Més que un club
Times'da mükemmel bir yazı var, "Barcelona'nın Güzelliği Chelsea Çirkinliği'ni Yendi" diyor özetle. Bu maç futbola futboldan daha fazla şeyin de vesilesi olarak bakanlar için bir Barcelona - Chelsea maçı filan değildi. Ahlakla ilgili bir sorundu. Zerafetle sertliğin, güzellikle çirkinliğin, şövalyelik ile pusunun, adaletle haksızlığın mücadelesi gibiydi. Dünyada bu çağda bu kadar güzel bir futbolu oynatmak için bu kadar direnen köklü bir gelenek ile en nihayetinde Rusya'da haksız bir şekilde milyarlarca dolarlık bir servete konmuş bir oligarkın kişisel ihtirası arasındaki mücadeleydi. Jedi'lara direnen Sith'ler gibi, Western filmlerindeki son düello sahnesi gibi geçti mücadele. Sonunda iyi çocuk kazandı. Bizim taraf belli. 27 Mayıs'ta darbelere karşıyız hepimiz barçalıyız.
7 Mayıs 2009 02:23
Bu arada ballack insanımsısından bir daha tiksindim. utanmasa bizim süperligdeki bir hataya dahi itiraz edecek. o ne itici bir yapıdır, mizaçtır her ne isedir mubarek.
7 Mayıs 2009 10:54
ballac ın artık beyni ayaklarına hükmetmiyor bu yüzden de çenesine vurmuş..
7 Mayıs 2009 12:25
Dunya'nin her tarafindan mantikli insanlarin bu good vs evil mantelitesine kapilmasi beni perplex ediyor.
Iyi olmanin birden fazla yolu var. Chelsea'nin yaptigi sadece bunu gostermek. Futbol sadece bacak arasi calimlardan ibaret degil. Takdir etmeye niyetliyseniz taktik disiplini, kusursuz alan savunmasini da takdir edebilirsiniz.
Ben dun kendimce Barcelona'yi destekledim cunku Guardiola'yi cok seviyorum. Ama Chelsea'nin cok acik bir sekilde hakki yendi. Bunu hosumuza giden sonuc ortaya cikti diye gormezden gelmek, sonra da kazanan tarafin cekiciligini o sonucu bir de moral victory'ye cevirmek icin kullanmak bana "guzel" gelmiyor.
7 Mayıs 2009 12:48
eline sağlık aethewulf kıyaslamalar süper olmuş