Telekom Serisi Birinci Maç
İlk maçı kazasız atlattık ve seride 1-0 öne geçtik. Bu seriyi anormal bir durum olmazsa 3-0 la geçeceğimizi düşünüyorum ama Ömer’in ikinci maçta da oynamaması durumunda belki bir maç kazanabilir Telekom. El Amin- Solomon kıyaslaması yapan adamların basketbolu bildiklerini düşünmüyorum
Anlık patlamalarla maç kazandırabilen ama diğer takım arkadaşlarının oyuna dahil olmasını zerre umursamayan bir adamla takımın lideri olan,herkesi besleyebilen çok yönlü bir oyuncu nasıl kıyaslanabilir ki?. El Amin ikinci maçta da 30 –40 sayı atsın Tutku Serkan Barış üçlüsü toplam 10 sayıyı geçemeyecekse 50 de atabilir hiçbir sakıncası yok bence yine kazanırız.
Dünkü maçta istatistik olarak birkaç oyuncu ön plana çıktı ama Marqus Green Solomon geldiğinden beri yeni rolüne çok iyi adapte olduğunu bir kez daha gösterdi. Solomon’un gelişini kişiselleştirmeyip oyununu ileriye taşıması takdire değer bir sporcu duruşu. Başrol verildiğinde üstesinden gelemeyen ama karakter rollerinde kendini çok daha iyi ifade eden bir aktör gibi Green. Sene başından beri taşıyamayacağı belli olan bir başrollük üzerinden gittiği için ekstra rahatlamış gibi duruyor.
Dün genel olarak fena oynamadık ama maç sonunu kötü oynadık, farkı bu kadar düşürmelerine izin vermemeliydik. El Amin çok kolay faul alabilen bir oyuncu özellikle hücumda gününde olduğu bir gündeyse onu mutlaka savunmada yıpratmamız gerek. Bajramoviç epey problem yaşattı, bizim uzunların hepsine karşı çabukluk avantajı var yüksek postta şut tehdidi de ortalamanın üzerinde olduğu için oradan birkaç pozisyon zaafımızı kullandılar. Zaten rakip dört numaraları savunma problemi iki senedir kronik problemimiz.Final serisi için beni endişelendiren şeylerden en önemlisi de bu, Ayhan Şahenk’in çemberleriyle birlikte.
Bir parantez de Oğuz Savaş’a açalım. Basketbol fundemantali anlamında kusursuz bir oyuncu olduğunu bir kez daha gösterdi. Sadece oyuna odaklandığında ve kafasını aldığı süreye, koça falan takmadan parkeye verdiğinde Türkiye’nin ve Avrupa’nın en dominant pivotlarından biri olduğunu bir kez daha gösterdi.
p.s Orlando –Cleveland serisindeki bazı hakem kararlarını gördükçe Türkiye’deki basketbol hakemlerini ağzımıza almadan abdest almamız gerektiğin düşünüyorum. Süper yıldız koruması artık çığırından çıkmış vaziyette. Lebron’a yapılan her temasa faul çıkmasından artık bıkkınlık gelmedi mi.? Bırakın da isimler değil oyuncular oynasın şu güzelim oyunu.
27 Mayıs 2009 17:32
Le Bron'a çalınan düdüklerle ilgili birşeyler söylemek lazım. Çok haklısın bu konuda. Bir zamanlar Jordan rules diye bir şeyler türedi NBA'de. Dönemin bad boys u, Detroit Pistons'ın pis ve sert oyununa karşı direnemeyen NBA yıldızları isyan edip, yıldız oyuncu kollanmalı tarzında kampanyalar başlatıp, zaten NBA businessı yıldız oyuncular sayesinde ayakta duruyor, sertlik seyirciyi, parayı kovar, NBA'ın endüstrisi zayıflar falan diyip yıldız addedilen oyunculara hakemler nezdinde dokunulmazlık sağlamışlardı.
Avrupa'da yok böyle bir şey, aksine Avrupa basketbolunu yönetenler Avrupa basketbolunun sertleşmesini istiyorlar. NBA kurallarından farklı kuralların bu kıtada gelişmesi lazım, onlara benzeyerek, onların basketbolunu taklit ederek bir gelişim yolu çizmek pek doğru gelmiyor Avrupa basketboluna ve bence doğru da yapılıyor.
28 Mayıs 2009 18:42
Tozlu parkelere tamamiyle katılıyorum,
aslında reklam fırsatı ve izleyici bulabilse, NBA'den çok daha zevkli olduğu ortaya çıkacaktır tahminimce..