Münferit Değil



Serdar Doğan, kardeşini kaybettiği “o gece” yaşadıkları dehşeti anlatıyor:

“Otel beş katlı, biz girişteki lobideyiz. Hemen masaları ters çevirdik, sandalyeleri yığdık. Barikat kurduk. Ayaklı küllüklerin çubuklarını çıkardık, güya kendimize savunma silahı yaptık, bekliyoruz. Dışardan resmen çığlık atıyorlar. Bir de “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak”, “Şeytan Aziz, şerefsiz vali”, “Aziz Sivas sana mezar olacak” ... Hele o tekbir sesleri yok mu, inanılmazdı."

SHP’de çaycısından Erdal İnönü’ye kadar herkesi aradık. Arif Sağ’ın elinde pek çok milletvekilinin numarası vardı. Hepsini arayıp yukarı bağlıyorduk. Sonuç, sıfır.

Yangının başlamasına bir saat falan var. Birden bir rütbeli subay, yanında iki çevik kuvvet otele girdi. Elektrikler kesik. “Biz buradan nasıl çıkacağız?” diye sorduk... Subay döndü ve aynen şu ifadeyi kullandı: “Nasıl girdiyseniz öyle çıkın, o... çocukları.“ Onlar çıkıp gidince “Bitti bu iş, burada ölüyoruz” derken zaten on binin üzerinde saldırgan otelin etrafını sarmıştı bile. İki arabayı ateşe verdiler. Duman otele gelmeye başladı. “Burada yangın da çıkarırlar” demeye kalmadan kahvaltı salonunun perdeleri tutuştu.

Çarşafları ıslatıp maske yapsak 5-6 saat dayanabilirmişiz, ama kimse dayanamadı. Koşarak üst katlara çıkmaya başladık. Yerler halı kaplama, her yer yatak yorgan, yangın anında bir alev topu gibi yukarı sıçradı.

Hâlâ gitmiyor aklımdan çığlıklar.

“Kurtarın yanıyoruz” diye bağıranlar, kaçmaya çalışanlar. “Serkan” diye seslendim kardeşime, birden sesi kesildi. Tam o sırada bir şeyin yukarıdan üzerime doğru düştüğünü gördüm. Bir cam eriyiği geldi bacağıma yapıştı. Bir anlık çok büyük acı verdi ama hemen bitti. Ama hiçbir şeyi hissetmiyor, hiçbir şey duymuyordum. Ben artık orada değildim.”

http://www.aktifhaber.com/news_detail.php?id=230959


1 comments:

  1. Ozan dedi ki...

    tüyler diken diken

Yorum Gönder