Cappie' den Galatasaray Yok Performansı 98-93


Perşembe akşamından daha coşkulu bir taraftar önünde maça iyi başladık. Angel-Şaziye eşleşmesini iyi değerlendirip kolay basketler bulduk, içeriyi kullandıklarında Fowles'la sayı bulsalar da kısalar kötü şut atınca hücum ribauntu vermeyip hızlı pas temposu sonucu bulduğumuz sayılarla 10 sayılık bir farkı yakaladık. 8.dakikada Angel'e çalınan ikinci faul ve hemen ardından gelen teknik faulle ritmimiz kayboldu, Taurasi'nin çizgiden bulduğu sayılar sonrası periyot sonu yakaladığımız farkı koruyamadık ve Galatasaray farkı 3 e kadar indirdi. 21-18

İkinci çeyrek Galatasaray tamamen içeriden bulduğu sayılarla direnmeye devam etti, Taurasi'nin ikili sıkıstırmaların hepsini asistle cezalandırması sonucu gerek Fowles gerek Tina kolay sayılar buldular. Hücumda Angel'in faul problemi sonucu kaybettiğimiz ritmi yine yakalayıp Matoviç ve Tamene ikilisinin üretimleriyle 5-6 sayılık farkı yakaladık. Periyot sonunda kolay pozisyonları değerlendirebilsek ve basit top kayıpları yapmasak fark çift hanelere çıkabilirdi ancak ilk yarıyı 4 sayıyla önde kapatabildik. 42-38. İlk yarıda Galatasaray'dan yediğimiz 38 sayının 28'ini iki uzundan yedik, Taurasi 2/9 la yine kötü şut atsa da özellikle Fowles'a yaptığı asistlerle Galatasaray hücumuna yön veren isim oldu.

İkinci yarıya Angel'in yokluğunda hücumda tüm sorumluluk Cappie'ye kaldı, Uzunları kullanmaya devam eden Galatasaray'a dışarıdan destek hiç beklenmeyen bir yerden Işıl'dan geldi. Birsel'in top kayıplarından bulduğu turnikelerle morali yerine gelen Işıl'ın hücumda bulduğu sayılarla Galatasaray maçta dengeyi sağladı. Bu bölümde Cappie'nin de son derece yüksek yüzdeyle oynayıp savunmanın tamamen düştüğü bölümde hücumda bir tıkanıklığa izin vermediğini belirtelim. Üçüncü periyotta Galatasaray'ın iyi oynamasına rağmen bir türlü skorda üstünlüğü ele geçirememesinin de maçın psikolojik olarak kırılma anlarından olduğunu söyleyebiliriz. Bir siz atın bir biz atalım havasında oynanan üçüncü periyotun büyük bir kısmı sonrası son 10 dakikaya 63-63 berabere girdik.

Dördüncü periyotun başında savunmayı tekrar hatırlayıp Galatasaray'a kolay sayı fırsatı vermezken hücumda Cappie'ye Angel'in de eşlik etmesiyle 4 dakikada 10 sayılık bir fark elde ettik. Tina ve Fowles kaynaklı sayılara karşı Angel ve Nevriye ile yanıt verip farkı koruduk. Son iki dakikaya da 10 sayılık farkı koruyarak girdik. Rahat bir galibiyet beklerken bütün taktik faulleri sokmamıza rağmen Galatasaray'ın bulduğu arka arkaya üçlükler maçı bir türlü bitirememize yol açtı. Bu bölümde Taurasi'den iki Prince'den bir tane üçlük yedik. 7 saniye kala farkı 3 e kadar indirmeyi başardılar.Cappie'nin bir kez daha faul çizgisinde hata yapmaması sayesinde maça noktayı zor da olsa koymayı başardık 98-93


Maçın yıldızı tartışmasız Cappie'ydi. "Galatasaray yok" söylemini eyleme döktü 29 sayıyla. Özellikle işlerin iyi gitmediği üçüncü periyotta Angel'in yokluğunda skorda geriye düşmemizi engelleyen isimdi. Savunmada ilk maçtaki kadar efektif olduğunu söyleyemeyiz, ama ikinci yarı hücumdaki performansı şahaneydi. Nevriye uzun zaman sonra hayata döndü 11 sayıyla. O görmeyi özlediğimiz orta mesafe şutlarını maçın kırılma noktalarında göndermeyi başardı Galatasaray potasına. Angel da faul problemi nedeniyle sadece 23 dakika oynayabildiği maçı 20 sayıyla kapattı. Şaziye'yle eşleştiğinde de Bahar'la eşleştiğinde de Galatasaray savunmasının başına bela oldu. Orta mesafede iyi şut attığı bir gün Angel'i tutmak mümkün değil. Matoviç de ilk maçın aksine skora ciddi katkı yaptı bu maç, 17 sayı 5 ribaunt ve 5 asistle takımın hücumunun en önemli parçası olduğunu bir kez daha gösterdi.

Nevriye hayata döndü dedik Esmeral'de de bir kıpırdama belirtileri görüyoruz, şu boş üçlükleri soksa ve bir numara oynadığı dönemlerde biraz saati kontrol etse çok daha iyi olacak. Birsel sahada çok uzun süre kalmanın da etkisiyle yorgunluğa bağlı hatalar yaptı, kaybettiği üç top da Işıl'ın boş turnikesi olarak döndü,kafaca bitmiş olan Işıl'ı da kendine getirdi bu top kayıpları.

Galatasaray'da 20 sayı ve üzerinde üç oyuncudan katkı almasına rağmen Caferağa'da bir mağlubiyete daha engel olamadı.Taurasi'nin 25 sayı 9 asist 4 ribauntu, Tina'nın 20 sayı 6 ribauntu ve Fowles'in 24 sayı 6 ribauntu galibiyete yetmedi. Işıl'dan kendilerinin bile beklemediği 13 sayı 5 ribaunt 5 top çalma 2 asist gibi bir katkı almalarına rağmen Cappie ve Angel'i savunamayınca mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

Geçen maç olduğu gibi toplam ribauntlarda 34-26 üstünlük sağlamışız ama geçen maç üstün olduğumuz hücum ribauntu sayılarında 11-6 Galatasaray üstünlüğü var bu sefer. Top kayıplarında da 17-10 la 7 fazla top kaybetmişiz. Aslında ilginç bir istatistik de şu: Galatasaray ikilik ve üçlük atış olmak üzere toplam bizim potaya topu 78 kez atarken biz sadece 56 kez rakip potaya topu atabilmişiz. Yani bizden 22 kez fazla atış imkanı bulmuşlar. Bu seviyede bu kadar ciddi bir fark olmasına rağmen maçı kazanmamızın nedeni çoğu taktik faul olmak üzere 27 kez gittiğimiz serbest atış çizgisinden 25 isabet bulmamız.

Maçın hakemlerine gelelim, İsmail Aydın berbat bir hakem olduğunu iki hafta önceki Fenerbahçe-Banvit maçında zaten bir kez daha göstermişti, bu maçta da yine rezilce düdükler çaldı, Angel'a çaldın teknik faulü mimik ve el kol hareketi yaptın diye tamam anladık arkadaş da topu üzerine atan Taurasi'ye niye çalamıyorsun aynı teknik faulü.
Taurasi maçta 15 tane falan faul yapmasına rağmen iki tane taktik faulle maçın son saniyesinde ancak 5 faule ulaşabildi. Üstelik çıkarken hakemin düdüğünü de şöyle bir el attı ama yine teknik faul gelmedi kendisine. İki maçtır Fowles'a bir tane hücum faul çalınmaması da bir acayip.

Bazı durumlarda Galatasaray aleyhine çalamadıkları düdükleri direkt eyyam kokan telafi düdükleriyle mesela Taurasi'nin üç atış olması gereken faul pozisyonunda atış vermemeleri, ya da Tamane'nin Fowles'in eline vurduğu pozisyonu çalmamaları gibi pozisyonlarla dengelemeye falan çalıştılar akılları sıra. Ne olduğu anlaşılmayani bir başka durumda da maçın bitimine 7 saniye kala Taurasi'nin Cappie'ye yaptığı taktik faul sonunda oyuncular şöyle birbirlerine karşı bir horozlandılar ama daha sonra birbirlerinin arkalarına bir iyiniyet jesti olarak bir vurdular. Hakem önce karşılıklı teknik faul çaldı ama sonra sanırım bu teknik faulü diğer hakemin olayı izah etmesiyle geri aldılar. Cappie'ye o pozisyonda ikinci teknik faul çalınsa diskalifiye olacak ve ertesi maç da cezalı olacaktı. Gerçi maçın canlı anlatımını yapan TBF'nin internet sayfasında o pozisyonda Taurasi'nin taktik faulünden sonra Cappie'ye de bir faul çalındığı yazdı ama hakemin ne çaldığı hala muamma. Karşılıklı teknik faul yerine karşılıklı faul mü çaldı acaba diyeceğim ama oyun durmuşken karşılıklı faul de olmaz.

Şimdi seri Abdi İpekçi'ye taşınacak Salı günkü maçı yine çok ciddi oynamamız lazım. 2-0 önde olabiliriz ama yine kazandığımız bir şey yok. Bundan sonraki maçın yine 0-0 başlayacağını unutmadan ve kesinlikle 2-0 ın rehavetine girmeden bu seriyi bitirmek lazım. Galatasaray şu an bizi yenebileceğine inanmıyor, onları hiç uyandırmadan seriyi bitirip kupayı Abdi İpekçi'de kaldırabiliriz. Abdi İpekçi'de muhtemelen hakemler Cappie ve Angel'in üzerine fazla gidip aptalca fauller çalacaklardır, onların deplasmanda sakin kalması çok önemli, Biz eğer üçüncü maça iyi başlarsak ve oraya kazanmaya gittiğimiz inancını maçın başında verebilirsek Galatasaray'ın baskı altına girmesi kaçınılmaz. Az kaldı bir galibiyet daha alıp uzanalım 7. üst üste şampiyonluğa.

Taurasi maç sonunda yine kendine yakışanı yapmış, dünyanın en iyi oyuncusu olabilirsin çirkeflikte de bir numarasın. Gerçi geçen sene üç hafta üst üste doping kontrolüne girip bu sene sezon başından beri bir kez bile doping kontrolüne girmeyince, hakemlerin yüzüne top atıp düdüğünü ağzından alıp teknik faul yemeyince kadın nasıl olsa ne yapsam ceza almayacağım özgüvenini yaşıyor dolayısıyla tribüne hareket çekmesine falan bir ceza verilemeyeceği özgüveniyle parmak da kaldırır ayak da kaldırır çok şaşırmamak gerek. Üçüncü maçın hakemlerini merak ediyorum. İsmail Aydın kozu da yetmeyince zulalarındaki en değerli tetikçilerden Murat Biricik'i bekliyorum bakalım yanına da şöyle bir Türkiye Kupası'nı Galatasaray'a kazandıran Fatih Arslanoğlu fena olmaz.






2 comments:

  1. cengo dedi ki...

    Herkes bizi bitirmeye ant içmiş, sakatlıklar da zaten belimizi kırmış yetmezmiş gibi ama hala durduramıyorlar. İnşallah her şeye herkese rağmen şampiyon olacağız. Sevgilimiz Penny Taylor olmadan bu takımın hiç bir şansı olmadığını düşünüyordum. Şampiyon olup utanmak istiyorum, az kaldı. Hepsine helal olsun. Taurasi de kaybettikleri her maçta karakterini gösteriyor. İyi ki gitmişsin be güzelim.

  2. erimoc dedi ki...

    Biz bide bu hatun için (başka kelime daha uygundu ama anladınız siz onu)geri dön kampanyası yaptık!hakemler dahil ellerinden geleni yapıyor federasyon ama nafile;hatun kişi hakemin düdüğünü tutup çekiyor adamın bir ohhh bi dahaaaa demediği kalıyor.Şimdi müthiş medya araya bizim Nevriyeyi de sıkıştırmaya çalışıp işi dengelemeye çalışıyorlar şerefsizler ne kadar ceza alırlarmış?Bir abimin özlü bir sözü vardır '' bunları 9 sevip(Xxxxx)1 sayacaksın'' gs yok sevdim bu sloganı :))

Yorum Gönder