5. Kez Üst Üste Finaldeyiz
Maça fırından yeni çıkmış Marko Tomas'ın arka arkaya üçlükleriyle başladık, savunmada da işleri sıkı tutunca ilk beş dakika sonunda 21-4 gibi abuk bir skor çıktı karşımıza. Tam saha baskı yapıp Saras ve Emir'in saçma sapan top kayıplarını değerlendirmesiyle Efes maça tutundu. Bu tür birbirine yakın iki takım arasında maç başı oluşan fark suni fark oluyor ve bir şekilde kapanıyor zaten maçın ilerleyen bölümünde; ama fark kapanırken bizim yaptığımız saçmalıkları not etmek lazım. Rüya gibi başlayıp kabus gibi bitirdiğimiz ilk periyodu 27-26 önde geçtik. Baskıya karşı Spahija bu bölümde çift guarda dönmeyip mola da almayınca çabuk kazanılan avantajı çabucak tüketmiş olduk.
İkinci periyot Efes'in tam saha baskısını yavaş yavaş aşmaya başlayıp Oğuz'u kullanmaya başladık. Rakoçeviç'in sakatlığı sonrası Efes en önemli dış skorer opsiyonunu kaybedince ve Thornton da beklenilen hücum katkısını yapamayınca Efes'in hücum silahları çok azaldı. Berbat bir üçlük yüzdesi ve Kerem Tunçeri'nin etkisizliği sonucu ikinci çeyreğin ortalarından itibaren Ömer ve Ukiç'le farkı yeniden açmaya başladık. 10'da 8 üçlük attığımız ilk yarıda çok istekli ve baskılı savunma yapan Efes karşısında bir devrede 53 sayı bulmak takımın hücum potansiyelinin kadro eksik olsa bile ne denli büyük olduğunun göstergesi.
Üçüncü periyoda 10 sayılık avantajla ama uyuyarak girdik. Efes'in iki hücum üst üste bulduğu sayılar sonrası savunmadaki direnci bu bölümde potayı görmemizi zorlaştırdı. Bu periyotta ilk basketimizi 4 dakika dolduğunda bulduk. Efes'in dış sutları aynı isabetsizlikle devam edince Ukiç'in kontrolü ele almasıyla farkı yine çift hanelere çıkarmayı başardık. Periyotun son iki üç dakikasında Oğuz'un savunmada gösterdiği direnç sonrası Ukiç'in son saniyede bulduğu üçlükle son çeyreğe 72-60 la önde girdik.
Dördüncü periyota yine kötü başladık, üçlük yüzdesi yerlede sürünen Efes Kerem ve Roberts'ın üçlükleriyle bir dakika içinde farkı 6'ya indirdi. Saras'ın girip yine saçmalaması üzerine fark iyice azaldı, top kaybı sonrası sol dipte Cenk üçlüğü soksa skor berabere olabilir maç başka bir senaryo ile bitebilirdi. Ukiç'in girip ipleri ele alması ve Emir'in Kerem Gönlüm eşleşmesini hücumda iyi kullanmasıyla fark son 2 dakikada tekrar 5 sayı civarına çıktı. Son iki dakikada maçın en etkisiz isimlerinden Lavrinoviç'in hücumda bulduğu basket faul ve savunmada Kerem Tunçeri'yi zorladığı top kaybıyla maç lehimize döndü. Son 27 saniye üç sayıyla önde girip Ufuk Sarıca'nın ilginç bir şekilde faul yaptırmamayı seçmesiyle Ukiç'le bulduğumuz basketle maça noktayı koyduk. 87-82.
İstatistiklere baktığımızda Efes bizden üstün. Ribauntlarda 33-24 asistlerde, 22-15 üstünler. Bizim lehimize maçı kıran istatistik şüphesiz üçlük yüzdesi. İlk maçtaki %50'den sonra bugün de %48'i bulmuşuz yayın gerisinden, Efes ise son periyottaki arka arkaya gelen üçlüklere rağmen %33'ü geçememiş. Yaptığımız 17 top kaybının 5'ini Saras yapmış üstelik, 0 asist performansıyla da berbat performansını perçinledi Litvanyalı. Kaya'nın da felaket bir play-off geçirdiğini belirtelim. Topu potanın 10 cm yanında alsa bile topu dışarıya çıkarıyor, hücumda en ufak bir inisiyatif almıyor, savunmada da sertlik falan kattığı yok, perdede kısayı karşılayıp saçma sapan fauller yapmaktan başka bir şey yapmadı iki maçtır.
Bardağın dolu tarafı maça fırtına gibi başlayan Tomas tabii ki. Takımın 22 sayı, 5 ribaunt, 2 asistle en etkili oyuncusuydu. Ukiç de Saras'ın en ufak bir katkı vermediği maçı direksiyona geçip kontrol etti 19 sayı, 4 asist ve sadece 1 top kaybıyla. Oğuz uzun rotasyonun en yumuşak halkasıyken bu aralar ayakta kalan tek uzun rolünde. Bugün hücumda da savunmada da müthiş katkı yaptı. 14 sayı, 5 ribaunt, 4 asist, 3 blokla oyunun tüm yönlerine etki etti. Ömer de yine özellikle maçın başındaki Kerem Tunçeri savunmasıyla ve hücum performansıyla alışık olduğumuz katkısını yaptı.
Sonuçta 5. kez üst üste finaldeyiz. Finalde Galatasaray gelirse saha avantajı, Banvit gelirse saha ve 1-0 önde başlama avantajımız olacak. Açıkcası Galatasaray'la olası bir final serisinin beklenilenden çok daha zor geçeceğini düşünüyorum. Özellikle baskıya karşı bocaladığımız düşünülürse Abdi İpekçi'deki maçlarda hakemlerin sertliğe daha toleranslı olduğu bir günde Galatasaray karşısında dağılabiliriz. Final programı belli olsun uzun uzun tartışırız gerçi şimdi oturup rakibi bekleme zamanı.
Maç içinde Ender Arslan'ın Oğuz Savaş'ın yanından kendini yere atıp faul beklediği bir pozisyon vardı, Burak Yılmaz'dan alışık olduğumuz kendini atmalara Ender de farklı bir boyut kattı. Her düdükten sonra hakemi yiyecekmiş gibi itiraz edip maçı teknik faul almadan kapatmayı başarması da ilginç. Gerçi yarına kalmaz Engin Özerhun çıkar hakemler maçın altında kaldılar falan der yine biz suçlu oluruz.
0 comments:
Yorum Gönder