Finale Bir Adım Kala
Ankara’daki ikinci maçı da kazanıp yolun üçte ikisini geçtik. Pazar günü İstanbul’da da kazanıp seriyi bitirip Efes’i beklemeye başlayacağız büyük ihtimalle. Dün Telekom’un maçın başında biraz daha hırslı falan olacağını düşünüyordum ama ilk yarı gayet sıradan bir lig maçıymış havasında oynadılar.
Maçın başından itibaren oyunun kontrolü bizdeydi bazen müthiş hücumlar yaptık 7-8 pasla bomboş oyuncudan bulduğumuz üçlükler, uzundan uzuna pas yaparak bulduğumuz sayılar takımın hücum akışkanlığının artık çok iyi noktaya geldiğini gösteriyor. Tanjeviç’in en çok eleştiri aldığı yerlerden bir tanesi hücumda hareketsizlikti milli takımda özellikle. Dün ilk yarıdaki hücum setlerinde oyuncuların sürekli olarak hareket etmesi şiir gibi hücumları beraberinde getirdi. El Amin ve Bajramoviç de gününde olmayınca rahat bir ilk yarı götürdük.
İkinci yarılara klasik olarak kötü başlıyoruz üçüncü periyot sendromu neredeyse iki senedir süren bir hastalık . Tanjeviç’in üçüncü çeyrekte 14 sayılardan maçın başa baş hale gelmesini izlemesi ve mola almaması anlaşılır bir şey değil. Nba’de de bazı koçlar bu tür anlarda takımın kendi kendini toparlayabilmesi, karakter göstermesi için mola almama yoluna gidiyorlar ama burası play-off ve burada bunu riske edemezsiniz.Mola da kendi takımına hiçbir şey söylemese bile rakip takımın ritminin bozulmasını sağlama açısından mola alınması gerekirdi.Üçüncü periyotta özellikle Ömer Aşık’ın savunmada gereken sertliği gösterememesi dikkat çekici. Hücum ribauntları ve basket faulleriyle Ömer takıma katkı yaptı ama savunma direnci sakatlık öncesi haliye karşılaştırırsak kesinlikle çok geride. Dünkü maçta çok rahat blok yapabileceği durumlarda bile geri adım attı. Sakatlığın verdiği psikolojik çekinme duygusundan bir an önce kurtulması gerek. Dün maçın 14 sayılardan geri gelmesinin bir nedeni de aslında Serkan’a yapamadığımız savunma. Bu durumlarda takım Ömer Onan’ı çok arıyor. Green’e karşı çok uzun, Preldziç’e karşı çok hızlı kaldığı için Serkan bu miss-match leri iyi kullandı. O anlarda Serkan’ı Devin Smtih’e ya da Solomon’a vermek daha doğru olurdu. Son periyot winner oyuncu avantajıyla maçı çevirmeyi bildik Mirsad’ın attığı iki ekstra üçlükle kopardık maçı.İlk maça göre maçın sonunu daha akıllı oynadık. Penetre etmeyi unuttuğumuz anlarda hücumda krize giriyoruz. Green ‘in penetre yeteneği sınırlı Solomon’un olmadığı dönemde eğer oyunda Emir de yoksa içeriye drive edebilen oyuncumuz kalmıyor,rotasyonda Emir ile Solomon’un aynı anda kenarda olmaması bu açıdan çok önemli. Telekom maçlarını izlerken maçın sonucundan ziyade Efes’e karşı ne yapacağımızı kestirmeye çalışarak da izliyorum. Özellikle uzunlarımız kesinlikle daha agresif olmalı. Pazar günü İstanbul’da maça iyi başlayıp bir an önce 15 lere çıkartırsak farkı ,Telekom maçı bırakacaktır. Farklı bir skorla kazanacağımızı düşünüyorum üçüncü maçı da.
P.S : Maçlar bilindiği gibi Spormax’ten veriliyor. Bu Spormax’ de kanalda program da yapan ve maç sonu röpörtajlarda bulunan alımlı bir kızımız var Merve Toy. Kendisi basketboldan bihaber olduğu için maç sonlarında son derece saçma ve ezberlenmiş sorular soruyor. 9 gündür maç oynamayan ve yeterince maç oynamadığı için tedirgin olan Efes Pilsen’li oyunculara Galatasaray maçından sonra “yorgunluk sizi etkiliyor mu” diye bir soru sorabilmesi hakikaten takdire şayan. Kendisi iki basketbol maçı arasındaki sürenin 20 gün olması gerektiğini düşünüyor herhalde. Spor kanallarının güzel kadın istihdam edeceğiz diye spordan zerre kadar anlamayan merak etmeyen kişilere program yaptırmalarını da bu vesileyle kınayalım.
29 Mayıs 2009 12:52
Evet winner oyuncu farkıyla sonlarda çevirebildik maçı ama aynı şeyi Efes karşısında yapmak güç zira Efes zor anları Telekom'a oranla çok daha iyi oynayan bir takım. Tanjeviç dünkü maceraperestliğiyle Efes serisinde başımıza iş açabilir.
Ayrıca Griçek'ten hiç umudum yok zaten sakatlığının play-off dönemindeki maç yoğunluğunu kaldıramayacak ölçüde ciddi ve kronik olduğu sezon başından bu yana biliniyordu final serisinde oynasa bile 5-6 maça uzaması muhtemel bir seriyi kaldıramayacaktır ama Ömer Onan tüm seride oynayabilecek derecede sağlam dönmeli yoksa Efes'in kısaları karşısında savunmada tutunamayız. Sezon başından bu yana bir kenara atıverdiğimiz Serhat Çetin'i bile arar dururuz sonra.
30 Mayıs 2009 02:29
bu taraftara hırslı takım mı dayanır :)
her zaman yerde en büyük diye inlettik,sesi kıstık geldik