Basiretsizlik


ibb

Ne zamandır kendi kendime yazıp okuyorum, ne zamandır da oynadığımız futbol konusunda yazmadığımı farkettim. Aslında başkası olsa oynadığımız kelimesinden sonra (!) koyardı fakat ben bu parantez içi ünleminden nefret ediyorum, hatta ünlemin modifiye edilmiş her halinden nefret ediyorum. İnternetten % 100 futbolu izlemeye çalıştım biraz fakat yayın sürekli dondu ve seyredemedim, gördüğüm üç beş sahne bile yetti Rıdvan'ın çok sinirli olduğunu anlamama. Sanırım benim de yazıya nefret mefret diye başlama sebebim sinir olabilir. Aslında sinir demek hatalı buna, hani şu İngilizce'deki upset kelimesi Rıdvan'ın ve diğer Fenerbahçelilerin ruh halini daha iyi tanımlıyor. Sinirle tarif edilecek basit bir duygu değil de üzgünlük, kırgınlık ve endişeyi birlikte içeren bir ruh hali. Hayırsever bir vatandaşın % 100 futbolu internete koymasını bekliyorum şimdi de, patlamış mısır yiyerek izlerim kendime gelirim.

Aragones suçlu, katılıyorum. Sadece Semih'i oynatmamak bile büyük suç. Guiza zaten bitti, artık Maldonado'dan bir farkı yok, her maç ıslıklanarak çıkacak ve "koymuşum bi tarafına alırım paramı ben" ruh haline iyiden iyiye bürünecek. Geçen sene Kezman sorundu, gönderdik fakat ne ilginçtir dertler bitmedi, neden acaba? Yarın gönderelim Aragones ve Guiza'yı, Semih hep ilk 11'de oynasın, sonuna kadar da hak etti zaten. Müthiş bir yükselişe geçip sezonu 30. haftada bitirir miyiz?

Durun bakalım en son oynadığımız futbolun analiz edildiği 22 Ekim'de yazılmış bir yazıyla karşılaştıralım bugünkü durumu.

O kadro aynen duruyor, defans ve kanatlardaki eksiklik giderilmemiş, Carlos 3 maç iyi oynamış ve sözleşmesi uzatılmış, Maldona'da artık oynamıyor fakat onun yerine oyundan çıkarken ıslıklanan başka bir futbolcumuz var. Josico ve Selçuk sakatken bile kadroda düşünülmeyen Maldonado yerine oynayan Deniz'in Avrupa maçları için kadroya alınmadığını hatırlatalım, işte bu kadar planlı ve kurumsal bir futbol yönetimimiz var.

Sorunları tekrar özetleyelim.

1. Defansımızın arkasında atılan toplar sürekli gol pozisyonu oluyor, Trabzon bunun gibi en az 5 gol kaçırdı, 2 haftadır sürekli aynı golleri yiyoruz. Ağustos'ta defansa takviye yapılacağı "sözü verilmişti" fakat üzerinden 2 transfer sezonu geçmesine rağmen gelen giden olmadı. Defansımız yavaş yapısı itibariyle böyle pozisyonları verecek, orta saha düzelse de verecek. Önder yerine Edu oynasa da verecek, çünkü Lugano'nun gücüyle kapattığı yavaşlık zaafını gücüyle de kapatamıyor.

2. Orta saha çalışmıyor, iki yönü de çalışmıyor. Rakibi durdurma gibi bir fonksiyonu kalmadı, isteyen her rakip kalemize 25 metre kalana kadar rahatça pas yapıp sokuluyor. Bu orta sahanın hücum için faydası olmayacağını da herkes biliyordu. Emre artık uzatmaları bile oynamıyor, ne fizik var ne yetenek, Selçuk belli olan kapasitesi kadar oynuyor, Josico pas verdiği an otomatik ABS sistemi devreye giriyor ve kendisini orta saha çizgisinin gerisine fırlatıyor, hücum anlamında Lugano'dan bile az katkısı var, bir de top kaptırma uzmanlarımız Deniz ve Maldonado var, böyle şahane bir orta saha... Josico bir umutla alındı, defansın ortasına gömülüp oynadığı zaman faydalı, kesici fakat bizim aradığımız adam bu değil. Josico kalsa bile hiçbir faydası olmayan ve yabancı kontenjanını işgal eden Maldonado yerine oyuncu alınmadı. Devre arası oyuncu alınmaz diye sayıklayanlar Arjantin ve Brezilya liglerinin başlama, bitiş tarihlerine baksınlar, futbol sadece Avrupa'da oynanmıyor. Tabii o ülkelerde futbolcu takibi falan olmadığı için devre arası da futbolcu alınmaz, devre sonu da alınmaz. Ünlü futbol filozofu ne demiş "Futbolcu transferi teknik direktöre bırakılmayacak kadar ciddi ve senede tek gün -31 Ağustos'ta- yapılacak kadar laubali bir iştir".

3. Uğur Boral en azından skora katkı veriyor diye bir yazı yazmıştım 4 ay önce, o günden sonra ne bir asisti ne bir golü var. Wederson zaten iki senedir bir tane asist yapmadı. Asist yapmayan kanat oyuncusuyla bu kadar. Deivid 2 aydır sahada boş boş geziniyor, Kazım halı saha maçında arkadaşlarına sinirlenip her topa abanan delikanlılar gibi. Ceza alanında topa son gücüyle abandığı için kaçırdığı en az 5 gol var bu sene. Zaten her hareketinden oynadığı oyunu ciddiye almadığı belli olan bir adamdan fazlasını beklememek lazım. Kanatlar 2-3 değil son 10-15 senenin sorunu, yalnız kimse sorun olduğunu kabul etmiyor sanırım. Emreciksin alındı devre arası, en azından onu deneyelim, bu saatten sonra Kazım'ı beklemekten daha faydalı olur. Kanatlar işlemeyince veya Deivid gibi ortaya çeken adamlar kanat oynayınca oyun ortaya yığılıyor, sonrası Alex'in keyfine kalıyor diye yazıyoruz bir senedir. Bu bir sene boyunca bir kanat oyuncusunun adını transfer dedikodusu olarak bile duymadık, bu mevkilerde sorun olduğunu düşünmüyor olsalar gerek.

4. Gökhan en iyi oyuncumuz fakat alternatifi olmadığı için o kadar zorlanıyor ki yakında pili bitecek. En son kupa maçında hasta hasta oynatılmış, sahada yere yığılacaktı neredeyse. Onun simetriğinde Carlos var, giden gelmiyor acep nedendir diyen var mı bilmiyorum da adamın yaşı 36, nereye gidip de gelecek? Sözleşme uzatılmasıyla derdim yok, kalsın takımda, fakat yerine onu kesecek veya yedekleyecek iyi bir alternatif alınmayacak bu sözleşmeden sonra, derdim o. Bizim sol kanatta bulunan madeni de deşeleyen çok olur daha.

Sorunlar Aragones ve Guiza'dan çok daha fazlası. Gitsin ikisi de, gitmesin değil, yalnız onlar gidince veya yerlerine birisi alınınca düzelecek dertler değil bunlar. Yönetim yaptığı hataları defalarca tekrarlayarak takımı dibe sürükledi. Yönetim ayrıca yalan üzerine yalan söylemeye devam ediyor. Sene başındaki "Türk forvet, defansa takviye, yıldız orta saha" yalanlarını unutmamışken "eksiklerin farkındayız, devre arası gereken yapılacak" yalanı eklendi bir de. Fenerbahçe'yi yöneten inatçı "ben bilirim" zihniyeti iflas etmiştir, ya bu zihniyet istifa edecek ya da yönetim, başka çıkış yolu yok. Bu sene ligi UEFA kupasına katılacak yerde bitirmek bile imkansız, belki Türkiye kupasında final oynarsak gideriz, seneye de büyük bir revizyonla yara sarma dönemi olmalı, son 3 sezonun kaybettirdiği her şey iyileştirilmeye çalışılmalı.

Maç sonu ne olmuş peki

"Başkan Yıldırım'ın futbolcularına, "Ben bütün mesaimi Fenerbahçe için harcıyorum. Bugün seyirci beni istifaya davet etti. Bunları bana yaşatmaya hakkınız yok. Yaptıklarınızdan dolayı hepinizi tebrik ediyorum" diyerek soyunma odasını terkettiği ifade edildi."

Bu olayı da başka bir filozofun ünlü bir sözüyle açıklayalım "Bak Sayın Peres sen çok bağırıyorsun, bu suçluluk psikolojisidir."


4 comments:

  1. aethewulf dedi ki...

    devre arasındaydım pvh'em. geliyorum.

  2. cikkoleite dedi ki...

    Ben devre arasi takviyelerinden ümitliydim ama beklenilen adamlar alinmadi.Aragones´in sezon sonuna kadar kalacagini öngörürsek ve bu futbolcularla devam edilme zorunlulugunu da kabul edersek kusura bakmayin bu takim ilk 2´ye giremez akli varsa Futbolcularin Türkiye Kupasina asilsinlar kücük hedeflerin oyunculari olma yolunda ilerliyorlar cünkü.Seneye Avrupa`da olmanin tek yolu bu.
    Aslinda bütün bu yasananlar bir "basarisizligi olagan hale getirme" cabasi.Biz büyük bir kulübüz kurumsal yapimizi olusturduk yasanan sportif basarisizlik bu kurumsal yapiyi bozmaz düsüncesi.Maclardan sonra Aragones´in aciklamalarina da yansiyor bu .Hicbir sey olmamais yasanmamis gibi aciklamalar yapiyor.Bu yenilgiyi unuttuk önümüzdeki maclara bakicaz...

  3. Sosyal_FB dedi ki...

    Cok kibar konusmus. Allah Allah.

    Hic mugber degilim. Hicbir igbirar duymuyorum.

  4. Adsız dedi ki...

    http://video.google.com/videoplay?docid=8492469558940942087&hl=tr

    http://video.google.com/videoplay?docid=-3014845100651367699&hl=tr

Yorum Gönder