... Ki kendisi yazdığınız her eleştiri mailine de çok büyük süpriz olmazsa cevap veriyor... Bu konudaki özenine değinmeden geçmeyelim.
Ama maalesef gerek twitter, gerek yazılarında filan gördüklerimiz sonucunda benim zihnimde oluşan Banu Yelkovan fikri ile bu yazıda anlatilanlardan hareketle oluşan Banu Yelkovan fikri örtüşüyor...
Rıdvan'ı seviyorum demiş ama bu onun karşılaşma sonlarından %100 futbolda izledikleri üzerinden alaycı rıdvan twittleri girdigi gerçeğini değiştirmiyor... Sergen ve Hakan Ünsal'a da aynı şekilde...
Kısacası bu yazı beni ziyadesiyle tatmin ederken buna karşılık Banu hanımın verdiği cevap hiçbir şekilde ikna edemiyor...
6 Mart 2010 01:59
@nevzat
"1)rıdvan fenerbahçeli eski bir "iyi" futbolcudur bu kadar"
sen beni "güldürdün" allah da seni "güldürsün".
6 Mart 2010 21:45
banu yelkovanın futbolu rıdvan dilmen gibi oynamamamış, saha içini de bilmiyor olabilir. hatta futbola dair değil de kişilere dair yazıyor da olabilir. ancak rıdvanın ya da başka bir kişinin tutarsızlığını eleştiriyor olmasının futbolla ilgili yazmasıyla ne alakası var. sadece ve sadece eleştiri yapmak için bir yazı yazılıyor olamaz mı? futbolu rıdvandan çok biliyorum, anlatıyorum gibi bir iddia mı sürmüş? herkes kendine bir yol seçmiş, bilgin gökberk de futbol yazmaz mesela bilmiyorum der geçer ama bilmeyip de sallayanları eleştirir sürekli. yani bana göre banu yelkovanın bu yazısına bakarken rıdvanla banu yelkovanın konumlarından çok sadece eleştirinin içeriğine bakmak yeterlidir. kimse de demiyor hani söyledikleri saçma diye. herkesin dilinde rıdvanı eleştirmeye ne hakkı var vs. geçin bunları, eleştirinin içeriğiyle ilgili bir lafınız varsa söyleyin. yoksa zaten baun yelkovan da futbolu sergenden ya da rıdvandan çok bildiğini iddia ederek yapmamış bu eleştiriyi. bilmesi de gerekmiyor zaten, bunları demek için.
konumları ile ilgili tek eleştirebileceğiniz nokta üslubudur. yoksa yazısının fikri güzel ve de mantıklıdır aslında.
7 Mart 2010 00:33
baris, sen neden bahsediyorsun Allah askina?